İbrahim Sanalp yazdı; BÜTÜN KAVRAMI
Köşe yazarımız İbrahim Sanalp makalesinde; ”
Bütün, parçaları olandır. Bütünün parçaları vardır. Bütün kavramına göre düşünülür ve hareket edilir. Bütünden parçaya gidilir ya da parçadan bütüne gidilir. Parçalar arasında, bütüne bağlı iletişim kurulur.
Kadın ve erkek bir bütün olur. Bütünün adına insan denir. Kadın ve erkekten insan kavramına gidilir. İnsandan kadın ve erkeğe gidilir. Kadın ve erkek arasında, insana bağlı olarak iletişim kurulur. Parça olan kadın ve erkek, bütün olan insan kavramına bağlı iletişim kurar.
Allah bütün, kul parça olur. Kuldan Allah’a ve Allah’tan kula iletişim kurulur. Kullar arasında, Allah’a bağlı iletişim kurulur. Dini bilgide, Allah rızası için düşünülür ve hareket edilir. Dünya bilgisinde, zorunlu ihtiyaçlar için düşünülür ve hareket edilir.
Millet, vatan ve anayasa kavramlarıyla birlikte yaşayan topluma denir. Millet bütün, vatandaş parça olur. Vatandaşlar, milletin parçası olarak, millet kavramına bağlı iletişim kurarlar. Vatandaştan millete, milletten vatandaşa iletişim kurulur. Vatandaşlar arasında millet kavramına bağlı iletişim kurulur. Milletin sınırları, vatan sınırları olur.
Ümmet, din ve peygamber kavramlarıyla birlikte yaşayan topluma denir. Ümmet bütün, ümmet parça olur. Ümmet kelimesi hem bütün hem parça anlamı taşır. Cümle içinde anlam kazanır. Bütün ümmetten, parça ümmete ya da parça ümmetten bütün ümmete iletişim kurulur. Parça ümmetler arasında, bütün ümmet kavramına bağlı iletişim kurulur. Bütün ümmetin sınırları, bütün dünya olur.
Devlet, vatanı ve milletiyle bir bütündür, tanımı yapılır. Devlet, bütün olur. Vatan ve millet, parça olur. Devletten vatana ve devletten millete ya da vatandan devlete ve milletten devlete iletişim kurulur. Vatan ve millet arasında, devlete bağlı iletişim kurulur. Devlet, vatan ve milletten ayrılmaz. “Devlet ve millet buluşması” sözü, devletin tanımına uymaz.
Milletin tanımında, dil, din, ırk kavramı yoktur. Ümmetin tanımında, dil, ırk kavramı yoktur. Müslüman kelimesi, din belirtir. Müslüman millet ve Müslüman Türk milleti ibareleri, millet tanımına uymaz.
Emek-sermaye bütünlüğü, serbest piyasayı oluşturur. Emekle serbest piyasa ve sermayeyle serbest piyasa arasında iletişim kurulur. Emekle sermaye arasında, serbest piyasaya bağlı iletişim kurulur. Serbest piyasa, bütün olur. Emek ve sermaye, parça olur. Emek, sol olur. Sermaye, sağ olur. Sol ve sağ arasında, serbest piyasaya bağlı iletişim kurulur.
Bilginin ya da bilgi türlerinin bütününün öğrenilmesine, eğitim denir. Bilginin bir parçasının ya da bir bilgi türünün öğrenilmesine, öğretim denir. Bilginin parçaları ya da bilgi türleri arasında, bilgi bütünlüğü dikkate alınıp iletişim kurulur. Bilgi türlerine, disiplin de denir.
Laiklik, bilgi bütünlüğü olur. Din işleri bilgisi ve devlet işleri bilgisi, bilgi türü olur. Din işleri bilgisinden laikliğe ve devlet işleri bilgisinden laikliğe gidilir. Din işleri bilgisi ve devlet işleri bilgisi arasında, laikliğe bağlı iletişim kurulur.
Sekülerizm, bilgi bütünlüğü olur. Din işleri bilgisi ve dünya işleri bilgisi, bilgi türü olur. Din işleri bilgisinden sekülerizme ve dünya işleri bilgisinde sekülerizme gidilir. Din işleri bilgisi ve dünya işleri bilgisi arasında, sekülerizme bağlı iletişim kurulur.
Bireyler bir bütün olur. Bütünün adına toplum denir. Toplum bütün ve birey parça olur. Bireyden topluma ya da toplumdan bireye gidilir. Bireyler arasında topluma bağlı iletişim kurulur.
Bütün-parça kuralına göre düşünülür ve hareket edilir. Bütün, parçaları olandır. Bütünün parçaları eşittir. Zıt iki kelime, bir bütün oluşturur. Zıt iki kelimenin dışında, bütüne bir isim verilir. Bütünün parçaları, bütünü düşünerek iletişim kurar. Bütün-parça kuralı, bütüne ait olma ve bütünün parçası olma duygusu verir.
Allah-kul, toplum-birey, devlet-vatan ve millet, millet-vatandaş, dinin-ümmeti ya da ümmetin-ümmeti, aile-aile üyesi örnekleri: Bütün-parça kuralına göre, anlam kazanır.
Allah bütün, kul, Allah’ın parçası olur. Toplum bütün, birey, toplumun parçası olur. Devlet bütün, vatan ve millet, devletin parçası olur. Millet bütün, vatandaş, milletin parçası olur. Ümmet hem çoğul hem tekil olabilir. Ümmet kelimesi, cümle içinde anlam kazanır. İslam ümmeti ifadesinde, İslam bütün, ümmeti parça olur. Ümmetin ümmeti ifadesinde, ümmetin bütün, ümmeti parça olur. Aile bütün, aile üyesi parça olur.
Kullar, Allah’ı düşünerek aralarında iletişim kurarlar. Bireyler, toplumu düşünerek aralarında iletişim kurarlar. Devlet, vatan, millet birlikte düşünülür. Vatandaşlar, milleti düşünerek aralarında iletişim kurarlar. Ümmet duygusu, din düşünülerek hissedilir, iletişim kurulur. Aile üyeleri, aileyi düşünerek aralarında iletişim kurar.
Vergi gelirleri, devletin temel geliridir. Vergi gelirleriyle bütçe oluşturulması gerekir. Bütçeden her vatandaşa pay verilmesi gerekir. Kayıtlı ekonomide, yeterli vergi toplanamazsa, malı ve parası olan herkesten, servet vergisi alınması gerekir.
Emek ve sermaye bütünlüğü, serbest piyasayı oluşturur. Bir şeyi almak için bir şeyi satmak gerekir. Almak ve vermek, bir bütün olur. Hem iç ticarette hem dış ticarette, bu kural geçerli olur. Mala karşı mal vermek, takas olur. Para, mallar arasında eşitliği sağlar. Dövizle alışveriş, takasa göre kolaylık sağlar. Üretim ve tüketim, bir bütün olur.
Vergi gelirlerinden ayrılan fonla, ihracat desteklenir. İhracat primi-teşviki yerine, emekçilerin vergilerinin ve sigorta primlerinin ödenmesinin tercih edilmesi gerekir. Emekçiler kayıt altına alınır.
Allah-kul bütünlüğünde, dinin ibadet kuralları geçerli olur. Dini bilgi, iyi ve kötüyü birbirinden ayırır. Toplum-birey bütünlüğünde, toplum kuralları geçerli olur. Topluma katkı düşüncesiyle, bireyler iletişim kurar. Devlet, vatan, millet bütünlüğünde, kanunlar geçerli olur. Vatandaşlar, kanunlara göre iletişim kurar. Ümmet toplumunda, dinin ibadet kuralları geçerli olur. Millet toplumunda, kanunlar geçerli olur.
Ailede, anne, baba, kardeş var. Ailenin sınırları bellidir. Ailedeki aidiyet duygusu, anne, baba, çocuk arasında hissedilir. Toplumun, milletin, ümmetin: aileye benzetilmesi, yanıltıcı olur. Buna popülizm denir. Demokraside, toplum-birey, ümmet-ümmet, millet-vatandaş bütünlüğüne göre yaşamak gerekir.
Komşuluk, okulda eğitim, işyerinde birlikte çalışma, çeşitli nedenlerle tanışma sonucu, arkadaş olunur. Yoldaş kelimesi, düşünce ve eylemde, beraberliği belirtir. Herkesin adı ve soyadı vardır. Arkadaş, yoldaş, ad ve soy ad belirterek hitap etmek tercih edilmeli…
Siyaset ve demokraside, bilgi ikiye ayrılır. Dini bilgi ve dünya bilgisi, birbirinden ayrılır. Dünya bilgisine, dini bilgi karıştırılmaz. Dünya bilgisiyle slogan söylenir. Dini bilgiyle slogan söylenmez.
Kural ve kuralsızlığı birlikte karşılaştırmak, olumlu ve olumsuzluğu birlikte düşünmek, anahtar kelimeler olur. Anahtar kelimelerle zorluklar aşılır.
Bütün ve Parça Kuralı, bir tanım ve düşünme kuralı olur. Buna göre, kavramların tanımı yapılır. Bütün özelliği olan kelime, üst kavram olur. Parça özelliği olan kelime, alt kavram olur.
Emek ve sermaye bütünlüğü, serbest piyasayı oluşturur. Emek ve sermaye, serbest piyasada, arz ya da talep edilir. Serbest piyasa kelimeleri, üst kavram olur. Emek ve sermaye kelimeleri, alt kavram olur.
Bilgi, ikiye ayrılır. Dini bilgi ve dünya bilgisi, bilgi bütünlüğünü oluşturur. Bilgi bütünlüğü, üst kavram olur. Dini bilgi ve dünya bilgisi, alt kavram olur.
Bilgi felsefesi, bir bütün olur. Gündelik bilgi, teknik bilgi, dini bilgi, sanat bilgisi, bilimsel bilgi, felsefe bilgisi: parça olur. Her bilgi türü, dünyaya bir bakış açısı olur. Bilgi felsefesi kelimeleri, üst kavram olur. Bilgi türleri, alt kavram olur.
Laiklik, bilginin ikiye ayrılmasıdır. Din işleri bilgisinin ve devlet işleri bilgisinin ayrılmasına, laiklik denir. Laiklik, bütün olur. Din işleri bilgisi ve devlet işleri bilgisi, parça olur. Laiklik, üst kavram olur. Din işleri bilgisi ve devlet işleri bilgisi, alt kavram olur.
Sekülerizm, bilginin ikiye ayrılmasıdır. Din işleri bilgisinin ve dünya işleri bilgisinin ayrılmasına, sekülerizm denir. Sekülerizm, bütün olur. Din işleri bilgisi ve dünya işleri bilgisi parça olur. Sekülerizm, üst kavram olur. Din işleri bilgisi ve devlet işleri bilgisi, alt kavram olur.
Laiklik ve sekülerizm karşılaştırması yapalım. Din işleri bilgisi, devlet işleri bilgisi, dünya işleri bilgisi karşılaştırması yapalım. Yağmur duasını örnek olarak inceleyelim. Dini bilgi, dünya bilgisini kutsayıp kabul eder. Kutsama, duayla yapılır. Dini bilgi ve kutsanmış dünya bilgisinde, dini bilgi ve dünya bilgisi karışık durumda bulunur. Dünya bilgisi yağmur, duayla kutsanıp: kutsanmış dünya bilgisi olur. Yağmur duasında hem dini bilgi hem kutsanmış dünya bilgisi vardır. Laiklik ve sekülerizm, devlet işleri ve dünya işleri yapıldığı zaman anlam kazanır. Duayla kutsama yapmadan, devlet işlerinin ve dünya işlerinin yapılması gerekir.
Devlet işleri bilgisi töreninde, dünya bilgisi olan “Saygı Duruşu bilgisi ve İstiklal Marşı bilgisi” vardır. Dini törenin, devlet işleri töreninden ayrı yapılması ve dua okunması gerekir. Cenaze törenlerinde hem devlet törenin hem dini törenin ayrı ayrı yapılması gerekir. Devlet töreninin, devlet kurumlarında yapılması gerekir. Dini törenin ibadethanede ve mezarlıkta yapılması gerekir. Cenaze töreni için yapılan saygı mangası duruşu ve saygı atışı, dünya bilgisi olur.
Dini bilgi, ibadet kurallarıyla sınırlanır. Dini bilginin muamelat ve ceza kurallarına, şeriat denir. Şeriat kuralları, nas edilmiştir. Şeriat kurallarının uygulaması durdurulmuştur. Şeriat kuralları yerine, devlet işleri bilgisi ya da dünya işleri bilgisiyle kurallar konur. Bu kurallara, kanun denir. Kanun, meşruiyet kuralı olur. Toplumda, üretim ve tüketim, kanunlara göre yapılır. Kanunlar meşruiyet kuralı olur.
Bankalar, kanunlara ve meşruiyet kuralına göre çalışır. Borç para alınması ve borç para verilmesi sırasında faiz uygulanır. Tasarruf edilen para, mal kabul edilir. Katılım bankacılığında, tasarruf edilen para bir mal gibi belirli bir kârla satılır. Satış bedeli vadeli olarak tahsil edilir. Bütün-parça kuralı uygulanır.
Orhan Veli Kanık, iki ayrı kedi üzerinden bilgiyi ikiye ayırır. Sokak kedisi ve ciğercinin kedisi konuşturulur. İki kedi bir bütün oluşturur. Bütünün parçaları eşit olur. Fakir-zengin bir bütün olur. Orhan Veli, Garip kavramıyla şiire her konuyu getirdi. Ölçüde serbestliği belirten şiirler yazdı. Şiir, bütün-parça kuralına göre yazılmış.
Kuyruklu Şiir’de: Sokak kedisi konuşur: Uyuşamayız yollarımız ayrı; / Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; / Senin yiyeceğin, kalaylı kapta; / Benimki aslan ağzında; / Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
***** *****
Ama seninki de kolay değil kardeşim; / Kolay değil hani, / Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
***** *****
Ciğercinin kedisi konuşur: Açlıktan bahsediyorsun; / Demek ki sen komünistsin. / Demek ki bütün binaları yakan sensin. / İstanbul’dakileri sen, / Ankara’dakileri sen… / Sen ne domuzsun, sen!
Aristo mantığına göre, sokak kedisi ve ciğercinin kedisi, ayrı ayrı bir bütün oluşturur. Hegel mantığına göre, sokak kedisi ve ciğercinin kedisi, bir bütünün parçası olarak bir bütün oluşturur.
Fakir-zengin zıtlığı, bir bütün olur. Aristo mantığına göre, ayrı ayrı bir bütün oluşturur. Hegel mantığına göre, bir bütünün parçası olarak, bir bütün oluşturur.
Aristo mantığına göre, iki zıt kavram arasında çelişki yoktur. Hegel mantığına göre, zıt iki kavram arasında çelişki vardır. Çelişkiyi bütün kavramı kaldırır. Çelişki, hareket oluşturan durumdur. Aristo mantığı, durgunluğu anlatır. Hegel mantığı, hareketi anlatır.
Edebiyatta hayvanları konuşturmak, insan dışındaki bir varlığa, insan özelliği vermektir. Buna, kişileştirmek denir. Toplumdaki durum, dolaylı yoldan anlatılır. Hayvanlar arasında olan bir durum olarak anlatılır.
Dini bilgi ve dünya bilgisi ayrımı esastır. Diğer bilgiyi ikiye ayırmalar, dini bilgi ve dünya bilgisi ayrımının yerini tutmaz. Max Weber, bilgiyi, kutsal bilgi ve işlev-iş yapma- bilgisi olarak ikiye ayırır. Kant, bilgiyi, görünmeyenin bilgisi ve görünenin bilgisi olarak ikiye ayırır.
Sokak kedisi ve ciğercinin kedisi ayrımında, dini bilgi ve dünya bilgisi beraber kullanılır. Fakir ve zengin ayrımında, dini bilgi ve dünya bilgisi beraber kullanılır. Doğu ve Batı Sentezi ya da Türk ve İslam Sentezi ayrımında, dini bilgi ve dünya bilgisi, beraber kullanılır.
Dini bilgi, dünya bilgisini kutsayarak kabul eder. Dini bilginin içinde, kutsanmış dünya bilgisi vardır. Dünya bilgisini, dini bilgiden ayırmayı öğrenmek gerekir. Dini bilgi, yeniliği, değişimi kabul etmez. Sadece gözle yapılan gözlemi-incelemeyi- kabul eder. Teleskop, mikroskop kullanılmaz.
Dini bilgi, Hazreti Muhammet zamanını örnek alır. Ayetleri, hadisleri, sünneti örnek alır. Bu örneklere göre değerlendirme yapar. Dünya bilgisi, beş duyuyla dünyaya bakarak araştırma, değerlendirme yapar. Teleskop ve mikroskop kullanır.
Bilgi, bütün ve parça kuralına göre incelenir. Doğru bilgi, dogmatik bilgi ve kuşku duyulan bilgi olarak ayrılır. Bilgi felsefesi, altı bilgi türüne ayrılır. Gündelik bilgi, dinsel bilgi, teknik bilgi, sanat bilgisi, bilimsel bilgi, felsefe bilgisi.
Sokrates, tanımlara varmak için tümevarım düşünme biçimini kullanır. Tikelden kalkarak tümele varmaya çalışır. Tümevarım, parçadan bütüne gitmektir. Tikellerin bilgisinden zihin yoluyla tümel bilgi oluşturulur. Aziz Anselmus, bilginin iki kaynaktan geldiğini söyler. 1. Duyu bilgisi. 2. Akıl bilgisi. Duyular, kendilerine geleni algılar. Akıl, duyulardan geleni yorumlar. Yorum sonucu anlama oluşur.
Duns Scotus’a göre, duyumlar önce tikel olanı verir. Zihin, duyumlardan gelen tikel bilgileri: soyutlama yoluyla tümel bilgiler haline getirir. Bilgi, tikel bilgi ve tümel bilgi olarak ayrılır. Ockhamlı William, zihnin iki tür bilgisi olduğunu belirtir. Duyu bilgisi ve soyut bilgi. Duyu bilgisi, tikellerin bilgisi olur. Soyut bilgi, tikel bilgiyi: tümel bilgi yapar.
Fârabî, bilgiyi üç kaynağa dayandırır. Duyu, akıl, nazar. Duyu bilgisi, duyulara dayanır. Akıl bilgisi, doğuştan gelir. Nazari bilgide, soyut bilgiler elde edilir. İbn Sina, bilgi türlerini, madde ve form bağlantısı içinde açıklar. Doğa bilgisinde, madde ve form bir arada bulunur. Metafizik ve mantık bilgisi, salt formlardan oluşur.
Gazali, duyu bilgisi, akıl bilgisi, ışık bilgisi ayrımı yapar. Ayrıca akıl bilgisi ve kalp bilgisi ayrımı yapar. Akıl, şeylerin dışını görür. Kalp, şeylerin içini görür. İbn Rüşd, aklın tümel bilgiyi, tikel varlıkların bilgisinden soyutlayıp elde ettiğini belirtir.
Descartes, kesin ve zorunlu tümel önermelerden, tümdengelim akıl yürütmeyle sonuç çıkarmak olanaklıdır, görüşünü belirtir. Spinoza, bilgiyi üçe ayırır. Sezgi, birincil bilgidir. Akıl, ikincil bilgidir. Zorunluluk ve determinizm içeren bilgi, üçüncül bilgidir. Tüm bilgilerimizin amacının: dünyayı bir bütün olarak kavramak ve anlamak olduğunu belirtir. Leibniz, bilgi kaynağının sonsuz sayıda monadlar olduğunu belirtir.
John Locke, deney yoluyla bilgi öğrenildiğini belirtir. Fiziksel ögeler algılanır. Algılama, bir temsil etmeyle olur. Nesneler, idelerle temsil edilir. Tümel kavramlar, nesnelerin bilgisinde soyutlanıp elde edilir. David Hume, ideleri ikiye ayırır. 1. Duyu algılarına, izlenim ismini verir. 2. İmgeleme ve bellek algısına, ideler ismini verir. İzlenim ve ideler, zihnimizin bilgi kaynaklarıdır.
İmmanuel Kant, zihin, anlama kategorileri ve formlarıyla: sezgiyi ve algılamayı olanaklı kılar, görüşünü belirtir. Zihin, belirleme yaparak: sezgi ve algıdan gelen duyumları, bir biçime sokar. A priori önerme ve a posteriori önerme ayrımı yapar. Analitik önerme ve sentetik önerme ayrımı yapar. Bilgiyi, fenomen ve numen olarak ikiye ayırır. Bilgi, bir bütünlük içinde öğrenilir. Scheling, bilginin bilinçsiz varlıklardan bilinçli varlıklara yükselmekte olan bir süreç olduğunu belirtir. İnsan, doğa yasalarını, kendi algı ve düşüncelerinin yasalarına indirgeyerek bilir.
Hegel, hem zihinden hem deneyden gelen bilginin birleştiğini belirtir. Hegel’in sisteminde, öznel bilinçlilikten nesnel bilince ve oradan da mutlak bilince yükselen bir gelişim vardır. İdealist bilgi ve materyalist bilgi bir bütündür. Auguste Comte, felsefenin amacının, tüm bilgi türlerine ortak olacak yasaları bulmak olduğunu, belirtir. Bilgi nesneleri, olgulara indirgenir. Pozitivizm, bilginin ölçü bildiren kelimelerle anlatılmasını içerir.
Bergson, iki tür bilgiyi kabul eder. Birincisi analizci bilgidir. Bu bilgi, nesnelerin görünüşlerini verir. İkincisi nesnelerin özünü veren sezgidir. Sezgi ve yaşam zamanı: yani süreyi kendisine temel yapar. Gerçekliği, süreyle açıklar.
William James, gerçekliğin hem zihinsel hem fiziksel olandan gelen bilginin bir bileşimi olduğunu belirtir. John Dewey, bilgiyi başarı olarak tanımlar. Amaç bilgidir ya da sorunun çözümüdür.
Post-modern anlayış, bilgiyi ve gerçeği: çoklukla açıklamayı hedef seçer. Çoğulcu kaynak ve yöntem anlayışı vardır. Çokluk bütünü belirtir. Çokluğun parçaları vardır.
Bütün, parçaları olandır. Bütünün parçaları vardır. Bütün kavramı ile “bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu hissederiz. Bu duygu en kuvvetli ailede hissedilir.
Dünya, bir bütündür. Tevfik Fikret, “vatanım ru-yu zemin, milletim nev-i beşer” demiştir. Yani, vatanım bütün dünya, milletim bütün insanlar, demiştir. Bir elma ağacındaki bir elma, dünyanın parçasıdır, denir. Dünyadaki her şey, dünyanın parçasıdır.
Emek-sol, sermaye sağ siyasi partiler yelpazesindeki tüm partiler bir bütündür, bütünün parçasıdır. Her parti ve parti üyeleri, “bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu” hissetmelidir.
Siyasi bir partide, tüm parti üyeleri, siyasi parti bütünlüğü içindedir. Bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu, her üye hisseder. Partideki, düşünce farklılıkları, gruplaşmalar parti bütünlüğüne uygun olmalıdır.
Spor kulüpleri, bilhassa futbol kulüpleri karşılaşmalarında, holiganlık-kavgacılık söz konusudur. Futbol ligi bir bütündür. Her kulüp bu bütünlüğün parçasıdır. Futbol ligine, bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu hisseden bir kulüp taraftarı barışçıldır.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı, bütün dünyadaki insanlara seslenen bir örgütlenmedir. Birleşmiş Milletler Teşkilatı içinde bütün dünya ile iletişim kurmak gerekir. Dünya bütünlüğü içinde, “bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu” hissetmek gerekir.
Devlet, vatanı ve milleti ile bir bütündür, denir. Devlet, vatan, millet kavramları bütünlük özelliğine sahiptir. Vatandaşlar bu kavramların parçasıdır. Bu kavramlar, “bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu” hissettirir.
Din, mezhep de bütünlük özelliğine sahiptir. Dine, mezhebe ait olma, dinin, mezhebin parçası olma duygusunu hissederiz. Bütün dünyadaki dinleri, inançları dikkate alırsak, burada da dünya ölçeğinde, bütün-parça özelliği var. Burada, bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu hissetmek gerekir. Böylece, dünyada uzlaşma oluşur.
Tarikat, cemaat örgütlenmesinde, mürit-mürşit beraberliği vardır. Mürit, mürşide itaat eder. Mürit kendisi için karar veremez. Mürit için kararı-yapması gerekeni- mürşit kararlaştırır. Bu yüzden müridin özgür iradesi bulunmaz. Tarikat, cemaat örgütlenmesi demokrasiye uygun değildir.
Kadın-erkek bütünlüğü, farklılıkların eşitliğidir. Kadın-erkek toplumu oluşturur. Toplumun bütünlüğü içinde, “bütüne ait olma, bütünün parçası olma duygusunu hissederiz.
Dünyada, toplumda bir şeyin yerine başka bir şeyi koyamadığımız zaman, zorunlu olarak, “farklılıkların eşitliği” oluşur. Kadının yerine erkeği, erkeğin yerine kadını koyamayız. Vücut organlarımızdan, gözümüzün yerine kulağımızı, elimizin yerine ayağımızı koyamayız. Farklılıkların eşitliği, çoğulculuktur.
Bütün kavramı içindeki parçalar arasında sıralama vardır. Bu sıralama içinde parçalar anlam kazanır. Bütünün bir parçasını alıp yüceltmek, bire indirgemek, slogan yapmak, toplumda çatışma, kutuplaşma yapar.
Laiklik, din işleri ve devlet işlerinin ayrılması yanında, dini bilgi ve devlet bilgisi bütünlüğüdür. Farklı iki kavram olan din işleri ve devlet işleri, laiklik adı altında bir bütün oluşturur. Düalizm-ikicilik, bir bütünün ikiye ayrılmasıdır. Bütünün parçaları ikiye indirgenmiştir.
Laikliğin içinden slogan üretiliyor. Slogan, bire indirgemedir. Bire indirgeme, toplumda çatışma, kutuplaşma yapar.
Birinci slogan olarak, “akıl ile sorgulayarak bilimi öğreneceğiz” deniliyor. Akıl, bilim, sorgulamak kelimeleri devlet işlerinin-devlet bilgisinin- içindedir.
İkinci slogan olarak, “Allah’ın kitabı Kuran’da her türlü bilgi var. Bilgi öğrenmek için Kuran okumak yeterlidir” anlayışıdır. Din işleri-dini bilgi bire indirgenmiş oluyor.
“Din işlerini-dini bilgiyi inanarak öğreneceğiz. Devlet işlerini-devlet bilgisini akıl ile sorgulayarak öğreneceğiz” demek gerekir.
Bilgi felsefesinde altı bilgi türü var. Günlük bilgi, teknik bilgi, dini bilgi, sanat bilgisi, bilimsel bilgi, felsefe bilgisi… Her bilgi türü dünyaya bir bakış açısıdır. Bilgi türlerinin eşit, kardeş, özgür olması gerekir. Bilgi türleri, farklılıkların eşitliğidir. Bir bilgi türünü bir başka bilgi türünün yerine koyamayız.
Kültür-medeniyet, dünyada insanın ürettiği her şeydir. Toplumlar, ilkelden moderne doğru yükselen bir eğri üzerinde yerlerini alırlar.
Fransızcada doktrin kavramı var. Doktrin, kalıplaşmış, sınırlandırılmış bilgidir. Fransızcada peygamberlere doktriner denir. Peygamber, doktrin bilgi yazan bir yazardır. Dini bilgi, doktrin bilgidir. Dini bilgi ideolojidir. İdeoloji, doktrin bilgidir. Doktrin bilgi-ideoloji inanarak öğrenilir. Doktrin bilgi, kültürün-medeniyetin parçasıdır.
Emek-sol, sermaye-sağ bütünlüğü, kapitalist serbest piyasayı oluşturur. İş ve meslekler, serbest piyasadaki üretim ilişkilerine göre oluşur. Bir mesleği diğer mesleğin yerine koyamayız. İş ve meslekler farklılıkların eşitliğini oluşturur. İmam Hatiplik işi-mesleği serbest piyasanın bir parçasıdır. Serbest piyasadaki iş bulma şartlarına göre eğitim vermek gerekir.
Bütüne ait olmak, bütünün parçası olmak duygusunu hissetmek, topluma uzlaşma ve barış getirir. Bu duygu, kişiyi dargın, kırgın, kıskançlık gibi duyguları hissetmekten korur.