Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; TELEVİZYON KANALLARI

14.01.2024

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Haber kanallarında siyasetin kısır tartışmalarının sürdüğünü, yıllardır hiçbir şeyin değişmediğini görünce onlara karşı ilgim dağıldı. Kanalları taramaya başladım.

Çağdışı kılık kıyafetleri, Arapça sözcüklerden oluşan dini söylemlerini görünce; yabancısı olduğum tarikat kanallarını izlemeye başladım. Ne de çoklarmış…

Yine böyle bir durumdayken benzer bir kanlı izlemiş, “Musallat Savar” öykümü yazmıştım.

Neler İzledim:

Tarikat kanallarını dikkatle izlemeye başladım. Sakallı cübbeli, sarıklı bir adam:

Dergâhımıza yaptığınız yardımlarla hafızlar yetiştiriyoruz Allah’ın izniyle. Siz de yardımlarınızı derneğimizin şu hesabına yatırın veya SMS ile gönderin biz de aracılık edip sevaptan nasiplenelim.

Geçen bir mümin kardeşimiz yardım etti. O kardeşimizin çocuğu okul servisine binmiş. Servis kaza yapmış. Bir tek bize yardım eden kardeşimizin çocuğu yara almadan kurtulmuş. Kardeşlerim; yardımın, sadakanın kötülüklerden sizi nasıl koruduğunu görüyorsunuz değil mi? Hadi yardıma.” diyordu.

Başka bir kanala geçtim. Orada da reklamlar vardı ve reklamlar tamamen yardım dilenme ve kendi ürünlerini pazarlanma üzerineydi.

İçinde zeytin, keten, kantaron, susam, çörek otu ve bilumum bitki yağlarından oluşan kremimiz kullananlara şifa vermektedir. Üçlü set halinde beş yüz liradır. Mutlaka alın şifa bulun.”

Yeni dergâh yapıyorlarmış, bitirememişler;

Dergâh inşaatımız devam ediyor. İnce işçiliğin metrekaresi yedi bin liradır. Kitaplığın metrekaresi beş yüz liradır. Ayrıca küçük yardımlarda da bulunabilirsiniz. SMS göndererek kırk lira yardım edebilirsiniz. Burada nice hafızlar yetişecek ve sevabı siz öldükten sonra da devam edecek. Cennetin kapılarının size açılmasını istemez misiniz? İşte bu, sizin için güzel bir fırsattır.” Bir başkası:

Bu yardımlarla yaşayan aş evimizde yoksullara, dergâhımızda ilim tahsil eden talebelere yemek vermekteyiz. Bu yemekten yardıma muhtaç aileler de yararlanmaktadır. Bu insanların sayısı yedi bin civarındadır. Hadi siz de yardım edin talebe yetiştirelim.”

Dergi de çıkarıyorlarmış. Birbirinden değerli yazarların yazıları varmış.

Bir de dergimiz var. Birbirinden ihlaslı yazarların yazılarını okuyarak ihlasınızı artırabilirsiniz. İsteyin gönderelim. Hediyesi; kargo hariç yüz liradır.”

Bir başka kanala geçtim. İyi beslenmiş, yüzünden nur akan (bir yerden yüzüne ışık tutmuşlar besbelli) başka bir sarıklı, önüne kâfir diye küçümsedikleri insanların bulduğu diz üstü bilgisayarı açmış, ekrandan akan yazıları okuyor. Arada bir yine kâfir icadı telefondan gelen mesajlara bakıyor;

Kâfirlerin Gazze’de yaptıklarını görüyorsunuz. Bu kâfirlere fırsat vermemek için bize yardımlarınızı esirgemeyin kardeşlerim. Biz onlarla cihat halindeyiz. Gazze’ye yardım yollayacağız. Orada kuran kursları açacağız. Bize yapacağınız yardımlarla hafızlar yetiştireceğiz inşallah. Onların dualarıyla bu kâfirleri kahrı perişan edeceğiz.” (Gazzeye hiçbir kişi, hiçbir kuruluş yardım edemiyor; edilen yardımlar da İsrail’in izni ile olabiliyor.) Onların yardım edeceğiz diyerek yardım topladığı mazlum bir Müslüman ülke mutlaka olur. Zaten hepsinde sorun her zaman vardır. Bu konuda hiç darlık çekmezler. Bir başka kanalda Prof. Dr. ünvanlı biri her derde deva macun pazarlıyor:

Şifalı bitkilerden yapılan doğal antibiyotikten günde bir kaşık içerseniz; migrenden, nefes darlığından, karaciğer, böbrek rahatsızlıklarından, Mide bağırsak rahatsızlıklarından, kanserden ve aklınıza gelen her türlü hastalıktan kurtulursunuz. İyileştiren bu macundan günde bir kaşık yiyin hiçbir şeyiniz kalmaz.” diyor, tekrar tekrar anlatıyor.

Her hastalığı iyileştiren ilaç bulmuşlar. Tıp Fakültelerini, ilaç fabrikalarını, hastaneleri kapatın boşuna masraf etmeyin. Adamlar tek ilaçla sorunu kökünden çözmüş.

Bunlara inanan, güvenen hasta insanlar doktora gitmez ise nice olur halleri?

Gariban insanlar eline geçen kıt para ile çoluk çocuğunun nasibinden kesip buralara yardım ediyor ve onları lüks içinde yaşatıyorlar. Diyecekler ki, sana ne; alan razı veren razıdır. Haklılar. Elimle durduramadığım çarpıklığı yazıyla durdurmaya, insanları ayıktır maya çalışıyorum. Eğitimci alışkanlığı işte…

Onlar beni okumazlar. Zaten onlar hiç okumazlar. Okuyup kendilerini geliştirseler ellerinde olan üç beş kuruşu da oralara kaptırmazlar.

Murat Ağırel;

“Şefkat Eli Derneği ve Kardeş Eli Derneği Afrika Ülkelerinde Su kuyusu açma, gıda yardımı, insani yardım kapsamında kampanyalar yapıyor. İki dernekte denetleme sonucunda milyonlarca Türk Lirası izinsiz para toplanıldığı, yardım paraları ile bina, araba alındığı tespit edildi.” diye yazmış. Eminim onu da okumamış, okusa da inanmamışlardır.

Çalışmazlar, üretime katkıları yok. Sadaka, fitre ve zekâtla geçinirler. Mercedes, Jeep’lere binerler, villalarda, saraylarda otururlar, korumalarla gezerler. Peki bunu nasıl yapıyorlar..?” diye sormuş biri Tivıtır’dan. İnançları kullanarak yaparlar. Önce fitre, zekat, sadaka verecek nesiller yetiştirir, sonra meyvelerini toplamaya başlarlar.

Sonuç: Yardımlarınızı Anadolu Liselerinde, Fen Liselerinde, üniversitelerde okuyan, zor durumda öğrenimini sürdürmeye çalışan çocuklara aracısız kendiniz yapınız. Kurtuluşumuz o zeki çocuklar iyi yetiştirildiklerinde olacaktır.

 

Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir. Mustafa Kemal Atatürk

ahmet.kocak16@hotmail.com

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>