Babacan’la AK Partili vatandaş arasında dikkat çeken ‘İstanbul Sözleşmesi’ diyaloğu
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesindeki esnaf ziyareti sırasında İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğunu savunan bir vatandaşla arasında ilginç diyaloglar yaşandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Tekirdağ Çerkezköy’de esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi.
Ziyaretler sırasında İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğunu savunan AK Partili bir vatandaşla Babacan arasında dikkat çeken diyaloglar yaşandı.
O diyaloglar şöyle:
Babacan: “İstanbul Sözleşmesi deyince ne geliyor aklınıza ya da ne anlatılıyor?”
Vatandaş: “Ailelerin parçalanması.”
Babacan: “Mesela nasıl sebep oluyor parçalanmasına?”
Vatandaş: “Muhafazakar bir yapıya sahibim. Ben inşaatta çalışıyorum, geldim akşam eve; karım yemek yapmamış, ‘hani yemek?’… Ufak bir tartışma çıktı ya, eşim şikayet etti, beni evden uzaklaştırıyor. Ya ben 40 yıl çalışmışım, bir ufak tartışmadan… Bu bizim babamızla da oluyordu, ailemizle de oluyordu. Bana göre yanlış.”
Vatandaş: “’Ötesinde’ bizde olmaz. İnsan eşine ne yapabilir?”
Babacan: “Valla kötü şeyler yapanlar oluyor…”
Vatandaş: “İstisna kaideyi bozmaz ama.”
Babacan: “Ama ufak bir tartışmadan eş gerçekten gider, kocasını şikayet eder mi ya…”
Vatandaş: “Eden arkadaşlarımız da var.”
Babacan: “Karı-koca hayatı ufak tartışmayı korur. Ama kocamla tartıştım diye gidip de karakola ‘benim kocam beni dövüyor’ diye şikayet mi edecek eşini? Böyle bir şey gerçekçi mi yani?”
Vatandaş: “Oluyor ama. Yaşananlar var.”
Babacan: “Sözleşme genel bir çerçeve. Orda ilkeleri yazıyor, temel ilkeleri yazıyor. Aile içi şiddetse mesele, kadına şiddetse, ‘bunun gerekçesi olmaz’ diyor. Milyonlarca insana karşı sorumluyuz. En ufak bir insan zarar görse bunun sorumluluğunu hissederiz biz. Dikkatsizliğimiz ya da yanlış bir kararımız yüzünden tek bir kadın zarar görse bunu vebali var.”
Vatandaş: “Abdurahman Dilipak gibi hocaları Twitter’da takip ediyorum. 20 yıldır ben AK Parti dışında hiçbir partiye oy vermedim. Dedim ki, ‘bu İstanbul Sözleşmesi’ni Tayyip Erdoğan geri çekmezse asla oy vermeyeceğim’ dedim. Benim için kırmızı çizgi. Eskiden bizde kadınların ayrılması, boşanması, aile yapımızda hiçbir sıkıntımız yoktu. Son 10 yılda en küçücük bir köyde bile kocası, ‘öte git’ demiş, ‘beri gel’ demiş; boşan git… Aile yapımız mahvoldu. DEVA Partisi, Gelecek Partisi, bir nebze İYİ Parti oyu kimden alacak? Muhafazakar seçmenden. Benim gibi seçmenden alacak. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin savunduğu İstanbul Sözleşmesi’ni bakıyorum kim savunuyor; feministler, şunlar, bunlar… Ya arkadaş, onların oyu ülkede yüzde 25.”
Babacan: “Oradan buradan ne kadar oy gelir diye bakmıyoruz ki. Meseleye insan hakları olarak bakıyoruz, ‘önce insan’ diyoruz ve bilerek bakıyoruz. Bahsettiğiniz köşe yazarının kendi düşünceleri olabilir ama bizim işi çok iyi bilen bir ekibimiz var. Bu ekibin içerisinde dindar arkadaşlarımız da var, farklı görüşten arkadaşlarımız da var. Bir bütün olarak çalıştık biz bunu.”
Vatandaş: “2012’de bu sözleşme çıkmış, 2021’deyiz, aile yapımız berbat oldu. Son sözüm bu. Bu sözleşmenin çok büyük etkisi var.”
Babacan: “Aile yapısı diyorsun da, televizyondaki dizilere bakıyor musun?”
Vatandaş: “Evet. ATV’deki programlar çok berbat.”
Babacan: “ATV kimin kanalı?”
Vatandaş: “Tayyip’in (Erdoğan) kanalı. Eleştiriyorum.”
Babacan: “Ya şimdi bak, sözleşmeye takıyoruz da bizim mesele aile yapımızsa önce dönüp; şu anda hükümetin yüzde 100 kontrol ettiği hatta sahip olduğu televizyon kanallarının yayın politikasına bir bakın.”
Vatandaş: “Yüzde 100 eleştiriyorum.”