Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; KAMYONET KASASINDA BİR ALMAN KIZI

14.10.2023

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Geçtiğimiz Cumartesiden beri İsrail ve Gazze arasındaki savaşı izliyoruz; bir İsrail’den yana, bir Gazze’den yana gelgitler yaşıyoruz. Bize gelgitleri yaşatan ezilenden yana olmamızdır.

İkinci Dünya Savaşı’nda Alman Faşisti Adolf Hitler, Avrupa’da dağınık yaşayan ne kadar Yahudi varsa toplayıp yok etme emri verdi. Kurşuna dizerek, gaz odalarında boğarak, deney laboratuvarlarında kobay olarak kullanarak altı milyon Yahudi’yi öldürdü.

Hitlerin kendisi de Yahudilere uyguladığı soykırım da sona erdi. Ölenler öldü, kalanlar büyük bir incinme yaşadı. Öyle bir incinmeydi ki; kuşaklar boyu etkisini sürdürecek ciddi bir psikolojik sorun olacaktı. Psikolojik sorunları ve Hitler’in kurduğu saatli bombalarıyla kutsal toprak olarak kabul ettikleri Filistin bölgesine göçtüler. Kenan İlinde güvende olacaklarını düşünüyorlardı.

Savaş bitince Almanya çabuk toparlandı dünyanın en gelişmiş ülkesi oldu. Nerdeyse büyük bir şirketinin bir yıllık geliri bir buçuk milyar nüfusa sahip olduğu söylenen Müslüman ülkelerinin toplam geliri kadar olduğu söylenir. Buluşlarda hiçbir payı olmayan Müslümanların dünyanın gelişimine hiçbir katkısının olmaması insanlık için büyük bir kayıptır ve onlar birbirlerini yemekle meşguldürler.

Almanlar ve diğer gelişmiş ülkeler dünyanın başka yerlerinde olan sorunlara sırtlarını döndüler. ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ mantığı ile sınırlarını sıkı sıkı koruyup rahat yaşamlarını sürdürdüler.

Bir birini yiyen Müslüman ülkelere diğer gelişmiş ülkeler gibi silah sattılar. Savaşların artması için onların daha dindar, daha mezhepçi, daha ırkçı olmaları için de kışkırtıcı oldular. Öyle ya, kendilerinin rahatı yerindeydi ve o sorunlar onları hiç mi hiç ilgilendirmezdi.

İsrailliler, akıllı insanlardı; dünya çapında ün yapmış bilim insanları, yüzlerce Nobel alan insanları, dünya çapında zengin insanları vardı. Filistinlilerden toprak satın aldılar. Torağını iyi fiyata satan Filistinliler parayı Lübnanlı ceylan gözlü güzel kadınlarla yediler.

İsrailliler nüfusları arttıkça topraklarını genişlettiler ve dünyanın tanıdığı bir ülke oldular. Kendilerini hiçbir zaman güvende hissedemeyecek bir yapıları vardı ve bu yapılarından dolayı rehavete kapılmayıp çok çalıştılar, çölde bir medeniyet kurdular. Rehberleri akıl ve bilimdi. Bilimde, teknoloji de çok ilerlediler. Tüm dünyaya ürün satmaya, refah içinde yaşamaya başladılar. Topraksız, devletsiz, işsiz kalan yoksul Filistinlilere de iş verdiler. Onlar artık iç içe yaşayan düşmanlardı.  

1965 yılında radyo; “Filistinli biri İsraillileri taradı on kişiyi öldürdü. İsrail Filistinlilerin yoğun yaşadığı bölgeye operasyon düzenledi.” diyordu. Elli beş yıl bu sorun az ve çok hep sürdü. Filistinliler de yetmiş yıldır savaştıkları İsrailliler yüzünden büyük incinme içerisinde İsrailliler gibi psikolojik olarak hasta olmuşlardı. Arının kafasına vurup ters çevirirseniz döne döne sokacak birini arar; Yahudilerin kafasına Hitler, Filistinlilerin kafasına da İsrailliler vurdu döne döne sokacak birini arıyorlar.

İsrail ve Filistin sorunu ne zaman çözülecek gibi olsa bir Filistinli mutlaka kanlı bir eylem yapar, bu anlaşmayı bozardı. Nedenini de uzmanlar; “mağduriyetten geçiniyorlar. Eğer anlaşma olursa yardımlar kesilecektir. Bunu istemeyen, tembelliğe alışan Filistinliler, mutlaka anlaşmaları sabote ederler.” şeklinde değerlendiriyorlardı.

Geçtiğimiz cumartesi televizyon “Gazze’den İsrail topraklarına yirmi dakikada beş bin füze gönderildi” diyordu.

3500 yıllık bir öğretinin etkisinde, hırsız ve sahtekâr olduğu söylenen, aşırı sağcı bir yöneticileri var. Bu; dindar, ırkçı ve kindar adamdan çağdaş ve insancıl İsrailliler kurtulmak için protestolar yaparken gökyüzünde paramotorlar gözüktü. Paramotordakiler de bunları yönetenler gibi kindar, radikal dinci insanlardan oluşuyordu. Bindikleri aracın, otomatik silahların, bombaların bir vidasını bile yapamayan geri bir toplumdan uçarak geliyorlardı fuar alanına doğru. Hepsini gelişmiş, ileri ülkelerden topladıkları yardım paralarıyla satın almışlardı. Onların yöneticileri de hırsızdı. Ölmüş yöneticilerinden birinin kızı babasının yardım paralarından çaldığı -on milyar dolar olduğu söylenen- parayla Londra’da bir sokağı satın alıp Paris’te lüks hayat yaşadığı bilgisi dolaşıyor internette.

İsrail’in bayramıydı ve müzik şöleni için dünyanın gelişmiş çeşitli ülkelerinden eğlenmek için gelen gençler fuar alanında dans edip eğlenirken havada gördükleri paramotorları spor yapan insanlar sanarak eğlenmeye devam ettiler. Alman vatandaşı Shani Louk da müzik festivalinde dans edenler arasındaydı. Paramotordan inenler, zihinlerinde bin dört yüz yıl önceden gelen yalan yanlış bilgiler ve kinleriyle başladılar etrafta gördüklerini öldürmeye. Tanımadıkları iki yüz altmış genci öldürdüler. Shani’nin kamyonetteki çıplak cesedini, yakaladıkları İsrailli genç bir kadını cipin bagajından indirirken pantolonunun arkası kanlı görüntüsünü dünyaya servis ettiler. Motosikletle kaçırılırken imdat çığlıkları atan başka bir İsrailli kadının görüntüsü de tüm insanlığı sarstı. Kindar nesil olarak yetiştirilen militanlara destek, kepçelerle açılan Gazze- İsrail sınırından geldi. Yaktılar yıktılar. Çocukların boğazlarını kestikleri söylendi. Yüzlerce İsrailliyi kaçırıp Gazze’ye götürdüler. Bizler de olanı biteni; insanlığın yirmi birinci yüzyılda geldiği noktaya üzülerek internetten film izler gibi izledik. Hemen mağdur taraf olan İsrail tarafında bulduk kendimizi.

Dünya’nın terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas ile İslam ülkelerinin terör devleti olarak gördüğü İsrail arasında yaşanan canhıraş savaşı izliyor, insanlık olarak travma yaşıyoruz ve artık eskisi gibi değiliz.

İktidarı, protesto eylemleriyle sarsılan, zincirlerle zor zapt edilen, aşırı sağcı iktidara fırsat verilmiş, zincirlerinden kurtarmıştı tüm bu olanlar. İntikam zamanıydı; elinde olan tüm güçle Gazze’ye çullandı. O küçük bölge, sekiz şiddetinde deprem yaşamış gibi yıkıldı harabeye döndü. Suyunu, elektriğini, yardım yollarını kesti. Yaşlı, kadın, çocuk demeden soykırım uyguluyor. .(Sadece Hamas militanlarını yakalayıp cezalandırma yoluna gitse daha doğu olurdu.)

Ece Üner: ”Hitler’in ruhunun yıllar sonra bir Yahudi başbakanda beden bulması…Üzerine ne bir paradoks, ne bir distopya ne de kapkara mizah tanıyorum.” diye açıklıyor tüm olanları

Şimdi de Gazze’de yaşayan masum insanların tarafına geçtik. Gelgitlerimiz hâlâ devam ediyor.

Savaş tüm hızıyla devam ederken “bana değmeyen yılan bin yaşasın,” demeden; tüm insanlar insan haklarından yararlansın, yaşam koşulları iyileşsin; eğitim ve sağlık, beslenme ve barınma sorunu yaşamasın diye çalışmadan insanlık asla rahat yüzü görmeyecek, ilerleyemeyecektir.

Tüm insanlar iyi olsun diye çalışmazsan o cehalet yılanı gelir,  ta İsrail’de senin iyi eğitim almış, insancıl duygularla dolu, yaşama sevinci olan, öpmeye kıyamadığın kızını sokar.

ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>