Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; İŞSİZLİĞİ VE PAHALILIĞI NASIL ÇÖZMELİ?

09.02.2025

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Az olan şey pahalı, çok olan ucuz olur. Son yıllarda yiyecek içecek maddeleri pahalandı ve vatandaş erişmekte zorlanıyor. Üretim azalıp tüketim çoğalınca her şeyin fiyatı arttı.

Okuyan gençlerimiz on sekiz milyon, emekli sayımızın on altı milyon olduğu söyleniyor. Bu, otuz dört milyon insan üretmeden tüketiyor demektir. Bu sayıya on milyon olduğu söylenen, sofralarımıza ortak olan sığınmacıları da eklersek durumumuz hiç de iyi gözükmüyor.

Genç nüfusumuz eğitimini tamamlayınca üretime katılır diyeceğiz de onu da diyemiyoruz. Üniversite bitirenler boş geziyor. Türkçe öğretmeni çobanlık yapıyor, bir başka öğretmen inşaatlarda çalışıyor, çok üniversite mezunu marketlerde çalışıyor. Babasının ayakkabı tamirhanesinde çalışan kamu yönetimi mezunları var.

Liseyi bitiren gençleri üretime katamayınca ‘dört yıl oyalansınlar sonra bakarız’ diye çokça üniversite açıldı. Hem üniversite okuyacak gençler o il ve ilçelere ekonomik katkı da vereceklerdi.  Yıllar geçti mezunlar çığ gibi büyüdü, büyümeye devam ediyorlar. İş verilemiyor.

Biz zaten sorunları biliyoruz. Pek çok insan dile getiriyor, çözüm nedir diye soracak olursanız. Onu da yazayım;

Öncelikle sığınmacıları ülkelerine göndermeli ardından nüfus planlamasına gidilmelidir.  Bunları başarabilirsek sorunumuz çözülür mü? Elbette çözülmez. Başka planlamalar, başka önlemler almak gerekir.

Bizim çocukluğumuzda üreten ve kendi kendine yeten ender ülkelerdendik. Bunun nedeni; köylerde bağların, bahçelerin olması, tarlaların ekilmesi, meralardan yararlanılmasıydı. Her köyden bir ve ya iki küçükbaş hayvan, bir de büyükbaş hayvan sürüsü vardı. Bu hayvanlar meralarda otlatılır, çayırlık alanların çayırları biçilip kurutulur ve ekinlerden çıkan samanla bedavadan beslenir, yeme para verilmezdi. Süt ve süt ürünleri bedavaya gelir, beslenmemize yeterdi. Ayrıca kümes hayvanları da olur, ete ve yumurtaya para verilmezdi. Bağlardan üzüm ve pekmez elde edilir, bahçelerden çıkan ürünler taze taze tüketildiği gibi kurutularak, turşu ve konserve yapılarak kışın tüketilirdi. Alıcı fazla olmayınca yiyecekler günümüzdeki gibi erişilmez değildi. Üretilen yetmediği için dövizle dışarıdan almak zorunda kalıyoruz. O da bitince vay halimize!

İki yüz haneli köyler yirmi, elli hanelik köyler beş on haneye düştü. Onlar da üretim gücünü yitirmiş birkaç yaşlı, emeklidir. Köylü uzun yıllardır tarımdan ve hayvancılıktan koparıldı. Onlar da yiyeceklerini marketten, pazardan alıyorlar. Nüfusun büyük çoğunluğu kentlere birikti. Böylece altından kalkılmaz sorunlarımız da birikti. İlk uygulama olarak;

Temel eğitim sekiz yıllık ilköğretim okullarında verilmeli ve öğrenciler başarı durumlarına göre devletin ve özel sektörün gereksinim duyduğu Anadolu ve Fen liselerine sınavla alınmalı, bu liseleri bitirenler okul puanlarına göre üniversitelere alınmalıdır. O okulları kazanamayan tüm gençler ilgilerine göre meslek liselerine gönderilmelidir. Üniversitelerin iş sağlamayan bölümleri yıl yıl kapatılmalı ve yerleşkelerdeki okullardan uygun olanlar gereksinim duyulan meslek liselerine çevrilmelidir.

İlk uygulamaya Köy Enstitüleri’nden başlanmalıdır. İşsiz veterinerlere,  ziraat mühendislerine pedagojik formasyon verilerek meslek liselerinde eğitmen olma hakkı verilmelidir. Bu liselerde; baytarlık, bağcılık, zeytincilik, arıcılık, meyvecilik, bahçe bitkileri, balıkçılık, hayvancılık, mantar üreticiliği, mandıracılık, seracılık,  pazarlama gibi eğitimler uygulamalı olarak verilmelidir. Üretilen ürünlerle bu okullar devlete yük olmadan kendi kendine yeter hale getirilmelidir.

Çocuklar üç yıllık bu okulları bitirene kadar ülkede uygun yerler hazırlanarak okulu bitirene eğitimine göre alt yapısı hazırlanmış çiftlikler verilmelidir. Ormanlardaki uygun açıklık alanlara o yörede yetişen ceviz, fındık ve başka meyve ağaçları dikilerek gençlere verilmelidir.

Boşalan köylerin atıl durumdaki arazileri, il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından tarlalar, çayırlar, bağ yerleri bedeli sahiplerine ödenerek hazine geçirilmelidir. Yerleşim yerlerine yakın hazine arazileri, meyvecilik, hayvancılık, sebzecilik, seracılık için kadastro işlemlerinden geçirilerek okulu bitiren gençlere borçlandırılarak verilmeli, üretime geçmeleri sağlanmalıdır.

Hayvancılık yapılan yerlerde mandıracılık eğitimi alan gençlere mandıralar verilmeli,  bağcılık, meyvecilik yapılan yerlerde meyve suyu, sirke, konserve gibi bölümleri bitirenlere uygun işletmeler açılarak ürünlerin değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Her köye meslek lisesi mezunu dört beş genç dağıtılırsa işsizlik önlenir, köyler canlanır, kentlerden köylere göç başlar. Bol üretim olacağı için yiyecek, içecek fiyatları ulaşılabilir hale gelir.

Sanayi bölgelerine meslek liseleri açılmalı sanayinin gereksinim duyduğu elemanlar bu liselerden yetiştirilerek sanayinin işçi gereksinimi karşılanmalıdır. Okulu bitirene iş yeri açma kredileri verilerek işyeri açtırılmalı,  uygun fabrikalarda işçi olarak istihdam edilmelidir

Yabancı ülkelerle iş birliğine gidilerek onların gereksinim duydukları alanlarda lise ve isteğe göre üniversite düzeyinde elemanlar yetiştirilerek yurt dışında çalışmaları sağlanmalıdır.

Böyle devam ederse ülke üniversite mezunu işsizlerle büyük sıkıntılar yaşayacaktır.

Masa başı işler dolmuş, taşmıştır. Artık gençleri üretime geçirme zamanı gelmiştir. Enerjileri üretime yönlendirilmelidir. Üniversite bitirip babasının eline bakma devri sonlandırılmalıdır.

Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar. (Mustafa Kemal Atatürk)

ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>