Sağlıkta Dönüşüm Programı, toplum sağlığı için önemli bir risk halini almış; sağlık çalışanlarının sağlığını ve refahını yok saymıştır. Koronavirüs pandemisi mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını fazladan ölüm sayılarındaki artışla çok acı bir şekilde göstermiştir. Yüz binlerce insanımız ve yüzlerce sağlık çalışanı erken ölürken, halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, küresel sermayeye kaynak aktardıkları şehir hastanelerini övmekle meşguldür. Salgın döneminde sağlık emekçileri canla başla çalışırken, diğer ülkelerin aksine refah düzeyleri düşmüş, işten atılmalarla, yoksulluk ve yoksunlukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanlarının “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa etmek zorunda kaldığı, erkenden emekli olduğu; başta genç hekimlerimiz olmak üzere birçok hekimin, hemşirenin, sağlık teknisyeninin yurtdışına göç etmek için arayış içerisine girdiği bu günlerde sorunlarımızı konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı ile görüşmek istedik. Görüşme talebimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını bizimle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Görüşme talebimize olumlu yanıt vermek Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir? Yaşamımıza mâl olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi bilmektedir. Pandemi sürecinde yaşanan sorunları; SALGINı değil ALGIyı yönetmeye çalışarak, olmayan bir başarı hikayesi yaratmaya uğraşarak yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Yasa tasarısı, TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis’te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir. Bizler ilk onaylanan biçimiyle tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken, tasarı genişletileceği yerde usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Yetersiz bu teklif bile bize fazla görülmüştür. Teklifin ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular halen yanıtsızdır. Sağlık hizmet sunumu ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Sağlık Çalışanları, sağlık hizmetinin niteliği, riskleri, eğitim düzeyleri ile yoksulluk sınırı altında, kölelik koşullarında çalışmayı reddetmektedir. Yapılması planlanan düzenleme ile hekim ücretleri bile yoksulluk sınırına ulaşamamaktadır. Sağlık hizmetleri ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir. Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız artık açlık sınırının dahi altındadır. TBMM’de özlük haklarımızın artırılmasıyla ilgili süreçte defalarca seslenmemize rağmen Sağlık Bakanı sessiz kalmış ve halen de sessiz kalmaktadır. Sağlık çalışanlarının hakları için sessiz kalan Bakan görevini bir kez daha yerine getirmemiştir. İstifa, Sağlık Bakanı’nın bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır. İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin daha fazla değersizleştirilmesine sessiz kalmayacağız, izin vermeyeceğiz. Toplumun sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık G(ö)REV zamanıdır. Sağlığı ticarileştiren ve temel bir insan hakkı olmaktan çıkartan, sağlık çalışanlarını değersizleştirmeye uğraşan sağlık politikalarına karşı bu uyarı G(ö)REVi; • Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir. • Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir. • Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir. • Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir. • COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payının kabul edilmesi içindir, • Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir. Bu G(ö)REV emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplum, sağlık çalışanlarının çığlığına kulak vermelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var! Emek Bizim Söz Bizimdir! TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ BURSA TABİP ODASI SAĞLIK EMEKÇİLERİ SENDİKASI BURSA ŞUBESİ GENEL SAĞLIK-İŞ DEV-SAĞLIK-İŞ BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK ÇALIŞANLARI BİRLİK VE DAYANIŞMA SENDİKASI |