“Daha ağır kısıtlamalar kaçınılmaz gibi görünüyor”
Sağlık Bakanı Koca, Bilim Kurulu sonrası yaptığı açıklamada “İstanbul, Kocaeli, Bursa ve İzmir’de üçüncü zirve yaşanıyor. Daha ağır kısıtlamalar kaçınılmaz gibi görünüyor” dedi. Koca, 25 Kasım tablosunu açıklayarak “en yüksek vefat sayısı yaşandı” dedi
Bakan Koca’nın konuşmasından satır başlıkları:
Dünya ilk defa pandemiyle karşılaşmıyor. Ancak bunun öncekilerden farkı var. Grip, veba bilinen hastalıklardı. Kovid, pandemiye yol açan insanlığın ilk defa karşılaştığı virüs.
Tanıdıkça mücadele stratejimiz, tedavi algoritmalarımız da değişebiliyor. Teşhis kriterlerimiz değişiyor, tedavi yöntemlerimiz olgunlaşıyor. Bu dünyada da bu şekilde seyrediyor. Geçmiş süreçler unutulabiliyor. Bir ülkenin yarar gördüğü ileri sürdüğü tedaviyi bir başka ülke etkisizliğini ilan edebiliyor.
Bilinmezliklerin yanında firmaların, tanıtımların, piyasa dinamiklerin de bu durumda rol aldığını görmezden gelemeyiz. Ülkeler mevcut imkanları ölçüsünde virüsle mücadele ediyor.
Birçok ülkenin aksine Türkiye sağlık sistemi pandemiyi sürpriz olarak karşılamadı. Daha önce uygulamaya koyduğumuz ulusal hazırlık planı çerçevesinde proaktif davranmaya gayret ettik. Yoğun bir mücadele dönemine girdik. Pandemi hastaneleri, acil hastanelerin devreye alınması, pozitif vakaların izolasyonu, temaslı takibi, yaşlı ve genç nüfusun sokağa çıkmasının kısıtlandırılması, okulların uzaktan eğitime geçmesi hayatın hemen her yönüne çok çeşitli tedbirler hayata geçirdik.
Hayat eve sığar mobil uygulamasını geliştirerek riskli bölge ve riskli kişilerin takibini yapmaya başladık. Hes koduyla kendi tedbirlerinin alınmasını sağladık. Pandemi ile yoğun bir mücadele dönemindeyiz. Hayatın her yönüne yönelik tedbirler uygulandı.
Bir yandan aşı çalışmalarını yakinen takip ederken klinik çalışmalara her türlü desteği verdik. Tespit edilen vakaların temaslıların da bulunarak izolasyona alınmasını sağlanmak üzere filyasyon ağını oluşturduk. Öğretmenlerimiz, din görevlilerimiz ve kamu görevlileriyle ekiplerimizi güçlendirdik. Motorize ekipler salgın kontrolünde önemli rol üstlendi.
İzolasyondaki kişilerin düzenli takibi yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Türkiye ülke genelinde standart protokollerin uygulanması, tüm hizmetlerin ücretsiz gerçekleştirilmesi yönünden dünyada fark yaratan ülke oldu. Tatil nedeniyle memlekete dönüşlerin olduğu, kurban bayramı sonrası Anadolu’da hızlı bir artış yaşadık. Konya, Kayseri, Gaziantep, Diyarbakır, Batman, Van, Muş, Hakkari ve Ankara’da yüzde 100’ü aşan artışlarımız oldu.
Bölgelere giderek yerel yöneticilerimizle illeri ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tuttuk. Eksikliklerimizi, ihmal ettiklerimizi tespite çalıştık. Yerinde yaptığımız değerlendirmelerle yaz döneminin bitmesine bağlı artan seyahatlerle alınan tedbirler sayesinde kontrol altına alındığını gördük. Test sonuçlarının hızlandırılması, tedaviye erken başlama, filyasyon süresinin kısaltılması gibi tedbirlerimizin yanında hastanelerimizde yoğun bakımı arttırdık, ilave yataklar açtık.
Hasta sayılarında dramatik düşüşler sağlandığını, hastanelerimizin yükünün hafiflediğini gördük. Sorunların üstesinden birlikte geldik. Hayatı kısıtlamadan, sokağa çıkma kısıtlılığı gibi yasaklayıcı önlemler almadan olumlu neticeler alabildik.
Temmuz’dan sonra test yaptığımız grubun özelliği nedeniyle sadece semptomlu hastaları bildirdiğimiz için veri tablosunda gerçek mahiyetin anlaşılması adına hasta ismini kullanmayı tercih ettik. Bu konuda haksız ithamlarla karşılaştık. Dünyadaki hasta karşılaştırmalarında uyum sağlamak, sistemi riske eden durumu yansıtmak amacıyla ağır vakalarımızın sayısını da paylaşmayı tercih ettik.
Sağlık personelimizin insanüstü gayretlerine yol açan yer yer hastanelerde bizi zor duruma düşüren hastaneye yatmak zorunda kalan hastalardır. Hasta sayılarımızı, ağır hasta sayılarımızı her gün eksiksiz kamuoyuyla paylaştık. Vatandaşımız pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsinden haberdar olmak istiyor. Bu vakalarla ilgili her türlü bilgi sistemimizde kayıtlı. Filyasyon ekibimizin tespit ettiği temaslılar da sistemimizde işlenmektedir.
HES koduyla riskli kişiler tespit edilebilmektedir. Güvenlik güçlerimiz, kamu kurumlarımız, okullarımız bu sisteme erişip sorgulama yapabilmektedir. Testi pozitif olanlar ve bunların temaslılarını HES kodu üzerinden sorgulamak mümkündür. Halen kapasite arttırmaya devam ediyoruz. Laboratuvar altyapısı yeterli olan sağlık kuruluşlarımızı yetkilendirdik.Taramalar, iş yerleri ve artık kendi isteğiyle vatandaşlarımız test yaptırabilmektedir.
Önümüzdeki günlerde kapasitemizi 200 binli rakamların üzerine çıkaracağız. Test kapasitemiz ve test politikamızın revizyonu Bilim Kurulu’nda gündem oldu. Artık açık test politikasına geçtiğimiz kabul edilebilir. Semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi planlıyoruz.
Pandemi seyrini daha iyi anlayabilmek sağlık sisteminin yanıtını daha iyi kavrayabilmek, rehavete düşmemek için dikkatinizi günlük hasta ve ağır hastalarımıza odaklanmanızı tavsiye ederim. Alarm zilleri burada çalıyor. Görünen o ki hayatımızı bir süre daha disiplin altına almak zorundayız.
Dünyaya paralel olarak ülkemizde de 16 ayrı aşı çalışması yapılmaktadır. Aşı adayları geliştirmeye çalışan ender ülkelerden biriyiz. Bir tanesi klinik öncesini başarıyla tamamlamış ve gönüllüler üzerinde uygulanmaya başlanmıştır. 44 gönüllüye uygulama yapıldı. İkinci doz 26 Kasım / 14 tarihleri arasında yapılacak. Nisan ayında ilk aşıya kavuşmamızı ümit ediyorum.
Aşı konusunda çalışma yapan ve aşı değerlendirme komisyonunun onayını alan bilim adamlarımızı ayrım yapmaksızın destekliyoruz. Çin ve Almanya kaynaklı aşıların ülkemizde faz çalışmalarıyla ilgili kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu yıl bitmeden aşıya kavuşmanın ümidi içindeyim.
Risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı planlıyoruz. Ekim’in ikinci haftasından itibaren öncekilerden daha ciddi sınavdayız. Kış aylarının gelmesiyle birlikte kapalı ortamların da getirdiği riskle dünyada patlama şeklinde hızlı artış başladı. Adeta kitlesel bulaşma dönemine geçti. 60 milyon pozitif vaka, ölüm 1 milyon 400 bini geçti dünyada. Dünyada kovid ölümleri bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin yüzde 12’sini buldu.
Tehdidin boyutu son birkaç haftada hızla artmıştır. Nisan ayında dünyada 80 bin civarında iken Kasım ayında 660 bini aştı. Nisan ayında günde 8 bin 500 kişi bu hastalıktan hayatını kaybederken Kasım ayında ortalama vefat sayısı 12 bine ulaştı.
Bugün birçok ülke kapanma tedbirlerine yeniden başvurmak zorunda kaldı. Ülkemizde İstanbul, Bursa, İzmir gibi kentlerde artış trendi neredeyse tüm ülkeye yayılmış durumdadır. Gidişatı durdurmak için radikal tedbirlere başvurmamız kaçınılmaz olmuştur.
Geçen hafta bir dizi kısıtlayıcı kararlar uygulamaya konuldu. Önümüzde milletçe teyakkuzda olmamız gereken günler var. İhmalkarlık ve rehavet lüksümüz yok. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir üçüncü zirveyi yaşıyorlar. Sağlık çalışmaları seferberlik halinde.. Filyasyon ekipleri ev ev dolaşıyor, valilerimiz, kaymakamlarımız, belediyelerimiz mücadeleyi desteklemek için ellerinden geleni yapıyor.
Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımızca açıklanan tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz, tedbirlere tavizsiz bir şekilde uyarsak artışı durdurmamız mümkündür. Yeterince etkili olmazsa daha ağır kısıtlamaların yapılması kaçınılmaz olacaktır.
Hasta sayıları, ölüm sayıları üzerinden tartışmalarla toplumda güven sarsıcı polemiklerle harcayacak vaktimizin olmadığını düşünüyorum. Dönem birbirimizle uğraşma değil birlikte mücadele etme dönemidir. Tüm sağlık çalışanlarımızla tepeden tırnağa ter dökerek, gece gündüz bütün gücümüzle uğraş verdiğimiz, test laboratuvarlarımızın tam kapasite çalıştığımız bir dönemdeyiz.
Salgınla mücadelede ulusal seferberliğin yanında il il dolaşarak mahalli imkanları harekete geçirdiğimiz, elimizdeki her türlü aracı kullanmaya çalıştığımız günlerdeyiz. Son hafta içinde yüzde 50 üzerinde Hatay, Adana, Osmaniye, Mersin, Artvin, Edirne, Samsun, Kırklareli, Tokat, Aydın, Muğla, Zonguldak, Ordu, Çanakkale’de yüzde 50 artış oldu. Antalya, Düzce, Tekirdağ bu sınıra yaklaştı. İstanbul, Bursa, Ankara, Kocaeli, Gaziantep’te hasta yoğunluğunu yönetebilmek için sağlık kuruluşlarımız çaba harcıyor.
Lütfen istirham ediyorum hiç kimse kendini mücadele sorumluluğuğunu unutmasın sağlık phersonelinin ailelerinin yanına döndüğünde yorgunluktan onlara ayıracak vakitlerinin olmadığını unutmayalım. Kimse hastalanmasın, hastalar iyileşsin d iye canla başla mücadele eden sağlık ordumuz yıllık izinlerini kullanamamaktadı. Kalabalıklardan uzaklaşalım, zorda kalmadıkça evde kalalım, eş dost akraba ziyaretlerini artık erteleyelim. Yasakları beklemeden hayatımızı tanzim edelim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç tablo ile durumu özetlemek istiyorum. Her bir daire bir ili gösteriyor. 4’e bölünmüş olan tablonun sol üst boşluğuna özellikle yoğunlaştığını görüyoruz. Özellikle Türkiye’de vaka bazlı bütün illerde neredeyse arttığını, ortalamanın da üzerinde ciddi bir artış içinde olduğunu, en üstte Mersin, Edirne, Kocaeli, Bursa, Kırşehir, Hatay, Osmaniye, Adana’nın yüksekliğini gösteren pinomoni oranının düştüğünü hepsinde gördüğümüz, t edaviyle her geçen gün zatarre oranının düştüğünü görüyoruz. Ama vaka sayısının bütün illerde artışta olduğunu söyleyebilirim.
Filyasyon ekiplerinin tedaviyi başlatığı bu dönemde vatandaşlarımızın ilaçları kullanma noktasında hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çiziyorum. Bunun dışında doluluk oranları, İstanbul’da yüzde 69,5, solunum cihazı yüzde 41,8. İstanbul’da yüzde 70’lerde ise de yoğun bakım doluluk oranı oldukça yükseldiğini yer yer bazı hastanelerimizde yoğun bakım sorunu yaşandığını biliyoruz.
Ankara’da servis doluluk oranı 62,3, yoğun bakım 75,4. Ankara’da da yoğun bakım doluluk oranının arttığını görmüş oluyoruz. Burada yüzde 25 yatağın boş olduğu anlamına geliyor. Bu yüzde 25’in sadece Kovid hastaları için kullanılmayacağını bilelim.
İzmir yüzde 76.6’ya çıktı. Deprem sonrası dönemde 2 hafta sonrası artışın belirginleştiği, şu anda İzmir’de ciddi anlamda vakanın arttığını, yer yer bazı hastanelerde sorun yaşıyoruz. Bursa yüzde 75.8 doluluk oranı. Bursa’da şehir hastanesinin varlığı varolan hastayı tedavi etmede büyük kolaylık sağlamakta. Son üç günden bu yana vaka sayısının azalış dönemine girdiğini söyleyebilirim. Bundan sonraki günler vatandaşlarımızın tedbirlere uymalarını, zorunlu olmadıkça evden çıkmamalarını ifade etmek istiyorum.
Gaziantep üçüncü pikini yaşıyor. Son 2 haftadan bu yana bir artış olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki 1 hafta 10 günün son derece önemli olduğunu, yoğun bakım yüzde 73.1’e çıktığını görüyoruz. Kocaeli bu anlamda vak asayısının, hastasayısının önemli oranda artışının olduğu ilimiz yoğun bakım 76,9. Son beş günden bu yana artış hızının düştüğünü söyleyebiliriz.”
Vaka sayısını daha önce hasta sayısı olarak, özellikle dünyada doaha çok solunum sıkıntısı olan hastalara test yapılarak ve o hastaların da vaka olarak bildirildiği dönemde biz hasta kavramı ile vatandaşımızın uyumunu sağlamak için bildirmiş idik. Gelecek dönemde taşıyıcı olan asemptomatik dediğimiz kişileri de bildirmiş olacağını konuşmuş idik. Bundan sonraki süreçte vaka sayısını da vermeyi planladık. Bugünden itibaren vaka sayısı olarak vermek istiyorum.
Hasta sayımız 6 bin 814.
Yüzde 80’e yakını hafif geçiren hastalarımız olmakta. Bugün vaka sayısı olarak da 28 bin 351. Toplam vakamız bugün itibariyle. Hasta sayımız ise ikisini bir arada vermeyi düşünüyoruz, pozitif olan herkes artı hasta sayısı olarak ayrıca bu sütunu devam ettirmeyi düşünüyoruz. Bugünkü vaka sayımız 28 bin 351.
6 bin 814 kişi dışında vakamızı da hepsi sistemimizde kayıtlı. Bu kişilerin hepsi izole ediliyor, filyasyon yapılarak temaslıları tespit ediliyor. Her gün çağrı sistemiyle aranarak, Aile hekimliği tarafından ayrıca aranarak, tedavisi yapılmış oluyor, bu kişiler HES sistemine kayıtlıdır. Herhangi bir eksiklik asla yapılmamış oldu.
Geçmişe dönük olan rakamları da önümüzdeki günler zaten tabloda toplu olarak göstermiş olacağız. Bugüne kadar bu şekilde verilmiş olması bizim aleyhimize olan durumdu. Ölüm oranımızı ki başarıda en büyük parametrelerden birisi, payda küçüldüğü için yükseliyordu, ağır hasta sayımız da oran olarak yükseliyordu. Bu anlamda başarıyı gölgeleyen bir durumdu.”
SORULAR VE YANITLAR
“Dünyada faz 3 çalışmasına geçmiş epey aşı oldu. 60 küsur aşının faz safhasında olduğunu, uygulamaya safhasına geçen önemli sayıda artış oldu. İki tanesini Türkiye’de faz 3 çalışmaları devam ediyor. Bir tanesi Almanya menşeili bir tanesi Çin menşeili. Bugüne k adar her ikisinde de bir sorun yaşamadık. Ciddi yan etkilerin olmadığını söyleyebilirim. Erken dönemde uygulamaya geçecek, kullanıma geçecek olan aşılarla ilgili yakın takipteyiz. Bir diğer aşı da Rusya’da geliştirilen aşı. Toksitoloji boyutuyla tamamlanması gereken bir d urumu sözkonusu idi. O aşının da Bakanlığımız labaratuvarında yakın zamanda başlanmış olacak.
Biz bütün aşı üreten firmalarla yakın diyalog içindeyiz. Erken dönemde vatandaşımızı aşıya eriştirmek noktasında bir çaba içindeyiz. Bu aşıların vatandaşımıza uygun olabilir diye düşündüğümüz aşının etkinlik ve güvenirliliğini önemsiyoruz. Bu anlamda etkin ve de güvenilir olduğunu bildiğimiz aşıları erken dönemde tedarik ederek vatandaşımızlabuluşturmak istiyoruz. Aşılar farklı yöntemlerle geliştiriliyor.
İnaktif aşılar var. Bizim bu dönemde sinovak dediğiğimiz inaktif aşı ile d iyaloglarımız devam ediyor. Bununla ilgili sözleşme yapıldı. Aralık-Ocak-Şubat ayında sorun olmazsa yapılan sözleşme ile 50 milyon aşı için imza atıldı. Sözleşme imzalandı. Aralık ayında asgari 10 milyon olmak üzere 20 milyon hedefliyoruz. Ocak ayında 20 milyonda sorun yok. 50 milyon doz için sözleşme imzalandı.
Diğer aşı içinde Aralık’ta 1 milyon, devamında 25 milyona kadar aşının verilebileceği şekilde görüşmelerimiz devam ediyor. Rusya ve diğer aşılarla irtibat halindeyiz. Burada bizim çok erken dönemde güvenirliliğini, etkinliğini bildiğimiz aşılarla hızla başlayalım istiyoruz. Şu an için sözleşmeye bağlanan 50 milyon aşının takvimi başlanabilir diye söyleyebilirim.
Bizim yerli aşımız var. 16 tane aşımız var. İnaktif olan 4 aşımız var. Bir tanesi faz çalışmasına geçmiş oldu. Gönüllü 44 vatandaşımıza yapıldı, herhangi bir sorun görünmedi. En geç Nisan ayında yaygın kullanıma geçebileceğimizi ümit ediyorum. Yerli aşımız birden fazla olacak. Muhtemelen Nisan ayında kullanıma geçmiş olacağız.
YENİ KISITLAMALAR OLACAK MI?
Tedbirlerle ilgili geçen hafta sonu başladı kısıtlamalar. Kısıtlamalar sonrası 1 hafta 10 gün içerisinde sonucu görmek mümkün olur. Şu an d eğerlendirmek açısından erken olduğunu, önümüzdeki hafta bu anlamda daha net, kısıtlamaların nasıl bir pandeminin seyrini değiştirdiğini görmüş olacağız. Ona göre ilave tedbir alınıp alınmaması gerektiği öneri olarak sunulmuş olacak.
Saat uygulaması hafta sonu için söylendi. Bilim Kurulumuz hafta sonu ile ilgili önerisi genel olarak olmamıştı. Kabinede değerlendirildi. Yurt dışında hafta içi 21.00-07.00 yaygın. Biz hafta sonu 20.00 ile sabah 10.00 arası sokağa çıkma yasağı demiş olsaydık aynı algı olur muydu? Aslında olan buydu. Gerektiğinde daha da genişletilebilir. Farklı bir öneriyi sunabilmemiz bizim 1 hafta 10 günlük zaman sonrası bu kısıtlamayla elde edilen sonuçla d oğru orantılı olur. Onu da gelecek hafta Bilim Kurulu’nda değerlendirmiş olacağız.
Herkes kısıtlamalar dışında gönüllü kısıtlamalara kişisel olarak geçmeli. Zorunlu olmadıkça evden çıkmamalıyız. Bu virüsün insandan insana geçtiğini biliyoruz. Ev ortamında bulaşların yoğun oludğunu, misafirliklerin olmaması gerektiğini, kalabalığa girilmemesini, maskeden taviz verilmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz.
Grip aşısıyla ilgili daha önce de detaylı şekilde açıklamıştım. Grip aşısında özellikle bizim bu yıla kadar her ülke bir yıl önceden grip aşısının siparişini verir. Bu yıl dünyada grip aşısının arzı yüzde 20’yi geçmedi. Bizde ise geçen yıl 1.3 milyon grip aşısı tedarik etmiştik. Eczanelerden satışına izin verdiğimiz halde 1 milyon 100 bin oldu. Yani geçen yıl 200 bin grip aşısı eczanelerden satılıyor olmasına rağmen kullanılamadı. Birçok ülke bizden farklı olarak yoğun kullandı. İngiltere 30 milyon, Almanya 26 milyon sipariş verdi.
Bizde ise geçen yıl az kullandığımız için 2.3 milyon grip aşısı tedarik etmiş olduk. Bu yıl 2.3 milyon grip aşısı kullanıma hazır halde, sağlık çalışanlarımıza başlamış olduk. Kimlere yapılması gerektiğini Bilim Kurulu Aşı Grubu en riskli grubu tespit ederek başlatmış olduk.
Bu yıl eczanelerden satışına izin vermedik. Kime yapılması gerekiyorsa o kişileri en riskli gruptan başlayarak sınıfladık. Her geçen gün bu tüketimle doğru orantılı olarak kapasiteyi genişletmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar 772 bin oldu. Ama 6 milyon açık şu an. Birkaç gün içerisinde bunu daha da genişletmiş olacağız. Muhtemelen 75 yaş ve üzerine uygulanmasını ilave ettik. 70 ve 1 hafta 10 gün içerisinde 60’a indirmi olacağız. Dijital ortamda çok rahat takip ediyoruz.
Özetle TEB’in bahsettiği aşıyı tedarik edeceğini söyleyen firma, daha önce bizimle irtibata geçen, bize hatta 11 dolar teklif veren TEB için de aynı dönemde 12 dolar teklif verip, TEB’in bize 12 dolar teklif ettiği bir aşıdan bahsediyoruz. Devamında firmanın belgeleri istediğimizde böyle bir aşının olmadığını yazılı olarak beyan etti. Biz o aşıyı daha önceden irtibatlı olduğumuz firmadan 11 dolara teklif edildi zaten. Bu anlamda aşı var diyerek siyasetin malzemesi yapıldı.
Tabloyu gösterirken söylemiştim, Nisan ayında zatüre oranımız yüzde 30’lara yakındı. Şu anda yüzde 3.4. Yani 10 kat azaldı. Bu zatürre oranının azalmasının en büyük sebebi önceden ve erken dönemde kullanılan ilaçlar. Bu ilaçları vatandaşımızın hassasiyetle uygulamasını özellikle söylemek istiyorum. Zatüre oranı aynı oranda devam etmiş olsaydı hastanelerimiz bu yükü kaldıramazdı. Vatandaşımızın yüzde 80’e yakınının hafif geçirdiğini biliyoruz.
Ben ilaç almadan hafif atlattım diye düşünebilir. Bize ağır gelen hastaların ilaç kullanmayan hastaların olduğunu özellikle altını çiziyorum. Erken dönemde kaybetmek durumunda kaybettiğimiz hastaların erken dönem tedavisi başlamayan, ilacını almadığını bilelim. Bu hastalığın 7. 8.günününde akciğer tutumuyla kendisini gösteridğini, eğer kötüleşince ilacı al demenin doğru olmadığını söylemeliyim. Erken dönemde ilaçlarımızı mutlaka alalım. Bu dönemde nezle, grip benzeri belirtinin Kovid olabileceğini mutlak düşünelim. İlaca erişmeye gayret edelim. Erken dönemde verilen ilaçları kullanmış olalım. Vatandaşlarımız ilaçlarını kullanmaktan vazgeçmesinler.
Bununa ilgili genelge geçen hafta yayınladık. Özellikle PCR testini çalışabilir herkese bunu açmak istedik. Özel sektöre, vakıf üniversiteleri PCR testinin yapılabilirliğinin önünü açtık. Geçen hafta 250 Tl’den fazla ücreti alan sağlık kuruluşlarının olduğu bilgisi bize de geliyor. Yeni genelgede çok net tanımladık, 250 TL’den fazla ise bunun iadesini, vatandaşlarımızın hepsi iade için müracaat edemiyebilir. Gerektiğinde lisans iptali dahil olmak üzere net bir şekilde yazdık. Vatandaşlarımız 250 TL’den fazla ücçret istenme durumu söz konusu olursa bize müracaat etsin. Lisansın iptal edilebileceğini özel sektör de vatandaşımız da bilsin, bunu çok net söylüyorum.”
AŞI VATANDAŞA ÜCRETSİZ OLACAK
Aşı, sağlık çalışanları başta olmak üzere hastalığı yayma riski olanlara yapılacak. Aşı için hiçbir ücret alınmayacak.