Ahmet Koçak yazdı; Kahvedeki Salim 2
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
Salim ortalığa konuştuktan sonra dudaklarını kıpırdatmaya başladı. Diğerleri söyledikleri insanlar üzerinde etkili olsun diye dua okuyor sanıyorlardı. Bir tek ben beddua okuduğunu, hakaretler ettiğini duyup duymazlıktan geliyordum. Topluluğun asıl duyması gerekenleri onlardan esirgiyordu.
Haluk:
-Harf çevrimiyle enflasyonun ne ilgisi var anlamadım. Ne demek bizimki? Sanki Uygur ABC’si kullanıyorduk da Latince ABC’si getirmişleri gibi söylüyorsun.
Salim:
–Arapça bizim alfabemizdi. Onu değiştirdiler,” demesinin ardından kıpırdayan dudaklarından: “Bunların hepsi PKK, hepsi Fetö!” sözleri döküldü. Sanıyorum kahvede sadece ikimiz yabancıydık. Aramızda kendiliğinden bir yabancılar dayanışması oluşmuştu.
-Biz Türk’üz. Biliyorsundur umarım. Arapça bizim için yabancı bir dildir.”
–Yabancı mı? Ne yabancısı?” diye ortalığa konuşan Salim, asıl söylemek istediğini bana söyledi fısıltıyla “Bu vatan hainlerini ihbar edip Silivri’ye tıkmak lazım” derken başka biri söze girdi:
-Harf Devrimi medeni dünyaya uyum sağlansın diye yapılmıştır. İyi de olmuştur. Senin küçük beynin bunları anlamaz.
–Küçük beynim mi? Asıl siz beyinsizsiniz. Hem devletten tıkır tıkır maaş alın hem de devletin aleyhinde konuşun. Hem önceki hükümetlerde maaşınızı bile alamıyordunuz. Şimdi her ay maaşınız yatıyor. Nankörlük etmeyin, dedi. Ellerinin titrediği gözümden kaçmadı. O haldeyken bile beni ihmal etmedi. Dudaklarından şu sözler mırıltı halinde çıktı: “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!”
Aboovv! Ortalık karıştı. Bana da yazacak konu çıktı. Reytingi yükselmiş yapımcı gibi, ellerimi ovuşturarak dinliyorum. “İyi ki gelmişim çaya ödediğim paraya acımayayım,” diye düşünürken sessizce bir köşede bekleyen emekli asker Muharrem komutan ayağa kalktı, hazır ol vaziyeti alarak;
“Sen ne diyorsun be adam? Biz devleti severiz. Devlet bizim devletimiz. Biz hükümete karşıyız. Devletle hükümeti karıştıracak kadar cahilsin. Ben otuz yıl çalıştım her ay maaşım yattı. Yalan söylemeye utanmıyor musun? Nereden çıktı cahil herif!” diye söyleyince bizim yabancı susup kabuğuna çekildi. Aslında komutan adamın burnunun ucuna kadar gelip işaret parmağını sallayıp, gözünün içine bakarak söylemek isterdi ancak, Korona engeli vardı.
Belediye otobüsünde yanımızda oturan birinin ineceğini hareketlerinden nasıl anlarsak; ben de Salih’in kalkıp gideceğini; gözünün biriyle kapıyı gözetlemeye, birazdan sıvışacak gibi yerinde kıpırdanmaya başlamasından anladım. Homurtu bekledim o da kesilmişti. Bir cinnet her şeyi halletmişti. Aslında ben susturulmamasından yanaydım ama komutan burnundan soluyarak hazır ol da hala bekliyordu. İstenmeyen kişi için kapıyı açıp hiç konuşmadan bekleyen ev sahibi gibiydi.
Salim’e arka çıkmaya cesaret edemedim. Bir yazı için o riski göze alamazdım. Tansiyon bir kez yükselmiş, düşmesi mümkün gözükmüyordu.
Bir süre sessizlik oldu. Bu sessizlikten yararlanan Salim, içtiği çayın parasını vermeyi unutarak kahveden kendisini dışarı attı. Kahveci de ortamın müsait olmadığından olsa gerek; çay parası istemedi. Acele onun çayını da ödeyip peşinden gittim. Yanına vardım;
-Merhaba Salih. Neden çıktın?
– Kavağa çıkacaktı.Görmedin mi?
-Zamlardan bir sızlanman olmadığına göre durumun iyi galiba.
–Yok, hiç iyi değil. Gün bulup gün yiyorum.
-Oyunu hangi partilere veririsin?
-İçeride gördüğün adamların rahatsız olduğu partilere veririm.
-Nasıl yani?
–Tahsilim yok. Ben cahil bir insanım beyim. Okumuş insanlara önceleri gıptayla bakardım. Onlar gibi olmaya, yaşamaya çalıştım, beceremedim. Sonra kıskanmaya ardından da nefret etmeye başladım. Bizler önceleri cahilliğimizden dolayı mahcup iken uygun iklim oluşunca cahil cesareti kazandık. Şimdi onları ezen kimse bize en yakın odur.Öyle uzun uzun partilerin bize ne sunacaklarını falan dinlemem. Aklım o kadarına ermez de zaten. Onlar hangi partiyi sevmezse ben o partiyi tutar, açımdan ölsem de desteklemeye devam ederim. Yeter ki onlar mutlu olmasın.
-Hiç öyle şey olur mu Salih? Senin ve çocuklarının eğitilmesini, daha rahat yaşam sürmenizi sağlayacak partilere oyunu versen, değiştirsen daha iyi değil mi?
-Ben böyleyim. Değişemem. Hadi Allah’a emanet ol arkadaş!
ahmet.kocak16@hotmail.com