Erol Tuna Vakfı’nın Eğitime Desteği Hız Kesmeden Devam Ediyor! 1918 yılında ticari hayatına başlayan ve bugün otomotiv, turizm, inşaat, perakende...
“BİZ KAZANACAĞIZ! GEZİ KAZANACAK!
Adalet Nöbeti 1005. güne ulaştı. TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu olarak Adalet Nöbetinin 1005.gününde BAOB Yerleşkesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
“BİZ KAZANACAĞIZ! GEZİ KAZANACAK!
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Arkadaşlar,
Gezi Davası Karar duruşması üzerinden 1005 gün geçti.
Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1005 gündür cezaevinde.
Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 1005. Gününü dolduran Adalet Nöbetleri vesilesiyle bir kez daha kararlılıkla belirtiyoruz;
TMMOB ve bağlı Odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız.
Siyasi iktidarın asıl cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir.
Bu sebeple en sonda söyleyeceğimizi en başta söylemek istiyoruz;
Gezi Direnişi insanlık tarihinin en onurlu, en haklı kavgasıdır. Gezi, bu ülkenin umudu, güzelliği ve içinde taşıdığı tüm renkleridir. Gezi, sokaklarda katledilen kadınların sesidir. Gezi, geleceği çalınan çocuklarımızın özgürce büyüyebilme hayalidir. Gezi direnen işçilerdir, emekçilerdir. Gezi bu ülkede bir avuç insanın karşısında ezilen milyonların sesidir.
Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak, biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler tam 1005 gündür arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın TMMOB’yi cezalandırmak istemesinin asıl nedeni TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisidir.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, yıllardır her fırsatta saldırdığı TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi ve onurlu mücadele geleneğidir.
Meslek alanlarımızın tarihsel birikimle oluşmuş temel ilkeleri çerçevesinde halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
Aydınlık bir geleceği savunma, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkma ile doğal alanlarımızı, meralarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, kamusal alanlarımızı koruma düşüncelerinin kesiştiği simgesel bir mekâna dönüşen Gezi’de, işte bu yüzden hiç çekinmeden mücadele ettik.
Siyasi iktidarın, bu umudun bastırılması, yok edilmesi için nasıl haktan, hukuktan koparak pervasızlaştıklarının farkındayız. Gezi’nin, iktidar tarafından nasıl bir korku kaynağı olarak hala canlılığını, güncelliğini koruduğunu görüyoruz.
Korkmakta haklılar. Çünkü tarihin her döneminde zalimin zulmüne karşı en yıkıcı ses, halkın örgütlü mücadelesinin sesi olmuştur.
Değerli Arkadaşlar,
TMMOB, arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerini söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelesini sürdürecektir.
1005 gün sonra inatla ve ısrarla bir kez daha haykırıyoruz; Halkın vicdanını derinden yaralayan bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.
Gezi Davası Karar duruşması üzerinden 1005 gün geçti.
Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1005 gündür cezaevinde.
Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 1005. Gününü dolduran Adalet Nöbetleri vesilesiyle bir kez daha kararlılıkla belirtiyoruz;
TMMOB ve bağlı Odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız.
Siyasi iktidarın asıl cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir.
Bu sebeple en sonda söyleyeceğimizi en başta söylemek istiyoruz;
Gezi Direnişi insanlık tarihinin en onurlu, en haklı kavgasıdır. Gezi, bu ülkenin umudu, güzelliği ve içinde taşıdığı tüm renkleridir. Gezi, sokaklarda katledilen kadınların sesidir. Gezi, geleceği çalınan çocuklarımızın özgürce büyüyebilme hayalidir. Gezi direnen işçilerdir, emekçilerdir. Gezi bu ülkede bir avuç insanın karşısında ezilen milyonların sesidir.
Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak, biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler tam 1005 gündür arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın TMMOB’yi cezalandırmak istemesinin asıl nedeni TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisidir.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, yıllardır her fırsatta saldırdığı TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi ve onurlu mücadele geleneğidir.
Meslek alanlarımızın tarihsel birikimle oluşmuş temel ilkeleri çerçevesinde halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
Aydınlık bir geleceği savunma, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkma ile doğal alanlarımızı, meralarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, kamusal alanlarımızı koruma düşüncelerinin kesiştiği simgesel bir mekâna dönüşen Gezi’de, işte bu yüzden hiç çekinmeden mücadele ettik.
Siyasi iktidarın, bu umudun bastırılması, yok edilmesi için nasıl haktan, hukuktan koparak pervasızlaştıklarının farkındayız. Gezi’nin, iktidar tarafından nasıl bir korku kaynağı olarak hala canlılığını, güncelliğini koruduğunu görüyoruz.
Korkmakta haklılar. Çünkü tarihin her döneminde zalimin zulmüne karşı en yıkıcı ses, halkın örgütlü mücadelesinin sesi olmuştur.
Değerli Arkadaşlar,
TMMOB, arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerini söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelesini sürdürecektir.
1005 gün sonra inatla ve ısrarla bir kez daha haykırıyoruz; Halkın vicdanını derinden yaralayan bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.
YORUMLAR