İbrahim Sanalp yazdı; ŞEHİR MEKTUPLARI
Köşe yazarımız İbrahim Sanalp makalesinde;
Şehir Mektupları, Ahmet Rasim’in yazılarının ismidir. Ahmet Rasim, benimsediği gerçekçi-gözlemci çizgide yazılarını sürdürdü. Kısa, canlı cümleleri, yaygın ve güncel deyimlere dayanan bir dille yazdı. Makale, fıkra, söyleşi, gezi mektupları, anı türünde yazılar yazdı.
İnsanı gerçekler harekete geçirir. Havaların soğuması, yakacak ihtiyacını gündeme getirir. Yağmur yağar, ağaç dalları ve yaprakları, yağmur damlalarıyla kaplanır. Parklar yeşillenir. İnsanlar parklarda gezinir. Evlerde oturulur, çocuk uyutulur, hasta bakılır, sohbet edilir.
Bayram alışverişi yapılır. Çocuklar alışveriş için çarşıya götürülür. Bayram geliyor, masraf kapısı açılıyor. Bayramlar güzel günlerdir. Yapılan masraflar kıskanılmaz.
Ahmet Rasim Haliç ve İstanbul Boğazı’nda gözlem yapıyor. Suyun, ağaçların, yaprakların renk cümbüşünü anlatıyor. Göksu, Küçüksu, Kâğıthane Deresi birer mesire yeridir. Ayın doğuşu, yıldızların ortaya çıkması, gökyüzünü aydınlatır.
Mikromega isimli eserde, pireye mikro, file mega denir. Pire büyümüş fil olmuş. Fil küçülmüş pire olmuş. Birinin yanına yaklaşılmaz. Biri insanın vücudundan hiç ayrılmaz. Fil yavaş hareket eder. Pire dört döner. Çok yiyenlere fil gibi denir. Dünya bir pire, güneş de bir fildir, denir. Atik olanlara pire gibi denir.
Spor koşu, yarış, maç, güreş ve buna benzer eğlence ve oyunların hepsini içine alır. Bisiklete binmek de bir spordur. Bisikletle gezmek suretiyle sinirler sakinleşir.
Göz rahatsızlığı insanı etkiler. Toz, toprak gibi maddelerden gözü korumak gerekir. Göz bozukluğunda gözlük kullanılır. Gözlüğün ışığı kırması için renkli olması istenir. Dikkatsizlik ve telaş karışıklığa sebep olur. Alında duran bir gözlük, telaşla çevrede aranır. Fark edilince sevinilir.
Piyasadaki para miktarına, gazetelerdeki eleştirilere, tramvayların süratine, suyun ucuzlayacağı rivayetine, her yerin belediye tarafından temizleneceğine, fırınlarda ekmeğin ucuzlayacağına, edebiyat akımlarına, yazılan şehir mektuplarına inanmayınız.
Ateş kenarı, kış gününün lale bahçesidir. Yorgan herkesin soğuktan korunduğu örtüdür. Osmanlıca, Türkçe, Arapça, Farsça dil kurallarını içerir. Osmanlıca sözlük, üç dile ait kelimeleri içerir. Osmanlıca okumak ve yazmak zordur. Gazete hem anlamaya hem anlatmaya yarar.
Hastalanmak yapılan işin aksamasına sebep olur. Gazete yazarı hastalanınca yazı yazma işi de aksar. Hastalanmak bir kabahat olur. Hasta olan yaramazlık etmiştir. Gazete yazarı iyileşir. Vapurların kalkış yaptığı iskeleye gelir. Renk cümbüşü içinde gelip geçen halka bakar. Karşılaştığı kişileri tanıtır. Kişileri tasvir eder. Çevreyi tanıtır. Önerilerde bulunur.
Aşk, muhabbet su götürmez. İnsan bir kere fitili aldı mı, idare kandili gibi sabahlara kadar yanar, tutuşur. Sevgiliye mektup yazılır. Gönülde ateş olduğu belirtilir. Âşık olan kişiyi gazeteye çağırıp dinlemek gerekir. Gazetede aşk anlatılırken ısınılır.
Şairlerin rahatsızlığı başkadır. Gezmek, açılmak, kendine gelmek olur. Şairin gözlerinde bir siyahlık meydana gelir. Şair sembolizm akımının şiirlerini okur, yazar. Sembolizmin psikolojiyle epeyce alakası varmış. Sembolizm edebiyat âleminin bir şubesidir. Yazar, bir şeyi hayal dairesi içinde yürütüp tabiata tatbik ederek anlamaya çalışır.