Türk Tabipleri Birliği’nin başlattığı ve aylardır devam eylemlerle hekimler haklarını istemeyi sürdürüyor. Bursa Tabip Odası da gerçekleştirdiği eylemler ve açıklamalarla, sağlıktaki sorunları görünür hale getirmek ve çözüm önerilerini toplumla paylaşmak için çaba sarfediyor. BURSA – Başkanlığını Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan’ın yaptığı Bursa Tabip Odası, halkın sağlık hakkını ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarından kaynaklanan sorunları toplumla paylaşıyor. Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, pandemi sürecinin içinde bulunulan sağlık sistemi ile yol alınamayacağını gösterdiği belirtilirken, sağlıkçıların yaşam koşullarının da katlanılamaz hale geldiği vurgulandı. “Toplumun sağlığı, sağlık çalışanlarının sağlığı ile mümkündür” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Pandemi tüm ağırlığı ve yıkıcı etkisiyle devam ediyor. Biz sağlık çalışanları bu ağır yükün altında kalmamanın mücadelesini veriyoruz” denildi ve bu ağırlığın altında kalındığı takdirde ezilecen olanın toplum olduğu belirtildi. NEDEN EYLEMDE OLDUĞUMUZ DOĞRU ANLAŞILMALI Hekimlerin neden eylemde olduğunun doğru anlaşılmasının önemine vurgu yapılan açıklamada, biraz olsun nefes alabilmenin mücadelesinin verildiğinin altı çizildi. Açıklamada, pandemi sürecinde doğruları halkla paylaşmaktan geri durmayan, özveriyle çalışan, hekimler ve sağlık çalışanlarının haklarını alamadıkları ifade edilirken, sağlık hizmeti verenlerin nefes alamadığı çalışma koşullarında halkın yaşam hakkının giderek zorlaşacağı söylendi. BTO Yönetim Kurulu, söz konusu gerçekleri iktidara göstermeye çalıştıklarını, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi talebinin toplumun sağlık hakkı almasıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermeye çalıştıklarını açıkladı. BU SAĞLIK SİSTEMİ SAĞLIKSIZLIK GETİRİYOR “Emeğimizin karşılığı olan ücreti almayı, demokratik olmayan uygulamaların kaldırılmasını, iş güvencesi talebimizin karşılanmasını istiyoruz. Aynı zamanda, kamu kurumlarında halkın parasız sağlık hizmetini, kolay ve nitelikli almasının mücadelesini veriyoruz” ifadeleriyle devam eden açıklamada, iktidarın ise bildiğini okumaya devam ettiği belirtildi. İktidarın sağlık çalışanlarına düşük ücreti, baskıyı reva görürken, topluma da 5 dakikada muayene olmayı, aylar sonrasına verilen randevular, hastalıkları ve ölümü hak gördüğün belirten açıklamada, “Bu sağlık sistemi sağlıksızlık getiriyor” ifadesin kullanıldı. SAĞLIKÇILAR SUSARSA NEFES ALMAK ZORLAŞACAK Tüm bu yanlışlara karşı mücadele edeceklerini belirten Bursa Tabip Odası’nın açıklaması şöyle devam etti: “Biz sağlıkçılar susarsak toplumun nefes alması daha da zorlaşacak, biliyoruz ki biz karşı durmazsak toplumun nabzı daha zayıf atacak, biliyoruz ki biz gerçeği paylaşmazsak toplumun umudu zayıflayacak, biliyoruz ki biz yeter artık demezsek toplumun sağlık hakkı ile birlikte yaşam hakkı daha da zorlaşacak.” Açıklamada mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini belirten hekimler, yaşam hakkını daha görünür kılmak için 8 Şubat’ta G(ö)REV eylemini gerçekleştireceklerini ifade ettiler. “Biliyoruz ki halkımız bizim yanımızdadır, çünkü taleplerimiz tüm toplumun talepleridir” sözleriyle devam eden açıklamada halka da bir çağrıda bulunuldu: “İnanıyoruz ki 8 Şubat G(ö)REV eyleminde hastanelerden randevu almayarak, randevularını iptal ederek halkımız bu piyasacı ve yaşam hakkımızı tanımayan sağlık sistemine sağlıkçılarla birlikte dur diyecektir.” Hekimler için 10 Acil Talep Açıklamanın sonunda hekimler ve sağlık çalışanlarının acil olarak gerçekleştirilmesinin istediği 10 talep şöyle sıralandı: - Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+ sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katından, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katından az olmamalıdır. Sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır.
- Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki katı olmalıdır.
- Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmelidir. Tüm Aile Sağlığı Merkez’ binaları kamu tarafından inşa edilmeli aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalıdır. 3 yıldan uzun süre görev yapan aile hekimi ya da aile sağlığı çalışanı tüm kamu dışı ebe, hekim ve hemşireler kamu kadrosuna alınmalıdır.
- OSGB’lerde çalışan işyeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliğinin belirlediği asgari ücreti üzerinden ödenmelidir.
- Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15.000 TL, uzman hekimler için asgari 18.000 TL’ye çıkarılmalıdır.
- Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere, herhangi bir maddi kayıp olmadan (nöbet ücretinin kesilmesi vs.) nöbet ertesi izin hakkı tanınmalıdır.
- COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, Pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7.200 olmalıdır.
- Sağlıkta Şiddet Yasası acilen TTB’nin önerdiği şekilde düzenlenmeli; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” olarak uygulamaya olanak veren sınırların üzerine çıkarılmalıdır.
- Tıbbi hatalarda kurumsal sorumluluğu görmezden gelerek hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkûm eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.
|