Haberde Bursa

Cemal Kırgız yazdı; “OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK…”

21.10.2022

Köşe yazarımız Cemal Kırgız; bir olayın perde arkasını kaleme aldı. Kırgız; Temmuz 2022’de Belediye Başkan Yardımcısı olarak atanan Karabük İl eski Emniyet müdürü Serhat Tezsever, görevinden istifa ettiğini açıkladı…

15 Temmuz 2016 gecesi.

Karabük Emniyet Müdürü, Gemlik’in gurur kaynağı Serhat Tezsever, Ankara’dan gelen talimatı ikiletmez. Fetö yanlısı darbeci bir albayı, Ankara’dan gelen talimat üzerine derdest edip gözaltına alır. Ancak bu darbe girişimi dönemin Karabük Valisi tarafından engellenmek istenir. Vali başarılı olamaz, Serhat Tezsever, darbeci albayı yaka paça gözaltına alır.

Serhat Tezsever’in Fetö ile mücadelesi çok daha öncelere dayanır. İstanbul’da terör ve istihbarat birimlerinde çalışırken, aynı zamanda askeri yapıyı ve polis teşkilatını kanser gibi sarmaya başlayan FETÖ ve onun altın neslinin iç yüzünü görmüş, ilgili birimlere anlatmış, bu paralel yapıyla mücadele etmek gerektiğini o hain darbe girişimi gecesinden yıllar önce ortaya çıkarıp, mücadele etmiş bir devlet memurudur.

Sonra Bursa’ya gelir Serhat Tezsever. Bursa Emniyet Müdürlüğünde de Fetö hücreleri vardır. Serhat Tezsever hedeftedir. Kendilerine biat etmeyenlerden intikam almayı doğal gören bu hain şebeke, Tezsever Emniyet Müdür Yardımcısı olduğunda da aktiftir. Onu pasifize etmek için, aktif olmayan Emniyet birimlerini kendisine bağladılar. Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi de FETÖ tarafından teslim alınmıştı.

Bundan sonrasını 2 Haziran 2022 tarihli Bülent Civanoğlu yazısından okuyalım:

Günümüzde Asayiş Şubesinin bulunduğu Acemler Emniyet binasının üst katlarının en dibinde bir oda verdiler. Hiçbir görev almadan Serhat Tezsever, sabah gelip akşam gidiyordu. Bu sırada FETÖ’cü polislerce adeta teslim alınmış şubelerin başında Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi (KOM) geliyordu.

Bu şube Serhat Tezsever’in odasının bulunduğu Acemler’deki Emniyet ek hizmet binasındaydı. KOM Şube, birkaç gün önce operasyon yapmış, görevde olan  AK Partili bir bakanın ağabeyini gözaltına almıştı.

Operasyon, gözaltındaki isimlerin Bursaspor’un paralarını zimmetine geçirdikleri iddiasıyla başlatılmıştı. Soruşturma sürerken Serhat Tezsever, odasının bulunduğu binadaki KOM Şube Müdürlüğüne bir meslektaşını ziyaret için giriyor. O şubede görevli emniyet amiri bir meslek büyüğünü görünce ayağa kalkıyor, elini sıktıktan sonra kendisine bir çay söylüyor.

Karşılıklı çay içip sohbet ederken, koridordan ifade için bakanın ağabeyini geçiriyorlar. Bu sırada açık olan kapının önünde Serhat Tezsever, daha önceden tanıdığı bu kişi ile göz göze gelince “geçmiş olsun” diyerek sohbetine devam ediyor.

Birkaç dakika sonra odaya dönemin KOM’dan sorumlu emniyet müdür yardımcısı, KHK ile meslekten atılan altın çocuk A.T. giriyor.

Serhat Tezsever’e “Bakan’ın ağabeyine nasıl geçmiş olsun dersin?” şeklinde başlanıyor söylenmeye. Konuşma tartışmaya dönünce Serhat Tezsever konunun uzamaması için şubeden çıkıyor.

Emniyet Müdür Yardımcısı A.T. boş durur mu!.. Hemen koridordaki polisleri şahit göstererek tutanak tutuyor. Tutanakta Serhat Tezsever’in sanığı görünce ayağa kalktığını ve “Ağabey geçmiş olsun” diyerek, elini öptüğünü yazdırıyor. Tutanağı da kaptığı gibi hemen işlem başlatarak, adliyede alıyor soluğu.

Şu anda FETÖ’den ihraç olan dönemin altın savcılarından F.G.’nin kapısına soluk soluğa dayanarak olayı ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu arada belirtelim, o savcı FETÖ üyesi olmak suçundan KHK ile ihraç edildi ve Sakarya’da tutuklanarak cezaevine kondu.

Savcı F.G. yıllarca kendileri ile mücadele eden ve üstüne üstlük biat etmeyen Serhat Tezsever ismini duyunca adeta hamamdaki Arşimet gibi “Evreka” diye bağırarak davayı açıyor. Serhat Tezsever, hakkında hapis cezası istiyor.

Amaç, bu emniyet müdürünü hem hapse sokmak, hem de meslekten atmak. Rezil rüsva edip haysiyetsiz göstermek. Ama ilahi adalet devreye giriyor. Dava ağır cezada görülürken, FETÖ’den korkmayan Serhat Tezsever’in, ziyaretine gittiği dürüst ve namuslu emniyet amiri olayı tüm çıplaklığıyla anlatınca dava düşüyor ve Serhat Tezsever’e kurulan bu kumpas bozuluyor.

Daha sonra 17/25 Aralık sonrası, Tezsever gibi emniyet mensupları teşkilatın FETÖ’cülerden temizlenmesi için gözünü budaktan sakınmadılar. 15 Temmuz darbe girişiminde canları pahasına direnenler olarak en ön safta yer aldılar.

Bugün gelinen noktada yıllarca devletin içine sızan örgütle mücadele eden bu isimleri bırakın ödüllendirmeyi, başlarını okşamayı, adeta intikam alırcasına emekli ve tasfiye ediyorsunuz. Bu kişileri FETÖ ile mücadelede kullanacak ve görevlendirecekken sessiz sedasız teşkilattan uzaklaştırıyorsunuz…

15 Temmuz gecesi şehitler veren, FETÖ’nün darbe girişimine cansiperane karşı koyan teşkilatı bu uygulamalarla budamaya çalışmış olmuyor musunuz?

Bülent Civanoğlu’nu tebrik ediyorum.

“At izi it izine karıştı” demişti eski bakanlardan birisi.

AKP’nin AKP ile AKP’nin Fetö ile AKP’nin daha bilmem kaç yüz tane tarikat ile devleti bölüşme veya bölüşememe savaşı, binlerce onurlu, gururlu, vatansever devlet adamının başını yedi.

Gemlik’in sevilen simalarından Hakan Uzunkaya’nın amcasının oğlu Celal Uzunkaya mesela.

2014-2016 yılları arasında İzmir Emniyet Müdürü ve 2016-2018 yılları arasında Antalya Emniyet Müdürü görevini yürüttü. 2 Nisan 2018 tarihinde Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Müsteşar Müşavirliği görevine atandı. Müşavirlik görevini yürütürken 25 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Emniyet Genel Müdürü olarak atandı. 18 Temmuz 2019 tarihinde görevden alınarak İçişleri Bakanlığı Müşavirliğinde görevlendirildi.

Fetö ve Fetövari kumpaslarla geçti ömrü.

Vatanseverlik, liyakat, onur, gurur, devlet ciddiyeti, kadim devlet gelenekleri ayaklar altında. AKP ve Fetö borsası yaşamımızı şekillendiriyor. Yaşamlarımızı mahvetmeyi sürdürüyor.

Polis çocuğuyum. Vatansever polislerin, siyasi iktidarın ayak oyunları nedeniyle neler çektiğini, hangi sürgünlerde, nasıl itibarsızlaştırılmak istendiğini iyi bilirim. Özellikle sağcı ve dinci iktidarların, vatanseverlikle, liyakat ile onur, gurur, aile şerefi ile ilgilenmediğini, kendilerine biat eden onursuz, gurursuz, haysiyetsiz yandaşlarıyla devlet yönetmeye kalktığını da iyi bilirim.

MC Hükümetleri döneminde, rahmetli babam da yazılı sınavları, geçip, rütbe ve liyakat açısından hak ettiği halde komiser yapılmamıştı. Şimdilerde de aşina olduğumuz gibi mülakatta elenmişti. MC Hükümetinin sınavı yapan yavşak müfettişleri, sözlü mülakatta önce ezan okutturmuş, sonra birkaç dua okumasını istemiş, bunları da tamamlayınca, babama şu saçma soruyu sormuşlardı.

“Hollywood’un Başkenti neresidir?”

“Marilyn Monroe!”

“Sen bizimle kafa mı buluyorsun?”

“Ya siz?”

Bu kadar,  rahmetli babam komiser yapılmadığı gibi, o memleket senin, bu memleket benim, geçici görevlendirmelerle sürgün üstüne sürgün yemişti. Ailesi var mı, yok mu, ne yerler ne içerler? Baba, eş, evlat özlemi çekerler mi, çekmezler mi? Olsun, birkaç badem bıyıklı veya faşist yalakaları komiser oldu ya, o yeter. 2016 darbesine giden süreçlere bir de hep bu açıdan baktım ben. Ülkenin geldiği durumu da böyle değerlendirin lütfen.

Temmuz ayında Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan’ın önerisi, teşviki, ısrarı ve inisiyatifi ile Serhat Tezsever Gemlik Belediye Başkan Yardımcısı oldu.

“Oldukça değerli bir devlet memurunun onuru, gururu, haysiyeti zedelenmesin, kırılan moral motivasyonu yerine gelsin. Gemlik’te birlikte çalışalım, Birlikte hizmet edelim. Bizlere de ağabeylik yapsın” diye bu teklifi yaptım. Gemlik’e hayırlı uğurlu olsun” demişti, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan…

Zabıta Teşkilatı ve İnsan Kaynaklarından sorumlu devlet memuru kadrosundan Belediye Başkan Yardımcısı oldu Serhat Tezsever.

MHP’li, ülkücü jenerasyondan olduğu konuşuldu bir süre. Belediye Meclisinde hoş buldum konuşması da tartışıldı epeyce ilçede. Gemlik’te birçok medya organından canlı yayınlanan o belediye meclisi toplantısında dikkatleri üzerinde topladı Serhat Tezsever. Bir elinde tespih, kendisini eleştirenlere, “hain” diyerek, kahramanlıklarını, “kahramanlıklarını kahramanlıklarım” cümlesiyle pekiştirerek, halkın ve basının defalarca yazdığını söyledi gururla.

Dışarıdan gelse, Gemlikli olmasa, kimse tanımasa, Gemlik kamuoyunun, yüksek sesle eleştireceği konuşma ve davranışlardı bunlar. Ama o Gemlikliydi. Ve üstelik FETÖ ile mücadele etmiş, FETÖ-AKP çekişmesi kurbanı bir Emniyet Müdürüydü. Duymazdan; görmezden gelindi “hain” içerikli, elde tespihli sert konuşması. Aksine, alkışlandı, gurur duyuldu, sempati ile benimsendi, desteklendi.

İlk bir ay kafasını bile kaldıramadı Serhat Tezsever. O kadar çok seveni vardı ki, belediye başkan yardımcılığı ofisi dolup taşıyordu. CHP’li Belediyenin başkan yardımcısı olmuştu. Ancak AKP, MHP gibi Cumhur ittifakı ilçe yöneticileri başta olmak üzere tüm siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, muhtarlar, odalar, sendikalar, halk ziyaret etme yarışına girmişti.

Bu kararı kimseye danışmadan alan Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan konusunda da şüpheler ortadan kalkmış oluyordu. Mehmet Uğur Sertaslan, ülkücü kimliğiyle bilinen, FETÖ mağduru, iktidar hedefindeki bir Emniyet Müdürüne sahip çıkarak, kamuoyunun da takdirini toplamıştı. Gemlik’te toplumsal barışın nasıl sağlanacağını çok iyi biliyordu Sertaslan!…

Serhat Tezsever ile 8 Kasım 2015 tarihinde Gemlik Kitap Fuarında tanışma imkânı bulmuştum. “Milli Güvenliğimiz içinde İstihbarat” isimli kitabını imzalı olarak satın almıştım. 17-25 Aralık süreci yeni bitmiş, Mit Başkanına 7 Şubat kumpasının üzerinden henüz 3 buçuk yıl geçmişti. Bir Emniyet Müdürünün yazdığı başyapıt olarak nitelendirebilirim bu kitabı. (Sahi, ölesiye savunan, peşinden koşup haykıran, istifa sonrasında belediyeye sallamayı marifet sayan kaç kişi Serhat Tezsever’in bu muhteşem kitabını okudu?) Sonraki süreçte de bir iki görüşmemiz olmuş, sosyal medyadan da birbirimizi takip etmiştik.

Göreve başladığı gün, kendi sosyal medya hesabımdan “Siyaseten değil; kalben hoşgeldin müdürüm! Yengeç Sepeti Sendromu Genlerine işlemiş bu lanetli kentte yolun açık olsun. Hiç bir şey olmasa da yeni kitapların için bol bol ruh, insan, karakter ve yalan yanlış ve kısmen de doğru istihbarat biriktireceğine eminim. Başarılar diliyorum!…” diye yazmıştım.

Öyle oldu.

Yengeç Sepeti ruhlarına işlemiş, bir lanetli kent olan Gemlik, hem Mehmet Uğur Sertaslan’a, hem Serhat Tezsever’e, hem de sosyal medya şampiyonlarına bir kez daha ders vermiş oldu.

Hiçbir şey olmadı çünkü. Serhat Tezsever, bol bol ruh, bol bol insan, bol karakter biriktirdi. İstifa dilekçesinde, belediye yöneticilerinin, kendi aralarındaki yazışmalarda, aleyhinde konuştuklarını ifade etmekte Tezsever. Bu da, yalan yanlış, kısmen de doğru istihbarat biriktirme tespitimi maalesef doğruluyor.

Gemlik halkının samimiyetsiz, çıkarlara dayalı genel geçer yakınlığını, çabuk unuttuğu ve bir başkasına da aynı şekilde davranabileceği teveccühünü yanlış değerlendirdi Serhat Tezsever. Sokaklara, caddelere, halkın içine saldı kendini. Bir küçük su birikintisini, sel ile karıştıran ve bunu abartarak belediyeye yüklemeyi siyaset sanan yapılar, bunların arkasındaki trolleri, bir milletvekili bile çıkaramayan Gemlik’in, her tarafından siyaset fışkırdığını anlayamadı mesela. Belediye içi, parti içi hizipleşmelerde, kendisine en çok yalakalık yapanların, aslında en iyi yalancılar olduğunu da çözemedi Serhat Tezsever. Dezenformasyonun başkentinin Gemlik olduğunu da bilemezdi elbette.

İstihbarat sandığı, sorun sandığı halk hezeyanlarının, trollerin her söylediği ile doldu taştı Serhat Tezsever. Kimi siyasetçilerin dışarıdan ve içerden yıkamadıkları kimi belediye başkan yardımcılarını, kasıtlı olarak hedef göstermelerini de çözemedi. Birlik beraberlik içinde hareket edilip, kol kırılır yen içinde kalır hesabı güden, belediye yöneticilerine de bu nedenle kulak asmadı. Gemlik’in aslında, sağcı, faşist bir zihniyette olduğunu, tarih boyunca her daim sosyal demokrat iktidarları dedikodularla yıkma peşinde olduğunu da algılayamadı.

Zaten FETÖ ile iktidar ile hukuki ve mesleki mücadele sinirlerini yıpratmıştı. Zaten, Emniyet Müdürlüğüne geri dönmeyi hedefliyordu. Bir de Gemlik’in bütün sorunları üzerine yüklenmişti. Ya da gerçekten öyle sanıyordu. Oysa kendisine sadece Zabıta Teşkilatı, Personel işleri ve ağabeylik görevi verilmişti. O, polislikten gelen alışkanlığıyla daha fazlasını, daha çoğunu yapmak istedi. O daha fazlasını, daha çoğunu yapmak isterken, sinirleri de daha fazla daha çok yıprandı.

Gemlik Yüzbaşı Şehit Cemal’den sonra, başka kahraman istemiyordu. Serhat Tezsever bunu nerden bilsin ki?

Ağustos’u Eylül’ü sokaklarda geçirdi. Z Kuşağının ilgi gösterdiği konserleri, Sinema Festivalini, Zeytin Festivalini, Kentsel Dönüşüm projesini pek umursamadı. Uzman istihbaratçı olarak, Gemlik’in çakma istihbaratına inanmayı seçti, sorunlar, sorular, dertler, tasalarla dolup taştı.

Gemlik’i gerçekten iyi biliyorum.

Gemlik’in siyasal İslamcılarını mesela çok iyi tanıyorum. Solcularla en başlarda çok iyi geçinirler. Fikirlerinden, yeteneklerinden, kalemlerinden, duruşlarından, toplumsal yansımalarından, ikna kabiliyetlerinden olabildiği kadar iyi yararlanmak isterler. Ama hep bir kullanma süreçleri vardır. Onun sonuna geldiğinde, özlerine dönerler. Yaşadım, sınandım, iyi biliyorum. Sonra, peşine vajina salak bir polisi takarlar önce. Ardından, yeteneksiz ve çapsız birini yanına yardımcı olarak verirler. O da yetmedi, çalıştığın ofiste de göz kulak olsun diye yanında birini tutarlar. Trollerle itibarsızlaştırma yarışına girerler, dik durmazsan canına okurlar. Dik durursan da Cemal Kırgız olursun.

Aradan yıllar geçer, ofisinde sana göz kulak olsun diye tutulan sözde dinci, rakıya başlar. Yeteneksiz, çapsız sözde gazeteci amatem de tedavi görür. Vajina salak polisin de esamisi okunmaz. Yani, siyasal İslamcılardan solculara pek hayır gelmez. İstihbarat elemanları da, kendileri kadardır işte.

Sağcılar için de böyledir. Eninde sonunda yağdanlık, biat eden, çapsız, çok amaçlı olarak çok kullanışlı tipleri tercih ederler. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ama sosyal demokratlarla, günümüzün MHP’sindeki ülkücüler de çay kahve içmek dışında pek anlaşamazlar. Solcular, solcularla birlikte olduğunda da korkmayın, devrim falan olmaz. Fraksiyonlara bölünerek, ayrılırlar.

Yani siyaset bitmiştir. Liyakat döneminin başlama süresi ise geçmiştir.

Neticede Emniyet Müdürü siyasetçi değildir. Siyasetçi de memur değildir.

İçerden, dışarıdan gelen dezenformasyon herkesi yıpratır. Sinirlerini gerer. Bir kıvılcım yetecek hale gelir herkes.

Seçim dönemi başlamıştır.

Belediye Başkanı, Belediye Başkan yardımcıları, daire müdürleri periyodik toplantı için bir araya gelirler.

Belediye Danışmanı, yaklaşan seçimlere dikkat çekerek, daire müdürlerinin sunduğu projeler üzerinde herkesin çok çalışması gerektiğini söyler. Belediye Başkanı çok çalışmalıdır, daire müdürleri çok çalışmalıdır ancak belediye başkan yardımcılarının boza pişmeli çok paralanmalıdır.

Emniyet Müdürü ayağa kalkar;

“Sen kimsin ki, benim sırtımda boza pişiriyorsun, ben senin sırtında boza pişiririm” diye bağırır.

Belediye Başkanı ortamı sakinleştirmek ister.

“Ağabey otur, kötü bir şey yok” diye mırıldanır.

Emniyet müdürü çok öfkelidir.

“Sen de kes lan!” sözleri çıkar ağzından.

Sonra sandalyeye tekme atarak kapıya yönelir. Emniyet Müdürü öfkesi kabarmıştır bir kere, kendini tutamaz.

Basar küfrü…

Belediye Başkan yardımcısı kadınlar vardır, daire müdiresi kadınlar vardır. Ama dinlemez Emniyet Müdürü. Söylene söylene çıkar kapıdan. Herkesi şok içinde bırakan, istifaya giden sürecin finali böyle olur.

Kendisine en büyük tepkiyi veren de kadın belediye başkan yardımcısı olur. Emniyet Müdürü şiddetli biçimde odayı terk ederken, kadın belediye başkan yardımcısını sakinleştirmekte kolay olmaz. Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan’da o an kararını verir. Serhat Tezsever’in istifası istenir ve o istifa 5 gün sonra gelir.

Olayların ardındaki gerçek ve trajik bir Gemlik öyküsünün özeti budur.

En baştan uyumsuz görünen bu birliktelik, nihayetinde maraz doğurur.

Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, ““Oldukça değerli bir devlet memurunun onuru, gururu, haysiyeti zedelenmesin, kırılan moral motivasyonu yerine gelsin. Gemlik’te birlikte çalışalım, Birlikte hizmet edelim. Bizlere de ağabeylik yapsın” diye bu teklifi yaptım. Gemlik’e hayırlı uğurlu olsun” demişti.

“Oldukça değerli olan belediye başkan yardımcılarımın, daire müdürlerimin, kadın personelimin ve kadın yöneticilerimin onurunu, gururunu, haysiyetinin zedelenmesine izin veremem.” dedi bu kez.

Gemlik Son Nokta Gazetesi Okuru değerli eğitimci Sabahattin Özcan, istifa haberinin altına şu yorumu yaptı:

“Serhat Başkanın istifasına üzüldüm ama şaşırmadım. Bu istifa Uğur Başkana yapılabilecek en büyük uyarı ve de iyiliktir. Umarım gerekenler yapılır.”

Bütün gece sosyal medyada yapılan, atılıp, tutulan tüm yorumlara kapak olabilecek bir yorumdur bu.

Gemlik’i tanımak.

Devlet Ciddiyeti.

Belediye Ciddiyeti.

İşte bütün mesele bu!

Bence de en iyisi oldu…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>