Haberde Bursa

Devlet İşçiyi Asgari Perişanlıkla Başbaşa Bıraktı!

29.12.2021

İş Cinayetine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı Kent Meydanında (BADİS) Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası adına Metin Burak basın açıklamasını okudu. Metin Burak önce 2022 asgari ücret ve 2022 Bütçesi ile ilgili açıklama yaptı. Ardından İş Cinayetlerine karşı basın açıklaması yapıldı. Burak; ” Herkesin bildiği gibi 2022 Ocak ayında uygulanacak olan asgari ücret 4.250 TL olarak açıklandı. Açıklanan asgari ücretin alım gücü 2021 Ocak ayında uygulanan asgari ücretin dahi çok altında kaldı. Ayrıca evli ve bekara göre uygulanan AGİ ile çocuk parası ve %40’ın üzerindeki engelli işçi kardeşlerimize uygulanan vergi indirimi kaldırıldı. 2022 asgari ücreti 1980 sonrası patronlara en yüksek avantaj sağlayan ve işçilerin emeği ucuza peşkeş çeken, işçilerin ihtiyacını karşılayamayacak durumda bırakıldı. 2022 bütçesi dövizde, altında, borsada, faizde, savaşta yapılan bilinçli yanlış politikalara, doğayı yok eden betonlaşmaya, ayrıca kalırsa yandaşlara peşkeş çekmeye yeter mi bilemiyoruz. Tabi ki 2022 bütçenin yarıdan fazlası işçilerle birlikte yoksulların alınterinden çıkacak. 2022 bütçesinin üretmeden, çalışmadan, alınteri dökmeden yemek isteyenlere harcanmasın, işçilere ve yoksullara hizmet olarak harcansın istiyorsak, BADİS; Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikasının yazılarında görüldüğü gibi SENDİKA; Okuldur, Örgütlenmedir, Dayanışmadır, Mücadeledir, Direniştir. SENDİKA; Emeğimize, Onurumuza ve Sağlığımıza sahip çıkmaktır diyeceğiz..! Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; Bundan 16 yıl önce 29 Aralık 2005’de Bursa Yaylacık mahallesinde faaliyet gösteren, Özay Tekstil işyerinde gece yarısı patronun çıkardığı yangın sonucu, günlük 8 saat yerine 16 saat çalıştırılan ikisi sigortasız 16-17 yaşında çocuk, birisi 3 aylık hamile, ikisi ise 21-23 yaşında 5 kadın işçi yoldaşımız hayatını yitirdi. BADİS; Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası olarak; önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, 16 yıl önce Bursa’dan başlattığımız mücadelemiz teorik ve pratik olarak yaşamın olduğu her yerde devam ediyor.” dedi.

“Katillerden hesabı işçiler soracak..!”

“Mücadelemize iş kazalarından daha fazla olan, meslek hastalıklarının önlenmesi için, işçilerin yoğun olduğu illerde, meslek hastalıkları hastanelerinin kurulmasıyla ilgili, 26 Mart 2019’da Çalışma Bakanlığına başvurduk, söz konusu işçilerin talebi olunca halen cevap verilmesede, hastaneler kuruluncaya kadar mücadele vermeye devam edeceğiz. İşyerlerinde önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, meydana gelen iş kazaları ile meslek hastalıklarında hayatını yitiren veya ömür boyu engelli kalan işçilerin sayısı doğru tespit edilmeyip, covid-19 salgınında olduğu gibi saklanmaktadır. İş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılarak, bu çalışmalara kaynak bile ayrılmayıp, işçilerin can güvenliği hiçe sayılmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin yayınladığı rakamlara göre, iş cinayeti sonucu 2019’da hayatını yitiren işçi sayısı 1736’ı iken, covid-19 salgınıyla birlikte sözde sokağa çıkma yasağının başladığı, ücretsiz izinlerin ve kısmi çalışmaların uygulandığı 2020’de 2023 kişi ücretli, 404 kişi kendi işini yapan toplam 2.427 kişi olan bu sayı 2021 yılının ilk 11 ayında yaklaşık 2017 kişidir. İş Cinayeti sonucu hayatını yitirenlerin 1863’ü erkek, 154’ü kadın, 57’isi ise 14 ile 17 yaşları arası çocuk işçidir. İş cinayetlerinin sayısı bu derecede artmasının nedeni, burjuva kapitalizminin az işçiyle çok iş yapma politikası, işyerlerindeki iş yükü ile çalışma saatlerinin fazla oluşu ve psikolojik baskı altında çalıştırılmak, çalışma güvencesinin her geçen gün yok olduğunun göstergesidir. İşyerlerinde bağışıklık gücünü azaltan iş yükü ile iş saatlerinin fazla oluşu, emeğin karşılığı verilmeyip, psikolojinin bozulmasına neden olan tüm unsurlar kaldırılıp önlemler alınmalı ve çalışma düzeni ona göre düzenlenmelidir. Covid-19 salgını tespit edilen işyerlerinde faaliyetler derhal durdurulup, hastalığa yakalananlar ise, iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.”

“Sağlık Hakkımız engellenemez”

“Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; 10 Haziran 2003’de yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi”, “günlük 12-16 saate varan yorucu-bunaltıcı fazla çalışmalar”, “2 veya 3 işçinin yapacağı işin 1 işçiye yaptırılması”, “yaşlı emeklinin çalışmak zorunda bırakılması”, “zehirli-kimyasal boyaların ve gazların kullanımı”, “aşırı gürültülü ve tozlu ortam”, “eğitim verilmeden her işin yaptırılması” “işsizlik korkusunun yaratılması”, “işçilerin yoksulluk sınırının altında, sefalet ücretine mahkum edilmesi”, “psikolojik baskı altında (mobbing) uygulanarak, kuralsız ve güvencesiz çalışma koşulları olduğu sürece, 2012’de yürürlüğe giren 6331 sayılı iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu ile yapılan düzenlemelerin bir anlamı kalmamıştır. Ayrıca basit bir danışmanlık hizmeti olarak görülen, işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında sorumluluk patronlara aitken, patronlar bu sorumluluktan kaçmaktadır. İşyerlerinde önlemler alınmayıp ve görmemiz engellenmesine rağmen, yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıklarında patronlar yerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları yargı önüne çıkarılmaktadır. Bu durumda iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu işçileri değil, patronları koruduğu bir gerçektir.”

“Sağlıkta güvence istiyoruz”

“Ülkemizde iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının diğer bir nedeni, işçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve zorba engeller kaldırılmadıkça, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız işçi, sendikasız uzman, örgütsüz bir çalışma yaşamı devam ettiği sürece, işçiler olumsuzluklara karşı, savunmasız ve güvencesiz kalmaya devam edecektir. >Örgütlenme hakkımız engellenemez..! Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim; Ölüm veya ömür boyu engelli kalma; esnek ve güvencesiz günlük 12-16 saat çalışma işçilerin kaderi değil, katil burjuva kapitalizminin işçilere karşı uyguladığı zulüm politikasıdır. İnsan onuruna yaraşır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız için bundan sonrada, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı daha fazla mücadele vermeliyiz. İşyerleri dahil yaşamın olduğu her yerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin artırılması, işçi komiteleri ve sendikalarla birlikte bağımsız denetim sisteminin sağlanması, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarının son bulması ve işçilerin yoğun olduğu illerde sağlık güvencemiz için, tam teşekküllü meslek hastalıkları hastanelerinin kurulmasıyla ilgili, yılmadan mücadele vermeye devam edeceğiz..!”

“Güvenli çalışma, güvenceli yaşam istiyoruz”

“Bundan sonra önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, işçilerin hayatını yitirdiği veya ömür boyu engelli kaldığı işyerinin önünde veya içinde güvenli çalışma, sağlıklı yaşam güvencesi istiyoruz direnişi başlatacağız..! BADİS; Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>