İbrahim Sanalp yazdı; İNSAN HAKLARININ FELSEFİ TEMELLERİ
Köşe yazarı İbrahim Sanalp yazdı;
Kitap adı: İnsan Haklarının Felsefi Temelleri. Yayına hazırlayan: İonna Kuçuradi. Sayfa sayısı: 246.
İnsan haklarıyla ilgili, doğal hukuk, pozitif hukuk-insan yapısı hukuk, tanrısal hukuk ayrımı vardır. İnsan hakları, bir istemdir. İnsan hakları, bir amaçtır. İnsan hakları düşüncesi, bir başarıdır. İnsanlık ile var olan temel haklar vardır.
Bütün insanların onur-değer ve haklar bakımından eşit olduğu belirtilir. İnsan haklarının çiğnendiği yerde, barış barınamaz. İnsan haklarına saygı, barışı sağlar. Siyasette söz konusu olan çıkarlardır. İnsan haklarında söz konusu olan insanın değeridir.
İnsan hakları ve insan ödevleri, bir bütündür. Birbirini tamamlar. Bu tamamlama, sevgiden kaynaklanır. Temel hak, en azı içerir. Hak, haklı bir istemin akılsal temelini oluşturur. Hak, bir şeyden yararlanma hakkıdır. Hak olma, sahip olunan çeşitli şeylerin niteliğidir. Temel hak, en az düzeyde koruma sağlamaktır. Temel hak, bir sınırlamadır. Temel haklar, ahlaklılığın tabanıdır. Temel haklara örnek: Güvenlik hakkı, Varlığını sürdürmek hakkı…
Bedensel güvenlik hakkı, temel haklar arasındadır. Diğer hakların elde edilmesi için ön koşuldur.
Varlığını sürdürme hakkı, en az düzeyde ekonomik güvenliğin olmasıdır. Temiz hava, temiz su, yeterli yiyecek, yeterli giyecek, yeterli barınak: en az düzeyde koruyucu halk sağlığı anlamı taşır. Bu şartların herkes için olması gerekir. Bu şartlar, diğer haklar için de olmazsa olmaz olur.
Bilgi, dini bilgi ve dünya bilgisi olarak ayrıldı. Evrensel ve ödev kelimeleri kullanıldı. Özgürlük ve hak eşitliği isteminde bulunuldu. Kültürlerin özerkliği, çoğulcu bir düşüncedir. Düşüncenin örgütlenmesidir.
Evrensellik, insanla ilgili olmaktır. Bütün insanlar, dünya kültürünün üyeleridir. İnsanın onuru, insanın değeridir. İnsan hakları, felsefe bilgisi öğretimiyle öğrenilir. Felsefe bilgisi, yeni kavramları ve yeni ilkeleri oluşturmayı olanaklı kılar.
Yaşam Hakkı, temel özgürlüktür. Birinci haktır. Evren, doğa, insan üçlüsü vardır. Doğa yasalarına göre yaşanır. İnsan kendi içgüdüsüyle doğada yaşar. İnsan, toplumsal varlıktır. Toplum kurallarına göre yaşar. Toplumda, yapma ve yapmama yetenekleri oluşur. Hak ve ödevler ortaya çıkar. İnsansal işlev: gelişmektir. İnsanın kendisini geliştirmesidir.
İnsanın üç yönü ve bir de çağdaş boyutu vardır. İnsan, “biyolojik, entelektüel, moral” varlıktır. Çağdaş boyut, insanın kendini geliştirmesi ya da toplumsallaşmasıdır. İnsan toplumun parçası olarak toplumdan haklarını ister. Ekonomik olarak güçlü olmak: toplumdan istenir. Devlet, güvenlik ve ekonomik olarak insana yaşama ortamı hazırlar.
Evren, doğa, toplum, birey arasında bir diyalektik-hareketin bilgisi vardır. Gelişmeyi bu diyalektik sağlar. Bilinç, yaşam sürdürme isteğidir.
Felsefe bilgisi, soluklu, uzun süreli yaklaşımlarla düşünmeyi ve bilgi oluşturmayı hedefler. Düşünce, düşünebilmektir. Bilme hakkı, düşünülerek üretilmiş terimdir. Kişinin mutlu olması, çevreyle uyum sağlamasına, doğayla ve diğer kişilerle iletişimine bağlıdır. Özgürlük, kişilerin her türlü bilgiyi elde etmek ve bunlara dayanarak düşünce oluşturmasıdır. Düşünceleri açıklama özgürlüğü sınırsızdır. Bireyci ve liberal yapıda, herkesin düşüncelerini açıklayabileceği, pazar yeri kavramı, engel tanımaz.
Çevreye bağlı bilgi oluşturulması gerekir. Türkçe kavramlar türetilmesi gerekir. Bilme hakkı, evrenseldir. Bütün dünyayı kapsar.
Yerel teknolojiyle üretilen ucuz iletişim araçlarıyla toplumda bilme hakkını oluşturmak gerekir. Bilgi bankası, kütüphane, arşiv kurmak gerekir.
İnsan hakları, “yaşama hakkı, çalışma hakkı, bilme hakkı, özgürlük hakkı, mutluluk hakkı, gelişme hakkı” gibi sıralanır. Buna yaratma hakkını da ekleyelim. Değişimlerin çeşitliliği içinde, insanın varlığını sürdürmesi, var olması söz konusudur.
İnsan, kültürün hem yaratıcısı hem de yaratısı olarak var olur. Burada insanı merkeze almak söz konusudur. Dünyayı merkeze koyan dönem ve Tanrı’yı merkeze koyan dönem yaratma hakkını, insana vermedi.
Dünyada, sürekli değişme, ilerleme, tarih vardır. Doğada ve ruhta yaratıcı güç vardır. Sanat eserleri, yaratıcı özellik taşır. Buluşlar, yaratıcılık ilkesinin ürünleridir. Buluş yapmak, insanın en üstün erdemidir.
Sosyalizmde, demokrasi ve özyönetim kuralı, bir araya gelir. Böylece yaratma hakkı için gerekli ortam oluşur. İnsanlığın devamı, özyönetim düşüncesiyle olanaklı olur. Sosyalizm, demokrasi, özyönetim: aynı şey kabul edilir. Yaratıcılık ilkesi, sınırsız bir ilkedir. İnsan ise yaratıcı bir varlık olarak: sınırlı bir varlıktır.
İnsan hakları kapsamında söylenenler, bir toplum içinde yaşayan bireyler bakımından değer taşırlar. Haklarının korunması öngörülen insan, toplum içinde yaşayan insandır.
Hukuk kavramı, bir değerler bütünüdür. Haklı ve haksız, hukuka uygunluk ölçüsüyle ayırt edilir. İnsan bir değer yargısına varır. Hukuk insanı, insana karşı korur. Fizik kanunları, var olanı açıklar. Hukuk, olması gerekeni araştırır.
İnsan, toplum içinde yaşamakla insan niteliğini kazanır. İnsan hakları, tüm insanlar içindir. Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösterir. İnsan hakları evrenseldir.
İnsan haklarına saygı düşüncesinin uluslararası nitelik kazanması, Milletler Cemiyeti’nin kurulmasıyla başladı. Birinci Dünya Savaşı’nın yaraları sarılmaya çalışıldı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. İnsan haklarına saygı, evrensel bir boyut kazandı. İnsan Hakları Beyannamesi ilan edildi. Bu beyanname, ekonomik, sosyal, kültürel haklara ilişkin hükümler içerir. Bu haklar, bir ideal olur. Eşitlik düşüncesi, bir idealdir. Farklılıkları birleştirir.
İnsan Hakları Bildirisi, bir bakış açısıdır. Bir üst kuraldır. Öncelikle gözetilmesi gerekir. Geleneksel olarak uluslararası hukukun kuralları, yalnızca: devletlerarası ilişkilerle ilgilidir. Kişilerin hakları, devletin aracılığı ile korunur. Devlet, tek hukuksal kişiliktir. Diplomatik korunma, uluslararası özellik taşır.
İngiliz değerler sisteminde, tek yetkili Meclis olur. Kamuoyu, denetim görevi yapar. Evrensel değerler, ölçü olur. Bu durum, birinci sistem olur. İkinci sistemde, Meclis’e anayasa ile sınırlama getirilir. Yasalar, anayasaya uygun olur. Meclis, kendini denetler. 1924-1960 yılları arasında, Türkiye’de anayasal sistemin özü buydu. Üçüncü sistemde, “Anayasa Konseyi” kanunlar çıkmadan önce denetim yapar. Kanunların anayasaya uygun olup olmadığına karar verir. Dördüncü sistem, Meclis tarafından çıkarılan kanunlar, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenir. Kanunlar, anayasaya uygun olur.
İnsan, bir amaçtır. İnsan yapısı olan pozitif haklar, devletten devlete farklılık gösterir. Evrensel haklar değişmez. İnsan hakları, toplumdan çıkar. Toplumun gelişmesiyle genişler. Haklar, yasalarla belirlenir. Doğal hukukta, eşitlik olmadığı belirtilir. İnsan yapısı olan pozitif hukukta, eşitlik istenir.
İslam dininde, ırk, renk” eşitliği vardır. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, sosyal güvenlik hakkı vurgulanır. İslam dini, tahtlara değil, Tanrı’ya bağlılığı gerektirir. İslam dini, başka dine inananlara yaşama hakkı tanır. İslam dininde, kadın ve erkek eşit değildir. Mirasta, şahitlikte eşit değildir. Camilerde erkekler eşittir. Kadınlara, caminin bir bölümü ayrılır. İslam dini, borç yüzünden köleliği kaldırdı. Köle azat etmek, sevap olur.
Anayasacılık, insan haklarındaki gelişmeyi gösterir. İngiliz, Amerikan, Fransız anayasaları: insan haklarına örnek olur. Bütün dünyayı etkiler. İnsan, temel alınır.
Kant, yapılması gerekenin: yapılabilir olanı içerdiğini, söyler. Temel haklar, öncelik taşır. Hak ve ödev, birbirine paralel olur. Temel haklar, adalete dayanır. Doğal haklar, onları kullanana bir ödev yükler.
Hayat, ileriye doğru hareket eder. İleriye giderken geçmişin yükünü de birlikte taşır. Şimdiye uyum için değişim gerekir.
Dini bilgi, kalıplaşmış bilgidir, değişmez kurallar vardır. Dinde, cinsiyet ayrımı ve kölelik vardır. Dinler arasında eşitlik, başlangıçta yoktu. Kapitalizm, dinler arası ve insanlar arası eşitlik getirdi. Kapitalizm öncesi feodal sistemde, dini eleştirenler cezalandırılırdı. İşkence, hapis, sürgün, ölüm cezaları verilirdi.
Felsefe bilgisi, hukuk bilgisi, din bilgisi: insanı anlamlandırmaya çalışır. Bu çaba insana verilen önemden ileri gelir. İnsan sevgisi, insanın insana yardımı esas olmalı.
Fransız Devrimi, bireyin toplum içindeki haklarını ele aldı. 1963 yılında toplanan Roma Ruhani Meclisi, herkesin yönetime katılma hakkı olduğunu savundu. Bireysel haklar ve toplumsal haklar ayrımı yapıldı. Toplumsal haklar, toplumsal yaşama katılım için gerekli olan haklardır. Eğitim hakkı, aile kurma hakkı gibi… Bireysel haklar, bireylerin devlete ve diğer bireylere karşı hak ve özgürlükleridir. Eşitlik, özgürlük gibi…
Yasa ve adalet kavramlarının özdeş olmaları gerekir. Yasa ve adalet, koruyucu olur. Yasa ve adalet, suça ceza verirken: suça orantılı ceza olmalıdır. Sınırı aşan ceza, yasal terör olur.
İnsan hakları, “yaşama hakkı, özgürlük, ekonomik hak” olarak üçe ayrılır. Bu üç hakkın da insanlara verilmesi gerekir.
İnsan hakları eğitimi, psikolojinin ve ahlaksal yaşamın bilgisine bağlı kalarak: araçlarını ve sınırlarını bulabilir.
Her toplumun bireylerinin karşılıklı iletişimlerini, hak ve sorumluluklarını belirleyen kuralları vardır. Toplumun üyesi olmak için bu kurallara uymak gerekir. Kurallar, davranışları sınırlar. Toplumda bireyler, başkalarının haklarına duyarlı olurlar.
Sosyal bilgi türleri olan sosyoloji, tarih, felsefe, psikoloji derslerinde: özgürlük, eşitlik, kölelik gibi kavramlar anlatılır.
Eğitim, “takrir-anlatma, tartışma, koşullandırma” yoluyla yapılır. Takrire-anlatmaya göre tartışma daha etkili öğrenme sağlar. Koşullandırmada, olumlu davranışa ödül verilir.
Felsefe bilgisinde, kendi olgusu üzerinde düşünme ve öznellik, Descartes ile başlar. Kitle iletişim araçlarında, mesaj ve araç bir bütün olur.
Haklar ve ödevler, birbirini tamamlar. İnsan haklarının araştırılması, olgulara dayandırılmalıdır. Olgular, evrensel belgelerdir. Olgu, sebep ve sonuç belirtir. Dünya kültürünün taşıyıcısı olarak insan anlayışını getirmek gerekir. İnsan haklarının temeli, ihtiyaçlar olabilir.
İnsan haklarının koruyucusu, devlettir. Temel insan hakları, evrenseldir. Evrensel, herkes için her yerde geçerli olan demektir. Felsefe bilgisinin temel insan haklarına dikkat çekmesi gerekir.
Önyargılar, ideolojiler, ayrıcalıklar evrensel temel insan haklarına zarar verir. Bundan dolayı filozofların insan haklarının belirlenmesi ve temellendirilmesi üzerinde kafa yorması arzu edilir.
İnsan haklarında gün geçtikçe, geçmişten geleceğe doğru gelişme kaydediliyor. Bu adımlar teker teker atılıyor. Bu çalışmaların kamuoyuna açıklanması gerekir.
Filozofların görüşlerinin oluşturduğu mozaik, bir bütün olur. Farklı görüşler bir araya gelir. İnsan hakları, bir duygu, bir özlem olarak insanlarda mevcuttur.