Haberde Bursa

İbrahim Sanalp yazdı; MATİLDA ETKİSİ

30.11.2023

Köşe yazarımız İbrahim Sanalp makalesinde;

Kitap adı: Matilda etkisi. Yazarı: Ellie İrving. Çeviri: Çiğdem Köfüncü. Türü: Roman. Sayfa sayısı: 272.

Matilda Moore, duygularını Büyükannesi Joss ile paylaşır. Büyükannesinin bir zamanlar bilimsel bilgi insanı olduğunu öğrenir. Matilda’nın dedesi: İhtiyaç, icadın anasıdır, demişti. Thomas Edison, bininci girişiminde, ampulü icat etmiş. Ampulün icadı, bin adımda gerçekleşmiş.

Matilda, bilimsel bilgiye ve icatlara bayılır. Marie Curie, Leanardo Da Vinci, Thomas Edison: onun kahramanlarıdır. Bir gün kendisi de ünlü bir mucit olmayı ister.

Deneme yazılarının, konuyu aydınlatan bir özlü sözle başlaması gerektiği söylenir. Bilimsel bilgi kadınları hakkında, hiç özlü söz yoktur.

Matilda, on iki yaşında, açık kahverengi saçları olan bir kızdır. Kot bahçıvan pantolonlar giyer. Kulağının arkasında kurşunkalem taşır. Bir mezurası ve bir not defteri vardır.

Matilda, icat yapan kişileri, birer idol kabul eder. Mucit olmak ister. Hayal dünyasından yola çıkarak icat yapılır. Matilda, Kullanışlı-Kullanışlı El, icat eder.

Büyükbaba Wilf ölünce, Büyükanne Joss, çok fazla hatırasının olduğu evde duramaz. Huzurevine taşınır.

Thomas Thomas, okuldaki icat yarışmasını kazanır. Matilda, Kullanışlı-Kullanışlı El’i kendisinin yaptığına, jüriyi inandıramaz. Kola içeceğinin, paranın yüzeyini aşındırmasını anlatan deneyi yapan Thomas, yarışmayı kazanır. Herkes, yarışmayı kazanmak, ödül almak, taç giymek ister.

Büyükanne Joss, çay içmeyi ve klasik müzik dinlemeyi sever, bot giyer. Büyükanne, teleskobu Smocks Gezegenine ayarlar. Matilda’ya bilgi verir. Bu gezegeni, kendisinin bulduğunu söyler. Büyükanne, astrofizikçidir. Astrofizik bilgisi, gezegenlerden yayılan radyo dalgalarını inceler. Smocks Gezegeninin, bir gezegen olduğunu ilk Büyükanne Joss belirler. Tespiti kabul edilmez. İtiraz eder. Yine, kabul edilmez. Profesör Smocks’ı kıskandığı söylenir. Smocks’ın tespiti kabul edilir.

Haberlerde, Mr. Smocks’a Nobel Ödülü verileceği duyurulur. Matilda, isyan eder. Haksızlık olduğunu düşünür.

Büyükanne, huzurevinin penceresinin yanında teleskopu vardır. Gözlem yapar. Matilda, büyükannesinin yanına gelir ve elini sıkar. İsveç’e gitmeleri gerektiğini söyler. Gülüşürler. Gülmek onlara iyi gelir.

Matilda, internete girer. Profesör Smocks, yazar. Ekranda, elinde dikdörtgen bir tabakla poz veren Profesör Smocks’un bir fotoğrafı çıkar. Tabağın üzerinde, birçok siyah nokta vardır. Matilda, bu dikdörtgen tabağın bir benzerini hatırlar. Büyükannesinin ona verdiği, büyükbabasından kalan eşyalar arasında, benzer bir tabak vardı. Tabağın üzerinde, harfler ve sayılar vardı.

Matilda, anne ve babasının odasına gider. Onları uyandırır. Elindeki tabağı gösterir. İtiraz için tabağın delil olabileceğini söyler. Tabakta gezegenin fotoğrafı vardır.

Dame Allen, tüm dünyayı tek başına yelkenliyle dolaşmıştı. Kendisine cep harçlığı verilmediği için yemek parasından arttırdığını, biriktirmiş. Okul kantininden yalnızca fasulye ve haşlanmış patates alırmış. Çünkü en ucuz yiyecekler, onlarmış. Artan parayı, amacı için bir kenara koyarmış. Sekiz yıl boyunca para biriktirmiş.

Matilda, okulda, vejetaryen makarnası yiyordu. Her gün arttırdığı parayı biriktiriyordu. Amacına varmak için birikim yapıyordu.

Matilda, bahçıvan kot pantolonunu giyer. Çantasını hazırlar. Sessizce evden ayrılır. Anne ve basının bu kaçışı, anlayışla karşılayacağını düşünür.

Matilda, huzurevine varır. Huzurevinde bir kalabalık görür. Kalabalığın arasında büyükannesini görür. Elinde çantası, üzerinde mantosu, beyaz örgü kazağı, kalın yün pantolonu, ayağında botları vardır. Büyükanne, “Sen burada ne arıyorsun?” diye sorar. Matilda, “İsveç’e gidiyorum!” cevabını verir.

Polis, Büyükanneyi yolda görür. Huzurevine getirir. Bu olay nedeniyle huzurevinde herkes uyanır. Matilda, büyükannesine sokulur. Tabağı gösterir. Büyükanne, “Bunu yıllardır görmemiştim” diye mırıldanır. “Bu fotoğrafı, gezegeni keşfettiğim gece çekmiştim” sözlerini söyler.

Gladys isimli kadın, yanlarına yaklaşır. 1941 yılında savaşın ortasında, kadınlar: Waterloo Köprüsü yıkılınca, yeniden inşa ederler. Savaş bitince, köprü açılış töreni yapılır. Siyasetçinin biri, “Waterloo Köprüsü’nü yeniden inşa eden adamlar, talihli adamlardır” sözlerini söyler. Fotoğrafı çeken büyükanne ve köprüyü yeniden yapan kadınlar unutulmuştur.

Gladys, İsveç’e gidilmesi gerektiğini, söyler. Matilda’nın içine büyük bir enerji dolar. Gladys, “Adalet için!” diye haykırır. Huzurevi sakinleri, “Adalet için!” diye bağırır.

Kaçış planı hazırlanır. Yaşlı adamlar, bilyeleri halıya dökerler. Görevli Liz, bilyelere basıp düşer. Matilda ve büyükanne, kargaşadan faydalanıp kaçış için hareket ederler. Binanın arka kapısına doğru koşarlar. Çamaşırcı kadının çamaşır sepetini görürler. Büyükanne, çamaşır sepetinin içine girer. Matilda, çamaşır sepetini iterek yürür. Çıkış kapısına gelir. Kapıyı açıp çamaşır sepetini, dışarıya iter.

Matilda, temizlikçi kadını gözlerken, çamaşır sepeti, yokuş aşağı, yola doğru gider. Çitleri aşıp yola çıkar. Bir araç, üzerine gelmeye başlar. Çamaşır sepeti devrilir. Büyükanne, yola uzanır. Süt arabası sürücüsü, frene basar. Sütçü, büyükannenin yerden kalkmasına yardım eder. Matilda, onları Dover’a bırakmasını ister. Süt arabasının arkasına yerleşirler.

Süt arabasının hareket ettiğini gören huzurevi sakinlerinin, “Yaşasın!” sesleri yankılanır. Büyükanne, her yaştaki yaşlılar için ilham kaynağı olur. Süt arabası, saatte on kilometre hızla yol alır. Yolda arkalarında araç kuyruğu oluşur. Dover Limanı, yolcu, yük, araç taşıma merkezidir. Fransa’ya gidiş-geliş yoludur.

Pasaportları yoktur. Feribota binemezler. Limanın, yatların olduğu bölümüne giderler. İlk tekneye, “Kimse yok mu?” diye seslenirler. Tam bu sırada, küçük bir köpek, Matilda’nın ayaklarına dolanır. Jelibonlar, elinden düşer. Köpek, jelibonları yer. Matilda, limandaki teknelere tek tek seslenmeye devam eder. Teknelerden seslerine karşılık gelmez. Bu sırada, sarı ceketli ve üzerinde, “Sınır Devriyesi” yazan bir adam, onlara yaklaşır. Köpek, gelen kişiye havlamaya başlar. Sonra, köpek, marinada duran beyaz yelkenliye doğru havlamaya başlar. Sınır Devriyesi, marinadan ayrılmalarını ister.

Matilda, beyaz yelkenlinin amcasına ait olduğunu söyler. Beyaz yelkenliye doğru yürürler. Beyaz yelkenlide bir adam, güvertedeki halatı çekiyordu. Küçük köpeğe, “Kapa çeneni!” diye, adam bağırır. Güvertede genç bir kadın, elindeki tabaktaki et dilimlerini, iskeleye fırlatır. Küçük köpek, etleri yemeye başlar. Matilda, köpeğin kendisinin olduğunu söyler. Biraz daha et vermesini ister. Kadın et tabağını, köpeğe doğru tutar. Köpek, enerjik bir atlayışla güverteye zıplar. Tabaktan güverteye düşen etleri, yemeye başlar. Matilda, fırsattan istifade, beyaz yelkenlinin güvertesine çıkar. Büyükanneyi bir eliyle çeker. “Sınır Devriyesi” ne: Her şey son derece normal!” sözlerini söyler.

Halatı çeken adam “Sınır Devriyesi!” dedi. Hemen teknenin ön kısmına koşup düğmelere bastı. Tekne, ileri doğru gitmeye başladı. Feribotla beyaz yelkenli, kanalda karşılaşır. Beyaz yelkenli, feribotu sıyırarak geçer. Genç kadının gözleri, iki kaçak yolcuya bakar.

Matilda’nın babası, huzurevinde büyükanneyi aramaya başlar. Büyükannenin odasına koşar. Kimseyi bulamaz. Eve, karısına telefon eder. Matilda’yı sorar. Annesi, evde olmadığını söyler. On iki yaşındaki kızı ve seksen yaşındaki annesi, parasız pulsuz İsveç’e gitmek için kaçmışlardı.

Genç kadın gözlerini kısarak onlara bakar. Matilda’nın kafasında bir ampul yanar. “Siz sınır devriyesinden uzaklaşmaya can atıyor gibiydiniz” diye konuşur. Genç kadın cevap veremez. Tam bu sırada beyaz yelkenlide, bir patlama olur. Adam, koşarak yanlarından geçer. Genç kadına, dümene geçmesini söyler. Beyaz yelkenlinin motorundan dumanlar çıkar. Matilda, sırt çantasını açıp içinden bir tornavida, bir pense çıkarır. Motorun durumuna bakar. Pilleri ve prizleri kontrol eder. Çabuk onarılacağını söyler. Su pompası tamir olunca, motor soğumaya başlar.

Genç kadın ve adamla tanışırlar. Güvertedeki koltuklara otururlar. Yiyecek ve içecek ikramı yapılır.

Kanaldaki yüzme yarışına katılan Mickey isimli şişko bir adam, tekneye çekilir. Köpeğe, Yıl ismi verilir. Çay içilip kremalı kek yenir. Tekne, kanalda yarışan yüzücülere yaklaşır. Mickey’in suya uyum sağlaması için vücudu yağlanır. Mickey, kol ve bacaklarını esnetir. Mickey, teknenin arkasından suya atlar. Dengesini bulunca, kıyıya doğru yüzer. Yüzme yarışlarına katılmak önemlidir. Kurallara göre yarışılır.

Beyaz yelkenli kıyıya yaklaşınca, Matilda’nın telefonuna mesajlar gelir. Annesinin ve babasının mesajlarını okur. Artık, Fransa kıyılarına gelmişlerdi. “Calais’teyiz, iyiyiz, yakında döneceğiz” mesajını gönderir. Tekne kıyıya yanaşır. Beyaz yelkenlinin sahibi adam, bir miktar parayı, büyükanneye verir. Veda ederler. Beyaz yelkenliden iskeleye atlarlar. Matilda, büyükanne, yıl isimli köpek, diğer insanların arasına karışırlar. Limandan kolayca sınırı geçip Fransa içlerine doğru yürürler. Kimse pasaport, kimlik sormaz.

Bir taksi durağına yaklaşırlar. Matilda, şoföre paraları gösterir. Paranın dili evrenseldir. Taksiye binerler. Yola devam ederler. Taksi onları bir yere getirip bırakır. Etrafı incelemeye başlarlar. Ormanın içinden motor sesleri gelir. Motor sesine doğru yürürler. Çimenli bir tepeye gelirler. Tepeden aşağıya bakarlar. Bir film seti görürler. Yemek dağıtan bir araba görüp arabaya doğru yürürler. Bir kadın, cips paketini uzatır. Matilda, cipsin bir kısmını köpeğe verir. Büyükanne, bir avuç cips alıp yemeye başlar.

Film seti çevresinde, tarlanın ilerisinde, bir hava balonu görürler. Balonla yola devam etmeyi düşünürler. Ahşap sepetin içine bakarlar. İçeride, başında kaskı olan genç bir adam oturuyordu. Genç adamla konuşmak isterler. Çuf çuf sözleriyle tren taklidi yaparlar. Sepete binerler. Bu bir sıcak hava balonudur. Balonun yere bağlı olan ipini çözerler. Balon, ağır ağır yerden yükselir. Yerdekiler karınca gibi kalır. Büyükanne, propan gazı deposu üzerindeki kolu ayarlar. Yolculuğa devam ederler.

Ateşleyiciden balonun içine dans ederek yükselen alevleri seyrederek uçarlar. Balonun içindeki hava, dışındaki havadan sıcak olduğu için balon uçuyordu. Sepetin kenarına tutunarak etrafı izlerler. Balonla uçmaya devam ederler.

Sepetteki genç adam, balonu indirmelerini söyler. Genç adama, tabağı gösterip yarışmayı anlatırlar. “Bundan iyi bir film olur” cevabını alırlar.

Film yıldızları, isimleriyle tanınırlar. Tanınmaları için takma isimler kullanırlar. Sepetteki genç adam bir film yıldızıdır. Takma isim kullanıyor. İsmi Brian olur. Balon düşmeye başlar. Brian, çevreyi inceler. “Paris üzerindeyiz” sözlerini söyler.

Büyükanne, ateşleyicinin altındaki valfi çeker. Balon sağa doğru eğilir. Paris’in üstünde uçmaya devam ederler. Brian, aşağıya bakar. Halk onu tanır. Fotoğrafını çekerler. Balon, Eyfel Kulesi’nin üstüne doğru inmeye başlar. Eyfel Kulesi’nin sivri tepesinin yanına inerler. Silahlı polisleri karşılarında bulurlar. Platformun üzerine geçerler. Brian, bir konuşma yapar. Stockholm’e gitmek istediklerini söyler. Fransızca konuşamadığı için İngilizce konuşur. Toplanan kalabalık, onları alkışlar.

Brian, kalabalığa döner, bir şey söylemek istediğini söyler. Herkes Brian’a yaklaşmaya çalışır. Kalabalıkta bir dalgalanma olur. Brian, Matilda, büyükanne kalabalık arasında sıkışmaya başlarlar. Tam bu sırada Brian, kaçmalarını söyler. Brian, “Ben İngiliz’im!” diye bağırır. Matilda ve büyükanne, Paris sokaklarında koşmaya başlar.

Yolda bir bank görürler. Dinlenmeye karar verirler. Matilda, sırt çantasından kek çıkarır ve yemeye başlar. Bir parçasını da köpeğe verir. Stockholm’e varmak için kalan saatleri düşünür.

Elindeki silahı Matilda ve büyükanneye doğrultan bir adamla karşılaşırlar. Adam, kaldırımın yanında park etmiş siyah camlı gümüş renkli bir arabayı işaret eder. “Binin!” diye emir verir. Arabaya binerler. Araba hızla yol almaya başlar. Matilda, “Harika vakit geçireceksiniz!” sloganını hatırlar.

Matilda, annesi, babası market alışverişinden sonra, herkesin kendisi için bir şey alması hakkını kullanırlar. Anne, bir paket lavanta kokulu mendil alır. Baba, bir kutu incir alır. Matilda, üç tane şey arasından tercih yapar. Hep aynı şeyi tekrar ederler.

Paris gerilerde kalmıştı. Esir alınmışlardı. Bir bilinmeyene doğru gidiyorlardı. Matilda, zihnini boşaltıp uyur. Bir sarsıntıyla uyanır. Camdan dışarıya bakar. Bir şehirde olduklarını fark eder. Tamamen camdan yapılmış bir binanın önüne gelirler. Arabadan inip binaya girerler. Duvarlar sanat eserleriyle süslenmişti. Asansöre binerler. Binanın en üst katına çıkarlar. Çatı katı süitine girerler. Oda çok büyüktü. Yerden tavana uzanan pencereleri vardı. Pencerenin yanında duran koltukta bir kadın oturuyordu. Alev kırmızısı saçları ve aynı renk ruju vardı. Siyah ipek elbisesinin omzunda, bir broş vardı. Kadının kucağında, bir kedi vardı. Matilda, kadının Rulenska olduğunu düşünür.

Kadın onlardan evrak çantası ister. Elmasların nerede olduğunu sorar. Büyükanne, elmasları çaldığı düşünülen bir kadına benzetildiği için kaçırılmışlardı. Bırakılmalarını isterler. Çok şey bildikleri için bırakılmaları mümkün değildir. Kadın, dışarıdaki manzarayı seyretmeye başlar.

Matilda, zihnini zorlar. Adı Kosova olan kediden ve Rulenska isminden Svetlanka’ya ulaşır. Rulenska, Svetlanka’yı nereden bildiğini sorar. Matilda, olanları anlatır. Çantasında kalan kek paketini çıkarır. Paketi köşesinden yırtıp kekten bir parça tadar, Rulenska. Gözlerinden yaşlar boşanır. Matilda’yı ve büyükanneyi ellerinden tutar. Yemek masasına doğru yürürler.  Konuşurken masaya leziz yemek servisi yapılır. Almanya’da olduklarını öğrenirler.

Bir sirke gelirler. Loş ışıkların altında, gösteriyi izlemeye başlarlar. Palyaçoları, trapez sanatçılarını, ip cambazlarını izlerler. Bir akrobat, taşlarla kaplı streç giysisi içinde pırıl pırıl sahnede parlıyordu. Oyun biter ve sahnenin arkasına gelirler. Oyuncuları izlerler. Bu sırada, aslan sesi işitip korkarlar. Bir palyaço gelir. Aslanın hasta olduğunu söyler. Büyükanne, palyaçoya, aslanın yanına götürmesini söyler. Matilda, onları takip eder. Alanın sonunda iki demir kafes vardı. Kafeslerde birer aslan vardı. Aslanın biri yerde yatıyordu. Büyükanne, kurusıkı tabancanın ucuna uzun bir iğne taktı. Uyuşturucu iğne, aslanın ayağına saplandı. Aslan uykuya daldı. Kafesin kapısı açıldı. Büyükanne aslana yaklaştı.

Telefon çaldı. Matilda, telefonu açtı. Telefonda babası, nerede olduklarını sordu. Hamburg’da sirkte olduklarını söyler. Babası yalan söylediğini düşünür. Onu azarlar. Matilda, telefonu kapatır.

Büyükanne, aslanla ilgilenir. Sirk sahibi çağrılır. Büyükanne, sirk sahibine, aslanın zehirlenmiş olabileceğini söyler. Sirkte bir kargaşa olur. Kargaşadan faydalanıp kaçarlar. Palyaço Frederck onlara yardım eder. Palyaçolarla tıklım tıklım dolu bir aracın içine girerler. Frederick, pedallara basar. Tren istasyonuna doğru giderler. İstasyonda araçtan inerler. Frederick onlara, minik tekerlekli bir valiz verir. Bu valizi, ailesine götürmelerini ister. Tren istasyonu küçüktür. Frederick valizi trene koyar. Matilda ve büyükanne, trene binerler. Kopenhag’a doğru giderler.

Valizi, camın yanındaki koltuğun yanına çekerler. Koltukta, siyah saçlı bir kadın vardır. Bilgisayarının tuşlarına basmaktadır. Yıl, tulumun içinden çıkarılır. Uykuya dalıp yola devam ederler.

Matilda’nın anne ve babası, bir minibüs kiralayıp Hollanda’ya gelirler. Kanala bakan bir lokantada yemek yerler. Kızlarını özlerler. Anne, bir kitap kulübüne üyedir. Kitap okumayı unutur. Baba, işyeri stresini unutur. Tekrar Stockholm’e doğru yola çıkarlar.

Tren yolculuğu, gürültü içinde uyunarak devam eder. Rüyalar görülür. Her istasyonda etrafa bakılır. Şahane yerler görülür. Vagonda Ejderha Dövmeli Kız, Matilda, Büyükanne ve köpek Yıl vardı.

Büyükanne, çok sık ev değiştirdiklerini, bu yüzden babasının devam eden bir arkadaş edinemediğini belirtir. Babasının, düz bir adam olduğunu söyler. Risk alarak çalışma yapılması gerektiğini söyler.

Tren durur. İki kondüktör bilet kontrolü yapar. Biletleri olmadığı için trenden inmeleri istenir. Trenden inerler. Frederick’in verdiği valiz, hareket etmeye başlar. Valizin içinden, üzerinde taşlı kıyafet olan akrobat çıkar. Akrobatın üstündeki kıyafetin her santimi, taşlarla kaplıydı. Bu taşlar, Rulenska’nın kayıp elmaslarıydı.

Sirk müdürünün akrobata çok borcu vardır. Müdür elmasları Rulenska’dan çalar. Akrobat da sirk müdüründen çalar. Elmasları, akrobatın elbisesine gizlerler. Akrobat, Matilda ve büyükanneye yardım edemeyeceğini belirtip hızla uzaklaşır.

Profesör Smocks Stockholm’e gelir. Yanında yardımcısı Trevor vardır. Son elli yıldır beraber çalışırlar. Profesör Smocks, geziler yapması sırasında, şehirlerde konuşmalar yapardı. Konferanslar verirdi. Trevor, günlük tutuyordu.

Hayat kolay değil. Kendimize güvenmeli ve azimli olmalıyız. Tren yolu boyunca yürürler. İlk tren istasyonunda, yeniden trene binmeyi düşünürler. Matilda, kırılmış tabağı yapıştırmak için çözüm bulur. Akrobatın tırnak yapıştırıcısı çözüm olabilir. Cam parçaları, tırnak yapıştırıcısıyla birbirine eklenir. Bir nevi yap-boz işlemi yapılır. Fotğrafik tabak, tek parça haline gelmişti.

Yıl, Matilda’nın elinden kaçar. Raylardan uzaklaşıp ileride bir yere doğru gider. Yıl durur ve kulaklarını diker. Havlamaya başlar. Bir gürültü duyarlar. Birçok motosikletliden oluşan bir grupla karşılaşırlar. Deri pantolonları vardır.

Kanaldaki yüzücü Mickey ile bir motosiklet üstünde karşılaşırlar. İki ayrı motosikletin sepetlerine binerek yola devam ederler. Motosikletli grup, kontrolle karşılaşmamak için arka yollara daldılar. Şarkılar eşliğinde yolculuk devam eder.

Motosikletli grup Stockholm’e varır. Şehir Binası’nda bütün davetliler toplanmıştı. Nobel Ödülleri verilecekti. Şehir Binası’na ulaşırlar. Güvenlik görevlisi davetiye sorar. Bu sırada Brian yanlarına gelir. Ardından üniformalı polisler gelirler. Svetlanka görünür. Rulenska kalabalığa katılır. İki kız kardeş birbirine sarılırlar. Babası polislere kızını içeri almalarını söyler. Annesinin gözleri yaşarır.

Yıl, yere atlar ve polis şefinin bacaklarına yapışıp havlar. Polis şefi yere düşer. Bu karışıklıktan faydalanıp Matilda ve büyükanne içeriye girer.

Sahnede Profesör Smocks duruyordu. Matilda, “O adam bir sahtekâr!” diye bağırır. Büyükanneyi gösterip: “Tanıdın mı?” diye sorar. “Açıklayabilirim…”  diye konuşur. İsveç kralı, bir büyükanneye, bir Matilda’ya, bir de arkalarındaki kalabalığa bakar. Polisler çekilir.

Matilda, “O gezegeni büyükannem keşfetti” sözlerini söyler. Profesör Smock, “Ben bu kadınla hiç tanışmadım ki!” sözlerini söyler. Matilda, herkesin dikkatini çekmek için sırt çantasından cam tabağı çıkarır. Bu tabakta bir fotoğraf olduğunu söyler. Profesör Smocks, “Profesör Moore” sözlerini söyler. Seneler önce çalıştığını belirtir. Profesör Smocks, yardımcısından: dikdörtgen şeklindeki, içinde fotoğraf olan cam tabağı ister. Büyükanne öne çıkar. “Gezegeni hangi tarihte keşfettin?” diye sorar. Smocks’un tabağındaki tarih 29 Mayıs 1967 yazıyordu. Büyükannenin tabağının altında 28 Mayıs 1967 yazıyordu. Bir gün öncesi…

Büyükanne, gece geç bir saat olduğu için ertesi günü bekler. O gece Smocks ofiste değildir. Bu durumu, Smocks kabul etmez. Trevor, kontrol edebileceğini söyler. 28 Mayıs 1967 tarihinde Smocks’un gün boyunca toplantıda olduğunu söyler. Toplantının bir projeye kaynak bulma toplantısı olduğunu belirtir.

Nobel Ödülü, büyükanneye verilir. Herkesin kendi hakkına razı olması gerekir. İsveç kadın başbakanı, toplantıyı izler. Matilda ile konuşur. Buluşlarıyla ilgili söylediği bilgileri dinler.

Rulenska ve Svetlanka, pastane açıp annelerinden öğrendikleri keki üretip satacaklarını söylerler. Gezegenin adı, Matilda Gezegeni olur. Özel uçağa binip evlerine dönerler.

Mucitler, icatlarıyla dünyayı değiştirirler. Bilimsel bilgi türünün altında çok şey var. Yapılacak çok şey var.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>