Destek Patent 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Gününü iki özel etkinlik ile kutladı Türkiye’de Fikri ve Sınai Mülkiyet Farkındalığı Artıyor
Destek Patent, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından Dünya Fikri Mülkiyet Günü olarak ilan edilen 26 Nisan’ı iki özel etkinlik ile kutladı. Günün ilk yarısında gerçekleştirilen panelde İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Akhan’ın katılımıyla, genç yaşta eğitimin, ülkenin patent başarısını nasıl etkilediği ve nasıl aksiyonlar alınması gerektiği tartışılırken, ikinci aşamada alanında uzman kadın girişimciler, gazeteciler ve iş dünyasının önde gelen isimleriyle fikri ve sınai mülkiyette kadının rolü ve ülke ekonomisine katkısı masaya yatırıldı.
‘’Türkiye’nin yarınlarında patent ve marka en çok konuşulan konular olacak’’
Her iki etkinlikte de açılış konuşmasını yapan Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı, TOBB Marka ve Patent Vekilleri Meclis Başkanı Kemal Yamankaradeniz, 4 yıldır devam eden Fikrine Sahip Çık projesiyle patentin, fikri ve sınai mülkiyetin ülke ekonomisine katkısının öneminden bahsetti. Açılış konuşmasında bu yıl belirlenen Kadınlar ve Fikri Mülkiyet: İnovasyon ve Yaratıcılığı Hızlandırma temasına dikkat çeken Yamankaradeniz, “40 yıldır bu alandaki faaliyetlerimizde birçok değerli çalışmaya şahit olduk. 40 yılın sonunda çıkardığımız ders, özellikle patent konusuna odaklanmış sektörlerin daha başarılı kazanımlar sağladığı. Türkiye’nin yarınlarında patent ve tasarım en çok konuşulan konu olacak, çünkü dünyanın gidişatı bu yönde. WIPO kayıtlarına göre ise, kadın buluşçuların patent alanında sağladığı katkı gün geçtikçe artıyor. Türkiye ise en çok patent başvurusu yapan kadınlar sıralamasında İspanya’dan sonra 2. sırada geliyor.” ifadelerini kullandı.
‘’Patent, fikir üretme, tasarım yapma ve hayal kurmayı destekliyoruz’’
Günün ilk yarısında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde gerçekleşen etkinlikte mesleki eğitimin ve özellikle kız çocuklarının eğitiminin fikri ve sınai haklar alanındaki önemi masaya yatırıldı. Lise ve üniversite öğrencilerinin sunumlarıyla kapanış yapılan etkinlikte özellikle liselerin başarılarına dikkat çekildi. Fikrine Sahip Çık projesinin önemini anlatan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcısı Mustafa Akhan, “Türkiye eğitime oldukça yüksek bir bütçe harcıyor. Tüm bu harcamalar yarın genç bir beynin ürettiği, patent tescili aldığı bir buluş sayesinde kat kat geri dönebilir. Amacımız da bu katma değerli üretimlerin kapısını aralamak. Bu bağlamda Fikrine Sahip Çık projesini önemsiyoruz. Patent, fikir üretme, tasarım yapma ve hayal kurmayı her zaman destekliyor ve gençlerimizde bu özellikleri görmek istiyoruz.” sözleriyle eğitimin önemine dikkat çekti.
‘’Bir şeyin söylenmesini istiyorsanız bir erkekten isteyin, bir şeyin yapılmasını istiyorsanız da bir kadından isteyin’’
Günün ikinci yarısındaki YouTube canlı yayın moderatörlüğünü yapan LES Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi, Marka ve Patent Vekili Murat İdal, “Her ne kadar her iki cinsiyetteki insanlar aynı konularda patent tescili alabilse de söz konusu kadınlar olduğunda daha işbirlikçi, takım odaklı ve yenilikçi olduklarını görebiliyoruz. Bu da daha çeşitli ve kapsayıcı buluşların ortaya çıkmasına etki ediyor.” diyerek sözü kadın katılımcılara bıraktı. Teknolojide Kadın Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, Türkiye’de Ar-Ge ve teknoloji alanında kadın çalışan sayısının artırılması gerektiğini söyledi. Türkiye’de 210.000 civarında Ar-Ge çalışanının yalnızca %36’sının kadın olduğunu belirten Öney, bu rakamın mesleğe girerken %11’lere kadar düştüğünü aktardı. Bu rakamları artırmanın yegâne yolunun eğitimden geçtiğini belirterek Teknolojide Kadın Derneği ve 75 farklı kuruluş ile yetkin insan kaynağı yaratmayı, istihdamı artırmayı ve nihayetinde Türkiye ekonomisine katkıda bulunmayı kendilerine amaç edindiklerini açıkladı. Öney, “Kadınların çoğu hizmet sektöründe yer alıyor bu sebeple inovasyon alanında daha az nüfusa sahipler. Kadınların teknolojide var olmaması demek, vücudumuzun bir kolunun olmaması demek. Kadınları mucitler olarak öne çıkarmak için onlara mutlaka bilim ve teknolojik yetkinlikler kazandırmalıyız. Bu bağlamda eğitim çok ciddi bir eşitleyici güç anlamına geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini teknolojide konuşmayacak seviyelere çıkarabilmek için uğraşacağız. Kadınların multidisiplin DNA’larını toplumsal endüstriye kazandırmak için çalışmalara devam edeceğiz” dedi.
Bir kadının hikayesi yaşadığı coğrafyanın hikayesidir
Kadınların iş hayatındaki yerinin de tartışıldığı panelde TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar, ekonominin kalkınmasının yolunun kadın dostu yapılardan geçtiğini belirtti. Bir ülkede refahı ülkenin her noktasına eşit dağıtmadan kalkınmanın mümkün olmadığını belirten Aktar, TÜRKONFED’in amacının saklı kalmış kadın hikayelerinin insan hakları temelinde, cinsiyetlerden bağımsız fırsat eşitliği sayesinde yaratıcı gücünü ortaya koymasını sağlayacak bir hikâyeye dönüştürmek olduğunu belirtti. Kalkınmanın da sürdürülebilirliğin de içinde kadın olması şart diyen Aktar; “Eğer siz bir kalkınmayı ve refahı ülkenin her yerine eşit dağıtamıyorsanız bu ileri bir demokrasi olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Fatoş Karahasan, markaların iletişim açısından tarihsel yolculuğunu anlattı
Markalaşmanın patent süreçlerinde sönemli olduğundan bahseden Gazeteci ve Yazar Fatoş Karahasan marka, pazarlama konusunda yaptığı sunumuyla panelde yer aldı. Dünya çapında yapılan ve pek çok eserin katıldığı yarışmalardan 10 farklı eseri örnek gösteren Karahasan, markalar iletişimde nasıl bir dil kullanıyor, ne gibi hassasiyetler ön planda ve inovasyon için neler yapılıyor gibi konuları irdeledi.
2019 yılında büyük bir gençlik araştırması yapıldığından bahseden Fatoş Karahasan “Yaklaşık iki bin genç ile konuştuk. Amacımız, Türkiye’deki genç kızlar ve erkeklerin nasıl düşündüğünü anlamaktı. Kadınlar olarak ne kadar çok kısıtlandığımızı ve kadın-erkek rolleri içerisinde kalıplara sıkıştırıldığımızı tespit ettim. Her şeyden önce insanız ve kadınlığın ve erkekliğin getirdiği DNA farklılıklarımız var. Ama toplumsal roller ciddi anlamda kısıtlamalar getiriyor. BM, UNDB raporlarına baktığımızda dünyayı kadınların sırtında taşıdığını çok net görüyoruz. Ev kadını, çalışmayan kadın gibi söylemlerimizde dahi evde birçok işi sırtlanan kadınlara haksızlık yapıyoruz. Ben herhangi bir ülkede yönetici olsaydım, bakım üstlenen bir kadına iş gücündeki kadınlar kadar ücret bağlardım. Çünkü iyi bir çocuğun yetişmesi, evde bakıma ihtiyaç duyan kişilerin doğru bakımının topluma ve ülkenin geleceğine olan katkısı oldukça büyük. Toplumun her alanında büyük emekler veren kadınlara gönülden teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu.