BULKEP: ‘Bir kuşak kayboluyor!’
Eğitim öğretimde yarı yıl tatilinin başladığı gün Bursa Laik Kamusal Eğitim Platformu üyeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğü önündeydi. “Bir kuşak kayboluyor” temalı basın açıklamasında pandemi döneminde eğitim alanında oluşan tahribata dikkat çekilerek çözüm önerileri sıralandı.
Açıklamanın tam metni şöyle: Eğitim konusunda yanlış politikalarda ısrar eden MEB, pandemiye dair aldığı kararlar ve atmadığı adımlarla sistemi kördüğüme çevirmiştir.
BURSA DERHAL YÜZ YÜZE EĞİTİM İÇİN HAZIRLANMALIDIR!
Ülkenin en gelişmiş illerinden olan Bursa’da eğitimin hali ise ülke genelindeki durumun vahametine ışık tutmaktadır. AKP eliyle gericileştirilen, piyasacılaştırılan eğitim sisteminde yükselen tek değer zaten fırsat eşitsizliğiyken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın pandemi sürecindeki basiretsizliği bu tabloyu daha da ağırlaştırmıştır.
Bakanlığın dünya çapında bir çalışma olarak lanse ettiği uzaktan eğitim sistemi, hem öğrenci hem de öğretmenler için büyük bir mağduriyet ağı yaratmıştır. UNESCO’nun 15 Ocak 2020 araştırma verilerine göre 210 ülkeden sadece 23 ünde okullar tamamen kapalıdır. Ülkemiz ise okullarını kapatan 23 ülkeden biridir. Okulları kapatarak uzaktan eğitime geçilen ülkemizde internet altyapısının kaliteli olmaması, öğrencilerin maddi ve teknolojik imkansızlıkları gibi nedenlerle milyonlarca öğrenci eğitime ulaşamamıştır. MEB’in internet desteği ve tablet/bilgisayar dağıtımı vaatleri de çocuklarımızın eğitim hakkı gibi havada kalmıştır.
Evinde internet bağlantısı olmayan ya da internetinin hızı EBA ve canlı derslere yetmeyen öğrenci oranı yüzde 19.5’tir.
Ders saati ve öğretmenin mesai kavramlarını sündürerek yok eden uzaktan eğitimdeki bu zaman mefhumumun olmama hali eğitimi tahrip etmiştir. Hafta içi akşam saatlerine ya da hafta sonlarına tanımlanan derslere öğrencilerin yüzde 29.6’sı katıl(a)mamaktadır.
Öğretmenler, uzaktan eğitimin öğrencilerin tamamına ulaşmamasındaki öncellikli engelleri sırasıyla; Öğrencilerin yeterli teknolojik olanağa sahip olmaması (İnternet vb) %83,9, herhangi bir yaptırımının bulunmaması %66,3 , veli ilgisizliği %61,6 , EBA altyapısının yetersizliği %42,9 ve öğrenciyi izleme süreçlerinin yeterli olmaması %37,1 oranlarıyla sıralamışlardır.
Öğretmenlerin yüzde 88’i uzaktan eğitimi başarılı bulmadığını söylemiştir.
Öğretmenlerin yüzde 93’ü uzaktan eğitimde öğrencilerinin gelişiminin yeterli olmadığı notunu düşmüştür.
Öğretmenlerin yüzde 90’ı, her türlü önlemin alınması kaydıyla yüz yüze eğitime geçilmesini istemiştir.
Bu araştırma Bursa’da eğitimin durumuna ışık tutsa da, sorunlar bununla da sınırlı değildir. Son birkaç yılda Bursa’da depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle 40’a yakın okul yıkılmış ve bugüne kadar kaç tanesi yapılmıştır. Eğitim İş Bursa Şubesinin diğer okulların eksiklerini gidermek için kaç okul yapılacağı, bu okul inşalarının ne zaman bitirileceğine dair soruları da İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından cevaplanmamıştır. Dolayısıyla Bursa’da ciddi bir derslik sorunu, kalabalık sınıflar problemi yaşanması kaçınılmazdır.
PANDEMİDEN KAYNAKLI KAPATILAN OKULLAR ÇOCUKLARIN İHMAL, İSTİSMAR VE RUH SAĞLIĞINA YÖNELİK RİSKLER OLUŞTURMAKTADIR.
COVID-19 Sonucu Çocuklarda Ortaya Çıkan Riskler
- Gözetimin azalması ve çocukların ihmal edilmesi.
- Çocuk istismarında, aile içi ve kişiler arası şiddette artış.
- Zehirlenme ve başka şekillerde yaralanma tehlikesi ve riskleri.
- Çocuk koruma hizmetleri üzerinde baskı veya söz konusu hizmetlere erişim eksikliği.
- Çocuk bakım merkezleri/okulların kapanması, bakım verenlerin çalışma zorunluluğunun devam etmesi, hastalanmaları, karantina/tecrit altında olmaları.
- Bakım verenler ve toplumdaki bireyler arasında psikososyal sorunlarda artış.
- Toksik dezenfektan ve alkol mevcudiyeti ve kötüye kullanımı.
- Vakaların rapor edilmesi önündeki engellerde artış.
Sosyal izolasyon ve karantina COVID-19 salgını kapsamında alınan önlemlerin başında gelmektedir. Bu süreçte dünyanın pek çok ülkesinde çevrimiçi eğitime geçilmiş, çocuklar fiziksel temas gerektiren aktivitelerden uzak tutulmuştur. Salgın sürecinde alınan bu önlemlerin gerekliliği elzemdir fakat uzun süreli okuldan ve arkadaşlarından uzakta olmak çocukların zihinsel ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilmektedir. Çocukların okul dışında olduklarında fiziksel olarak daha az aktif olduklarını,konsantre olmada güçlük yaşadıklarını, yemek ve uyku düzenlerinin bozulduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur (Brazendale ve Weaver, 2017).
Sosyal izolasyon ve karantinada günlük rutinlerinde ani ve hızlı bir değişim yaşayan çocukların ebeveynlerine daha çok ilgi istediği daha yapışkan davranışlar sergilediği ve ebeveynlerine daha bağımlı hale geldiği görülmektedir (Lee, 2020).
Dolayısıyla, salgın süresinde, okuldan, arkadaşlarından, sosyal aktivitelerden mahrum olmak zihinsel ve ruh sağlıkları için risk teşkil etmektedir. Ebeveynler, çocukların negatif yönde etkileyeceğini düşündükleri konulara çocukları dahil etmemeyi ve bu konular hakkında çocuklarla konuşmamayı tercih edebilmektedir.
Fakat çocuklar yetişkinlerin duygu durumlarının farkındadırlar. Yeterli ve anlaşılır bir açıklamanın yapılmadığı davranışlara maruz kaldıklarında ya da terk edilmişlik hissi uyandıran durumları tecrübe ettiklerinde kaygıya kapılabilirler (Mahler ve ark., 2012).
Çocukların olan biteni doğru yorumlayabilmesi için ebeveynleri tarafından verilen doğru bilgilere ihtiyaçları vardır. Ancak bu bilgiler, çocuğun anlama düzeyine göre aktarılırsa doğru ve sağlıklı yorumlamaları sağlayabilir (Christ ve Christ, 2006). Ebeveynler bazı durumlarda çocukların kaygılarını dindirmek için duygudan yoksun, çocukların anlamayacağı düzeyde teknik açıklamalar yaparlar (Krauel ve ark., 2006). Bu tarz konuşmalar ebeveynlerin duygu durumlarının çocuklar tarafından saptanmasına engel teşkil eder ve çocukların kaygılanmalarına neden olabilir ve kendi hislerini paylaşmalarını engelleyebilir.
Böylelikle çocuklar, hastalık yada salgın durumunu küçümseyebilir, abartabilir, kendilerini suçlayabilir veya geçmişteki kötü davranışlarından ötürü cezalandırıldıklarını düşünebilir (Dalton ve ark., 2019).
Bu bağlamda Çin Ulusal Sağlık Komisyonu, toplu tıbbi gözlem merkezlerinde karantinaya alınan çocuklar için bazı müdahale stratejilerini içeren bir dizi kılavuz yayınlamıştır. Bu stratejiler, çocukların ebeveynleriyle iletişim sürelerini artırmayı, çizgi romanlar ve videolar aracılığıyla çocukların hastalık bilgilerini öğrenmesini, düzenli online sosyolojik aktiviteleri, endişe, kaygı, uyku güçlüğü ve iştahsızlık gibi psikolojik belirtiler göstermeleri durumunda ruh sağlığı uzmanlarına erişimini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır (NationalHealthCommission of thePeople’s)
COVID19 gibi bulaşıcı hastalıklar, çocukların büyüyüp geliştiği ortamlara zarar verebilir. Ailelerde, arkadaşlıklarda, günlük rutinlerde ve toplumda yaşanan aksamalar çocukların iyi olma hali, gelişimi ve korunması bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, COVID-19’un yayılmasını önlemek ve kontrol altına almak için uygulanan tedbirler, çocukları korumayla ilgili riskleri ortaya çıkarmıştır.
COVID-19 ile bağlantılı damgalama ve ayrımcılık, çocukları şiddete ve psikososyal sorunlara karşı daha zarar görebilir hale getirmiştir. Hastalığı kontrol altına almaya yönelik tedbirler, çocukların korunmasıyla ilgili riskleri arttırarak olumsuz baş etme mekanizmalarına da yol açmıştır. Sosyo ekonomik dışlanma nedeniyle mevcut durumda zarar görebilir konumda olan veya aşırı kalabalık ortamlarda yaşayan çocuklar ve aileler özellikle risk altındadır.
Ruh Sağlığı ve Psikososyal Sorunlar
- Çocukların sevdikleri bir kişinin ölmesi, hastalanması veya kendisinden ayrı düşmesi veya hastalık korkusu nedeniyle yaşadığı sorunlar.
- Önceden var olan ruh sağlığıyla ilgili rahatsızlıkların kötüleşmesi.
- MHPSS (Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek) hizmetleri üzerinde baskı veya söz konusu hizmetlere erişim eksikliği.
- Tedavi birimlerinde izole edilmeye veya evde karantinaya bağlı olarak stres düzeyinin artması.
- Çocuklar ve önceden ruh sağlığı ile ilgili rahatsızlıkları bulunan ebeveynler/bakım verenler normal desteklere veya tedavilere erişemeyebilir.
- Karantina tedbirlerinin neler olduğunun anlaşılmaması toplumda, özellikle çocuklar arasında korku ve paniğe yol açabilir.
VELİLER AÇISINDAN PANDEMİDE EĞİTİM
MEB tüm çocukların kamusal eğitim hakkından sorumludur. İhtiyacı olan tüm çocukların eğitime erişim için gerekli olan tablet, bilgisayar ve internet erişimini ücretsiz sağlanmasını beklemektedirler. Bakanlık özel okullara aktarılan tüm kamu kaynaklarını kamu okullarına aktarmalıdır.
Pandemi döneminde eşitsiz eğitim koşullarında yapılan sınavlar ve değerlendirmelerin karne notlarına ve başarı ortalamalarına yansıtılması eşitsizliği daha da arttırmaktadır. Yüzyüze olmayan eğitimin notu da olmaz.
Eğitimde bunca eşitsizliğe ilaveten, çocuklarımız seçmeli ders olarak din dersleri dayatmasıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu durum MEB tarafından derhal düzeltilmeli, ders seçimleri çocuklarımızın kendi tercihlerine bırakılmalıdır.
Yüz yüze eğitimin başlaması durumunda dahi ancak seyreltilmiş şekilde eğitim devam edebileceği için, uzaktan eğitim, çocuklarımızın hayatlarının bir parçası olmaya devam edecektir. Uzaktan eğitimde çocuklarımızın bizi yanında görmeye ve desteğe ihtiyaçları var. Bu nedenle ebeveynlerden birine ücretli izin hakkı verilmelidir.
MEB’i kamusal eğitim sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz. Uyarılarımız çocuklarımızın hayallerine ve geleceğimize sahip çıkmak içindir.
Ortaya çıkan psikolojik sorunlar; ebeveynlerin özellikle annelerin Covid-19 süreci, eş ve çocuk kaynaklı olarak stres düzeylerinin artması, çocuklarda giderek artan teknoloji bağımlılığı ve yine çocuklarda görülen, yıkıcı davranışlarda bulunma, çabuk sinirlenme, aşırı ağlama gibi davranışlardır. Veliler sağlık sorunları kategorisinde bu süreçte çocuklarda uyku ve yeme ile ilgili düzenin bozulması sonucu sorunlar olduğu belirtilmektedirler. Eğitim sorunları açısından ise ebeveynlerin uzaktan eğitim süreci ile ilgili olarak çocuklarını takip etmede sorun yaşadıklarını belirtmektedirler.
BULKEP olarak altını çiziyoruz:
Tüm eğitim emekçileri öncelikli aşılanma gruplarına dahil edilmeli ayrıca öğrencilere de bir an önce aşılanma yapılması olanağı sağlanmalıdır. Anayasal olarak devletin tüm bireylere ücretsiz ve eşit şekilde ulaştırmakla mükellef olduğu eğitim hizmeti, sadece şanslı bir azınlığın lüksü olmaktan çıkarılmalıdır. Unutulmamalı ki geleceği karartılan çocuklar, bu vatanın geleceğidir. Bu iş bir memleket meselesidir!”