Ahmet Koçak yazdı; CUMHURİYETİMİZİN YÜZ YILI-3
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
Tiyatro
Cumhuriyet olmasaydı;
Batılı anlamda tiyatronun kurucusu Muhsin Ertuğrul olmazdı. Onun çabalarıyla birçok kadın ve erkek tiyatro oyuncumuz olmazdı.
İlk kadın tiyatrocularımız Afife Jale, Bedia Muvahhit, Neyyire Neyir de olmazdı.
İsmail Hakkı Dümbüllü, kavuğu 1968 yılında Münir Özkul’a, Özkul, 1989’da Ferhan Şensoy’a, Şensoy,2016’da Rasim Öztekin’e, Öztekin ise 20 Eylül 2020’de Şevket Çoruh’a devredemezdi.
Dünyada oynanan oyunlar aynı dönemde tiyatrolarımızda oynanmazdı. Müşfik, Yıldız Kenterlerle tanışamaz, onların muhteşem oyunculuklarından haberimiz olmazdı.
Nejat Uygur’dan, kendi adıyla anılan tiyatrosunda birbirinden komik, birbirinden eğlenceli oyunlarını, özellikle Cibali Karakolu’nu izleyemezdik.
Tiyatronun gülmeyenlerinden, sert ve esrarengiz bakışlı Yıldırım Önal’ın ağır giden ve bizi ağır ağır düşündüren oyunlarını içimiz ürpererek, korkarak izleyemezdik.
Tuncer Kurtiz’in oyunlarından, filmlerinden ve sözlerinden; “sömürü ve işgal var ise ya istiklal ya ölüm diyen de vardır. Herkesin bir geçmişi vardır, bir de geçmemişi yeğen” eksik kalırdık. Bizim geçmemişimiz Cumhuriyet ve Atatürk olmazdı.
Her an bir muziplik yapacak gibi bakan ve muzipliklerini oyunlarında sergileyen Ali Poyrazoğlu’nun “Şıngır Şıngır Beyoğlu” oyununu izleyemez, onu tanıyamazdık.
Oyun ve filmlerinde çok güzel rahatsız olma rolü yapan Gazanfer Özcan ve eşi Gönül Ülkü Özcan’ın oynadığı Kuruntu Ailesini izleyemezdik.
“Atatürk’le kalın, cumhuriyetle kalın, hoşça kalın” diye seyircisiyle vedalaşan Levent Kırca’nın Olacak O Kadar dizilerini izleyemezdik.
Zeki Alasya Metin Akpınar ikilisinden; Devekuşu Kabare, Aşk olsun, Deliler gibi birbirinden güzel; güldürürken eğiten oyunlarını izleyemezdik.
Gülriz Sururi’nin iri gözlerini tiyatronun arkalarından bile net göremezdik.
Ferhangi Şeyleri izlerken Türkçe’nin kıvraklığına şaşıp kalmazdık.
Genco Erkal, Nazım Hikmet şiirlerini ustalıkla seslendiremezdi.
Müjdat Gezen Darbukatör Baryam olup altın dişini gösteremezdi.
Adile Naşit, Ha Babam Sınıfı merdivenlerinden zili sallayarak inemezdi.
Sinema
Tahta sandalyeli, tabanı çimli; çimlerin üzeri bir karış çekirdek kabuklu yazlık, bol sigara dumanlı kışlık sinemalarda sinemayla tanışamazdık. Birbirinden güzel; ders veren, düşündüren, güldüren filmler izleyerek kişiliğimizi geliştiremezdik.
Vahi Öz’ü Kart Horoz filminde hizmetçisi Ajda Pekkan’a kur yaparken yakalamaz, nasıl kur yapılacağını öğrenemezdik.
Sezer Sezin’in Şoför Nebahat filmi ve tiyatro oyunlarından mahrum kalırdık
Tarkan ve Karaoğlan filmleriyle Kartal Tibet’le tanışmaz ve Cemoka’dan (Danyal Topatan) nefret etmezdik.
Malkoçoğlu, filmleriyle Cüneyt Arkın’ın kale duvarlarını uçarak geçişine, bir kılıç darbesiyle yirmi düşman askerini yere sermesine hayran olmaz; Kartal Tibet mi döver, Cüneyt Arkın mı tartışmalarına giremezdik.
Gönül Yarası filmiyle İncir Ağacı türküsüne ağlamaz, anlamını Şener Şen söyleyince susmazdık.
Köyden İndim Şehire filminde Kemal Sunal’ın yeni evlendiği karısı Meral Zeren’le bir türlü bir araya gelememesine üzülmez, altın sayarken türkü söylenmeyeceğini öğrenmez, sayacak kadar altınımız olmadığına üzülmezdik.
Tarihi filmlerin ardından aşk filmlerine Selvi Boylum Al Yazmalım filmiyle geçiş yapmaz; sevgi Neydi? Sorusunun yanıtını Türk sinemasının dört yoncasından; (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) biri olan Türkan Şoray’ın iç sesinden ‘Sevgi neydi? Sevgi iyilikti. Sevgi emekti.’ deyişini duyamaz, Ahmet Mekin’i seçmesine içerlemezdik. Hapishane ağası Hayati Hamzaoğlu’na okkalı bir tokat atan Tatar Ramazan hiç seçilmez mi? diye hayıflanmazdık.
Bu filmde birbirine çok yakıştırdığımız Türkan Şoray’la Kadir İnanır’ın, Ses dergisi yarışmasında birinci olan, Ayhan Işık’la Belgin Doruk’un evlenmelerini çok istemezdik.
Ardından seks filmleriyle tanışmaz; Zerrin Egeliler, Mine Mutlu, Arzu Okay’a âşık olmazdık. Parçala Behçet filminde başrol oynayan Behçet Nacar;“Türkiye’ye sevişmeyi ben öğrettim” demesi üzerine Öztürk Serengil: “Yeşşee!”, “emeennnnn!“, “begejjjj!” diyerekten onay verdiğini duyamazdık. (Devamı haftaya)
ahmet.kocak@hotmail.com.