Dünya ülkelerinin lityum yarışı
Araştırmacı Yazar Ferhat Yıldırım’dan dikkat çeken yazı. Ferhat Yıldırım; “Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol ile elektrikli araçların dünyada ve Türkiye’de durumu ve gelişimiyle alakalı kısa bir görüşme fırsatı yakaladım. Benim için sözleri değerli olan Birol, enerji sektörü ve enerji bakanlığımız için de çok önemli bir isimdir. Dünyada elektrikli araçlar konusunda olumlu bir gelişim gördüğünü söyleyen Birol, elektrikli araçların enerji ve iklim geleceği açısından da büyük öneme sahip olduğunun altını çizdi.
2030 yılında elektrikli araçların en önemli kalemlerinden olan bataryaların da hızlı bir gelişme sürecinde olduğunu ve üretim kapasitelerinin de bu gelişmelere paralel büyüme kaydettiğini söyleyen Birol, “2030 yılına kadar 10 katı bir büyüme beklenmektedir. Tüm bu çalışmalar iklim sorununun da çözmenin ana yoludur. İklim sorununu çözmek için enerji sektörünü temiz bir hale getirmek gereklidir. Bu konuda önemli adımlar atılıyor. En önemli adım geçen ay Glasgow’da neticelendi. Tüm ülkeler önümüzdeki yıllarda emisyonları sıfıra getirmek için taahhütte bulundular. Dünyada yeni bir enerji sistemi ufukta görüldü. Yeni bir enerji sistemi kuruluyor. Yenilenebilir enerji hidrojen, elektrikli arabalar, dijitalleşme, nükleer. Bunların hepsinde önemli adımlar atılıyor.” dedi.
Birol, ABD’nin Enerji Bakanı ve Ulaştırma Bakanı ile yaptığı görüşmelerden ve büyük firmaların CEO’larından edindiği bilgilerden yola çıkarak, elektrikli araba üretiminin daha hızlı bir hale geleceğini belirtiyor.
Evet, dünyada elektrikli araçlar konusunda hızlı bir gelişim görüyoruz ve hedef olarak ise 2030 yılı işaret ediliyor. 2030 hedeflerinin başarılı olması için elektrikli araçların en önemli parçası olan bataryalar konusunda büyük projeler peş peşe gerçekleşiyor.
Özellikle lityum iyon batarya çalışmaları dünyanın dört bir yanında bir yarış halinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların hammaddesi olan önemli madenler de bugün büyük önem arz etmektedir. Manganez, lityum ve kobalt madenleri bataryalar için en kıymetli madenler arasında yer alıyor. Elektrikli araçlar konusunda söz sahibi olmak isteyenler bu madenlere ihtiyaç duymakta ve bağımlısı olmak zorundadır. Bu madenlerin rafine kapasitesinin %90’ının Çin’de olması büyük önem taşımaktadır.
Madenin nerede olduğu kimin çıkardığı önem arz etse de esas önemli olan madenin hangi ülkede işlendiğiyle alakalı bir durumdur. Şu an elektrikli araçlar ile alakalı dünya devletleri bataryaya büyük yatırım yapmakta ve en önemli madenler de bir güç göstergesi durumuna gelmiştir.
Hükümetlerin desteğini alan firmaların yeni teknolojileri hayata geçirebileceği konuşulurken, destek almadan projelerin başarılı olmayacağı da bir gerçektir. Bu duruma tabi ki en güzel örnek Tesla’dır. Yarım milyar dolar destek alan Tesla’nın başarı hikayesini hepimiz bilmekteyiz.
İklim değişiklikleri taahhütlerinin yerine gelmesine paralel olarak lityum talebinin 10 yıl içince 7 kat artacağı öngörülmektedir. Ve madenlerin ne denli arttığını ve hatta tüm zamanların en büyük yatırımı olduğuna da bu nedenlerle şahit olacağız. Türkiye’de dahil birçok ülke geçmişte mineral rezervleri var mı yok mu tam olarak üzerinde hiçbir çalışma yapmadıkları da biliniyor.
Bu kapsamda Avrupa ülkeleri, Türkiye, ABD ve Kanada gibi ülkeler yeni kanunlar çıkararak, madenleri çıkarmak adına çalışma başlattılar. Batarya talebinin artışa geçmesi nedeniyle lityum fiyatlarının küresel piyasalarda her geçen gün kat kat artıyor. Bu nedenlerden ötürü ülkemizin maden arama çalışmalarına destek olmak milli bir görevdir.” ifadelerini kullandı.