İbrahim Sanalp yazdı; DİL
Köşe yazarımız İbrahim Sanalp makalesinde;
Renkler üzerine konu açılır, konuşulur. Konu dil meselesine gelir. Dilimiz için bir renk yazılması önerilir. Dilin bir renk değil, bir renkler topluluğu olduğu belirtilir. Dilin birkaç rengin birleşmesinden bir mozaik olduğu belirtilir. Mozaik gerçekten çok uygun. Arapça, Farsça, İtalyanca, Fransızca, Türkçe… Dil büyüdükçe yeni kelimelere muhtaç olur. Dilin gelişmesi için tercümeye ihtiyaç vardır. Her asır kendi kelimelerini türetir, öbür asra bırakır. Diller bir gül bahçesinin gülleridir. Birbirinden beslenirler.
Yazarın ayrıntılı anlatımı okuyucuya, anlatılanların gerçek olduğu hissini verir. Yazar, yaşanan sıkıntıları dile getirir.
Servet-i Fünûn Dergisi, Edebiyat-ı Cedide Topluluğu’nun yayın organıdır. Sanat için sanat ilkesi benimsenir. Sembolizm ve parnasizm akımı etkisinde kalınır. Toplumsal konular ele alınmaz. Günlük yaşam, aşk, doğa, karamsarlık, düş kırıklıkları konu edinilir.
Ahmet Mithat Efendi, Tercüman-ı Hakikat isimli gazete çıkardı. Bu gazetede yazdı. Türk edebiyatının ilk popüler yazarı oldu. En büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmaktır. Toplumun dertlerine tercüman olmak için eserler yazdı. Dilde sadeleşmeyi savundu. Devlete ve dine bağlı olunmasını istedi. Gazeteciler ve gazeteler sorunları dile getirerek haber yaparlar.
Beşeriyetin engin bilgilerini öğrenmek için zihin ve ömür kısadır. Bir dil öğrenerek bilgi öğrenmek gerekir. İlgili bilgiler önemsenip yazılır. İnsan biraz bilgi ile donanmalıdır. Söyleşi yapan, kanto söyleyen, müzik yapan sanatçılar seyredilir. Tiyatroya gidilir.
Ahmet Mithat Efendi, romantizm, realizm, natüralizm akımlarının etkisinde kaldı. Edebiyat-ı Cedide Topluluğu ve Servet-i Fünûn Dergisi’ne Dekadan unvanı verilir. Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’ne Topatan unvanı verilir.
Ahmet Mithat Efendi, toplumsal hayat, eğitim, evlilik, inançlar, kölelik gibi farklı konularda eserler verdi. Yeni gazeteler çıkar. Yazarlara yeni gazetelerde yazı yazma fırsatı doğar.
Dekadan-Topatan rekabeti basında oluşur. Gazetelerde, dergilerde görüşler dile getirilir. İddialarda direnilir. Dün, bugün, yarın bütünlüğünü anlatan yazılar yazılması gerekir. İnsan hayatında bütünlük ve devamlılık ister.
Fikir ve hayal kuşları, yazarların başına konar. Hüma Kuşu hayali bir kuştur. Yazarların başına konar. Okuyucu güzel fikir serpintilerini öğrenmek için okur. Her dil kendine mahsus birtakım tamlamalar ve ibareler getirir.
İnsan kanaat ile zamanına göre geçinir. Mevsimine göre yiyecekler tüketilir. İhtiyaçlar dikkate alınarak giyinilir. Müziğin güzellikleri dinleyenlere sunulur. Müzik makamları değişir. Kulağa hoş sesler gelir. Müzik insanları dinlendirir.
Tiyatronun, konserin kuralları vardır. Kurallara göre tiyatro, konser izlenir. İzleme sırasında bir şey yenilmez, içilmez. Ara verildiği zaman dinlenme salonunda yenilir, içilir.
Toplumda düşüncenin örgütlenmesine çoğulculuk denir. Toplum bütün, birey parça olur. Farklı bireyler bir bütün olur. Bütünün adına toplum denir. Bireyler düşüncelerine göre topluluk oluşturur. Bireysel olarak istenilen dil öğrenilir.