Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; KALK GİDELİM SEVDİĞİM

12.11.2023

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Bilim insanları evren ve evrenlerin futbol topu büyüklüğünde bir cismin patlamasıyla uzaya dağıldığını söylüyorlar. Her şey atom denen, gözlemlenemeyen parçacıklardan oluşuyor. Hayali atom modeli çekirdek etrafında dolanan elektronlardan oluşuyor. Çekirdekte de proton ve nötronlar var deniliyor. Elektronların içi, proton ve nötronların içi nasıl?  Ne kadar boşluk var? Hayal etmeye çalışıyorum aklım almıyor.

Galaksiler arasındaki boşluğu, güneş sistemindeki boşluğu ardından da atomlarda yer aldığı söylenen boşluğu doldurup tüm evreni futbol topu büyüklüğüne düşürmeye çalışıyorum olmuyor.

Uzaydan ülkeme döneyim biraz. Bu konular ağır geldi. En iyisi internette gezinti yaparak dinlenmektir. Bir videoya rastladım; sakallı bir adam: “Müslüman bir kadın kocasına ismiyle hitap edemez; mekruhtur, edepsizliktir. Efendi de, hoca efendi de, hacca gitmişse Hacım de be kadın! Hele bazıları kocasının adı İbrahim ise İbo, Hayrettin ise Hayret diye çağırıyor. Bu temelli edepsizliktir yahu!” diyor.

Kalk gidelim sevdiğim bu el bize yaramaz, anam yaramaz.” Uzun havası gelir aklıma yine kendimi uzayda bulurum yine.

Dünyamız hem kendi etrafında, hem Güneş etrafında dönerken; Güneş hem kendi etrafında hem de Samanyolu merkezinde yer aldığı düşünülen kara deliğin etrafında dönüyor. Dünyamız ve diğer gezegenler Güneş ile birlikte korkunç hızlarda uzay boşluğunda yol alıyorlar. Güneş gurkun yavrularını alıp götürdüğü gibi gezegenleri de peşinden sürüklüyor.

Dünya, Güneş etrafında elips şeklinde bir yörüngede dönüyor. Elipsin ince tarafına geldiğinde uzaya fırlayıp gitmemek için biraz duralayıp kafasını sallar dönüş yoluna girer. Ya kafa sallamayı unutup uzaya doğru savrulursa nice olacak halimiz?

Dünya, uzay boşluğunda bir top gibi dolanıp duruyor. Biz onu hep düzmüş gibi düşünüyor, bir uzay cisminde seyahat ettiğimizi bilmeden mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz. Her sabah doğan, her akşam batan bir Güneş ve bize akşamları çeşitli şekillerde gözüken Ay aklıma geldiğinde çok korkarım. Ya Ay’ın dengesi bozulup Dünya’ya düşerse? Olmaz olmaz demeyin; geçmişte Theia adlı bir gezegen Dünya’ya çarmış. Çarpmanın etkisiyle uzaya fırlayan parçalar Ay’ı oluşturmuş. Dinozorlar döneminde büyük bir göktaşı dünyaya çarpıp, dinozorları ortadan kaldırmış. Yine yoruldum. Her gece Mehtaba çıkmayı canım istemedi. Ülkeme inip internette gezineyim yine. Bir hoca:

İki erkek tokalaşırken karşındaki erkeğe cinsel istek duyabilir. Bu durum tekkede de,  Mekke’de de olabilir. Hele bu tokalaşma uzun sürerse tehlike daha da artar alimallah! Böyle durumlarda hemen elini çekmek ve derhal uzaklaşmak gereklidir.” diyor videoda. Bak sen şimdi? Tokalaştığım bazı erkekler elimi tutar uzun süre bırakmazdı bazen de, aklıma bir kötülük gelmezdi. Bundan sonra gelecek. Elimi üç saniyeden fazla kimsenin elinde bırakmam. Eline mukayyet olmayan…

Kalk gidelim sevdiğim bu el bize yaramaz anam yaramaz. Ne varsa yine uzayda var.

Yukarı baktığımızda yıldız gibi gördüğümüz parlak nesnelerin pek çoğu galaksilermiş. Milyarlarca galaksinin de kimisi büyük kimisi küçükmüş. Hepsinin merkezinde de devasa kütleye sahip kara delikler varmış. O kadar büyük çekim güçleri varmış ki ışığını bile çeker, görünmez olurmuş. Onların varlığını ancak yıldızları içine çekerken hissedebilirmişiz. Geçenlerde internette bir kara deliğin remini yayımladılar. Ya Güneş’in yakınında bir kara delik varsa? Hemen yarın onu içine çekerse? dedim ya korkunç bir yerde yaşıyoruz da hiç haberimiz yok.

Güneş orta büyüklükte bir yıldızmış. İçine bir milyon Dünya alabilirmiş. Öyle devasa yıldızlar varmış ki Güneş’i içine aldığı gibi Güneş’e en uzak gezegen olan Neptün’e kadar olan alanı doldurabilecek kadar devasa imiş.  Çok korkunç bir şey! Yoruldum. Yorgunluk atmak için ülkeme gideyim internete girip biraz soluklanayım.

Bir diyanet imamı: “Allah Cennette Hz. Muhammet ile Hz. Meryem anamızı nikâhlayacak.”  demiş. Nerden duyduysa?

Hasan Mezarcı kendisini mehdi ilan ettikten sonra: “Başörtüsünü zorunlu olmaktan çıkardım. Size bir müjdem daha var; oruçluyken su içme yasağını da kaldırdım.” demiş. Oruç tutmanın en zor tarafı böylece ortadan kalkmış oldu. Bu ayetten sonra artık oruç tutmak çocuk oyuncağıdır. Kadınlar da artık yazın sıcağında başlarını açıp serinleyecek nihayet. Mehdi efendi görevlerini de haddini de aşmış biraz.  Neden hâlâ resmi gazete yayımlayıp yürürlüğe sokmadı bilemedim.

Kalk gidelim sevdiğim bu el bize yaramaz anam yaramaz. Zorlansam, yorulsam da uzay Dünya’dan iyidir. Yine dalalım bakalım sonsuzluğa…

Uzay sonsuzmuş. Sonsuzluğu da bir türlü aklım almaz. İnsan ömrünün bir sonu var. (Bilim dünyasında yaygın görüşe göre insan vücudu her 7 yılda bir kendini yeniliyormuş. Bağırsaklar kendilerini 16 yılda tamamen yeniliyormuş. Vücutta kendini yenilemeyen dokular da varmış. Beyin, gözler ve sinir sistemi kendini yenileyemiyormuş. Belki o yenilenmeyen organlarımız yüzünden ölüyoruzdur. Bizi öldüren şey nedir? diye düşünürüm.  Aklıma havada olan azot veya oksijenin öldürüyor olabileceği gelir. Sürekli içtiğimiz sudan da çok kuşku duyuyorum. Sürekli kendini yenileyen bir vücut neden ölür ki? Gerçi onlar öldürmese biz kendi kendimizi savaşlarla öldürürüz ya neyse…) Her yolun bir sonu vardır. Dünya ve Güneş’in de bir sonu olacak. Yalnızca Samanyolu’nda her yıl bir gezegen yutuluyormuş. Ya güneşi yutuyor ya da karadelik yutuyordur. Güneş’in; Merkür, Venüs ve Dünya’yı içine alacak kadar genişlemesinin yaklaşık beş milyar yıl alacağı tahmin ediliyor. Bu güzel! Benim yaşadığım döneme denk gelmeyecek. Öyle korkunç bir olayı yaşamak istemezdim. Düşünsenize Güneş genişlemiş, Ay’ın yanına kadar gelmiş ve Ay’ı gözümüzün önünde yutmuş. Buna can mı dayanır? Böyle sonlu şeylere alışınca insan sonsuzluğu düşünemiyor. Sonsuzluk yine yordu beni. Bu sefer ülkeme inip yeni bir saçmalık duymak istemiyorum. Burada dinleneceğim artık.

Her şeyin bir sonu olduğuna göre yazının da sonu olmalı değil mi?

ahmet.kocak16@hotmail.com.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>