Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; 19 MAYIS

20.05.2023

Köşe yazarımız Ahmet Koçak’ın kaleminden; “Bandırma vapuru yanaştı Samsun Limanı’na. Yolcularından biri Anadolu’da çıkan ayaklanmaları bastırmak için görevlendirilmiş, Çanakkale’de yıldızı parlamış Mustafa Kemal paşaydı. Osmanlı topraklarında görev yapmış, çeşitli cephelerde savaşmış deneyimli bir askerdi. Anadolu’yu, Anadolu halkını çok iyi tanıyor ve onlara olan güveni ile ilk adımını emin bir şekilde atıyordu.

Bu büyük askerin ilk hedefi işgal altında olan, kurtuluş ümidi olmayan vatanı kurtarmaktı. Kurtarmak için halkına güveniyordu. Bu adımın devamında cumhuriyeti ilan etmek ve çağdaş dünyada yerini almak için yapılacak devrimler vardı aklında Mustafa Kemal’in. Dünya’yı gezmiş ve okuyarak dünyanın nereye doğru gittiğini anlayarak, ülkesinin medeni bir ülke olarak orada yerini alması gerektiği inancıyla yoluna devam etti.

Kurtarıcı arayan Anadolu halkı kurtarıcısını bulmuş ve dört elle sarılmıştı Mustafa Kemal’e. Kurulan orduya nefer oldular, mermi oldular, verilecek can odular ve çetin savaşlar sonucunda zafere kavuştular.

Vatan kurtulmuş şimdi aklındaki devrimlere gelmişti sıra. Cumhuriyeti ilan edip, “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek gençlere emanet eder Cumhuriyeti büyük önder.

Art arda devrimlere başlar; kadın erkek eşitliği, seçme ve seçilme hakkı, tarımda, sanayide atılımlar, modern dünyaya uyum için harf devrimi, , takvim, tartı ve ölçülerde değişim,  kılık kıyafet devrimi, eğitim seferberliği, Medeni Kanunun kabulü, laiklik, çağdaş hukuk devrimi… derken dünyada seçkin bir yer edinen genç Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur.

Laiklik nedir diye soranlara; “Laiklik adam olmaktır” diye yanıt verir. Milletine; Ne mutlu Türk’üm diyene”, “Türk övün, çalış, güven” ,“Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir diyerek yıllardır ezilen, hor görülen Anadolu halkına özgüven aşılar.

O, hiçbir kararı kendisi almaz, her karar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzun tartışmalar neticesinde alınır. Tek bir kişinin vereceği kararların yanlış olacağını padişahlık rejiminde yaşayarak öğrenmiştir.

Devrimlerine o yıllarda da şimdi de karşı olanlar, eleştirenler elbette oldu, oluyor.

“Harf devrimi yanlıştı. Bir gecede cahil kaldık. Çin, Yunanistan, Rusya devrim yaptı alfabelerini değiştirmediler.” diyenler oldu Uygur abecesini bırakıp Latinceye geçmişiz gibi. Doğru, onlar alfabelerini değiştirmediler çünkü kendi alfabeleriydi. Biz, yabancı bir alfabe olan Arap alfabesi kullanıyorduk. Bunu bilmiyorlar.

İnternette karşılaştım; Osmanlı soyundan gelen, Nuriye Sultan’ın kızı 1926 Paris doğumlu, Rana Hanımsultan anlatıyor:

“Çocukken 7-8 yaşlarındaydım. Babam hep İstanbul’dan, İstanbul’un sularından özlemle bahsederdi.

“Niçin biz İstanbul’a gitmiyoruz” diye sordum babama.

“Atatürk yeni bir rejim kurdu. O nedenle gidemiyoruz” dedi. Benim tepkim:

“Atatürk’ün bize kötülüğü oldu. O, kötü bir insan.” dedim.

“Hayır” dedi babam ve devam etti:

“Bizim aile için kötü oldu ama memleket için çok iyi oldu. Atatürk çok büyük bir insandır.” dedi. Bu sözleriyle babam bana, memleket sevgisinin şahsi çıkarların üzerinde olduğunu öğretti.”

Osmanlı ailesinden gelenlerin bile Atatürk’ün büyüklüğünü gördüklerini anlatmak için yazdım.

“… Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Coşkuyla daha nice 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamak dileğiyle…

ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>