Ahmet Koçak yazdı; SÜNNET DÜĞÜNÜ
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
Kürşat ÇOBANOĞLU, aslen Sivaslı, Eczacılık la ilgili bir şirkette çalışan beyefendi bir insandır. Ortak dostumuz Zeki BAŞTÜRK’le Mudanya’da buluştuklarında beni anmışlar ve Kürşat Bey aradı; hal hatır sormanın ardından önümüzdeki hafta yapılacak iki oğlunun sünnet düğününe davet etti.
Dün düğüne katılmak için saat 16.00’da yola çıktım. Saat 19.00’da başlayacak düğüne iki saat erken gittim. Bir saat güzel Mudanya’da gezdim Bir saat sonra, CHP Yıldırım ilçe başkan adaylığı için adı geçen değerli dostum Zeki Baştürk ve kendisi gibi emekli öğretmen olan eşi Nesibe Hanımla buluşup iki saat söyleştik. Mudanya’yı ve söyleşimizi daha sonra yazacağım.
Güzelyalı’daki düğün salonuna bir saat geç gittik. Konukları kapıda karşılayan Kürşat Bey ve eşine hayırlı olsun dileklerimizi ilettikten sonra yerimize oturduk. Sünnet giysileriyle Padişah koltuğunda oturan Kağan ve Emre kardeşlerin, düğünde palyaço kıyafetleri içinde davetli çocukların yüzlerine renkli kalemlerle şekiller çizen palyaço kızların resimlerini çektim. Boyamayı yapan, çocukları eğlendiren kızımız liseyi bitirmiş, üniversite sınavına hazırlanmayı düşünüyormuş. Kız kardeşi ile düğünlerde çalışarak harçlıklarını çıkarıyorlarmış. Kızcağıza çok soru sordum. Meraklı bakışlarını görünce yarınki yazım için soru sorduğumu açıkladım. Sevindi ve pozlar verdi.
Yanımızda annesi ve eşiyle düğüne katılan; yirmi beş, otuz yaşlarında, Nilüfer Belediyesi’nde çalıştığını söyleyen; yarısı beyaz, diğer yarısı siyah olan uzun saçlarını arkasından toka ile tutturmuş gençle tanıştım. Memleketin gidişatı, üniversite bitirmiş gençlerin heder olmaya başladıklarından bahsettik.
“Sopayı havaya atıp tutana kadar padişah olsam” dileğinde bulunanlar gibi dilekleri iki saatlik düğünle gerçekleşmiş Kağan’la Emre; İzmir Marşı eşliğinde ve anne babasının refakatinde salona görkemli bir giriş yaptılar. Dönerek yanan lambalar, etrafa ışıklar saçarak yanan maytaplar, renkli lambalar ve çekim yapan kameranın parlak ışığında yaptıkları yürüyüşleri tekrar koltuklarına oturduklarında sona erdi. Anne ve babasının müzik eşliğinde dans edişlerini izlediler. “Geçen hafta sünnet edildik, şimdi de salon dolusu kalabalığın bakışları arasında kaldık. Nedir bu başımıza gelenler!” düşünceleri içindeki çocuklar kendilerine yapılan tembihleri dikkatle yerine getiriyorlardı.
Müzik eşliğinde takı törenine geçildi. İnsanlar sıra halinde takılarını takıp, çocuklarla anı fotoğrafı çekindiler. Omuzlarından yere kadar uzanan birkaç sıra oluşturan para ve altınlar sünnet elbiselerini kapattı.
Yemek ve içecekler dağıtıldı. Ardından oyunlar oynandı, halaylar çekildi.
“Ucundan accık!”, “Hiç acımayacak ki” denilerek bir hafta önceden yapılan sünnetle başlayan serüvenleri bu akşam son buldu.
Kağan ve Emre kardeşlere geçmiş olsun dileklerimi iletirken; sağlıklı, başarılı, mutlu nice yıllar diliyorum.
ahmet.kocak16@hotmail.com.