Ahmet Koçak yazdı; GAZETECİ CAN ERTAN’I ANARKEN
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
Çalıştığı gazete Can Ertan’ın vefatını “Bursa medyasının duayen isimlerinden olan ve bir dönem Yeni Marmara Gazetesi çatısı altında da görev yapan usta gazeteci Can Ertan hayatını kaybetti.” başlığıyla verdi.(2 Şubat 2022)
Can Beyle söyleşi yapmıştım. Söyleşimiz Bursa’da “Bir Köşe Yazarı Bir Başka Köşeye Konuk Oldu… Değerlerimize Sahip Çıkacağız!” başlığıyla gazetelerde yer aldı.
O da köşesinden seslendi; “AHMET KOÇAKLA… İNSANIN ANA YURDU ÇOCUKLUĞUDUR”
Can, kültürlü bir ailenin tek evladı olarak yetişti. Çok iyi eğitim aldı. Amerika gazetelerinde yazı yazacak kadar İngilizcesi vardı. Tek çocuk olmanın tüm avantajlarını yaşadı. Yaşamını yalnız yaşayarak geçirdi. Pandemi dönemi bu yalnızlığı iyice derinleştirdi. Hastalığında ve vefatında yanında yakın dostları vardı. “Kardeş kardeşi atmış yar başında tutmuş” derler; Can’ı yar başında tutacak bir kardeşi yoktu. Kültürüyle, müzik bilgisiyle ve felsefi yanıyla bilge bir kişiydi. Yakın dostları vefat edince köşesinde onları yazarak anardı. Ben de vefat yıldönümünde onu kendi yazdıklarıyla anmak istedim. Bu günkü köşemin konuğu olan Can Ertan der ki;
“Mutlu bir çocukluk insanı ömür boyu ayakta tutar.
İNSAN YORGUNLUĞU
Kin nefret hiç yoktu zaten içimde… Tutulmayan sözleri unutuyorum, yalanlara inanmış gibi yapıyor, egolara, kibirlere aldırmıyor, kimseyi eleştirmeyip, zekâ düşüklüğünü, bilgisizliğini yüzüne vurmuyor, şefkat ve merhametsizliğine, tutarsızlıklarına, kabalığına değinmiyor, vefasızlığını, kıymet bilmezliğini görmezden geliyorum. Yazılarımda güzel, doğru, iyi insanları yazıyorum.
İnsanın insana bu kadar uzak düştüğü bir başka dönem var mıydı?
BEYAZ YEŞİL MAVİ
Çocukluğumun üç rengi vardı: Uludağ’ın kar beyazı… Bursa Ovası’nın yeşili… Marmara Denizi’nin mavisi…
AHLAK
Bütündür; ömrünüzün her anında, herkese, her olaya, davranışa, ideolojiye, hayat tarzına, her tutuma karşı eğilmez bükülmez uzlaşmazdır. Ruhunuzun omurgası, kişiliğinizin çelik sınır çizgisidir.
Önce bir ahlak edinmelisiniz ki bir yazı üslubunuz olabilsin.
Ahlak asla başka türlüsünü yapamayacağınız şeydir, ahlak kendinizle yüzleşebilmenin en samimi biçimidir.
Çiçekleri sulamalı, çocukların başını okşamalı, kuşların yemini vermeli, yıldızlara bakmalı…
Ve hiç ertelemeden şimdi söylemeli sevdiğimizi dostlara sevgililere.
Kinden kibirden uzak yaşamalı; bilimle, sanatla, felsefeyle. Şefkatle, merhametle, vefayla, empatiyle, emeğin namusuyla. Paylaşarak, dayanışarak, umudu örgütleyerek… Dünya güzel; kapitalizmi aşmalı.
BAYRAM SOFRALARI
En güzel en ışıklı sofralar onlardı… Anılarla, gülüşlerle, şarkılarla, şakalarla muhabbet derinleşir, samimiyetin sevginin sıcaklığında kaynaşılırdı… Kalabalık sofraları daima sevdim, güven duydum geleceğe o masalarda… Ve bir yemeği güzel yapanın menü değil kimlerle yendiği olduğunu bana bayram sofraları öğretti.
HATIRALARIN TESELLİSİ
Ne vakit karanlık çökse ruhuma, birisi çok fena kırsa beni, yalnızlığın çelik çemberiyle kuşatılsam, sözlerim hiç bir kalpte yankılanmasa…
Bir güzel çocukluk hatıramı hatırlıyor; ona sığınıyor ve gülümsüyorum hayata…
İşte bu yüzden; kapitalizme kızıyorum; pek çoğumuzun çocukluk hatıralarımızı fırsat eşitsizliği ve sömürüyle yağmalıyor.
YAZARKEN VE YAŞARKEN
Kimseye duygulanmayı, şefkati, merhameti, vefayı, kıymet bilmeyi, âşık olmayı öğretemezsiniz… Kişilik öğrenilebilir bir şey değildir… Sadece bu duyguları anlatmayı gösterebilirsiniz… En iyi üslup samimiyettir; yazarken ve yaşarken.
VAROLUŞUN PUSLU HALİ
Çok önceleri aslında ölmüşüm de, bir buzlu camın ardından seyrediyorum ömrümü.
Mekânlar insanlar doğa, kafeler, caddeler, şehir. Ordayım; ama orada olmayan adam gibi.
Sevgili Can buzlu cam kalktı artık oradan seyrediyorsun. Orda olan adamsın artık.
HİÇ AÇILMAYAN TELEFONLAR
Ölmüş akrabalarımın, dostlarımın telefon numaralarını asla silmem… Ararım bazen… Sessizliğe konuşurum… Nasılsın, çok özledim, keşke seni sevdiğimi daha çok söyleseydim, daha sık beraber olsaydık keşke derim. Sessizlik derinleşir zamanı mekânı yutar, hatıraların zulasına saklarım gönlümü, özlemimi.”
Yakın dostları vefat edince köşesinde onları yazarak anardı. Ben de vefat yıldönümünde onu kendi yazdıklarıyla anmak istedim. Telefon numarasını da silmedim. Belki bir gün ben de onu ararım diye. Anısına saygıyla…
ahmet.kocak16@hotmail.com.