Bursa Tabip Odası, ‘Emek bizim, söz bizim!’ sloganıyla başlatılan eylem sürecinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bursa Akademik Odalar Birliği’nde bulunan Türkan Saylan Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen açıklamada Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, Genel Sekreter Dr. Ömer Levent Soydinç, Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Ayşenur Aydoğan Yentürk ve Dr. Yücel Bender hazır bulundu.BTO Başkanı Doç. Dr. Türkkan, hekimlerin hakettiklerini alamadığını anlatırklen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından da alıntılar yaparak, olguların hekimler açısından nasıl yaşandığını anlattı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Toplum sağlığına yönelik politikaların başarısı sağlık emekçilerinin sağlığının, özlük ve ekonomik haklarının geliştirilmesiyle gerçekleşebilir. Hekimlik yapabilmek; çalışma koşullarının yeterliğine, hukuki-insancıl çalışma sürelerine, mesleki bağımsızlığa, bilimsel desteğe, şiddetten uzak bir ortama bağlıdır. Ancak çalışma koşulları ve sağlık sistemi bozukluklarının yanı sıra hekimler için giderek büyüyen bir sorun daha var: “Geçinememek.” Sağlıkta dönüşüm nedeniyle iş yükü artan hekim ve tüm sağlık çalışanları, Mart 2020’den itibaren COVID-19 salgınında daha da artmış bir iş yükü ile karşı karşıya kalmıştır. Daha fazla hastalanmış, daha fazla ölmüş, özveriyle, tüm deneyim ve bilimselliklerini ortaya koyarak; aile sağlığı merkezleri, aciller, pandemi poliklinik/klinik/yoğun bakımlarında, filyasyonda ve aşılamada var gücüyle çalışmaya devam etmiştir. “Hakkınız ödenmez” denmiş ve gerçekten ödenmemiş, emeklerinin karşılığında alkıştan öteye gidilmemiştir. Adaletsiz ve çoğunlukla ödenmeyen ek ödeme yalanları ile süreç geçiştirilmiştir. Ek ödeme adaletsizliği çalışma barışını bozmaktan başka bir işe yaramadığı gibi, ödemeler ne düzgün dağıtılabilmiş, ne de adil olmuştur. Ek ödeme adı altında verilen, geleceğimize hiçbir yansıması olmayan ücretlendirme modeli emek sömürüsünden başka bir şey değildir. Son dönemde bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta artan bir enflasyon varken, her gün yeni zam haberleri ile hayat pahalılığı halkın gündemini işgal etmişken her yerden “GEÇİNEMİYORUZ” sesleri yükselmektedir. Elbette hekimler ve sağlık emekçileri de bu yoksullaşmadan etkilenmekte, insanca yaşayacak ücreti alamamaktadır. Temmuz 2021 TÜRK-İŞ araştırmasının sonucuna göre; aylık gelirde yoksulluk sınırı 9 bin 500 TL’dir. 2021 Temmuz ayı enflasyonu yüzde 18,95 olmasına rağmen bu yıl kamu görevlileri ile memur emeklilerinin aylık ücretlerinde verilen zam oranı yüzde 8,45 düzeyinde kalmıştır. Bağımsız araştırmacılar ve tüketici derneklerinin alternatif enflasyon hesaplarına göre, halkın hissettiği “gerçek enflasyon” yüzde yüzde 45’tir. Sabit ek ödeme hariç; mesleğe yeni başlayan pratisyen hekim maaşı yaklaşık 4 bin 900 TL; 30 yıllık uzman hekim maaşı 5 bin 800 TL’dir. Hekim emekli maaşında 2018’de yapılan değişiklikle kısmi bir iyileştirme yapılmış olsa da, emekli olup çalışılırsa bu ödeme kesilmektedir. Üstelik bu düzenlemeye BAĞ-KUR ve SSK emeklisi hekimler dâhil edilmemiş, yeni bir eşitsizlik ve hak kaybı yaratılmıştır. Emekli hekimlerin yüzde 30’unu oluşturan BAĞ-KUR ve SSK emeklisi hekimlerin aylığı 2 bin 300- 4 bin TL arasında olup, ücretler maalesef açlık sınırının da altında kalmıştır. Hekimler salgının iyice ağırlaştırdığı çalışma koşulları, aşındırılan özlük hakları, emek karşılıksız çalışma ve hâlâ devam eden sağlıkta şiddet nedeniyle istifa ve göç etmekte, emekli olmayı seçmektedir. Son 20 ayda Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmaktayken istifa eden hekim sayısı 9 bin kişiyi bulmaktadır, buna henüz asistan olduğu halde istifa edenler de dâhildir. Önceki dönemle karşılaştırınca yüzde 20’lik bir artış söz konusudur. Yine son 20 ayda 3 bin hekim emekli olmuştur. Önceki döneme göre artış yüzde 40’ı bulmaktadır. Bu meslektaşlarımızın özel sağlık kuruluşlarında çalışmaya devam etmek durumunda olduğu aşikardır. Yoğun emek gerektiren meslek grubu olarak biz hekimler, emeğimizin karşılığı insanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak güvenceli gelir alamamaktayız. Bu nedenle; Türk Tabipleri Birliği olarak derhal; Hekimlerin maaş ve emekli aylığına etki edecek 7200 Ek Göstergenin uygulanması ve Özel Hizmet Tazminat oranlarının yükseltilmesiyle maaşlarda en az yüzde 150 oranında artış talep ediyoruz. Tüm sağlık çalışanları maaşında da 3600 ek gösterge uygulanması talebimizi tekrarlıyoruz. Öneri 1: Devlet memuru hekimler için ek göstergeler; 10 yıl ve üstü, 1. derece doçent eğitim görevlisi için 7200; uzman için 6400; 8. derece pratisyen için 1600 olarak değiştirilmelidir. Yüksek Öğretim Personeli 4 yıl ve üstü profesör doktor için 7200, doçent için 6800 olmalıdır. Öneri 2: Devlet memuru hekimler için özel hizmet tazminat oranları; doçent eğitim görevlisi için yüzde 700; uzman için yüzde 550; 8. derece pratisyen için yüzde 360 olarak değiştirilmelidir. Yüksek Öğretim Personeli profesör doktor için yüzde 700, doçent için yüzde 625 olmalıdır. Önerilen değişikliklerle hekimlerin çalışırken maaşı 18 bin TL’den, emeklilikte 10 bin TL’den daha az olmamalıdır. İçinde bulunduğumuz Kasım Ayı boyunca “Emek Bizim Söz Bizim” diyerek başlattığımız eylem sürecinde hekim maaşlarının yeterli düzeye yükseltilmesi amacıyla taleplerimizi bir kez daha duyurmak için buradayız. Ve elbette sonuç almak için mücadelemiz tüm tabip odası yöneticileriyle, meslektaşlarımızla, sağlık emek meslek örgütleriyle birlikte artarak devam edecektir. Haklarımızı alana kadar mücadeleye devam diyor, 23 Kasım Salı günü İstanbul’dan “BEYAZ YÜRÜYÜŞ”ü başlatıyoruz. 27 Kasım Cumartesi günü Ankara’da yapacağımız “BEYAZ FORUM”da da mücadele hattımızı birlikte tartışacağımızı bir kere daha duyuruyoruz.“ |