İbrahim Sanalp yazdı; GÜNLÜK
Köşe yazarımız İbrahim Sanalp makalesinde;
Günlük, bir kişinin yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini: tarih belirterek anlatmasıyla oluşan edebi türdür. Günlük yazıları, yazarın yaşamından izler taşır. Günlük, günü gününe ve düzenli olarak yazılır. Anı, daha sonra yazılır.
Yazar, düşündüklerini, bir deftere kaydeder. Kendi kendisiyle söyleşir. Günlük, yazarın amaçlarına, hedeflerine ve yöntemlerine ışık tutar. Günlük yazısının amacı, yazarın kendisi için kullandığı bir iç dökme alanı olur.
İşin sırrı, çalışmayı her zaman zevk haline getirmek olur. Yolumuzu kendi başımıza açmak zorunlu olur. Kendimizi iyi hissetmek ve gücümüzü hayattan zevk almak için kullanmak: bir seçenek olur.
Zamanın uçarcasına geçtiği hissi, heyecanımızı diri tutar. Günlük yazmak, üsluba yardımcı olur. Yazı, biçimsel olur. Yazma sanatına, saygı gösterilir. Yazmak, mutluluk verici bir duygu olur. İnsan, duygularının kuşatması altında kalmış olur.
İnsan, başladığı cümleyi bitirmek ister. Sürekli değişerek yaptığımız işten tat alırız. Yazar olarak kendi zihnimizdekileri yazarız. Dil denen süreç yavaştır. İnsan, durup, sözcükleri tek tek aramak zorunda olur. O zaman cümlenin biçimi ortaya çıkar. Şiir okuma isteği, bir birey olma duygusu kazandırır.
Gerçeğin özü, hayatın içinde olur. Açık seçik bir üslupla yazmak gerekir. Okuyan her kelimeyi anlamış olur. Gerçekle kurgu arasındaki dengeyi tutturmak gerekir.
İnsan okumalı, diğer insanlarla görüşmeli, daha fazla düşünmeli, daha mantıklı olmalı, çalışmalı, sakin cümleler kurmalı…
Günlük, insanı anlatır. İnsan görev duygusuyla bakıyorsa, insanın zihni not almaya çalışır.
Sözcüklere olan isteğimiz, giderek artar. Beyaz kâğıt, kalem gözümüze istenecek şeyler olarak görünür. Kalemin kâğıt üzerinde gezinme sesi oluşur.
Ayrıntıları, bir bütünün parçası yapmak gerekir. Geleceğe bir şeyler bırakmak gerekir. Sanat, şeylerin kendilerini konu alır. Herkesi kapsayan bir sistem, büyük bir keşif olur.
Yapmamız gereken, denetimi elimizde tutmak, özgürlükle kendine hâkim olmanın dengesini iyi ayarlamak gerekir. Nesnel gerçekçi anlatım, hikâyeyi hep ileriye doğru taşır.
Biçim, bir şeyin ötekini doğru sırayla izlediği duygusudur. Eski konulara, yeni bir biçim bulunup yeniden yazılır. Yazar, öze ait olanı ortaya koyar. Geri kalanı, okurun hayaline bırakır. Bütün, iki değişik açıdan görülür. İnsan, değişip gelişir. İnsan, benliğini özgürleştirir. İnsanın düşündüğü şeyler, başkalarının da onları düşünmesiyle çoğalan bir ağ olur.
Gün, bir bütün olarak görülür. Her şey fiziksel, ahlaki, zihinsel olur. Gündelik dilden lirik dile geçilir. Tikelden tümele geçilir.
Öz yaşam öyküleri, her zaman bir hoşlanma, hayal gücünde bir kıpırdanma yapar. Sanat eserinin bir yarısı, öteki yarısından kuvvet alır.
Bireysel ve bir şeylerin üst üste yinelendiği duygusunu kurmak gerekir. Bir yandan da değişmek gerekir. Bu ikisini bağdaştırmak gerekir.