AŞI-PCR OLMAYAN İŞÇİSİNİ ATAN “ULU ENERJİ A.Ş ” 3 AYDA TAZMİNATA MAHKÛM OLDU
Süleyman OKUR isimli vatandaş, ULU Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri AŞ. de 5 yıldan beri çalışmakta idi, Şirket (Sonradan kaldırılan) 6 Eylül 2021 tarihli PCR genelgesini gerekçe göstererek işçisine PCR YAPTIR-AŞI OL aksi takdirde iş akdine (haklı sebep ile) son veririm dedi, bunun üzerine FBA Hukuk Bürosuna başvuran Süleyman OKUR, Avukat Semih AYAŞ ve Avukat Cüneyt Bülent Şeker den yardım istedi, tarafların uzlaşamaması üzerine İş Hukuku uzmanı Semih AYAŞ müvekkili adına Bursa 4. İş Mahkemesinde tazminat davası açtı.
REKOR SÜREDE TAZMİNAT
Av. Semih AYAŞ; “ İşveren sonradan iş sözleşmesinde bu şekilde esaslı bir değişikliğe gidemez, işçiyi işe alırken şart koşmadığı AŞI-PCR şartını (işçi kabul etmediği takdirde) daha sonra ondan isteyemez, işveren her zaman iş akdini sona erdirebilir, bununla birlikte işçinin haklarını ödemelidir, ancak uzlaşma aşamasında işveren işçinin tazminat haklarını (Genelgeyi gerekçe göstererek) ödemeyi reddetti, bizde 7 Nisan 2022 da ilk duruşmamıza girdik, 16 Haziran 2022 de işverenin tazminat ödemesi yönündeki kararımızı aldık.” Dedi.
Av. Cüneyt Bülent ŞEKER de bu konuda; “İdare hukukunda GENELGE amirlerin, özellikle bakanların, sahip oldukları hiyerarşi gücüne dayanarak astlarına, onların uygulamakla yükümlü oldukları kanun, tüzük ve yönetmeliklerin yorumlanması, aydınlatılması ve uygulanması konusunda verdikleri emir ve talimatlardır. Bir genelge ile (hele hele) halka ve özel şirketlere böyle bir yükümlülük getirilmesi, özel şirketlerin bir genelgeye dayanarak işçilerine baskı yapması, işten çıkarması mümkün değildir, yapılıyorsa bu keyfi bir uygulamadır, kaldı ki insanların hasta olmadan önce AŞI ve PCR testi olması konusunda bir kanun da yoktur.
Devlet halk ve özel şirketler ile muhattabiyeti ancak kanun ile olur. Kaldırılan PCR genelgesinin Umumi Hıfzıssıhha Kanununa dayandığı iddia edenler olsa da; bu kanunun 57. Maddesinde 20 adet Numerus clausus (sınırlı sayıda) hastalık sayılmış olup, bunlar arasında Covit yoktur, yine kanunda
(Örneğin) çiçek hastalığına yakalananlar ve bu hastalığa maruz kalanlar hakkında; “aşı ve serum tatbik olunur…” denmiş olsa da, bundan durduk yerde 82 milyon Türk insanının hasta olup-olmadığını haftada iki kez ispat etmesi gibi bir anlam çıkartılamaz. Kanundan bahsedilen “AŞI” kelimesini; kanun okuma tekniği ve (aşının hastalıktan sonra uygulandığı) da dikkate alındığında “İLAÇ” olarak anlamak lazımdır ve buna uymamanın cezası da 72. Maddede (250-1000 TL) para cezası olarak belirlenmiştir. Hiçbir kanunda aşı ve test olmadığı gerekçesi ile işçinin işten (haklı sebeple) atılabileceğine dair bir hüküm yoktur.
PCR testi bulaşıcı hastalıklar konusunda kesin sonuç vermeyen bir test olduğu gibi, aynı zamanda vücut bütünlüğüne müdahale de içerir, insanın en kıymetli kişisel verisi olan DNA sını almak anlamını taşır, bu yüzden kimse aşı olmaya zorlanamayacağı gibi, PCR testi olmaya da zorlanamaz ve test olmadığı için de; seyahat, kamu hizmetinden yararlanma ve çalışma hürriyeti gibi haklarından mahrum edilemez, olayımızda işverenin yaptığı işin aynı zamanda ayrımcılık suçunu oluşturduğunu düşünmekteyim…” dedi.