“Hiçbir zaman öne çıkarılmak istenmemiş ve hep gagalanmış bir Bursa’dan kurtulma vakti”
BSHABERLER / SEVİNÇ ÇELEBİ
14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sayılı günler kaldı. Bursa İYİ Parti 2. Bölge Aday Adayı Enver Yeniçeri milletvekili olarak seçilirse, Bursa için hayata geçirmeyi planladığı projeleri BSHaberler’e anlattı.
Öncelikle Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde başkentlik yapan ve günümüzde de en gelişmiş şehirlerden biri olan Bursa’nın eğitim konusunda ciddi eksikleri olduğunu savunan Bursa İYİ Parti 2. Bölge Aday Adayı Enver Yeniçeri,
“Eğitim, eğitim, eğitim!”, “Eğitim Şart” diye geçmişte çok güzel bir slogan vardı.
Ancak günümüzde eğitim konusu Bursa’da maalesef istenilen seviyede değil.
Milli Eğitim’de geçmişte (15 Temmuz) öncesinde) malum yapıların elinde kaldı..
15 Temmuz sonrasında da alelacele birtakım şeyler yapıldı…
Ve o zamanlar söylediğimi yeniden yeniliyorum; Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasama organı olan Talim Terbiye Kurulunda da çalışmış program ve inceleme uzmanlığı yapmış biri olarak, eğitimde de eğitimciliğim dönemimde bireysel olarak kurduğum okullarda, koyduğum hedeflere koyduğum sürede daha iyisine ulaştım.
Ve o yüzden de iddialıyım: Diğer alanlarda olduğu gibi, Eğitimde de Bursa’yı, ister Özel ister Devlet Okulları aracılığıyla istediğimiz seviyeye getiririz.
OKULLAR DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLMELİ
Bunun yanında okullar (dilerim yapılıyordur), acilen depreme dayanıklı hale getirilmeli. Çünkü; korkarım ki geleceğimizin teminatı yavrularımızı Allah korusun ders saatinde bir depremle karşılaştıklarında kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.
Bu sebeple; Vakit kaybetmeden okulların deprem testleri yapılmalı ve güçlendirme gerekiyorsa, güçlendirme, boşaltıp da yenisi yapılması gerekiyorsa da yenisini yapılmalı.
TARIM KENTİ BURSA
Bursa bir yönüyle de tarım kenti!
Öyle ki; 2010’larda Bursa, Türkiye’nin salçasının yaklaşık yüzde 60-65’ini üretiyordu.
Ayrıca; Bursa önemli bir meyve ve sebze açısından da tarım kenti. Dolayısıyla, organize tarım sahalarının kurulması, arazilerin toplulaştırılması ve bunun yanında Bursa’da yetersiz olan kapalı sistem sulama sistemlerinin bir an evvel tamamlanması gerekiyor.
Malum açık sulama sistemlerinde suyun bir kısmı buharlaşıyor ve kaybolup gidiyor.
Çünkü; bugün Türkiye su zengini değil!
O yüzden de suyu tasarruflu kullanmamız lazım!
Tarımda, tasarruflu kullanmanın en önemli yönlerinden biri de ‘kapalı sistem’dir.
Toprağı zehirleyecek, toprağı çölleştirecek gübre çeşitlerinden kaçınılmalı ve kesinlikle doğal gübreye geçilmeli.
Zaten günümüzde Türkiye’deki tarımda kullanılan gübrelerin çoğunu döviz olarak alıyoruz…
Örneğin 2020’de 145 TL’ye alınan bir çuval gübre, 2021’de 345 TL.
2022’de de 785 TL gibi bir rakamlara çıkmış bulunmakta.
FAKİRLEŞEN ÇİFTÇİ TOPRAĞI TERK ETMEKTE
Diğer yandan çiftçinin üretip sattığı ürünün bu oranda değer kazanmadığını görüyoruz.
Sonuçta baktığımızda çiftçi her yıl belli bir oranda fakirleşti ve toprağı terk etmekte.
Örneğin Keles ve Harmancık’ta gördüğüm bir manzara beni çok üzdü. Ve bu ne yazık ki tüm ülkemizin de sorunu…
Köylerde tarım alanlarında tarım yapan, meyve ve sebzeyle veya hayvancılıkla uğraşan yerlerde gençlerin kalmadığını, genç insan gücünün şehirlere göç edip, asgari ücretle sağlıksız koşullarda evlerde oturduğunu görüyoruz.
Halbuki doğdukları yerlerde, sağlıklı evler oluşturarak köylerdeki veya tarım bölgelerine sağlıklı koşullarda, sosyal güvencelerini de taahhüt ederek, genç insan gücümüzü şehirlerdeki kenar mahallelere gelip de düşük hayat standartlarında yaşamasını önleyebiliriz.
İşte bu başarıldığında gençlerimizin üretime daha iyi katkı sağlayacaklarından eminim.
DÖRT İKLİMİ BİR ARADA YAŞAYAN BİR ÜLKEYİZ
Çok dikkatimi çekmişti mesela; 2010’larda Amerika Çiftçiler Birliği, Avrupa Gıda Birliği’yle 50 milyar dolarlık bir organik ürün sözleşmesi yapmıştı.
Biz ki; ülkemizde bir yerde denize girilirken, bir yerde dağda kayak yapıyoruz.
Yani 7080 milyon km2 toprakta dört iklimi bir arada yaşıyoruz.
Bu da demek oluyor ki; iyi bir planlama yaptığımızda biz de organik ürün açısından dünyada bir oyuncu olmamak için hiçbir neden yok. Yeter ki vatandaşımızın önünden bürokratik engelleri kaldırıp, gerekli şekilde toplulaştırma yapılsın, topraklarını ektiklerinin karşılığını alabilecek şekilde, organik şartlarda tarım yaptırılsın.
BURSA EN ÖNDE GİDEN ŞEHİRLERDEN
Hele hele Bursa iklimi dolayısıyla bu konuda en önde giden şehirlerdendir.
Diğer yandan Bursa hayvancılıkta da en iyilerden.
Lakin üzücüdür ki; Bursa’nın meraları Büyükşehir kanunuyla; çeşitli dernek, vakıf veya buna benzer yapılara peşkeş çekildiği dedikoduları veya serzenişleriyle karşılaşıyorum.
Bursa’nın meralarında yılda 10 ay büyükbaş hayvanların yayılabileceği, bilhassa dağ yöresi dediğimiz Keles, Harmancık, Büyükorhan ve Orhaneli yaylalarında da küçükbaş hayvanı elverişli ve belki de Bursa’da dünyanın en güzel elverişli yaylaları bulunmakta.
Ama ne yazık ki (hepsini bizzat gezdim) bu yaylalar şu an bomboş durmakta.
Halbuki Küçükbaş hayvanları oralarda çoğaltarak, gerekli az önce de ifade ettiğim gibi (ne ihtiyaçları varsa oradaki bu işi yapacak yetiştiricilerin) çobansa çoban, ağılsa ağıl, kapalı alansa, kapalı alanları yaparak (bunlar büyük maliyetler değil) O insanımıza gerekli imkanları sağlayarak, hayvancılık yapmalarını ve vatandaşımızın da sağlıklı ürün tüketmelerini sağlayabiliriz.
BURSA AYRICA BİR ZEYTİN ŞEHRİ
Türkiye’nin bir sorunu da gıda güvenliği sorunu.
Bursa ayrıca bir zeytin şehri!
Ama maalesef bugün 100 liraya mal ettiği zeytinyağını bakıyorsun diğer taraftan köşe başlarında 60 liraya satanlar var.
İncelediğimizde; görüyoruz ki yurt dışından ülkemizde kanola yağı ithal ediliyor.
Ve işte bu 10 liralık kanola yağıyla 5 liralık zeytinyağı karıştırılıp vatandaşa zeytinyağı diye satılıyor!
Ve bu sağlık açısından da çok tehlikeli.
ZEYTİNDE DÜNYA 3’SÜYÜZ
İşin uzmanları tarafından kanıtlanmış bir yağ çeşidi zeytinyağı, bugün Bursa’mızın artı bir değeri!
Ülkemiz dünyada zeytinde ilk 3 sırada! Gemlik zeytini örneğin sofralıkta bir marka, ama asıl soru şu ki “Biz bu durumu ne kadar değerlendirebiliyoruz?”
İşte tam da buralarda tereddütlerim var.
Onun için bunların yetiştiricisinin ve pazarlamacısının, yani bu işle uğraşan tüccarın da önünü açıp, dünya piyasalarına Bursa’nın zeytin ve zeytinyağının da pazarlanması sağlanabilir.
Çünkü; Zeytinyağı dünyada da hem çok değerli ve de çok pahalı.
Özetle; Biz de gerçek anlamda bunu tanıtabilirsek gayet ileriye gidebiliriz.
Ve bunu ülkemizde yapanlar da yok değil!
Örneğin; Erzincanlı, Tuncelili bir hemşehrimiz gidiyor, Amerika’da bir yoğurdu, süzme yoğurdu tanıtıyor, ve dünyada belli başlı girişimciler arasında sayılıyor.
Sağ olsunlar depremde de ülkemize ekonomik yatırım yardımları oldu.
Bu sebeple; Gerek zeytinyağı konusunda, gerekse diğer konularda Bursa’nın önü açılmalı.
Bursa’nın insanı çalışkan, müteşebbistir. Yeter ki biz onun önünü açalım ve bürokratik engelleri kaldıralım. Her şeye ‘Ankara’nın ağzına bakan’ değil de, mahallinde o insanların sorunlarını çözelim…
BURSA SANAYİ ŞEHRİ
Bursa diğer yönüyle de sanayi şehri! 15’in üzerinde organize sanayi bölgesi var.
Ama bu sanayi bölgelerini daha sağlıklı (biri dolmadan-diğerine geçmeden), sadece rant oluşturmak, çevrelerinde Ahmet’e-Mehmet’e rant oluşturmak değil de, sağlıklı olarak o sanayi bölgelerindeki yatırımları izleyerek, insanlara orada iş sahaları açılmasına da ön ayak olmak gerekir.
Bugünkü resmi kayıtlarda işsizlik yüzde 10 oranında, ama İŞKUR’dan asgari ücret veya onun altında ücretle çalıştırdığımız insanlar işsiz olarak gözükmüyor.
Ama gerçek işsizlik görebildiğim kadarıyla, yüzde 20’nin üzerinde ve bu işsizliğin büyük oranı da diplomalı işsizlik!
Bu ülke içinde büyük insan israfı, kaynak israfı.
Ülkemiz yetişmiş insanı değerlendirdiğinde daha iyiye gidecektir.
Eğitimde az önce ifade ettiğimiz gibi;
İyi eğitimli bir topluma dönüşürsek ve insanlarımızı branşları, meslekleri doğrultusunda iş imkanı sunarsak, ülkemizin bugün elde ettiği katma değerin 2-3 misli daha ileriye gideceği kanaatindeyiz. Ülkemiz maalesef en büyük israfı da insan israfında yapıyor.
Türkiye bugün yetişmiş insan gücünün maalesef yüzde 20, yüzde 30’unu değerlendirebiliyor.
Yani yüzde 60’ını değerlendirdiği zaman, bir inanamayacağımız şekilde mutlu ve refah ülkesi olacağımız bir gerçektir.
HANİ HIZLI TREN GELECEKTİ? 10 YIL GEÇTİ!
Spesifik olarak 2010-12’lerde Bursa’ya gelecek olan hızlı tren hala gelmemiş bulunmakta.
Bölge müdürlüğüm süresince çalışmalara katılmış biri olarak bu 10 yıl gecikme olduğunu görüyorum ve de hala ne vakit geleceğini bilinmemesinin üzüntüsünü yaşıyorum.
Ve bu durum istimlaksa istimlak, ödenekse ödenek, bir an önce çözüme kavuşturmalı ve Bursa hızlı trenine kavuşmalı.
Türkiye’de yatırımlar maalesef çok ağır işliyor.
‘Hele başlayalım da, Türk tipi islim yolda dizilir’, mantığıyla maalesef yatırımlar yıllara tarih kalıyor ve dolayısıyla yatırımın ya modası geçiyor ya da artık çöp oluyor.
Onun için bir an evvel, demir yolu olmayan şu güzel şehrimize bir an evvel treninle ulaşması gerekiyor.
YENİŞEHİR HAVAALANININ ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖZELLİĞİ MEVCUT
Diğer yandan ulaşım modlarından Yenişehir Havaalanı!
Yenişehir Havaalanı’nın Türkiye’de diğer havaalanlarının birçoğunda bulunmayan bir özelliği mevcut.
8 tane soğuk hava deposu var. O zaman planlanmış, yapılmış, çok da güzel yapılmış! Ancak ne için yapılmış!?
Çünkü; burası bir tarım kenti olduğundan, yaş meyve-sebze ihracatına yönelik bir havaalanı yapılmış lakin İstanbul’un arka bahçesi olarak kalmış…
Çünkü; Bursa bu konularda hiçbir zaman öne çıkarılmak istenmemiş, ve hep gagalanmış bir şehir olarak görmekteyim…
Bölge müdürlüğüm süresince (Atatürk Havaalanı o zaman sıkışmış bir durumdaydı) kargo uçaklarının Bursa Havaalanı’na yönlendirilip bir Bursa havaalanı çevresinde lojistik merkez oluşturulması için baya gayret sarf ettim ama, İstanbul’un önüne geçemedim, İstanbul’un ağırlığını kıramadım.
Çünkü; O zaman bir bürokrat olarak bunu yapmak zordu!
Ama bugün; siyaseten karar verici makamına geldiğimde, tüm bu deneyimlerimi, tecrübelerimi ve birikimlerimi her zaman Bursa için değerlendireceğimden, Bursalı hemşehrilerim emin olsunlar” ifadelerini kullandı.