Haberde Bursa

AĞLADIĞIM DUYULMASIN!!!!! SEVGİLİ DOSTLAR YOLDAŞLAR VE CANLAR.

12.01.2025

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler buğday makalesinde; “Bu gün tanıyan tanımayan sanal medyada arkadaş hatta yoldaş olmuş herkesle dertleşeceğim.

Düşündüm böyle bir yazı olur mu diye… Sonra karar verdim “neden olmasın” diye.

Sayfamda beni takip eden arkadaşlıklarını kabul ettiğim binlerce ve bir o kadarda tanımadığım veya kendi sayfası kilitli olan bu nedenle kabul edemediğim arkadaş var.

Ancak sürekli siyaset yazan hatta yüreklice ülkedeki tüm sorunları, haksızlık, hukuksuzluk ve soygun düzenini yazıp paylaşan bir insanım.

Tek Adam diktasında yaşatılan dayatma ve faşist uygulamalara karşı risk alan yazılarım çok okunan ancak korkudan az beğenilen bir insan olarak bu gün farklı bir dertleşme içinde olacağım.

Bu gün Pazar ve çoğunluk için tatil olan bir gün.

Ailelerin ne bulabildilerse kahvaltı yapıp dertleşip veya kavga edip mutlu veya mutsuz oldukları bir gün.

Ayrıca bu kadar nefretin, yoksulluğun, açlığın, çaresizliğin ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir ülkede ne kadar mutlu olunabilir ki?

Mutlu olanlar tuzu kuru, yâda dünya yansa umurunda olmayan paranın, varlığın, lüksün ve şatafatın gözlerini kör ettiği bencil insanlardır.

Şimdi gelelim bu gün benim duygusal durumuma:

Yazılarımı alenen veya belli etmeden gizlice okuyan takdirlerini bana özelden, Mesenger ve Enstgramdan yazarak arayıp konuşarak anlatanlarla dertleşmeme:

Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlarım, bu gün bana da Pazar ama ben çok uzun süredir yalnız yaşıyorum.

Bu nedenle sabah ezanında uyanan, kahvaltı yapmadan balkonumda camı açıp uzaya duygu düşüncelerimi ve özlemlerimi anlatarak güne başlayan bir insanım!..

Yaptığım bir neskafe ile bilgisayarımın başına geçip sabaha kadar hiç kapanmayan televizyondaki sorunlarla içi karamış, yüreği daralmış ve bir insan olarak okumaya ve yazmaya başlıyorum.

Sağlık sorunlarımı yazıp paylaştığım için durumumu biliyorsunuz.
Maalesef geçirdiğim o zorlu ameliyattan sonra bir türlü iyileşemedim.

Sırtıma boynumdan kalçama kadar konan titanyum çiviler beni çok zorluyor ve sürekli batıyorlar, yazarken bile canım çok yanıyor.

Senelerce 50 kiloyla yaşayan biriydim en az on yıldır artık beni taşıyamayan kilolar da bu sıkıntılarıma sebep oluyor.

Ancak Pazar günü bana bu dertleşme yazısını yazdıran bu sıkıntılarım değil.

Artık gördüklerim ve yaşadıklarım karşısında yüreğim çok yanıyor, içim kararıyor ve gerçeklerle yüzleşmek beni ağlatıyor.

Bu gün beni ağlatan, mutsuz kılan ve psikolojimi bozan sadece ülkedeki yaşananlar ve siyasetteki kirlenme ve dayatılan faşizm değil
Beni çok üzen, kahreden, utandıran, hatta artık yaşamak.

istemediğim ve görmekten nefret ettiğim düzene uyan dostlarımın, hatta yoldaş sandıklarımın savrulmaları…

Umut beslediğimiz ve desteklediğimiz bu insanların sanal medyada sürekli yazdıklarına, paylaştıklarına, konuşmalarına bakıyorsunuz hepsi birer kahraman.

Gece gündüz yerli yersiz konuşup nutuk atanların hepsi yurtsever ve halk sever ama aslında büyük çoğunluğu sadece kendini sever konumdalar.

Sol/Sosyal Demokrat olmanın erdemi ve saygınlığı artık bu insanlar için bir maske veya gerçek yaşamlarını örtmek için birer kılıf oluyor.

Siyaset bu kesim için kişisel kazanımların, yükselmenin, var olmanın, şöhret olup alkışlanmanın ve en zor günlerde bile varsıl olabilmenin aracı oluyor.

Bu yolda olan çoğunluk emek ve emekçiyi ancak laf olsun diye dilinden düşürmüyor.

İşçiler açlıktan sürünürken onların hakkını koruması gereken sendika temsilcileri bile lüks içinde yaşıyorlar.

Yazmaktan usandım hatta artık utandığım bir diğer konu var biliyorsunuz:

Halkın temsilcisi olan (!) seçilene kadar kapılarında yatan ve onlar gibi mütevazı ve sade yaşadıklarını gösteren milletvekillerinin iki yüzlülükleri!!!

Yine onlar gibi davranan belediye başkanlarının hatta il ilçe başkanlarının seçildikten sonra Sol/Sosyal Demokrasiyi ya anlamadıkları için unutan hatta ihanet edenlerin durumu var!..

Böyle davrananların bu haksız tutumları, ideolojilerine yakışmayan konumlarını sürekli neden yazma gereği duyuyorum biliyor musunuz?

Çünkü benim bütün yaşamımda yer alanlar bu tür insanlar olduğu için.

77 yaşıma kadar Sol ve Sosyal /Demokrat olmanın erdemiyle ve halklara dost, sorunlara duyarlı ve emeğe emekçiye hakkının verilmesi mücadelesine inanarak katkı koyarak yaşadım.

Artık bu onurlu mücadeleye inanmadan önderlik edenlerden, onları kullananlardan ve aslında egolarını ve çıkarlarını koruyanların vefasızlıklarından ve güvenimi kaybetmelerinden çok yoruldum!!!

Sol ideoloji artık bu tür insanlar için yumruklar havada bu karmaşada ve siyasette yol keserek, hatta yok ederek var olduğu bu düzende ben şahsen yaşamayı istemez oldum.

Bu arada ben gibi bu mücadelede inanarak nefer olmuş, acı çeken, ülkede yaşatılan tüm haksızlık, hukuksuzluk ve despotluklara gerçekten üzülen, isyan eden ve kirlenmeden yaşayan insanlarımızın maalesef sayıları çok az kaldı…

Onlar gibi yoldaşlarda olmasa bu yaşama dayanmak, katlanmak gerçekten mümkün olmayacak.

Oysa çok mu zor sevgiyi paylaşmak?

Hak edenlere, emek verenlere saygı göstermek, duyarlı vicdanlı ve vefalı olmak?

Daha fazla kimsenin moralini bozmak istemiyorum.

Beni de, duygularımı da anlamanızı rica ediyorum.

Ne yalan söyleyeyim ben çok mutsuzum!!!

Sadece çok gururlu ve onurluyum.

Çünkü yaşamımda ne siyasetime ne dostlarıma, nede bu topraklarda yaşayan halklarımıza asla ihanetim olmadı.

Dostlarım, yoldaşlarım kadar benim gerçekten çok sevdiğim, “CAN” saydığım manevi evlatlarım oldu.

Artık her biri kendine yakışanı yapıyor!!!

Ben onları doğurmasam da “EVLAT” saydıklarıma hiçbir beklentim olmadan elimden gelen sevgimi ve desteğimi veriyor olmanın gururunu taşıyorum.

Lütfen beni ve yazdıklarımı hoş görün bugün ben nedense çok duygusalım ve sürekli ağlıyorum.

Beni hiç üzmeyen, sevip-sayan ve ihanet etmeyen evlat ve dostlarım başta olmak üzere farkında olmadan savrulan; iyi, dürüst ve sola inanmış her kese sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Kazandıkları mevki ve makamları istismar ederek halklara ihanet edenlerinde düzelmeleri ve onurlu yaşamaları için temennilerimi yolluyorum.

Ve bu arada ne olur lütfen çocuklarımızın geleceğini karatmayın.
Varlıklarınızı sadece kendi çocuklarınıza hak saymayın ve ülkemizin geleceğinin karatılmasına katkı koymayın.

Yaşamlarımızda iyi ve duyarlı insanları kaybettikten sonra “keşke.. keşke..” dememek için insanca ve onurluca yaşayıp yaşatalım…

Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.

GÜLER BUĞDAY “

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>