Murat Koç yazdı; GAZZE’NİN AHI AK PARTİ VE ERDOĞAN’ı VURDU.! TARİHİ HEZİMET…
31 Mart seçimlerinde ortaya çıkan chp zaferi HAKİKATTE chp’nin bir zaferi ve başarısı değil bilakis Erdoğan ve ak partinin büyük başarısızlığının ve ak partiye olan tepkinin doğal bir neticesidir..! Çünkü insanlar chp’ye gitmemişler AK PARTİDEN KAÇMIŞLARDIR..!
Erdoğan ve kurmayları sokakta ki sıradan insanların dahi yapmayacağı büyük hatalar yapmış, bir çok yanlışta İNAT etmiş, halkına ve taleplerine kulaklarını tıkamış, kendisini iktidara taşıyıp yıllardır da özveri ile iktidarda tutan kemik seçmenine de MEYDAN OKUMAYI seçerek bu kesimi ÇANTADA KEKLİK görerek TARİHİ BİR HEZİMETİ kendi elleri ile hazırlayıp hak etmişlerdir.
Bu tarihi hezimetin sebeplerine gelince;
1; “Biz kazanınca Gazze kazanacak” söylemi Halkça hiçbir karşılık bulmamış, çok itici ve yalan olarak algılanmış, “bu kadar da olmaz artık..” dedirterek büyük zarar vermiştir.
Gazze’de şehit olan 35.000 kişi için ZAHİREN hiç bir şey yapılamaması, YAPABİLECEK ŞEYLERİN DAHİ YAPILMAMASI DA bu hezimette çok etkili olmuştur., Mesela israil büyük elçisinin dahi kovulamaması, kendilerinin geri çekmesi, böylece tarihi bir fırsatın kaçırılarak milletin bu şereften dahi yoksun bırakılması seçmende ciddi homurdanmalara sebep olmuş ve ortaya çıkan sonuçta etkili olmuştur. Halbuki siyaseten dahi olsa bir manevra yapılarak milletin bu gazının alınması bu hassasiyetine cevap verilmesi gerekiyordu..
Nihahetinde ise israil ile yapılan ticaretin bir türlü durdurulamaması, bütün tepkilere rağmen inatla devam ettirilmesi, eğer bu durum uluslararası hukuka göre mümkün değil idiyse de bunun halka anlatılamaması, gerekli ve tatmin edici bir izahın bir türlü yapılamayıp bunun becerilememesi bu hezimette ki en önemli etkenlerden biridir.
Milletin gazze halkı ve orada ki dehşetli katliam ve soykırım için ciğerleri pişerken bir taraftan “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” diyip de tam da yeri ve vakti gelmişken halkın başlattığı büyük BOYKOT hareketine bile destek verilmemesi, halkın yalnız bırakılması, halk ile bütünleşilememesi, vicdanlarına hitap edilemeyip halkın hissiyat ve hassasiyetlerinden tamamen KOPUK bir görüntü verilmesi de Ak partiye ve Erdoğan’a büyük zarar vermiş, çok pahalıya mal olmuştur.. Zalim ve katliamcı İsrail ile yapılan ticaretten Türkiyenin kazandıklarını ak parti ve erdoğan en az 1000 kat olarak kaybetmiştir.. Ama en kötüsü ise GÜVEN KAYBETMİŞLERDİR..! Ve büyük bir kısım seçmen “Gazze-Filistin-Ümmet” gibi söylemlerinin artık bir yalan yada siyasi bir söylem olduğuna kanaat getirmiş ve hesabını sormuştur..
2; “Yeni Dünya Düzeni, Küresel Politikalar, Paris İklim Anlaşması, Küreselci Tarım Politikaları, Yerli Tohuma Savaş Açılması, Covit Aşısı – PCR testi zorbalığı, Topuk Kanı ve Bebeklik Aşısı..” dayatmaları vs. gibi bir çok ciddi meselede yine ak parti ve sayın Erdoğan’a kesinlikle çok pahalıya mal olmuştur. Çünkü bunlara aşırı öfkeli, bunu millete, devlete ve hatta insanlığa bir İHANET olarak gören, buna inanan en az BİR KAÇ MİLYONLUK çok bilinçli ve sorgulayan bir seçmen kitlesi vardı. Ve ak parti işte bu politikalarda ki inadı, meydan okuyuşu, kimseyi sallamayışı ve bu politikalara tamamen teslim olmuş görüntüsü ile bu kesimin oylarını da, güvenini de tamamen kaybetmiştir..
3; İstanbul Sözleşmesinden güya geri çekinilmesine rağmen onun bir karşılığı ve getirisi olan 6284 nolu kanunun tamamen ortada oluşu, bütün ısrarlara ve tepkilere rağmen buna dokunulmaması, bundan geri adım atılmaması, bununla bağlantılı olarak ADALET ve HUKUK, EŞİTLİK gibi kavramlara tamamen zıt bir durum olan “Kadının beyanı esastır” gibi bir garabetin inatla ve bütün tepkilere rağmen sürdürülmesi de bu seçimde ak partiyi perişan etmiştir. Yine süresiz nafakanın defalarca söz verildiği halde kaldırılmaması, bu konuda müthiş bir adaletsizliğe imza atılıp milyonlarca erkeğin tamamen YOK SAYIYILIP kağale dahi alınmaması ak partiye olan tepkilerin sayısını ve şiddetini son derece artırmıştır. Tüm bunların üzerine bu politikaların yılmaz bir savunucusu olan fakat bir çok insana kan kusturan Özlem Zengin’in ise bir türlü kovulamaması yada pasif bir göreve çekilememesi de seçmenin haklı tepkisinde son derece etlili olmuştur.. Dahası milyonlarca mağdur erkeğe sanki İNAT ve nispet yapar gibi Özlem Zengin’in grup başkan vekili ve yeniden milletvekili yapılması, parti içinde itibar görmesi milleti çileden çıkartmıştır. Yine bunun gibi parti içinde KADEM’e ve tezlerine itibar edilmesi, “KADEM’e şirin gözükeceğiz, onları kazanacağız böylece kadınları organize edip bir çatı altında toplayıp buradan sürekli oy devşireceğiz..” diye milyonlar erkeğin ve hukuklarının, taleplerinin yok sayılması, işte bu politikada ve yanlışta yıllarca İNAT edilmesi, koskoca bir partinin KADEM’e, tezlerine ve taleplerine TAMAMEN BOYUN EĞİP dahası her fırsatta “Hak, Hukuk, Adalet..” derken aslında niyetlerini samimiyetsiz olduğunun anlaşılması nihayetinde en az bir kaç milyon seçmeni adeta çıldırtmış, bütün ümitlerini kırmış, ak partiye olan bütün hüsn-ü zanlarını yerle bir ederek 31 mart yerel seçimlerinde ak partiye hesap sorulmasına sebep olmuştur.. Kadem, Feminist hareket, Özlem Zengin ve zihniyeti ak partiye gerçekten çok pahalıya olmuştur. İşte buna sebep olan başta sayın Erdoğan ve ak parti yetkilileri manevi olarak da dehşetli vebal yüklenmiş, belkide tarifi bile TARİFSİZ bir günahı da boyunlarına geçirmişlerdir.. Çünkü islamın ve kur’anın oturduğu en temel ve ana kavramlardan birisi ADALET kavramıdır fakat Erdoğan ve ak parti bunu zir-ü zeber etmiştir.. KADEM’i kazanacağız, memnun edeceğiz, orada ki oyları garanti edeceğiz derken çok daha fazlasını kaybetmişlerdir. Seçmeni küstürmüşler, manevi yükünü ve günahını da sırtlarına yüklenmişlerdir.. KADEM, FEMİNİST HAREKET, bunların tezleri ve yaptırımları ile AİLE KAVRAMI büyük yara almış, AİLE KURUMUNA BÜYÜK DARBELER İNDİRİLMİŞ, geride bir çok mağdur oluşturulmuş ve Erdoğan da, ak partide bütün uyarılara rağmen bu durumu seyretmişlerdir.
Yazıyı kısa tutmak adına hızlıca geçmel gerekirse;
4; EYT’nin çıkarılması, seçimi kazanmak adına seçmene tabiri caizse bir nevi siyasi rüşvet verilmiş ve ama bütçe dengesi ise yerle bir edilmiştir..! Halbuki ak parti, iktidar seçimini kazanmak adına ÖNCE hatalarından geri adım atarak ancak bu yolla halkın gönlünü alarak teveccühlerini kazanmak varken GEÇİCİ ve sonuçları ağır bir hamle olan EYT’i çıkartmış ama bütçeyi alt-üst ettiği gibi halkına da birbirine düşürmüş, bir tarafı sevindirirken diğer tarafın tepkisini almış ve böylece adaletsiz bir yaklaşımda bulunmuştur..
5; Memura yüksek bir zam verip emeklilere vermemek, işte burada ki adaletsizlikte emekliyi küstürmüş ve tepkisine sebep olmuştur..
6; Gençlerin bir türlü kazanılaması, gençlere kendilerini ve icraatlerini yeterince anlatamamaları.. Eski Türkiye ile yeniyi kıyaslandıramamaları..
7; Eğitim sisteminde bütün bir iktidar döneminde ki büyük başarısızlık..
8; Milli Eğitim Bakanlığı 20 küsür yıldır Ak partinin elinde olmasına rağmen okullardan çoğunlukla kemalist, ateist, deist ve ak partiye düşman bir gençlik çıkması, ilginç bir şekilde kendilerine dost değilde düşman bir nesil yetiştirmeleri, buna sebep olmaları..
9; Halk da pek karşılığı olmayan yada yeterli olmayan kişilerin aday yapılması, bu konuda isabet edilememesi..
10; Mesela Piyasa da KÜRESELCİ diye bilinen ve kendisine tepkili milyonlar kişinin olduğu Murat KURUM’un İstanbulda aday yapılması..
11; Hükümette ve bürokside ısrarla ve inatla ve hayret verici şekilse isabetsiz atamalar.. Bunun bilhassa başkan Erdoğan tarafından yapılması ve bir türlü bitirilememesi.. Çok yüksek bir İSABETSİZLİK oranı ile atamalar yapılması.. Mesela başta Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi bazı bakanlıkların çok kötü bir performans sergilemesi, milleti canından bezdirmesi..
12; Ahlaksız TV dizisi ve içeriklere dokunulmaması, sadece seyredilmesi.. İslami camiada çok sevilen İhsan Şenocak, Mehmet Boynukalın gibi bazı çok değerli hocaların azgın bir takım azınlığın baskılar karşısında feda edilmesi, harcanması.. Sonra yine değerli bir hocanın, alimin ve onun eşinin güya kızlarını 17 yaşında ZORLA evlendirdiği için dine soğuk ve mesefali bir kesim tarafından bir nevi linç edilmesi, buna izin verilmesi. Ve aslında hiç üzerine vazife değilken KADEMCİ kesimin ve Aile Bakanlığın da davaya müdahil olarak belki mahkemeyide etkilemesi ile hapse atılıp ceza aldırılması.. Fakat bu insanları halk nazarında, bilhassa dindar kesim nazarında masum olduğuna inanılması ve nihayetinde başkaca şeyler ile de birleşince tüm bunların artık tepki oylarına dönüşmesi..
13; Fetöcü diye içeri alınanların bırakılmaları..! Bylock’u indirmenin bile artık suç unsuru olmaktan çıkması ve böylece bir çok tezin çökmesi.. Fetö ile mücadeleki YILGINLIK ve UMURSUZLUK, YETERSİZLİK..! Bir çok ak partilinin fetö ile mücadeleyi çok geri plana atması, sallamaması, olanları unutması.. Başkaca bir çok suç işleyenlerin ise mesela hırsızların ise polise yakalandıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi adliyeden geri bırakılmaları.. Ve halk nazarında bunların ÇOK BÜYÜK SUÇ, affedilemeyecek bir suç kapsmında kabul edilmesi..
14; Başı boş köpek sorununun bir türlü çözülememesi..! Milletin kendisinin, çoluğunun çocuğunun köpeklerle parçalanması ama ak partinin bu konuda hiç bir şey yapmaması, film izler gibi izlemeside yine çok pahalıya mal olmuş, ak partiye büyük zarar vermiştir. Seçmen, ak partinin eşref-i mahlukat olan insan hayatını bırakıp da, bunca parçanlanmış olan insan ve çocukların haklarını bırakıpta hayvan haklarını savunmasını ve olanları izlemesini affetmemiştir..
15; Ekonomi, Dolar, Faiz ve Enflasyon artışı..! Milletin alım gücünün düşmesi.. Ve hükümetin daha üç harfli marketlere bile kaç zamandır sözünü geçirememesi, yeterli denetimi yapamaması, CAYDIRICI hamleler yapamaması, masaya yumruğunu vuramaması, bu marketler ve neticesinde ortaya çıkan fiyat artışları noktasında halkını koruyamaması, ezdirmesi..
16; Ak parti de ki güç zehirlenmesi, UMURSUZLUK, SORUMSUZLUK, KİBİR, lakaytlık, kendi öz seçmenini çantada keklik görmek, koyun muamelesi yapması, “nasıl olsa bizden başka yere gidezler, chp’ye ve dem’e oy verecek halleri de yok ya..” rahatlığı ile hareket edilmesi. Ak partili adayların halka ve sokağa inememesi, kopuk olmaları.! Öncesi değil de seçim zamanı ev ve esnaf ziyaretleri yapıp güya hal hatır sorup herhalde ki MİLLETİ SALAK YERİNE KOYMALARI…
Evet elbette ki daha yazılacak çok sey var.. Ama yazıyı uzatmamak için burada kesiyorum..
Özetle; Sayın Erdoğan ve ekibi, sokakta ki insanın bile gördüğü ve konuştuğu bir gerçeği görememiş ve ıskalamıştır.. Erdoğan’ın ekibinin ve danışmanlarının mutlaka değişmesi gerekmektedir.. Ama yine de en büyük kusur sayın Erdoğanındır.. Çünkü madem bu AK PARTİ ARABASININ ŞÖFÖR KOLTUĞUNDA O VARDIR..! O halde arabayı nereye sürse, direksiyonu nereye çevirse o araba oraya gidecektir… Ama Erdoğan göz göre göre DUVARA TOSLAMAYI tercih etmiştir..
Murat KOÇ…