Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; ÖĞRETMENLER HER ŞEYİ BİLİR

12.03.2025

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

1998 yılında Suudi Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu’nda görevlendirilmiştim. Bursa merkezde site içindebir dairem vardı. Bakanlık da yapan Faruk Çelik’in yaptığı sitedeydi. Şehir merkezine yakın, beş katlı bir apartmanın dördüncü katındaydı. Faruk Çelik’in bir akrabası da aynı sitede oturuyordu. Toplantılarda Faruk Abi diyor ki:

“Benim yaptığım dairelere pek güvenmeyin. Depremde hasar görebilir.” diye söyler tüm apartman sakinlerini tedirgin ederdi.

1999 yaz tatiline Arabistan’dan Beyaz, 2400 motor, sekiz silindir Nisan Altima ile gelmiştim. Araba eskiydi ama teknolojik aletlerle donatılmıştı. Uzaktan kumanda ile motorunu çalıştırır, kornasını çalabilirdim. Apartmanın altında çocuklar arabanın etrafında oynuyor, ikide bir alarmı çaldırıyor, beni meşgul ediyorlardı.  Kumandayı alıp balkona oturdum. Çocuğun biri arabanın önüne geldi motor kaputuna çıkmak üzereyken kornasını öttürdüm. Çocuk korkup uzaklaştı. Başka bir çocuk önüne geldi kornayı öttürmedim. “Ben geldim korna çalmadı. Sen bir daha geç hele çalacak mı?” dedi arkadaşına. O çocuk arabanın önüne gelince yine çaldırdım. Diğeri gelince çaldırmadım. “La oğlum ben geçince çalıyor sen geçince çalmıyor” diye hayretler içinde kaldılar. Ben de düzeni bozmadım.

Motoru çalıştırıp tepkilerini görmek istedim, motoru çalıştırdım. İçinde kimse yokken arabanın çalışması onları dehşete düşürdü.  Paniğe kapıldılar. Kaçarak uzaklaştılar. Kumanda sayesinde çocukları uyarmadan uzaklaştırmış oldum.

Neyse, asıl konumuza dönelim; 1999 yazıydı 17 Ağustos’ta büyük depreme o güvensiz dairede yakalandık. Ne yapacağımızı bilmez bir halde evin içinde dolandık durduk.

Depremden birkaç hafta sonra Bursa’da yerel kanallarda bazı şirketler, depremde hayat kurtaracağını söyledikleri deprem ranzası, deprem odası benzeri şeylerin reklamını yapmaya başlamışlardı. Reklamı veren şirketlerden birine gittim. Bir İnşaat mühendisinden bilgi aldım.  Benim daireye uygun yaptığı ranza planının çıktısını da bana verdi. Fiyat sordum:

“Bin beş yüz lira” dedi. “Düşüneyim” dedim ayrıldım. Bir demir toptancısına gittim, kullanılacak demirlerin, toplam fiyatını verdiler. Yüz lira tutuyordu hepsi. Yakındaki Mehmet adında, altmış yaşlarında bir demir doğramacıya gittim. Ranzayı yüz lira işçilik alarak yapabileceğini söyledi. Demirleri, vidaları, profilleri beraber aldık. Bir haftada bitireceğini söyledi Mehmet Usta. Bana toplam iki yüz liraya mal olacaktı.

Ertesi gün yanına gittim. Mehmet Usta mesleğimi sordu, öğretmen olduğumu söyledim. O da bu mesleği uzun yıllardır yaptığını, hatta Arabistan da bile çalıştığını söyledi.Hangi şehirlerinde çalıştığını sordum. Cidde, Taif ve Mekke’de çalıştığını söyledi. Ben de ona Mekke ve Taife uçak gitmediğini, önce Cidde’ye gidip oradan diğer şehirlere otobüsle gitmiş olabileceğini söyledim. Başıyla onayladı. Arabistan’da çalıştığımı söylemdim. Bunu nereden bildiğimi sormadı.Sormayışı dikkatimi çekti.

Ertesi gün yine gittim yanına. Bu sefer Cidde hakkında ayrıntılar vermeye başladım:

“Mehmet Emmi, Cidde’ye Mekke’den gelirken otoyolun sağında Ay’ın evrelerini anlatan beyaz renkli, hilal, yarım ay, dolunay heykelleri vardır. Onları gördün mü?” diye sordum.“Evet gördüm, ne güzel yapmışlar hocam onları” dedi.

“Cidde’nin içinde, bir kavşakta dev bir bisiklet heykeli var onu da gördün mü Mehmet emmi?”

“ Evet, onu da gördüm. Medine Roddedikleri cadde üzerindeydi hatırladım.” dedi. Hâlâ sormuyorsen bunları nereden biliyorsun, diye.

Ertesi gün uğramayacaktım sırf merakımdan yine gittim yanına. Hoş beşten sonra ben yine konuyu Arabistan’a getirdim:

“Mehmet Emmi, Taif’te de çalıştığını söyledin. Taife, giderken, Beled Mahallesi’nden ‘Saptko’ şirketinin otobüsleri ile mi gittin?” dedim.

“Evet. Hatta orada da bir deve heykeli vardı.” dedi. Ben:

“ Otobüse Beled’den bindin, Mekke otobanının Taif yol ayrımına yaklaşınca büyük bir benzin istasyonunu var görmüşsündür. Belki de yüz tane benzin pompası var hatırladın mı?” diye sordum.

“Evet, hatırladım” dedi. Devam ettim:

“O istasyondan beş km sonra sağa ayrılan yol Taife gidiyor değil mi?” diye sordum.

“Yaa! Hocam o istasyon ne kadar büyüktü öyle? İlk görünce çok şaşırmıştım” dedi. Hâlâ sormuyor ben bütün bunları nereden biliyorum, diye. Hayretler içerisindeyim. Adamın aklı başında neden böyle yapıyor, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Son bir kez:

“Mehmet Emmi, Taif, dağların içinde, yeşillik, bağlık bahçelik güzel bir yer. Otobüs şehre girerken maymunlar karşılıyor insanı değil mi?” diyorum O’da:

“Ya hocam sorma, bir keresinde maymunun biri bana sırnaştı da zor kurtuldum elinden. Ne lanet hayvanlar onlar öyle!” diye yanıtladı.Sonunda dayanamadım:

“Yaa! Mehmet emmi üç gündür Arabistan hakkında ayrıntılar veriyorum, sen bunları nereden biliyorsun diye sormuyorsun” dedim.

Mehmet emmi:

“ Sormadım çünkü öğretmenler her şeyi bilir hocam.”demesin mi?

Ya işte böyle, öğretmenler her şeyi bilir…

ahmet.koçak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>