Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; MEMUR EMEKLİSİ KARINCA

17.01.2025

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Cırcır böceği çaldı saz, bütün yaz,/ Derken kış da geldi, çattı. / Bizimkinde şafak attı./ Baktı ki yok yiyecek ne bir sinek, ne bir böcek./ Kalktı, karıncaya gitti. /Yandı, yakıldı, ah etti./ Üç, beş buğdaydan ne çıkar, Gelecek mevsime kadar…/ Birkaç tane borç istedi./ “İnayet buyurun, dedi./Eylüle kalmaz öderim” /İşin kötüsü karınca borca hiç alışmamıştı./ Bu ricacıya çıkıştı:

-“Ne yaptınız yaz boyunca? ” /-“Ne mi yaptım? Saz çaldım saz! “/ -“Ya öyle mi?/ Demek ki siz yazı sazla geçirdiniz, Şimdi de oynayın biraz! ” LA FONTAİNE (Çev: O. V. Kanık )

Hükümet birkaç yıldır emekli memurlara az zam veriyor. Çalışan memurlara seyyanen 8 000 lira verdi. Çok iyi etti anacak bu zammı emekli memurdan esirgedi.(O zam bugün yaklaşık 16 000 liraya karşılık geliyor. Zamlarda sonra en düşük emekli memur aylığı 19 500 lirayla asgari ücretin çok altında kaldı.)

Geçtiğimiz Temmuz artışında SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına yüzde 24.73, memur ve emekli memur aylıklarına yüzde 19.31 oranında artış yapılmıştı. Ocak ayında yapılacak memur ve memur emeklilerinin maaşlarına yüzde 11.54, SSK, Bağ-Kur ve tarım emeklilerine de yüzde 15.74 oranında artış yapıldı. Diğer emeklilere insanca yaşayacağı artış yapılmasını isteriz. Bunda bir sorun yoktur. Memur emeklileri iki dönemde % 10 + 16 000TL yoksullaştı. Bu gidişle bir kaç yıl sonra her emekli az aylıkla birleşecek.

Çalışırken sefil olduk hiç olmazsa emekliliğimizde iyi aylık alarak rahat edelim, diye çok gün çalışan işçi, çok pirim ödeyen esnaf, çiftçi emeklisi arasında pek fark kalmadı. Hükümet devlet memurunu, emeklisini yoksullaştırmak için elinden geleni yapıyor.

Devlet memuru olmak da, memuriyet yaşamı da kolay değildir.   Devlet memuru olmak bir ömür boyunca esir gibi çalışmak demektir. Çocukluğu, gençliği okumakla geçer.(Ortalama on beş yıl)   Memuriyet yaşamı da çalışmakla geçer ( Yaklaşık otuz beş yıl).

Sabahın altısında uyanıp okula gitmek, sınavlara çalışmak, test çözmek; emsalleri harmanda futbol oynarken oyun oynayamamak demektir. Memur demek, sabah uykusu uyuyamamak demektir. Doğru dürüst kahvaltı yapamamak, sabahın altısında uyanıp yollara düşmek demektir. Öğle ve akşam yemeklerini sağlıksız şeyler yiyerek yaşamak demektir. Eşi çalışıyorsa çocukları da kendileri gibi sabah uykusu uyuyamadan, kahvaltı yapamadan apar topar evden çıkmak demektir. Çocukları kreşlerde, bakıcı ellerinde ser sefil büyütmek demektir. Kendileri ve çocukları hasta olduğunda izin alamamak, hasta hasta çalışmaya devam etmek demektir. Emekli kesenekleri bordrodan kesildiği için eksik ödentisi olmamak demektir…

Tek seferde (SGK’nın açığını kapatmak için) bir miktar para yatırıp emekliliği hak eden memur yoktur. Memurlar gibi düzenli çalışan, primlerini düzenli yatıran SSK ve Bağ-kur emeklilerini ayrı tutalım tabii.

Öyküdeki karınca gibi çalışan, emekli olunca bari rahat edelim diye yaşayamayan emekli memur iki dönem sonra ev kirasını ödeyemeyecek duruma gelir. Öykü bu ya; emekli memur kirasını ödeyemeyince evden atılır. Kar yağışı altında yollarda yürürken Cır cır böceğini merak edip penceresinden bakar. Ömrünü saz çalıp türkü söylemekle geçiren cır cır böceği kömür yanan kuzine sobasının sıcağında kanepeye uzanmış, atlettin içine sığmayıp dışarı fırlayan kıllı göbeğini kaşıyarak karısına bağırır;

“Lan avrat gombi iyi ısıtmiyirdi. Kömür zobasını eyi ki gurduh dağal mi? Hadi gop get zobanın üstüne bir guru fasulya goy; yanına da gozel bir pilav yap. Sovanı somsuhla (yumrukla) gırp yiyek heri. Et yimekden bıhdıh dinime. Allah itmiye gut olacıyık. Ne gözel oldu ikimiz de çalışmadan emehli olduh. Ömrümüz saz çalıp türkü söyleyerek geçti. Vir baayim şu sazı da ıcık saz çalıp türkü çığırayım.”

Bir süre titreyerek türkü dinleyen emekli memur, “türkü karın doyurmuyor. Cır cır böceğinin durumu iyi görünüyor” diye düşünen karınca(pardon emekli memur) cırcır böceğinin kapısını çalar. Kapıyı açan cırcır böceği kendisini masallarında küçük gören karıncayı karşısında görünce şaşırır:

“Ne diyon baayım garınca? Bu garda gışta gapımı çalıp niden beni ırahatsız idiyon?”

“Sayın cırcır böceği evde bir lokma ekmeğim kalmadı. Aslında evim de kalmadı. Ev sahibi kirayı ödeyemediğimden beni sokağa attı. Çok açım. Bir kuru ekmeğin yok mudur versen de yesem. İnayet buyurun aylığım yatınca öderim. Yoksa açlıktan öleceğim.” İşin kötüsü bencil ve cahil olan cırcır böceği ricacıya çıkıştı:

“Bağa hep cahil, tembel didin. Hep güccük gördün. Gurban iderim bir gırıntı bilem virmem. Senin gibi ohumuşlar Tivik mi diyolla, Tüik mi diyollar onun onunde mayiş zammı istemek içün toplaşıyollarmış. Yürü get başımdan. Oraya get de belkim bir acıyan olur da sağa bir simit virirler. Ömrün boyunca çalıştın. Ne geçti eline? Hadi defol şincik. Birez de sen oyna.”

Emekli memur beli bükük, omuzları düşük karlı sokakta yürümeye başladı. O sırada Cırcır böceğinin çağırdığı türkü yankılanıyordu sokakta “Bağa gel bostana gel vay vay vay, yalandan hastalan gel leylim leylim leylim…”

ahmet.kocak16@hotmail.com

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>