Ahmet Koçak yazdı; NEYİN NESİ?
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
Çocukluğumda yeryüzüne, gökyüzüne bakar; o yıllardaki kıt bilgimle (Hoş bu yaşımda da aynıyım) bütün bunların neyin nesi olduğunu düşünür, sonra kendime döner; ben neyin nesiyim? sorusunu sorar, bir yanıt bulamazdım.
İnsanoğlu elli bin yıldan beri bu soruyu sormuş kendince yanıtlar vermiştir. Güneşi, Ayı, gök gürültüsünü, yanardağ patlamışsa yanardağları Tanrı olarak görüp korkmuş onlara tapmıştır. Doğa ve uçsuz bucaksız evren karşısında çaresizliği onu tapınmaya itmiştir. İçinde olduğumuz son üç bin yılda tek tanrılı dinler gelmiş, neyin nesi sorusunun yanıt vermişlerdir.
Her şeyi yaratan ve yöneten bir Tanrı vardır. İnsanı da topraktan yaratarak sınav için Dünya’ya göndermiştir. Onun emirlerine uyarsanız cennete, uymazsanız cehenneme gönderileceksiniz. Bu dünyadaki yaşamın kısa ve gelip geçici olduğu, öbür dünyanın sonsuza kadar süreceğini tek tanrılı dinler söyleyince insanoğlu doğal olarak bu dünyayı önemsememeye, boş vermeye başlamış; uzun yıllar dünyada pek gelişme olmamış.
‘…Gökteki yıldızlari / Sayalum elli elli / Gökteki yıldızlari / Sayalum elli elli
Bu dünyadan fayda yok / Bu dünyadan fayda yok / Öteki da şüpheli / Öteki da şüpheli…’ diyen Karadeniz türküsünü duyan, kuşku duyarak merak eden bilim insanları çeşitli kuramlar geliştirmişler. Kilisenin baskı zulmüyle karşılaşmışlar doğal olarak. Laik sistemler baskıcıları baskılayınca etrafımızda gördüğümüz her şeyi rahatça inceleyen bilim insanları çeşitli aletlerle; uzay teleskopları, uzay araçları(Voyager-1 ve 2) yardımıyla çok bilgiler elde edip insanlığa sunmuşlar. Sundukları bilgiler:
“Dünyamız kendi ekseni etrafında 24 saatte dönerken saatte 1669 km hız yapar. Güneşin etrafında 365 günde dönerken ise daha çok hız yapar. Bir turunu tamamlamak için saatte 108,000 km hızla hareket eder yani sesten 87 kat daha hızlı.
Dünya gibi diğer gezegenler de kendi kütleleri ve büyüklükleri oranında güneşin çevresindeki yörüngelerinde dönüyorlar. Bu dönüşlerini;
Merkür 88 günde, Venüs 225 günde, Mars 687 günde, Jüpiter 12 yılda, Satürn 30 yılda, Uranüs 84 yılda, Neptün 165 yılda tamamlar.
Gezegenler, bütün uyduları ve binlerce gök cismi ile Güneş’in etrafındaki elips şeklindeki yörüngelerinde 4,6 milyar yıldır dolanıyorlar.
Güneşten sonra Dünya’ya en yakın yıldız Proxima Centauri‘dir. Bu yıldız Dünya’ya 4,2 ışık yılı uzaklıktadır.
Güneş Sistemimiz ve diğer yerel yıldız sistemleri de, “Samanyolu Galaksisinin merkezinde bulunan Sagittarius A(Sgr A) adı verilen dev kara deliğin etrafında dolanıyorlar. Güneş, Samanyolu galaksisinde saatte 792.000 km hızla giderken kendisine bağlı gezegenleri de, uyduları ile beraber sürükleyip götürüyor. Güneş’imizin, Samanyolu etrafındaki yörüngesini yaklaşık 230 milyon yılda dolandığı hesaplanmıştır. Samanyolu Galaksisindeki 200 ilâ 400 Milyar yıldız sistemi de, aynı Güneş sistemi gibi, Samanyolunun merkezinin etrafında dönmektedir.
Samanyolu da peşine taktığı sistemleri ve gezegenleri, uyduları ile birlikte saatte 2 100 000 km hızla bambaşka bir yöne doğru, Yerel Grup dediğimiz galaksi topluluğundaki yörüngesine götürüyor.
100 bin Işık yılı çapındaki Samanyolu Galaksimiz, Andromeda, Triangulum(Üçgen) Galaksisi ile birlikte toplam 51 galaksi, 4 Milyon Işık yılı çapındaki “Yerel Gurup” adı verilen bir galaksi topluluğu oluştururken, bu topluluk da, 1300 Galaksi barındıran 110 Milyon Işık Yılı çapındaki “Başak Galaksi Kümesinin bir üyesi olmaktadır.
Gözlemlenebilir evrende varlığı tahmin edilen 100 Milyar galaksi, büyük patlama ve kütlelerinin ortak çekim kuvvetlerinin etkisiyle sürekli hareket halindedirler. Bu hareketlilik içinde yıldız oluşumları, süpernova patlamaları, gama ışımaları gibi olaylar olmaktadır. Bundan dolayı çarpışmalar, birleşmeler biçim ve yön değişiklikleri de olağan kabul edilmektedir.”
Son yıllarda dillendirilen yeni kurama göre; evrenin yüzde dördü atomlardan, geriye kalanı karanlık madde denilen gözlemlenemeyen maddeden oluşuyor. Evreni asıl yönlendiren karanlık maddedir. İşte bir sorun daha çıktı ortaya.
Bu yaşıma kadar okudum, araştırdım öğrendiklerim sorularıma yanıt vermeye yetmedi. Bütün bunların neyin nesi olduğunu düşünüyor, sonra kendime “ben neyin nesiyim?” sorusunu soruyor, bir yanıt bulamıyorum.
Öyle anlaşılıyor ki; bundan beş bin yıl sonra gökyüzüne bakacak, gökyüzünde seyahat edecek olan insanoğlu, “bütün bunlar neyin nesidir? Ben neyin nesiyim?” sorusunu sormaya devam edecek.
ahmet.kocak16@hotmail.com