Anne H., Kilimli Çatalağzı İlköğretim Okulu’nda kızının şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldığını iddia ederek, okul yönetimi ve sosyal hizmetler personelinin hukuka aykırı davranışlarına karşı mücadele ediyor. Anne H. psikolojik ve fiziksel şiddet iddialarıyla gündeme gelen olaylar sonrası eğitim hakkının engellendiğini iddia etti.
“Göz temasında biraz sorun var, psikiyatri doktoru olmasam ben de anlamazdım”
“2022-2023 yılında kızım Kilimli Çatalağzı İlköğretim Okul’nda eğitime başladı. Kızımın birinci dönem öğretmeni, okul müdürü ve müdür yardımcısı kızımı hiçbir şekilde istemedi. Çocuğumda o zaman bir sorun yoktu. Psikiyatri doktorumuz bize “normal bir şekilde anlayabileceğini” söyledi. Psikiyatri doktoru, “göz temasında biraz sorun var, psikiyatri doktoru olmasam ben de anlamazdım” dedi. Doktor teşhis koydu. Bu süreçte okula başladık ama çocuğumu hiçbir şekilde istemiyorlar. Çocuğum ilk başlarda hakikaten okula alışamamıştı. Bu problem sadece bir ay sürdü. Derse girmek istemiyordu. Derse girip çıkıyordu. Öğretmenine zamanla alışacağını söyledim. Zaten çocuğumda bir şey yoktu.
“Ücretsiz personele yedi yaşındaki çocuğumu yerlerde sürükletip dışarı attırdı”
Birinci dönem öğretmeni çocuğuma şiddetli bir şekilde bağırdı ve ben öğretmenin sesini bahçeden duydum. Olayı duyan okul müdürü benden önce olay yerine koştu. Bu arada okulda ücretsiz personel çalıştırılıyor. Okul aile birliği adı altında personel çalıştırılıyor. Olayın sonrasında ben öğretmenle konuştum ve uyarıda bulundum. Davranışının yanlış olduğunu güzel bir dille söyledim. Şikayetçi olmayacağımı; fakat sizden de daha düzgün davranmanızı bekliyorum, sonuçta karşınızdaki çocuk dedim. Okul müdürü H.D.K çocuğumun durmadığını iddia ederek, tahtada resim yapmak istediği için bu ücretsiz personele yedi yaşındaki çocuğumu yerlerde sürükletip dışarı attırdı. Olayı gören öğretmen bir görgü tanığım var. Sonrasında biz Rehberlik Araştırma Merkezi’ne (RAM) gittik. RAM bize çocuğumun okula devam edebileceğini, sadece hiperaktivite sorunu olduğunu söyledi. RAM’ın sonucu okul sistemine direkt düşer. Çocuğumun okula devam edilme kararına rağmen yine de okulda istenmedi. Biz 20 Ekim’de raporumuzu aldık. Okula tekrar girmeye başladık. Öğretmenle karşılıklı bir şikayet durumu olmadı. Velileri kışkırtarak çocuğum hakkında milli eğitime şikayette bulundular.
“Sosyal Hizmetler Personeli “burada bir spastik varmış” diyerek evime geldi”
Çocuğum bu süreçte okula alışmıştı, alışmasına rağmen veliler kışkırtıldı. Okul müdürü, müdür yardımcısı sahte tutanaklar tuttu. Dosya savcılıkta mevcut ve sahte olduğu da dosyada belli. Sahte tutanaklarla birlikte Kilimli İlçe Emniyet Müdürlüğü, Kilimli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de Kilimli İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bildiriyor. Sonrasında sosyal hizmetlerden gelen ekip benim haneme tecavüz ediyorlar. Habersiz bir şekilde evime geliyorlar. 19 Ocak’ta karne gününden bir gün önce evime geliyorlar. Sosyal hizmetler personeli A.S evime geldi. Sosyal hizmetlerdeki A.S evime “burada bir spastik varmış” diyerek geldi. Ben gelen personel A.S’ye çocuğuma hakaret ediyorsunuz, polis çağıracağım, git dedim. A.S daha fazla zorlamayıp evimden ayrıldı. Bir gün sonra yine habersiz bir şekilde ilk dönemin karne günü okula geliyor. O dönem içinde de yine habersiz bir şekilde RAM’dan rehber öğretmen gönderiliyor okula. O da sahte tutanak tutuyor.
“Sosyal Hizmetler Personeli Bana Hakaret Etti”
Karne günü evimize gelmek istediler; fakat ben çocuğuma aylar öncesinden karne hediyesi olarak AVM’deki oyun parkına gitme sözü verdim, olmaz dedim. Birkaç gün sonrasına randevulaşıyoruz. Evime gelen personel çocuğumun yapmadığı şeyleri tutanak olarak tutuyor. Personel, Ö sesini duyan çocuğumun bir anda bağırmaya başladığını, kendini yerlere attığını sahte tutanağa yazmış. Benim için de “tutarsız bir insan, çelişkili ifadeleri var” diyerek hakaret etmiş. Tutanak kağıtlarını aile mahkemesine veriyor. Aile mahkemesinden bana 6 Şubat depremi sırasında kağıtlar geliyor. Enkazın altında o süreçte ben de can bekledim. İki gün sonra evrakları da aldım. Mahkeme delil istedi, ben sadece çocuğumun karnesini getirebildim. Müdür yardımcısı ve birinci sınıf öğretmeni aile mahkemesine beyanda bulunuyor. Çocuğumu okula geç getirdiğimi iddia ediyorlar. Servis kayıtları var. Ayrıca karnesinde geç geldiği gün sayısı iki gün olarak yazıyor. Çocuğumu psikiyatriste götüremediğimi beyanında bulundular. İkinci dönemde çocuğu psikiyatriste götüremedim, depremde yakınlarımdan haber almayı bekledim.
“Öğretmen A.Y.K , çocuğuma “görüyor musunuz? Spastik, öğretmen A.K.Y, “Siz kabul etmek istemiyorsunuz ama bu çocuk özürlü” dedi”
Birinci dönem öğretmeni çocuğumu istemediği için okuldan ayrıldı. Birinci dönem öğretmeninin Zonguldak’ta bir sendikanın başkanının gelini olduğunu öğrendim. Birinci dönem öğretmeninin arkadaşı, çocuğumun ikinci dönem öğretmeni olarak geldi. Zaten gelen öğretmen de bilenip geldi. İkinci dönem okulun ilk günü ben enkazdaki yakınlarımdan haber bekliyordum ve çocuğumu okula götüremedim. İkinci dönem öğretmeni A.Y.K, okula çocuğumu götürdüğümde bana “siz kötü bir annesiniz” dedi. İkinci dönem öğretmeni A.Y.K, Salı günü için veli toplantısı yapmak istedi. Ben de aile mahkemesinde mahkemem olduğu için oraya gideceğimi belirttim. Yine de toplantıya katıldım. Öğretmen çocuğumun raporu olmamasına rağmen toplantıda “sınıfımızda özel bir çocuk var” dedi. Bu duruma elinizde bir rapor mu var? diyerek tepki gösterdim. Bir tek RAM kararı var, o da sistemlerinde mevcut. Ben toplantıdan çıkıp mahkemeye gittikten sonra velilere öğretmen “bu şahısla kimse konuşmayacak” diye talimat vermiş. Hatta bir veli arkadaşımın da bu konuyla ilgili CİMER’e şikayeti var. Sonrasında öğretmen, derslere çocuğumla girmeme izin verdi. Derslerde izinli çocuğumun videosunu çektim. Çocuğumun gayet uyumlu olduğu anlaşılıyor. Cuma günü beden eğitimi dersinde çocuklar oyun oynarken çocuğum birkaç kez aynı oyunu oynamak istedi. Öğretmen bunun üzerine “görüyor musunuz? Spastik” dedi. Hocanın bu lafı üzerine “hocam sözlerinize dikkat edin” diyerek çıkıştım. Sonrasında öğretmen A.K.Y, “Siz kabul etmek istemiyorsunuz ama bu çocuk özürlü” dedi. Bu durum karşısında sözlerine dikkat etmesini ve haddini bilmesi gerektiğini söyledim. Öğretmen ile tartıştık ve ben polis çağırdım. İkimiz de karşılıklı olarak birbirimizden şikayetçi olduk. Polis ekiplerinin otomobiliyle karakola gittik. Öğretmen ile aramızda yaşanan olay sonrası savcı ikimize de takipsizlik kararı çıkarttı; ama bana uzaklaştırma kararı verdi.
“Çocuğa anason içirdi, çocuklarının yanında bulunması tehlikeli ve çantasında bıçak taşıyor”
“Çocuğa anason içirdi, çocukların yanında bulunması tehlikeli ve çantasında bıçak taşıyor” demiş benim için. Tehlikeysem neden bana takipsizlik çıkardılar? Tehlikeli değilsem neden uzaklaştırma kararı çıkarttılar? Bana kimse şahitlik yapmadı. Çocuğumu 28 Şubat’ta kamu haklarını ihlal ederek okulda rehin aldılar. Kapıyı kilitleyip çocuğumu içeride rehin tuttular. Öğretmen ve ben karşılıklı polis çağırdık. Öğretmen, sınıfta rehin tuttuğu çocuğuma “seni polis almaya gelecek” demiş. Polisle çocuğumu içeriden alacakken çocuğum çıkmak istemeyince sınıfa ben girdim. Çocuğum sıranın altına saklanmıştı. Uzun bir ikna sürecinden sonra çocuğu sıranın altından çıkarttım. Öğretmeni çocuğuma “birazdan polis gelecek seni hapise atacak” dediği için çocuğum sıranın altından çıkmak istemediğini öğrendim. Ben bir daha çocuğu göndermedim. Bizim üzerimize adli tedbir konuldu iftiralar sonrasında. Bize eğitim tedbiri konuldu. Ama bizim eğitim hakkımızı elimizden aldılar. Eğitim hakkımız engellendi. Psikiyatriste gidiyoruz. Sosyal hizmetlerde danışmanlık alıyoruz. Çocuğum o süreçte eğitim alamadı. RAM çocuğumun özel alt sınıfta olmasına karar verdi. Ben de bu durumu onayladım ve üçüncü sınıfta kaynaştırma öğrencisi olmasını istedim. Kabul edildi.
“Araştıracağız sizi, bizim her yerde adamlarımız var”
Sosyal hizmetler personeli H.K benim bütün dosyalarımı okul müdür yardımcısına usulsüz bir şekilde göstermiş. Sosyal hizmetler personeli H.K bana çocuğumun babasını sordu. Çocuğumu babasız büyüttüğümü, baba figürü olmadan büyüttüğümü söyledim. H.K adlı sosyal hizmetler personeli bana ve çocuğuma bunun üzerine ağıza alınmayacak hakaretlerde bulundu. Amaçları beni üzerinize saldırtmak: çünkü amaç çocuğumu elimden almak. H.K’yi şikayet ettim. Sosyal hizmetlerdeki bir diğer S. ise bana “araştıracağız sizi, bizim her yerde adamlarımız var” diyerek tehditvari konuştu. Bu durum üzerine ben hiçbir şey yapmadım. Çocuğum Kilimli Yüzüncü Yıl İlköğretim Okulu’nda özel eğitime gitmeye başladı. Gittiği okuldaki müdür ve öğretmen harika insanlardı. Biz bu arada psikiyatristten hafif derece otizm raporu aldık. Çocuğuma eski okulda Çatalağzı İlköğretim Okulu’ndaki öğretmeni ve okul müdürü hem psikolojik hem fiziksel şiddet uyguladı ve bu anların görüntülerini çekti. Görüntüler ortaya çıksın diye iki telefonu da inceletmeye aldık ama görüntülere ulaşamadık. Görgü tanıklarımından biri olan veli olayı gördüğünü belirterek ve çocukların imzasının alınmasını CİMER’e şikayet etti. Bunun üzerine o velinin eşini okul müdürü arayarak tehdit etti. Ayrıca Çatalağzı İlköğretim Okulu’nda ruhsatsız kantin işletiliyor ve velilere arma satarak vurgun yaptılar. Ama bu şahıslar ceza almadı, ben ceza almalarını istiyorum.
“Gitmesi gereken benim çocuğum değil onlardı.”
Çocuğumun okula geri dönmesini engellemeye çalıştılar ve bizi Plevne İlköğretim Okulu’na göndermeye çalıştılar ve başaramadılar. Çocuğumun eğitim hakkı elinden alındı. Ben bu hakkı geri almak istiyorum. Çocuğum şu an aynı binada olan Zonguldak Kilimli Çatalağzı Gaziosmanpaşa İlkokulu’nda eğitim görecek; ama gitmesi gereken benim çocuğum değil onlardı.”