Birleşme ve satın alma sonrası uyuşmazlıklarda tahkim mükemmel bir çözüm olarak öne çıkıyor
Dünya genelinde 2022 yılında gerçekleştirilen Türkiye kökenli şirketlere doğrudan yatırım öngörülmeyen birleşme ve devralma işlemlerinde toplam işlem bedeli, 5 trilyon 570 milyar lirayla rekor seviyeye ulaştı. Her ne kadar yapılan ayrıntılı sözleşmelerle uyuşmazlık kaynakları azaltılmaya veya en azından öngörülebilir düzeye getirilmeye çalışılsa da ihtilaf çıkma potansiyeli en yüksek hukuki işlemlerden biri olarak görülüyor. Tarafların iradesine uygun düşen sözleşmeler ve devamındaki işlemler, daha sonra tarafların istemediği sonuçlar doğurabiliyor. Özel sermaye profesyonelleri, avukatlar ve uzmanların katkılarıyla hazırlanan Berkeley Research Group’un üçüncü Birleşme ve Devralma Uyuşmazlıkları Raporu’na göre; son zamanlarda artan jeopolitik gerilimler, yükselen enflasyon, finans ve enerji piyasalarındaki çalkantılar sebebiyle, birleşme ve devralmaların tamamlanmasından sonra, geçen yıla oranla daha çok uyuşmazlık karşımıza çıkıyor. Rapor, mevcut piyasa ortamının uyuşmazlıkların özünü nasıl değiştirdiğine dair geniş bir perspektif sunuyor.
Raporun temel bulgularına göre;
- Yüksek faiz oranları, artan enerji maaliyetleri ve küresel durgunluk olasılığı gibi makroekonomik kaygılar, sözleşmelerin değerlemeler gibi önemli bölümlerinde uyuşmazlık çıkma olasılığını artırıyor.
- Küresel salgın COVID-19’un kalıcı etkileri, Ukrayna-Rusya savaşı gibi jeopolitik gerilimler sonucundaki uluslararası yaptırımlar ve enerji güvenliği konusundaki aciliyetin, önümüzdeki yıllarda uyuşmazlıklarını sayılarını artırabileceği tahmin ediliyor.
- Geçtiğimiz sene APAC (Asya – Pasifik) ülkelerinde yoğunlaşan uyuşmazlıkların, derinleşen ekonomik ve siyasi belirsizlik nedeniyle bu sene ülkemizin de içinde bulunduğu EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesine kayacağı tahmin edilirken EMEA, izlenmesi gereken kilit bölge olarak gösteriliyor.
- Endüstrilerin dijitalleşmesine yönelik baskılar, geleneksel olarak teknoloji dışı olan birçok şirketin teknoloji şirketlerini satın alması veya onlarla iş birliği yapmasına, dolayısıyla birleşme ve devralma faaliyetlerinin artmasına neden oluyor. Satın alma yoluyla gerçekleştirilen bu dijitalleşmenin birleşme sonrası yönetimsel ve kültürel çatışmalara neden olacağı tahmin ediliyor.
- Ekonomik durgunluk ve enflasyondan dolayı fiyatların geçici ve istikrarsız oluşu, uyuşmazlıkların artmasını muhtemel kılıyor. Birleşme devralma sürecinin başlamasıyla tamamlanması arasında geçen süre, tarafların sürecin başında mutabık kaldığı değerlemeler ve varsayımların tamamen değişme ihtimalini artırabiliyor. Bu durum, sözleşmelerdeki fiyat ayarlama mekanizmalarının daha sağlam inşa edilmesine ve hatta satın alma fiyatlarının yeniden müzakere edilmesine neden olurken, değerlemeleri sert piyasa değişkenlikleri doğrultusunda uyarlanabilir hale getiriyor.
- FinTech, bu yıl kripto para piyasasındaki çöküş, mevcut sermayedeki yavaşlama ve yasal düzenlemelerdeki zorluklar nedeniyle, ihtilafların çıkması ve büyümesi ihtimali en üst sırada olan sektör olarak yer alıyor. Rapora göre, kripto para varlık fiyatlarının uzun süre baskı altında kaldığı bu “kripto kışı”nın, başarılı olamamış projelerden kaynaklanan ve giderek artan uyuşmazlıklardan dolayı gelecek yıla kadar sürebileceği tahmin ediliyor.
- Enerji sektörünün Rusya – Ukrayna savaşına bağlı olarak kargaşa içinde olması, yenilebilir enerji etrafında yatırımları artırırken, birleşme ve devralma temelli bu faaliyetlerin gelecekteki anlaşmazlıkları tetikleyebileceği öne sürülüyor. Uzmanlar, düzenlemeler şekillendikçe ve işletmeler değişen yatırımcı beklentilerini karşılamaya çalıştıkça, ESG’nin (Çevresel, Sosyal Politikalar ve Yönetişim) enerji cephesindeki uyuşmazlıklar konusunda önemli bir faktör hâline geleceğini düşünüyor.
Uyuşmazlıklara Çözüm Yolları
Rapor, 2022 yılında avukatların, müvekkillerini bu zamana kadar yapılanlardan daha kapsamlı due diligence yapmak, dava öncesi danışmanlık almak, davaya hazırlık araçlarına yatırım yapmak gibi uyuşmazlıkları daha aza indirgeyebilmek adına önleyici tedbirler almaları konusunda daha fazla teşvik ettiğini ortaya koyuyor. Rapora göre bu tedbirler, uyuşmazlıkları tamamen ortadan kaldırmasa da uyuşmazlıkların kapsamını daraltıyor.
Birleşme ve devralma ihtilaflarının 2022 yılında artış göstermesine rağmen, uyuşmazlıkların çoğu yargı yoluna başvurmadan çözülebiliyor. Bu durum, tarafların birbirleriyle olan ticari ilişkilerini kaybetmek istememesinden kaynaklanıyor. Tarafların uyuşmazlıkları çözmek adına sözleşmede belirlenen sürede iyiniyetli görüşmeler yapmaları; yönetim kurulu üyeleri gibi üst düzey yöneticilerin sorunları müzakere etmeleri, tarafların uyuşmazlığı bir üçüncü kişi (arabulucu) yardımıyla çözmeye çalışmaları dostane ve etkin çözüm yollarına örnek gösterilebilir.
Tahkim Yolu
Uyuşmazlık öncesi alternatif çözüm yollarının öngörülmesi yargılamanın uzamasına ve yargılama masraflarının artmasına neden oluyorsa, doğrudan mahkemeye veya tahkime başvurulur. Birleşme ve devralma uyuşmazlıklarında tahkim, son yıllarda sıkça tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak karşımıza çıkıyor. Hakemlerin konunun uzmanları arasından seçilmesi, yargılama dilinin sözleşme ve müzakerelerin yapıldığı dilde olabilmesi, yabancı tarafın yerel mahkemelerdeki aşina olmadığı hukuk kurallarından kaçınabilmesi, teknik konularda ayrıntılı incelemeler yapılabilmesi ve mahkemelerden daha hızlı sürede sonuçlanması gibi avantajları sebebiyle tercih ediliyor.
İşlemlerin farklı sektörlerden şirketler arasında gerçekleşiyor olması, konunun çözümü için birleşme ve devralma konusunda olduğu kadar ilgili sektörde de uzmanlığı gerektiriyor. Milletlerarası Ticaret Odasının açıkladığı erken istatistik raporuna göre, tahkim, taleplerin yüksek olduğu kapsamlı ve karmaşık uyuşmazlıklar da dahil güven duyulan ve ticari ihtilafların çözümü için tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm yolu olmayı sürdürüyor.
Ülkemizde yabancı yatırımların artmasıyla, tahkimin uygulama alanı her geçen yıl daha da genişliyor. Tahkim, uyuşmazlığı çözecek hakemi seçebilme özgürlüğü sunuyor. Hakem konu hakkında etkin tedbir kararları alabilecek genişlikte takdir yetkisine sahip oluyor ve uyuşmazlık konusunda uzman olduğundan adli yargıdaki bilirkişi incelemelerinden daha kısa sürede konuya hâkim olabiliyor. Tahkimin bu gibi ayırt edici özellikleri; özellikle uzun müzakereler sonucunda imzalanmış pay satım sözleşmeleri ve pay sahipleri sözleşmelerini konu alan birleşme ve devralma uyuşmazlıklarında, birincil çözüm yolu olarak tercih edilmesini sağlıyor.
Raporda olumsuz ekonomik koşullar ve artan enerji maliyetlerinin önümüzdeki yıl birleşme ve devralma uyuşmazlıklarında artışa sebep olacağı öngörülüyor. Satıcıların daha elverişsiz değerlemelere uyum sağlamaması halinde, yeni birleşme ve devralma faaliyetlerinde daha fazla yavaşlama görüleceği tahmin ediliyor. Ayrıca riskten kaçan ve tasarruf yolunu seçenlerin 2023’te dava veya tahkim maliyetlerine katlanmak yerine anlaşmazlıkları kendi içlerinde çözme yolunu seçeceği de öngörüler arasında yer alıyor.