Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; SUZAN SUZİ -2

09.04.2025

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde; “Günaydın” dedim. Annesi uyandırmaya gelmiş çocuk gibi bakarak;
“Ya arkadaş bir rahat ver. Bırak da azıcık uyuyayım.”
İnsan neye alışmıyor ki, onun azarlarına da alıştım. Hiç garipsemeden;
“ Hadi gidelim de sana sıcak bir çorba içireyim.”
“Sen git getir. Beni lokantaya almıyorlar.” dedi. Lokantayı aradım girerken okuduğum kapı numarasını vererek çorba istedim. Çorba gelene kadar yataktan kalkmadı. Yatağın sıcağını soğutmaya kıyamadı besbelli.
“Bana bir gün yaşamını anlatırsın belki. Severek dinlerim bilesin.” dedim.
“Ne yapacaksın yaşamımı dinleyip de! Berbat bir yaşantım olduğunu hâlâ anlamadın mı?” Sevindim çorba gelene kadar ne kadar konuşturursam kar idi.
“Belki bir işime yarar”
“Roman mı yazacaksın?”
“Görünüşe ve ketumluğuna bakılırsa roman değil de kısa bir öykü çıkar belki.”
“He, zaten herkesin hayatı romandır. Yazsan ne olacak ki?”
“Yazmayı seviyorum.”
“Başka işin mi yok! Bende senin işine yarayacak malzeme yok. Başka kapıya.”
“Olsun sohbet ediyoruz fena mı?”
“Tek taraflı sohbet…”
“Gün gelecek sen de sohbete katılacaksın.”
“He, he” derken evin önüne motor geldi. Bir genç çorbayı getirdi:
“Siz bu evde mi yaşıyorsunuz? Abi çorbayı nereye koyayım?” diye sordu. Adamın önüne koymasını işaret ettim. Çorbayı ayağı ile temizlediği yere, adamın önüne koydu hemen gitti. Bizim yaşadığımız hayata bir dakika bile tahammülü olmadığını sezdirdi.
“Seninle uzun süredir konuşuyoruz. Daha adını söylemedin.”
“Suzi” dedi sustu. “Git de şu çorbamı rahatça içeyim” bakışları arasında çorbasını içmeye başladı. Ekmeği dişsiz ağzına alıyor, plastik kaşıkla aldığı çorba ile ıslatmak için diliyle karıştırıp çiğnemeden yutuyordu. İstenmediğim yerde duramazdım. Adamın yanından ayrıldım.
Bir hafta sonra Suzi önümde yine ayağını sürüyerek evine doğru gidiyordu. Adımlarımı hızlandırıp yetiştim. Kırk yıllık dostmuşum gibi:
“Merhaba Suzi! Uğurlar olsun!” dedim. Yüzüme bile bakmadan:
“Hadi sana da uğurlar olsun. Ellerin dert görmesin, kısmetle dolsun. Yolun açık olsun.” diye beni başından atmaya çalıştı. Sıradan bir sefile benzemiyordu. Zaten ben hep aykırı insanlarla ilgilenirim. Sıradan olanlar zaten sıradandır; ilgimi çekmez.
“Dur be Suzi. Beni başından atma. Evine gidelim de bana yaşamını anlat.”
“Anlaşılan senden kurtuluş yok. Bir rahat vermiyorsun. Anlatacağım ama kısa. Madem yazarım diye geçiniyorsun. Kalanını sen türet.”
“Aç ayı oynamaz, demiştin. Karnını iyice bir doyurayım mı?”
“Karnım tok. Senin gibi enayinin biri doyurdu. Bir ay önce; “İlle seni hamama götüreyim de güzelce bir yıkatayım.” demişti.
“Ne olacak yıkanınca on beş gün sonra yine aynı olacak.” demiştim. Geçen hafta hamama götürmüştü. Bugün de bir güzel karnımı doyurdu.”
“Ne de olsa enayi enayiye benzer. Ben de düşünmüştüm seni hamama götürüp yıkatmayı. Kabul etmezsin diye önermedim. İstersen şimdi götürürüm.”
“Daha erken. Şimdi uykum gelmez sonra.”
“Eve gidip sana temiz giysi getireyim de getireyim öyle gidelim. Benimle aynı boyda olman işimi kolaylaştıracak.” dedim. Bekleyeni yoktu o da kimseyi beklemezdi. Son zamanlarda ilk kez birini beklediğine kendi de şaşkın beni bekledi.
Arabanın arka koltuğuna naylon serdim. Arabaya bindi.
“Ooo sıfır araban varmış!” diye eski olduğu her halinden arabaya binerken naylon sermiş olmamı protesto etti. Etsin.
Önümüze ilk çıkan hamamın önüne arabayı park ettim. Yolda gelirken araba kokunca soğukta camların tamamını açmıştım. “Koku seni rahatsız etti diye beni it gibi titretiyorsun. Kapat camları.” demişti. Ben de “Temiz hava güzeldir.” diye geçiştirmiştim.
İki ayrı soyunma odası tuttum. “Ne gerek var. İkimiz aynı odada soyunurduk.” demesini duymazdan geldim. Hep o mu duymazdan gelecekti. Benim de kapris yapmaya hakkım vardı. Çalışandan iki peştamal istedim. Birini ona verdim. Peşte mali sarıp çıktığında uzun saçlarını, kirli yüzünü görmesem normal bir insan sanırdım. “Önce bir saç sakal tıraşı olmak ister misin Suzi?” dedim. “Olur” demesi beni şaşırttı. Berber önce yıkansın sonra keserim demesiyle hamama girdik. Bir tellak kiraladım Suzi’yi tepeden tırnağa yıkadı. O yıkanıp kirlerinden arındıkça ben hafifledim.
ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Δ

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>