İş Kazaları Yeni Cinayetlere Zemin Hazırlamasın!
BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları ve Güvence Hareketi olarak, İş Cinayetlerine karşı her yıl 29 Aralıkta düzenlenen etkinlik bu yılda 29 Aralık 2020 salı günü Bursa Kent Meydanında toplanıp gerçekleştirdiği basın açıklamasın ilk konuşmasını BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Metin Burak yaptıktan sonra, BATİS Genel Başkanı Pervin Şahin tarafından okundu.
Değerli ve Onurlu İşçi Kardeşlerim; İşyerlerinde alınmayan önlemlerden dolayı, iş cinayetine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı, 2005’den buyana her yıl 29 Aralık’ta yaptığımız eylemin bugün, 19’cusunu yapmak için toplandık.
İş kazası cinayettir,
İnsan onuruna yaraşır şekilde sağlıklı ortamda güvenli çalışıp, güvenceli yaşamak için emek harcayıp, değer üretiyoruz. Karşılığında ise alınmayan önlemlerden dolayı ya ölüyor, ya da ömür boyu engelli kalıyoruz.
İşçiler birleşin çalışırken ölmeyin,
Emeğimize değer vermeyen kapitalist burjuva sistemine karşı, yaşamın olduğu her yerde, sağlıklı ortamda güvenli çalışıp, güvenceli yaşamak için, sınıf bilinçliyle örgütlenerek mücadele vermeliyiz..!
İşyerinde güvence yoksa direniş var..!
İş Cinayetleriyle ilgili sloganlar;
İş kazası cinayettir, >İşçiler birleşin çalışırken ölmeyin, >Meslek hastalığı cinayettir, >Çalışırken ölmek istemiyoruz, >İşçiler birleşin ölümler son bulsun, >İşçiler birleşin engelli kalmayın, >İşçiler birleşin sağlıklı yaşayın, >İşyerinde güvence yoksa direniş var, >Sağlıkta güvence istiyoruz, >Sendikasız, güvencesiz çalışmayacağız, >Sağlıkta güvence yoksa direniş var..!
BATİS Genel Başkanı Pervin Şahin tarafından okunan basın açıklaması Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak; iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, Bursa’dan başlattığımız mücadelenin 20.yılına giriyoruz. Bundan 19 yıl önce 29 Aralık 2005’de Bursa Yaylacık mahallesinde faaliyet gösteren, Özay Tekstil işyerinde gece yarısı yangın çıkartan patron tarafından işlenen iş cinayeti sonucu, ikisi sigortasız 16-17 yaşında, birisi 3 aylık hamile, ikisi ise 21-23 yaşında 5 kadın işçi kardeşimiz hayatını yitirdi. O günden bugüne, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak, işyerleri dahil yaşamın olduğu her yerde mücadele veriyoruz.
Katillerden hesabı işçiler soracak..!
Mücadelemize iş kazalarının en az 6 kat fazlası olan, meslek hastalıklarının önlenmesi için, işçilerin yoğun olduğu illerde, meslek hastalıkları hastanelerinin kurulmasıyla ilgili, 26 Mart 2019 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başvurduk, söz konusu işçilerin talebi olunca halen cevap verilmesede, hastaneler kurulana kadar mücadele vermeye devam edeceğiz. İşyerlerinde alınmayan önlemlerden dolayı, meydana gelen iş kazaları ile meslek hastalıklarında hayatını yitiren veya ömür boyu engelli kalan işçilerin sayısı doğru tespit edilmeyip, covid-19 salgınında olduğu gibi saklanmaktadır. İş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılarak, bu çalışmalara kaynak bile ayrılmayıp, işçilerin can güvenliği hiçe sayılmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin yayınladığı rakamlara göre, iş cinayeti sonucu hayatını yitiren işçi sayısı 2019’da 1.736 iken, bu sayı 2020’nin 11 ayında 2032’ye çıkmıştır. Asıl neden olan ekonomik kriz ile 17 Nisan 2020’den buyana covid-19 salgını gerekçe gösterilerek, çalışanların yaklaşık yarısı kısmi çalışma ve ücretsiz izindeyken, iş cinayetlerinin sayısı bu derecede artmasının nedeni, sermaye sınıfının az işçiyle çok iş yapma politikası, işyerlerindeki iş yükünün ve çalışma saatlerinin artması, çalışma yaşamındaki güvencenin her geçen gün yok olmasıdır. Fabrikalarda çalışanların covid-19 salgınına yakalanmasının, iş kazası veya meslek hastalığı değildir denmesi de bunun göstergesidir. Covid-19 salgını sürecinde çalışanların sağlık hakkının yok sayıldığını bir kez daha göstermiştir. Çalışılan işyerlerinde salgın bulaşmasını ortadan kaldıracak önlemler alınmalı ve çalışma düzeni ona göre düzenlenmelidir. Covid-19 salgını tespit edilen işyerlerinde faaliyetler derhal durdurulmalıdır. İşyerlerindeki covid-19 vakaları iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.
Sağlık Hakkımız engellenemez,
Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; 2012’de yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile yapılan düzenlemeler problemlidir. Ayrıca 2003’de yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi”, “günlük 12-16 saate varan yorucu-bunaltıcı fazla çalışmalar”, “2 veya 3 işçinin yapacağı işin 1 işçiye yaptırılması”, “yaşlı emeklinin çalışmak zorunda bırakılması”, “zehirli-kimyasal boyaların ve gazların kullanımı”, “aşırı gürültülü ve tozlu ortam”, “işsizlik korkusunun yaratılması”, “işçilerin düşük ücretle çalıştırılması”, “psikolojik baskı altında (mobbing) uygulanarak çalıştırma” başta olmak üzere, kuralsız ve güvencesiz çalışma koşulları olduğu sürece, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki düzenlemelerin bir anlamı yoktur. Ayrıca basit bir danışmanlık hizmeti olarak görülen, işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında sorumluluk işverenlere aitken, işverenler bu sorumluluktan kaçmaktadır. İşyerlerinde alınmayan önlemlerden dolayı, yaşanan kazalarda işverenler yerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları yargı önüne çıkarılmaktadır. Bu durumda iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu işçileri değil, işverenleri koruduğu bir gerçektir.
Sağlıkta güvence istiyoruz,
Ülkemizde iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının diğer bir nedeni, işçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadıkça, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız işçi, sendikasız uzman, örgütsüz bir çalışma yaşamı devam ettiği sürece, işçiler olumsuzluklara karşı, savunmasız ve güvencesiz kalmaya devam edecektir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenleme ile denetimi yalnızca kapitalist burjuva sistemini temsil eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde en büyük engeldir. Denetleme işçilerden oluşan işyeri komiteleri ile işçi sendikalarıyla birlikte, üniversiteler, TMMOB ve (TTB) Türk Tabipler Birliği’nden oluşan, idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. >Örgütlenme hakkımız engellenemez..! Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; Ölüm veya ömür boyu engelli kalma; esnek ve güvencesiz günlük 12-16 saat çalışma, hiçbir işçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yaraşır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız için bundan sonrada, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, daha fazla mücadele vermeliyiz. İşyerleri dahil yaşamın olduğu her yerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin artırılması, işçi komiteleri ve sendikalarla birlikte bağımsız denetim sisteminin sağlanması, alınmayan önlemlerden kaynaklı meydana gelen, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarının son bulması ve işçilerin yoğun olduğu illerde sağlık güvencemiz için, tam teşekküllü meslek hastalıkları hastanelerinin kurulmasıyla ilgili, yılmadan mücadele vermeye devam edeceğiz..!
Güvenli iş, güvenceli gelecek istiyoruz,
BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları Yürütme Kurulu