Ahmet Koçak yazdı; UYKUSUZLAR -2
Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;
“Sabırlı ol Musa. Toplantı bitiminde demiştim, unuttun mu?”
“O hoo! Ölme eşeğim ölme..”
“Sabır Musa sabır”
Musa’yı sakinleştirdikten sonra Sevda’ya söz verdim.
“Metabolizmam gece çalıştığı için… Bu bir hastalık, bazı insanlar gece sessizliği severler…”Sözü Ayla’ya verdim;
“Uyku sorununu birçok insan yaşıyor. Uyuyamamak için birçok sebep var; hepimiz haber dinliyoruz. Yaşama devam etmemiz için maddiyat iyi olmalı. Şu anda Türkiye’ de durumlar ortada. En büyük sorun işsizlik, kira, sığınmacı sorunu, çocuklar yeterince beslenemiyor. Zincirin halkası gibi hepimizi etkiliyor. Büyüyor büyüyor, aşılmaz dağ olup omzumuza biniyor. Paranın değeri düşüyor. Yüksek aylık da alsan para artık yetişmeyecek. Paramız olsa da bazı besinleri alamayacağız vs. vs. O kadar büyük, geniş geniş mevzular… Biraz da sözün bittiği yer gibi” dedi ve sözünü bitirdi. Sevgi söze girdi;
“Derdi olanın uykusu olmaz.
Ve geceydi bir vakit…
Aşk serpildi yeryüzüne sevmeyi uykusuzlar aldı.
Sevilmek uyuyanlara kaldı. Öyle işte…”
Şiir gibi katılım sağladı. O sırada uykusuzların yüzünde bir ferahlık hissi belirdi. Sevdiklerinden emindiler, zaten elde olandı ve emin olamadıkları sevilmekti zaten dertleri. Bildiklerinin dile getirilmesi yine de mutlu etti onları.
İbrahim kıpırdanıp duruyor yanımda. Koluma bu kez de o dürttü.
“Hocam çok uzayacak. Ara verseniz de yemeğimizi yesek”
“Tamam İbrahim. Zaten az kaldı. Yavaş yavaş uyumaya başladılar. Birazdan hepsi uyur. Ben de uymazsam yemeğinizi yediririm”
“Sen, bize lazımsın hocam sakın uyuma!” dedi ve sakinleşti. Sezer:
“Ülke sorunları bizi geriyor…” Ülker:
“Uykusu gezmeye gitmiş. Canı isteyince gelecek. Sabah 8’de gidecek.”
Dilek:
“Uykusunu kaçıran birçok maddi sıkıntılardan olabilir mi acaba?” Uykusundan uyanan Fatih:
“Hakemler yüzünden. Gökten uyku yağsa benim kafama alarm düşer.” dedi, kaldığı yerden şekerlemesine devam etti. Birçoğu çayını yarılamadan uyuyakaldı. Çaylar soğudu araya gitti diye biraz canım sıkıldı. Mehmet:
“Gündüz yeterince yorulmamışsın; gece de hanım izin vermiyor yorulmana.” Ufuk:
“Ne, senin derdin bu mu? Hanımın burada mı?”
“Hayır burada değil. O horul horul uyur.”
“Burada olsaydı “şu adamın yorulmasına izin ver bacım” diyecektim.” dedi ve sözlerine devam etti:
“Aşk, maddi sıkıntılar, ülkenin geriye doğru hızla yol alması, stres, takıntılar gibi gündüz iş güçten düşünmediklerini gece masaya yatırıp kaldırıyor, sağa sola döndürüyor ama yine olmuyor sonrası mı; sabahın erken saatlerinde sürekli kurduğun saati ertelemekle olan gün ayması… “ Cemil:
“Genelde sıkıntılar rahat bırakmaz; dövmek ister, sövmek ister, kırmak ister ama yapamaz. Sevgisi, vicdanı, ahlakı bırakmaz, olayı da çözemez içeride bir savaş vardır, bu savaşta atılan kurşunlar bıçak yaraları patlayan bombalar hep kalbine isabet eder. Ağır yara alır. Kalbi yorgun düşer. Artık hiçbir şey tat vermez, mutlu etmez. Bir gün kalbi de dayanamaz; artık uykusuz geceler bitmiş, uyuma zamanı gelmiştir.” Melek söze girdi:
“Yaşama arzusunu tatmin edemediği için daha fazla uyanık kalarak tatmin etmeye çalışır.” Dedi ve o da diğerlerine katıldı, kollarını masaya dayayıp uyudu.
Hepinize katılımınız için teşekkür ederim arkadaşlar. Baklalım Musa arkadaşımız bu sorunu yaşıyor mu soralım.” dedim duyan olmadı. Musa:
“İş bulursam akşama kadar kazma kürek çalışırım. Akşama hanım bir tas çorba pişirmişse içer uyurum. Uyku sorunum hiç yoktur. O sizin anlattığınız şeyleri hiç düşünmem. Benim için karnımızın doymasından başka önemli bir şey yoktur. Düşünsene karnın çok aç ve önünde sıcak bir çorba… Bundan güzel, insanı mutlu eden ne var?”
“Sağ ol Musa. Keşke uyumasalar da seni ve İbrahim’i dinleselerdi. İbrahim?”
“Öyle çok yorulurum ki vardiyadan dönünce gözlerim kendiliğinden kapanır. Top atılsa uyanmam. Ailemin sorunlarından başka şeyle ilgilenmem. Okumam, televizyondan haberleri dinler yatarım. Ülkenin sorunlarını çözsün diye hükümet seçtik. Onlar düşünsün. Bana ne?”
Onun söylediklerini de duyan olmadı. Bunları boşa getirdim. Yemek parası da bu zamanda belimi bükecek, bu gece beni uyutmayacak ya neyse, kendi düşen ağlamaz.
Sorunlardan haberi olmayanlar sorunları bilmediklerinden sorunu sorun etmezler. Sorun edenlerin de sorunu çözme güçleri olmadığına göre sorunu sorun etmezlerse sorun kendiliğinden ortadan kalkar. Süleyman Demirel’in dediği gibi; “Meseleleri mesele etmezseniz mesele ortadan kalkar.”
Hadi şimdi uyuyun.
ahmet.kocak16@hotmail.com