Haberde Bursa

COVID-19, 2020 MARTTAN ÖNCE DE TÜRKİYE’DE VARDI

07.03.2021

Prof. Dr. Ahmet Saltık, Bursa Tabip Odası’nın 14 Mart Tıp Haftası Etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği online panelde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayıların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Ortaya çıkan 100 vakadan sadece 11’i açıklanıyor, 89’u açıklanmıyor” dedi.

Bursa Tabip Odası 14 Mart Tıp Haftası Etkinlikleri kapsamında bir dizi etkinliğe imza atıyor. 5 Mart Cuma günü Zoom üzerinden gerçekleştirilen ve Oda’nın sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan etkinlikte Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, pandemi ve pandemi yönetimini değerlendirdi. Panelin moderatörlüğünü BTO Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan üstlenirken, ‘1. Yılında Salgını Yönetebildik mi? İmdat, Epidemiyoloji ve Sosyal Devlet!’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Saltık, Türkiye’nin ve dünyanın son bir yıldır ciddi bir salgınla yüzyüze olduğunu belirtti.

DEVE KUŞU GİBİ DAVRANILDI

Saltık, “11 Mart 2020’de Sağlık Bakanı ‘Bizde de koronavirüs vakası var’ demişti. İlginçtir ki aynı gün Dünya Sağlık Örgütü de COVID-19 pandemi olarak ilan etmişti. Bugün hastalık hakkında edindiğimiz bilgiler ve veriler ışığında söyleyebilirim ki, Sayın Bakan’ın 11 Mart’taki ilanından önce de Türkiye’de yeni koronavirüs vakaları vardı” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin iki ay boyunca kafasını kuma gömdüğünü belirten Saltık, “Deve kuşu gibi davranıldı. Bu süreç çok kritikti. Erken kabule yönelip, salgın planları hızla yürürlüğe konulabilseydi, çok daha hazırlıklı bir biçimde bu hastalığı göğüsleyebilirdik” diye konuştu.
Türkiye’nin aşı geliştirmede yetersiz kaldığını altını çizen Prof. Dr. Ahmet Saltık, aşı temininde de ciddi bir sıkıntı yaşadıklarını söyledi. “Dünyada 10 farklı aşı kullanımda… İktidar Türkiye’yi yeterli aşıyla buluşturamadı. Tek bir markaya bağlı kalındı” ifadelerini kullanan Saltık, dünyada üretilen 4 aşıdan 3’ünü dünyanın en büyük devletlerinin kaptığını da sözlerine ekledi.
Toplumsal hareketleri ve ülke giriş-çıkışlarının en aza indirilmesi gereken anlarda Türkiye’nin umre ve üniversite öğrencilerinin evlerine gönderilmeleri gibi hatalar yaptığını hatırlatan Ahmet Saltık, virüsün çıkış yeri olan Çin’in ise çok sıkı bir karantina başlatarak, yetkililerin kapı kapı dolaşıp sürüntü örnekleri alarak testler yaptığını, insanların hastanelere başvurmalarını beklemediklerine dikkati çekti.

MÜŞTERİ HALİNE GETİRİLDİK

Sağlıkta dönüşüm sürecinin Türkiye’de bir yıkım yarattığını belirten Saltık şöyle devam etti: “Sağlık hizmetlerini doğuştan hak eden vatandaşlar olarak bizler müşteri haline getirildik. Sağlık ocaklarımız Temmuz 2010’da kapatıldı. Aile Sağlığı Merkezleri getirildi ve bunlar da özelleştirilmiş oldu. Bugün Birinci Basamak’ta çalışan arkadaşlarımız kamu çalışanı, memur değiller. Devlet bir sözleşme yaparak hizmet satın alıyor. Şehir Hastaneleri konusu var bir de… Devlet bu hastanelerden de hizmet alıyor yine. Yani Sağlık Bakanlığı hizmet üreten değil, hasta garantisi vererek hizmet satın alan bir kurum haline gelmiş durumda. Özel sektöre buralar terkediliyor.”

HALA GERÇEK SAYILAR AÇIKLANMIYOR!

Türkiye’nin DSÖ’yü de dinlemeyerek gerçek vaka sayısını aylarca açıklamadığını belirten Saltık, “Salgın denetimini son derece olumsuz etkilediler. Bugün hala gerçek sayılar açıklanmıyor” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın iller bazında 100 bin nüfusta çıkan vaka oranını açıklamaya başladığını hatırlatan Prof. Dr. Saltık çarpıcı açıklamalarda bulundu: “Türkiye’nin tümü için bir değerlendirme yapacak olursak, bu sayı tüm Türkiye için 100 binde 50-60’lar dolayındadır. Biz bunları hesapladık. Şehirlerin nüfusunu biliyoruz, Türkiye’nin nüfusunu biliyoruz. 81 il için bunu yaptık. Bu hesaplamalara göre Türkiye’de her 100 bin nüfusta 75 yeni COVID-19 tanısı konuyor. 15-21 Şubat haftasında Türkiye için ilan edilen günlük vaka sayısına baktık. 53 bin dolayında bir sayı ediyordu. Günlük 7 bin 500 kadar yeni vaka ediyor. Buradan hareketle yaptığımız hesaplara göre açıklanan rakamlarda 100 bin 9 oranına ulaşıyoruz. Yani Türkiye’de ortaya çıkan her 100 olgudan sadece 11’i halka duyuruluyor. 89’u ilan edilmiyor!”
Türkiye’nin ikinci bir gevşemenin eşiğinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Saltık, ilk gevşemenin ardından yüzlerce vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek, “Günlük ilan edilen rakam 12 binlerde ama günlük sayıları 30-40 binlerde olabilir. Vefat sayıları da açıklananın 2-3 katı civarında. Gevşemenin şu aşamada uygulanmaya çalışılması çok yanlış” dedi.

SOSYAL DEVLET GÖREVİNİ YAPMADI

Saltık şunları söyledi: “İki temel silahımız var. Epidemiyoloji ve sosyal devlet. Epidemiyolojinin ilkeleri uygulanırken sosyal devlet, karantina uygulanırken, çalışma süreleri kısaltılırken, insanlara geçinmeleri için maddi destek sağlamalıdır. Türkiye’nin bu süreçte sağladığı destek çok çok düşük seviyelerdeydi. Sosyal devlet görevini yapmamıştır. İmdat çığlığı atarak sarılabileceğimiz bu iki unsurdan yoksun kaldık.”
COVID-19 kaynaklı ölüm sayısısın 84-85 bin civarında olduğunu söyleyen Prof. D. Ahmet Saltık, “Türkiye’de geçen yıl yaklaşık 436 bin ölüm kaydedildi. Her yıl yüzde 2 gibi bir artış vardır. 2021’de bu sayının 440 bin olması bekleniyor. TÜİK mayıs ayında ölüm sayılarını açıklayınca, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı rakamların ne kadar gerçek olduğu ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı. Saltık son olarak, Türkiye’nin bir an önce 120 milyon aşı temin ederek, ülkenin 4 hafta kapatılması gerektiğini söyledi. Aksi takdirde salgının kontrol altına alınamayacağını sözlerine ekleyen Saltık, sosyal devlet desteklerinin aksatılmaması gerektiğini de hatırlattı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>