Her 10 kadından 1’inde Polikistik over sendromu görülüyor!
Değişen alışkanlıklarımız ve yaşam biçimlerimiz yeni hastalıkları da beraberinde getiriyor. bu hastalıkların başında da polikistik over sendromu görülüyor. Her 10 kadından 1’inde görülen polikistik over sendromu korkutan istatistik değerleriyle karşımıza çıkıyor. Avrasya hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzm. Op. Dr. Nurcan Dalan konu ile şu bilgileri verdi.
Polikistik over sendromunu yakından tanımak gerekirse; yumurtalıklarda irileşme ve birçok küçük kist oluşumu ile karakterize olup kişide bir takım hormonal problemlere zemin hazırlayan ve günümüzde nedeni kesin olarak bilinmeyen bir hastalıktır. Polikistik over sendromu kadınlarda en sık görülen hormonal bozukluktur. Üreme çağındaki kadınların %15-20’sinde görülür.
Erkek tipi tüylenme, kilo, yağlanma, adet düzensizlikleri ile kendini gösteren hastalığın belli tedavisi olmamakla birlikte gösterdiği belirtileri kontrol altına almak mümkündür.
Normal bir kadında adet görme döngüsü 21-35 gündür. PKOS’lu olgularda adet görme sıklığı 35 günden daha fazla olur ve genellikle yılda 9 dan az adet görürler. Hastaların bir kısmı uzun süre adet göremeyebilir. Bununla beraber hastaların bazılarında adet düzensizliği görülmeyebilir, ancak bu adetler yumurtlamanın olmadığı adetlerdir. Bir kadında ilk adet gördükten sonraki iki üç yıl içinde adet düzensizliği görülmesi normaldir. Buna tüylenme eşlik ediyorsa PKOS’dan şüphelenmek gerekir. 20 li yaşlarda da devam eden sivilce ve erkek tipi saç dökülmesi de varsa PKOS’dan kuşkulanmak gerekir.
PKOS gelişiminde genetik ve çevresel etkilerin özellikle obezite ve insülin direnci etkileşimi önemlidir.
PKOS hastalarında vücutta istenmeyen tüylenme, sivilcelenme, ciltte yağlanma, saç dökülmesi, adet düzensizliği, kısırlık gibi fiziksel problemlerin yanında depresyon ve anksiyete şeklinde duygu durum bozuklukları da görülebilir. PKOS lu hastalarda önemli metobolik sorunlarda karşımıza çıkar. Şeker hastalığı görülme oranı normal kadınlara 4 kat kadar fazla olabilmektedir. Ayrıca kardiyovasküler rahatsızlıklar ile ilgili risk etkenleri de gözle görülür biçimde yükselmektedir. Kötü kolestrol düeyi artarken iyi kolestrol seviyesinde düşme görülebilir.
Peki tedavi süreci nasıl?
Tedavide disiplinler arası ve ergenlikten başlayarak uzun süreli bir takip önemlidir ve uzun vadeli risklerden korunmasına yöneliktir.