Yunuseli Hava Alanı Rantiye Alanı Olmamalı!
Bursa kenti için stratejik öneme sahip Yunuseli Havaalanı’nın gelecekte nasıl kullanılacağı ile ilgili TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi.
BAOB ortak toplantı salonunda gerçekleşen açıklamayı, TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu adına TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanı Necla Yörüklü yaptı.
Yörüklü tarafından yapılan açıklama şöyle:
“TMMOB İl Koordinasyon Kurulları yönetmeliği 5.d. maddesinde belirtildiği gibi “yerel konularda ülke ve kamu yararını savunmak ve çözüm önerileri getirmek” TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’muzun asli görevlerindendir. Bu görev bilinci ile Bursa kenti için stratejik öneme sahip Yunuseli Eski Havaalanı’nın gelecekte nasıl kullanılacağı ile ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşma gereği doğmuş ve bu basın açıklamasının yapılmasına karar verilmiştir.
Yunuseli Eski Havaalanı, yaklaşık 1400 dönüm büyüklüğe sahip, çevresinde yoğun yapılaşma olan ve gelecekte doğru kullanıldığında kent için önemli katkıları olacak bir alan olup, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlandığı, toplumun sosyal refahına daha fazla katkıda bulunacak şekilde bir rekreasyon alanı olarak kente kazandırılmalıdır.
Konumu itibariyle Bursa’nın çok önemli bir merkezinde yer alan Yunuseli Havaalanı için yapılacak planlamanın, sürdürülebilirliğe odaklı, enerji verimliliği, iklim eylemi, akıllı büyüme, yenilenebilir enerji, su verimliliği, atık ve ulaşım yönetimi, eğitim, eğlence, araştırma ve geliştirme olanaklı olması gerekmektedir. Söz konusu alanın, eko turizm gibi çok katmanlı ve çok disiplinli bir çalışmayla Küresel Çevre Koruma türünün sergilenebileceği bir yerleşim bölgesi haline getirilmesini önemsiyoruz.
Alan ile ilgili gelecekte nasıl kullanılacağına dair herhangi bir bilgiye ulaşamadığımızdan, alanın mekansal potansiyelini değerlendirecek, havaalanı bölgelerinin işlevsel kentsel peyzajlara dönüşmesi üzerine dünyadan örnekler olduğu gerçeğiyle bazı öneriler getirmeyi borç biliyoruz.
Uluslararası Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım yarışmaları aracılığıyla kentsel parklara dönüştürülen havaalanlarına örnek olarak:
1. Yarışma sonucu kentsel parka dönüşmüş olan Riem Havaalanı, Münih; (1995)
2. Havaalanı yapısı “mülteci merkezi” olarak da kullanılan, kentsel park örneklerinden bir diğeri Tempeholf eld, Berlin; (2012)
3. Güneş enerjisi tarlası olarak kullanılan Oldenburg Havaalanı
4. İzlanda’daki Reykjavik Havaalanı (2013)
5. Venezuela’daki Caracas Havaalanı (2012)
6. Fas’taki Casablanca Havaalanı (2007)
7. Çin’deki Taichung Havaalanı (2011) sayılabilir.
Bursa’da son yıllarda mekânsal dönüşümler ve değişimler yapılmaya çalışılıyor ancak, yaşanan sonuçları itibariyle kötü planlamalar, tarım alanlarının sanayi alanlarına dönüşümü, uygulanan birçok kentsel dönüşümün sonuçlarının tartışılıyor olması, kentsel açık ve yeşil alanların korunması ve iklim değişikliğinin olası etkilerine karşı önlem alınması konularında yeterli bir gelişme gösteremediğini net söyleyebiliriz.
Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran kentlerin, yakın gelecekte kendi kendine yetmek ve şiddetli çevresel değişikliklere uyum sağlamak zorunda kalacakları bugünden öngörülebilmektedir. Dolayısıyla kentleri geleceğe hazırlamak için, kentsel alanları dönüştürürken ileriye dönük değişimleri ve tehditleri göz önünde bulundurmak gerekir.
İklim değişikliği önlemlerinin yanı sıra, doğal afet durumunda toplanma alanları oluşturulması, doğal ve tarihi alanların korunması gibi geç kalınmış girişimler için stratejik peyzaj altyapısı sistemine ve kentsel planlama ve uygulamasına da acil olarak ihtiyaç var.
Kent merkezindeki yeşil alanların yetersizliği Bursa’nın söz konusu çevresel dönüşümlere uyum sağlama kapasitesini azaltacağından, Yunuseli Havaalanı’nın yeni işlevinin doğru tanımlanması bu anlamda da oldukça önemlidir. Var olan bina ve uçuş pistlerini yeniden işlevlendirerek alanın farklı kullanımlara açılmasını sağlayacak bir kentsel stratejik karar, havaalanı arazisini eğitim, üretim ve iklim değişikliğinin yerel ve küresel etkilerine adaptasyon merkezi haline getirebilir. Mevcut pistlerin acil inişler için kullanılmasının devamı, afet durumlarında toplanma alanı olarak kullanılması da düşünülmelidir.
Şehirlerin ekolojik olarak analiz edilmesi, iklim değişikliği, afetler gibi dinamik etkilerin azaltılmasına hizmet etmesi, bilimsel temeller doğrultusunda planlanması şarttır.
Sonuç olarak şehirler, biyolojik, kültürel, sosyal, ekonomik ve politik olarak dünyadaki diğer şehirlerle, ekosistemlerle, doğal yapılarla sürekli dinamik ilişkiler içinde olan kompleks yapılardır. Bu nedenle, kentlerin geleceğini kurgulamada, zaman-mekansal süreçlerin ekolojik olarak analiz edilmesi ve sistemlerin anlaşılması bunların daha iyi yansıtılmasını sağlar. İnsan kaynaklı iklim değişikliği de, tüm bu bölgesel dinamik ilişkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve kentsel süreçlerin tasarlanmasıyla bu etkileri azaltmak ve hatta tersine çevirmek mümkün olabilir.
Sürekli değişim halindeki şehirler için kentsel peyzajların dönüşümü oldukça normal bir süreçtir.
Bu aynı zamanda, değişen koşullara uyum sağlayabilecek, daha iyi bir Bursa tasarlamak için fırsat olarak görülebilir. Özellikle işlevini yitirmiş olan Yunuseli ticari ve askeri havaalanının park, tarım arazisi, gıda üretimi-satışı, güneş enerjisi üretimi, afet toplanma risk yönetim alanı, eğitim alanları, spor ve rekreasyon gibi farklı işlevli alanlara dönüştürülmesine dünyadan birçok örnek verilebilir.
Post-endüstriyel alanlar gibi, havaalanları da büyük oranda geçirimsiz yüzey ve atıklarla kirlenmiş toprak barındırıyor olsa da, oldukça geniş bir alana sahip olmaları nedeniyle, kent için büyük potansiyel taşıyorlar. Yerleşimin yoğun olduğu bölgelerde, yeşil alanların azlığından, geçirimsiz yüzeylerden ve koyu renkli malzemelerin ısıyı emmesinden dolayı, kentsel ısı adaları oluşur.
Bunun yanında geçirgen yüzeylerin az olması nedeniyle yeraltı su kaynakları beslenemez ve şehre yakın olan su kaynakları kullanılamaz. Ancak kentsel parklar, ölçekleri doğrultusunda kentsel ısı adası etkisini ve hava kirliliğini azaltır, biyoçeşitliliği artırır, rekreasyon amaçlı kamusal açık alanlar sağlar ve böylece şehirde görülen iklim değişikliği etkilerini azaltmaya yardımcı olur.
SONUÇ OLARAK;
Yunuseli Havaalanının özellikle parkların temiz hava için bırakılmış boşluklar değil, kentli vatandaşlarımızın kullanımı için peyzaj çalışmasıyla oluşturulmuş kentli haklarının ve yaşam haklarının savunulduğu özgürlük alanları olduğunu keşfetmeleri için bir fırsat yaratması gerekir.
Dolayısıyla doğayı kentin içinde bütünleştiren biyoçeşitliliğin bir parçası olarak düşünülmesi, söz konusu alan ile ilgili kararların Koronavirüs salgını ışığında toplumun geleceğini düşünen, etrafımızda olup biten çeşitli krizlere çözüm getiren açık ve yeşil alan tasarımıyla kendine yeten çözümleri savunan yaklaşımlar içermesi çok önemlidir.
Tüm alan, ilgili meslek disiplinlerinin birlikte çalışması, akademik odaların ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin de içinde olduğu ortak bir tasarım süreci sonucunda son kullanıcıların da karar verme aşamalarına dahil edildiği bir anlayışla planlanmalıdır.
Bizim geleceğe dönük kaygımız ve üzüntümüz bilimin ötelenmesi olacaktır. Eğer akılcı, sürdürülebilir, bütünü ve toplumu önceleyen çalışmalar yapılmazsa kentimizin geleceği açısından yine riskleri ve geçmiş deneyimlerin olumsuz sonuçlarını konuşacağız.
Yunuseli Havaalanı Dönüşüm Projesinde, kamusal alanları, yaya aksları, barınma alanları içinde toplum hareketlerini yönlendiren peyzaj alanlarıyla bütünleştirilmiş bir EKOLOJİK ALAN konsepti önemlidir.
Tüm alışkanlık ve yaşam şeklimizi yeniden gözden geçirdiğimiz bu günlerde; doğal, kültürel ve tarihi kentsel alanlar hakkında karar alınırken, tasarım sürecinin toplumun tüm katmanlarıyla yapılması ve dayatmacı olmayan nitelikte planlanması gerekmektedir. Konunun doğrudan muhatabı ve kamu kurumu niteliğinde tek kuruluşu olan TMMOB’nin ve beraberinde birçok meslek disiplininin, akademik kuruluşların, STK’ların, halkın görüş ve talepleri göz ardı edilmeyerek, yaşanan ve yaşanabilecek sıkıntıların daha da derinleşip içerisinden çıkılmaz bir hal almasına izin verilmemelidir.”