ABD BAŞKANLIK SEÇİMİ VE TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan; ABD Seçimleri ve Türkiye İlişkilerini masaya yatırdı. Erbakan yaptığı açıklamada; ” Türkiye’nin ABD’deki başkanlık seçimi sonrası ABD ile yeni dönem politikalarını oluştururken ABD Yönetimi’nin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de izlediği, İsrail yanlısı ve Türkiye ile diğer bölge ülkelerinin aleyhine politikaları ciddi şekilde göz önüne alması gerekmektedir.
ABD Yönetimi’nin Suriye politikasında Türkiye’yi süreç dışına çıkarmaya çalışması, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütleriyle iş birliği yoluna gitmesi ve Suriye’de ‘Büyük İsrail’ ajandasını takip etmesi güven sorunuyla birlikte Türkiye açısından büyük sıkıntılara neden olmaktadır. Türkiye’nin S-400 konusunda olduğu gibi ABD ile ayrışma içerisine girdiği hayati öneme sahip birçok stratejik konuda güven sorununun artarak devam etmekte olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Türkiye’nin tarihten gelen misyonu, jeopolitik konumu, hedefleri ve öncelikleri doğrultusunda D-8 ve D-60 ülkeleriyle dayanışma içerisinde özgün ve bağımsız bir dış politika izlemesi hayati öneme sahiptir.
Ülkemizin milli menfaatlerimiz, kendi önceliklerimiz doğrultusunda politikalar geliştirmesi ve Batı’lı ülkelerle sözde ‘stratejik ortaklık’ tesis etmek yerine, dış ilişkilerini mütekabiliyet esasları çerçevesinde düzenlemesi daha yerinde bir tutum olacaktır.
Ne yazık ki ABD, yıllardan beri Ortadoğu’da Türkiye’yi saf dışı bırakıp İsrail’in çıkarlarına ve güvenliğine hamilik yapmak adına Türkiye ile ilişkilerini tek taraflı olarak yönlendirmeye çalışmakta ve bu durum son yıllarda iki ülke ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır.
Bilindiği üzere ABD eski başkanları Bill Clinton ve George Bush dönemlerinde yoğun olarak gündeme gelen ‘stratejik ortaklık’ kavramı, ABD Başkanı Barack Obama döneminde daha da ileri bir düzeye taşınarak ‘model ortaklık’ olarak kapsamı genişletilerek ön plana çıkarıldı.
Obama’nın, ABD Başkanı olarak seçildiğinde yaptığı konuşmada; ABD’nin, dünyanın her noktasında ittifakların ağırlık merkezi olmaya devam edeceğini ifade etmesi üzerine, özellikle Ortadoğu’da söz konusu ‘model ortaklık’ fikrinin bir proje olarak ortaya çıktığı bilinen bir gerçektir.
O dönemde ABD Başkanı Obama’nın Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Siyonist Joe Biden da, ‘model ortaklık’ ile Türkiye’nin tüm Ortadoğu ülkelerine model oluşturması ve İsrail ile yakınlaşma içerisine girerek iş birliği yapmasını arzuluyordu. Türkiye ile ABD arasında o dönemlerde yaşanan güven bunalımları ve Ortadoğu’da yaşanan kırılmalar sonucunda bu modelin uygulanabilirliği büyük ölçüde ortadan kalkmış oldu. Trump yönetimi ise, model ortaklığın bir benzerini İsrail, BAE, Bahreyn, Sudan gibi ülkeleri İsrail’in çıkarları doğrultusunda bir araya getirmeye çalışarak farklı biçimde uygulamaya çalıştı.
Tüm Amerikan başkanları gibi Joe Biden’ın da, seçimlerden ABD Başkanı olarak çıkması durumunda İsrail Devleti’nin varlığını, güvenliğini ve Büyük İsrail Planı’nın yürütülmesini önceleyeceği muhakkaktır. ABD dış politikasının ana eksenini de bu zihniyet oluşturmaktadır.
Joe Biden’ın ABD Başkanı olarak seçilmesi durumunda, Obama döneminde İsrail’in çıkarlarını ön plana alarak Türkiye ile uygulamaya çalıştığı ve iki ülke arasında bir proje olarak durmakta olan ‘model ortaklık’ fikrini yeniden Türkiye’ye dayatmaya çalışması söz konusu olabilir. Bu konuda mevcut iktidarın temkinli ve bilinçli olmasında büyük fayda vardır.
Biden, Mart 2013’te düzenlenen AIPAC (Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi) konferansında yaptığı konuşmada Siyonist ideolojiye olan inancını ve bağlılığını bir kez daha teyit etmiş ve birlikte görev yaptığı Başkan Obama’nın da İsrail Devleti’ne yaptığı katkıları ifade ederken, Amerika Birleşik Devletleri’nin önceki sekiz başkanıyla görev yaptığını ve hiçbir başkanın Obama kadar İsrail’i korumadığını vurgulamıştır. Biden, Obama yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak görev yaparken İsrail’den yana büyük siyasi sorumluluklar üstlenmiş ve bu yolda önemli gelişmelerde başrol oynamıştır. Bu nedenle, başkan seçilmesi halinde bu Siyonist politikaları aynen sürdürmesi kuvvetle muhtemeldir.
ABD Başkanlığı koltuğuna kim oturursa otursun ABD Yönetimi’nin özellikle İsrail, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Türkiye ile ilgili Siyonist hedefleri önceleyen politikalarında köklü bir değişiklik beklemek saflık olur. Sadece küçük nüans farkları görülebilir. Esas değişmez, usulde bazı teknik farklılıklar olabilir.
Biden’ın ABD Başkanı olması durumunda dış politikamızı belirlerken, yeni başkanın Siyonist ajandası konusunda bilinçli ve tedbirli olmamız son derece büyük önem arz etmektedir.” ifadelerini kullandı.