Haberde Bursa

CEMAL KIRGIZ YAZDI; HERKESİN ZAMANI…

15.09.2022

Köşe yazarımız Cemal Kırgız gizli bir gerçeği kaleme aldı. Kırgız;

1995 yılı Şubat ayıydı. İsminde kulüp adı geçen, uluslar arası bir yardım kuruluşunun Gemlik Şubesi, Bulgaristan göçmenlerinin (Pomakların) yoğun olarak yaşadığı ilçenin Şahinyurdu köyü öğrencilerine verilmek üzere vitamin hapı, öksürük şurubu, diş macunu, diş fırçası ve bir takım gıda yardımını (Süt, şeker, çikolata vb) teslim etmek üzere köy okuluna gelmişlerdi.

Herkese üsten bakan, kibirli, ukala, çoğu sonradan görme taşra zengininden oluşan, sözde elitler grubu. Bir nevi, mini çaplı zenginler kulübü taşra temsilcileri… Sanki mal bağışlıyorlardı, sanki cami veya okul yaptırıyorlardı. Alt tarafı biraz daha gecikseler, çöpe gidecek olan elde kalmış ilaç ve gıda takviyelerini dostlar alışverişte görsün misali köy çocuklarına dağıtacaklardı.

Bir de gazetecileri çağırmışlar, zoraki gülümsemeleri yüzlerine maske gibi yapıştırıp, hiç birinin üzerinde oturmayan, eğreti duran sevimliliklerini takınmışlardı. İlkokul bire ve ikiye giden minik öğrencileri sevişlerinde, onlarla şakalaşmalarında bile, absürt bir davranış bozukluğu seziliyordu. Dedim ya, biraz daha gecikseler, elde kalacak, çöpe gidecek olan ilaç ve gıda maddelerini sözde yardım adı altında veriyorlardı, diye. Gerçekten de öyleydi. Hatta ötesi, ilaçların süresi çoktan geçmişti. Süt ve çikolatalar ise son ayındaydı.

Şeytan değil, bu kez melekler dürttü. Önce öksürük şurubu kutusunu aldım elime. Biz zaman olarak Şubat 1995’i yaşıyorduk, öksürük şurubu kutusunun üzerinde son kullanma tarihi olarak Şubat 1993 yazıyordu. Diş macunlarının kutularına baktım, oradan vitamin haplarına geçtim. Hepsinde son kullanma tarihleri Şubat 1993’tü. Çaktırmamaya gayret ederek, önce toplu halde konulmuş kutulardan birer ikişer kare fotoğraf çektim. Sonra da elimde delil olsun diye, her birinden birer tane fotoğraf makinesi çantasına attım.

Çakmışlardı ama. Daha doğrusu, süresi geçmiş ilaç ve vitamin kutularından birer örneği çantama atarken görmüşlerdi. Sonradan birisi itiraf etmiş, “Biz senin haber yapacağını hiç aklımıza getirmemiştik. Belki, çocuğuna veya akrabana vermek için aldığını (çaldığını-aşırdığını-arakladığını) düşünmüştük” demişti.

Zenginler kulübü olunca elleri ayakları uzundu. Benimle birlikte haberi patlatma telaşında olup, heyecanını yaşayan iki gazeteci arkadaşımızın haberini durdurmuşlardı. Benim haberim, “Yardım Skandalı” başlığıyla, Olay Gazetesinin birinci sayfasında, manşet altından verilmişti. Araya giren siyasetçi, iş adamı, kıl tüy çok olmuştu aslında ancak otobüsle gazeteye gönderdiğim haberin fotoğraf kasetleriyle birlikte süresi geçmiş ilaç kutuları, her türlü siyasetçi ve işadamının ikna kabiliyetini haber değerinin çok ama çok altında bırakmıştı.

Haber keyifliydi, güzeldi. En önemlisi, çocuklarımızın sağlığıyla oynamak isteyen, bunu yaparken de yardım kisvesine bürünen bir zihniyetin, perde arkası karanlık yönünü ortaya çıkarmış olmaktı. Olay Gazetesinde çıkınca, temsilciliğini yaptığım Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleriyle Anadolu Ajansına da gönderdim. Cumhuriyet Gazetesi de haberi bölge sayfasından verdi.

Kimse zamanının önünde değildir, yalnızca insan kendi zamanının yaratırken onu, çağdaşlarının kabullenmeyi reddettikleri biçimde yaratırlar. Çağdaşları da kendi zamanlarını yaratırlar. Herkesin zamanı farklıdır, ama kimse zamanın önünde değildir.

İyi Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’nun basın toplantısını takip ediyorum… Zaman ve mekân değişik ancak yardım adı altında işlenen günahlar hep aynı. Bursa Büyükşehir Belediyesi, benim de yakından şahit olup, uzaktan takip ettiğim bir organizasyonla, Ramazan ayında Gemlik ile birlikte Mustafakemalpaşa’da da iftar yemeği düzenlemişti. Ve bu mübarek günde yapılan iftar organizasyonunu, Ak Parti İlçe Teşkilatları benimsemiş, duyurusunu yapmış, din sömürüsü harmanlı, güzel ve kalabalık etkinliğe imza atmışlardı. Büyükşehir Belediyesi, kendi ilçe teşkilatlarına, kendi partililerine iftar yemeği vermekle itham edilmişti.

İyi Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, konuyu; ““Beytülmaldan bir hırka aşıranın cenaze namazı kılınmaz” diyerek, gündeme taşımıştı İyi Partililer, Bursalıların vergileriyle, harçlarıyla, her çeşit ödemeleriyle oluşturulan Büyükşehir bütçesinin, yalnızca iktidar partisinin emrine tahsis edilemeyeceğini vurgulamışlardı, İyi Partililere göre, Alinur Aktaş, kamu kaynağını, kendi partililerine peşkeş çekerek, kötüye kullanmıştı.

Ramazan Paketlerinin de, partililere aktarıldığı konusunda iddialar büyüktü. Halka değil, partililere yönelik, safları sıklaştıralım modeliydi bu. Öyleyse, herkesten alınan vergiler nereye, kimlere, ne için harcanıyordu?

Şimdi de, 6 Milyon tutarındaki 60 bin adet eğitim çekinin partililere dağıtıldığı öne sürülüyor. CHP İl Başkanı İsmet Karaca sosyal medya hesabından konuyu kamuoyuna duyurdu. İyi Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’da tüm konuların takipçisi olacağını ifade ederek, teşkilatıyla birlikte basın toplantısı yaptı.

İyi Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’nun ve İyi’lerin basın toplantısında söyledikleri ve dikkat çektikleri konuların özeti şöyle:

Ramazan ayında AKP’nin parti olarak verdiği Bursa ve ilçelerindeki iftarların maliyetini karşılayarak yaptığı partizanlıkla tepki toplayan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, şimdi de eğitim yardımı çeklerini yine büyük çoğunlukla AKP’li ailelere dağıttığı ortaya çıktı.

Toplam tutarı 6 milyon TL’yi bulan 60 bin adet eğitim yardımı çekinin muhtarların belirlediği listeler yerine, AKP’nin mahalle temsilcilerinin hazırladığı listelerdeki partililere dağıtılmasına sert tepki gösteren İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, “Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmak, kendinden olmayanları ötekileştirmek, bunların topunun fıtratında var. Sayın Aktaş’ın, ‘Bizden olmayanlara su yok!’ anlayışını şiddetle kınıyorum. Bunun adı tek kelimeyle vicdansızlıktır” dedi.

Çok sayıda mahalle muhtarının bu adaletsizliğe adeta isyan ettiğine değinen Başkan Türkoğlu, ‘Mahallemizde Büyükşehir Eğitim Çekleri dağıtımı Ak Parti mahalle temsilcisi aracılığı ile yapılmaktadır, muhtarlığımızla bir alakası yoktur. Mahalle halkımızın bilgisine arz ederim’ diye haykıran muhtarımızın haklı isyanını Bursalı hemşehrilerimizin vicdani takdirlerine sunuyorum” şeklinde konuştu.

Türkoğlu şunları söyledi:
“AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin partizanlık vukuatlarını bir bir dile getirmekten vallahi de bıktık, billahi de bıktık.
Biliyorsunuz daha yakın geçmişte, üstelik Ramazan gibi kutsal bir ayda, AKP’nin Bursa ve ilçelerinde verdikleri onbinlerce kişilik iftar yemeklerine sponsor olmuştu Bursa Büyükşehir Belediyesi.
Üstelik hatırlayın;
Bunu biz değil kendileri yazılı olarak itiraf etmişlerdi.
AKP’nin Gemlik ve Mustafakemalpaşa İlçe başkanlıklarınca yapılan açıklamalarda, ‘Partimizin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı katkılarıyla düzenlediği iftarımıza tüm halkımız davetlidir” denilerek, somut belgeli, açık bilgili duyurular yapmışlardı.
O günlerde biz de çıkmış, “Beytülmaldan bir hırka aşıranın cenaze namazı kılınmaz” diyerek, Bursalıların vergileriyle, harçlarıyla, her çeşit ödemeleriyle oluşturulan Büyükşehir bütçesinin, yalnızca iktidar partisinin emrine tahsis edilemeyeceğini haykırmış, bunun aslında Sn. Alinur Aktaş’ın, görevini kötüye kullanarak kamu kaynaklarını usule uygun kullanmayarak suç işlediği anlamına geldiğini vurgulamıştık.
Çok açık bir biçimde suçüstü yakalanan Sn. Aktaş, her zamanki gibi suskun kalarak işi pişkinliğe vurmuştu.
Anlaşılıyor ki, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı; vatandaşı ayırmayı, iktidar partili olanları kayırmayı, geri kalanları da ötekileştirmeyi alışkanlık haline getirmiş.
İşte şimdi de eğitim yardımı çeklerinin dağıtım skandalıyla karşı karşıyayız.
Biliyorsunuz Sn. Alinur Aktaş yeni eğitim döneminin başlangıcı öncesinde, ihtiyaç sahibi ailelere eğitim yardımı çeki dağıtacaklarını alay-ı vala ile açıklamıştı.
20 bin aileye 100’er liralık 3’er kırtasiye çeki verileceğini gururla duyuran Sn. Aktaş, toplamda 60 bin adet olan bu desteğin 6 milyon TL’lik bir maliyeti olacağını, bu yolla ihtiyaç sahibi ailelere bir nebze destek olacaklarını ifade etmişti.
Doğrusu bu ya;
Şayet doğru bir tespitle ve adil bir dağıtımla gerçekleşirse, bizler de bunun isabetli bir hizmet olacağını düşünmüştük.
Ne yazık ki bir kez daha yanıldığımızı gördük.
Meğer huylu huyundan vaz geçmemiş, Bursalıların tamamının başkanı olduğunu yine unutan Sn. Aktaş, bu konuda da sadece kendi partililerine hizmet etmeyi tercih etmiş.
Peki bu kez kim diyor bunu?
Dağıtım listelerini oluşturan, ancak oluşturdukları bu listelerin dikkate alınmadığından, gerçek ihtiyaç sahibi vatandaşlara mahçup oldukları için isyan eden muhtarlar söylüyor.
Bu konudaki tepkisini sosyal medyadaki sayfasına kadar taşıyan bir muhtarımız bu durumu bakın nasıl açık ve net biçimde izah ediyor.
‘Mahallemizde Büyükşehir Eğitim Yardımı Çekleri dağıtımı Ak Parti mahalle temsilcisi aracılığı ile yapılmaktadır, muhtarlığımızla bir alakası yoktur. Mahalle halkımızın bilgisine arz ederim…’
Gerçek ihtiyaç sahibi mahalle sakinlerinin mağduriyetini ve bu durum karşısında bir şey yapamamanın mahcubiyetini başka türlü nasıl dile getirebilirdi ki Sn. Muhtarımız?
Muhtarımızın bu haklı isyanını Bursalı hemşehrilerimizin vicdani takdirlerine sunuyorum.”
Aynı konuya değinen bir başka mahalle muhtarımız da konuyla ilgili madde madde bir serzenişte bulunuyor.
En sonunda da diyor ki;
‘Ben belki mahallemin daha az nüfusa sahip olduğu ve çok sayıda ihtiyaç sahibi olmadığı için yaşamadım ama çok muhtar arkadaşımdan bu hususta rahatsız olduklarını, sitem ettiklerini duydum. Temennim, kim ne yardım yapıyorsa vatandaşın onu tanıması, isim listesini bilmesi ve kime ne yardım yapıldıysa, herkesin bilgisi dahilinde yapılmasıdır..’
Yıldırım’da diğer bir muhtarımızın haykırışına bakın;
‘Bu şehirde iktidar yanlısı muhtar değilsen vay haline vay. Kısaca yalakalık yapacaksın ki, vatandaşın işini yapsınlar!’
Yine ‘Mağdur Muhtar’ adı altında gösterilen bir tepki var ki, durumu net özetliyor.
‘Ben de bir mahallenin muhtarıyım. Duydum ki, kendi adamları tarafından dağıtım yapılmış. Bizim hazırladığımız listeden yardım alan tek kişi yok. İnsanlar kapımızda kuyruk oldu ama bizim bu konuyla alakamız olmadığını kimse vatandaşa söylemiyor. Muhtarlar kullanılıyor ama adam yerine konulmuyor.’
Tepkiler, isyanlar, kınamalar, serzenişler işte böyle uzayıp gidiyor.
Hangi birini dile getirelim Sayın Aktaş?
Hoş, sen yine kulağının üzerine yatacaksın. Üç maymunu oynayıp; ‘Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum’ diyeceksin.
Ama sabret az kaldı.
Bütün bunları çok net duyacağın, bariz olarak göreceğin, çok iyi bileceğin ve de vatandaşa hepsinin hesabını sandıkta vereceğin günlere az kaldı.
Bursalılar partizanca verilen hizmet anlayışını geçmişte affetmedi, şimdi de affetmeyecek, gelecekte kim aynısını yapmaya yeltenirse onu da affetmeyecek!
Vatandaşı ayırarak, kayırarak, ötekileştirerek, kamu kaynaklarını yandaşlara harcayarak hizmet etmenin vebali, hem bu dünyada hem de huzuru mahşerde çok ama çok büyüktür.
Allah kimseyi böyle bir vebali üstlenmekle ve de kimseyi böyle bir günaha ortak olmakla, aracılık etmekle sınamasın…”

Selçuk Türkoğlu’nun Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleri ve yöneticileriyle birlikte yaptığı basın açıklamasının özeti böyle.

Çok değil, 10-15 yıl önce Kaymakamlar, il ve İlçe Başkanları mahalle ve köy muhtarlarına, “Yeniçerilerimiz” diyor, onları el üstünde tutuyor, halkla aralarında bir köprü olarak nitelendiriyorlardı.

Şimdi, muhtarlara tarafsız olmayın temennisi ölçeğinde, bizdensin, onlardansın muamelesi yapılıyor. Sosyal Medya olmasa, İyi Parti Bursa İl Teşkilatı olmasa, muhtarların bu konulardaki isyanları ortaya çıkmayacak, kimse bunları bilmeyecek.

Süresi geçmiş vitamin hapları, diş macunları, öksürük şuruplarından, ramazan ayının ruhuna aykırı, siyasi malzeme devşirilen günlere, buradan da yakın tarihimizde yaşadığımız gibi, ramazan gıda yardımlarından, üç kuruşluk eğitim yardım çeklerinin yandaşlara verilmesine… Gerçekten de, nereden nereye? (Gerisini kaldıysa hukuk halledecek. İyi Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, yargı sürecini başlattıklarını, takipçisi olacaklarını ifade etti.) Bu arada, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’tan bir açıklama gelirse, sayfalarımız, kelimelerimiz kendisine de açıktır.)

Zaten, açıklanan Toplu Konut Projelerinde de halka yönelik bir şey yok… Ulu Cami ve Hanlar Bölgesi dışında, Bursa Halkına yararlı bir durum var mı? O da yok. Gemlik CHP’li Belediyede ya, işte oraya yine hiçbir şey yok. Başlanılmak toplu konutların ihalesine de kimse girmeyince, deprem riski en yeksek ilçe olan Gemlik’e yine 600’ün 200’ü muamelesi çekildi.

Zaten, 5-6 bin ortalama gelirle, kimsenin toplu konut, dükkân falan alacak hali de yok. Yardım niyetine onları da partililerine dağıtıverirler artık…

Bursa’nın birçok mahallesinde, o mahallelerin kahvehane ve çay ocaklarında gazete olmaması dikkatimi çekmişti. Mahallelerde, gazete, dergi satan bayilerinde olmamasına anlam veremiyordum.

Şimdi, anlıyorum.

Eskiden yardım adı altındaki sömürü, “yardım skandalı” olarak manşetlerden veriliyordu. Şimdi, muhtarları ve muhalif siyasi partileri takip et, yeter. Gazete, dergi okuyup, gözlerini niye bozacaksın ki?

Zaten gazeteciliği ve yazarlığı da, zaman ile birlikte değerlendirirsek, “Gazetecinin, yazarın zamanının bir gün herkesin zamanı” olacağını söyleyebiliriz. Şimdi ki zaman gibi, bir bölümün anlarının şahitliği değil…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>