İngiltere mutasyonu hakim olursa salgın hız kazanacak
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, Türkiye’de İngiltere mutasyonunun etkili olduğunu belirterek, “Git gide toplumda infekte olguların daha büyük bir kısmında görülmeye devam ediyor. Bizim zaten temel korkumuz da bu. Eğer İngiltere mutasyonu hakim hale geçerse salgın daha hızlı bir boyut kazanacaktır” dedi.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, koronavirüs salgınında Türkiye’de şu anda en yaygın olanın İngiltere mutasyonu olduğunu söyledi. Ertuğrul, dünyada da görülen İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya mutasyonunda ülkemizde de mevcut olduğunu belirterek, “Ama en yaygın olanı İngiltere mutasyonu. Git gide de toplumda infekte olguların daha büyük bir kısmında görülmeye devam ediyor. Bizim zaten temel korkumuz da bu. Eğer İngiltere mutasyonu hakim hale geçerse, salgın daha hızlı bir boyut kazanacaktır” diye konuştu.
‘CİDDİ BİR KAPANMAYA GİDİLMELİ’
Türkiye’deki vaka sayılarının azalması için ciddi bir kapanma yapılmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ertuğrul, “Elbette yine aynı nedene bağlı, yani olgu sayıları belirli bir seviyeyi aştıktan sonra eğer ciddi bir kapanmaya gitmezseniz veya toplumsal bağışıklığınızı sağlamazsanız artmaya devam edecektir. Çünkü bu virüs insan hareketliliği ile insanlar arasında dolaşabiliyor. İnsanlar bir araya geldikçe, kapalı ortamlarda kalabalık bir biçimde bulunmaya devam ettikçe bu virüsün insanlar arasındaki dolaşımını ne yazık ki engelleyemeyiz. Buna bağlı olarak da şu anda Türkiye’de olgu sayılarında bir artışla karşı karşıyayız. Nasıl engelleyebiliriz? Ancak aşılama hızını artırıp, yükseltip toplumsal bağışıklığı sağlayabilirsek bunu engelleyebiliriz. Burada önemli olan şeylerden bir tanesi eğer belirli bir rahatlıkla yaşamaya devam edeceksek mutlaka ölüm riski yüksek olan ileri yaştakilerin ve hastalığı bulunanların bir an önce aşılamalarını sağlamalıyız ki gençlerde ve sağlıklı erişkinlerde bu hastalığın daha hafif geçtiğini biliyoruz. O zaman bir toplumsal rahatlama belki sağlayabiliriz. Ama bu şekilde devam edersek ne yazık ki önümüzdeki günlerde tekrar vaka sayıları artacak ve katlamalı bir biçimde artmaya devam edecek” dedi.
‘BÖLGESEL KARANTİNA UYGULANMALI’
Prof. Dr. Ertuğrul, bölgesel karantina yapılmasının önemli olduğunu savunarak, “Ben kısıtlamalarla beraber bölgesel karantina uygulamalarının gerekliliğine inanıyorum. Yani olgu sayılarının çok yüksek olduğu yerlerde giriş ve çıkışların da yasaklanacak veya kontrol altına alınacak şekilde bir karantina, kısıtlama uygulamasının yapılması gerekiyor. Yoksa bir yerde tespit ettiğiniz olgular o karantina önlemlerini almadığınız sürece başka bir bölgeye gidip orada da hastalığın artmasına yol açabilir. Bu nedenle karantina önlemleri ile olgu sayılarının çok yüksek olduğu yerlerden bahsediyorum, kısıtlamalar buralarda ne yazık ki şart” ifadelerini kullandı.
Trakya ve Karadeniz’deki artan vaka sayılarının toplumsal olgularda bağışıklık kazanmadığı sürece azalmayacağını söyleyen Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, “Bir bölgede olgu sayıları yüksekse çok ciddi kısıtlamalar olmadığı sürece veya aşılamayla toplumsal bağışıklık sağlanmadığı sürece o bölgedeki olgular toplumsal bağışıklık sağlanana kadar yüksek olmaya devam edecektir. Eğer ciddi bir kısıtlama yaparsanız aşı öncesinde, o zaman olgu sayılarında düşme bekleyebiliriz. Fakat şu anda bizim ülkemizde ne yazık ki bu şekilde ciddi bir kısıtlama, ciddi bir önlem düşünülmüyor. Tam tersine vatandaşlarda da çok büyük bir rehavet var. İnsanlar dışarıda ya da kapalı mekanlarda çok kalabalık bir biçimde yaşamaya veya bulunmaya devam ediyorlar. Bu anlamda bu yerlerdeki olgu sayılarının ne yazık ki yakın zamanda düşmesini beklememek gerekiyor” dedi.
‘MASKE KORUNMADA İLK FAKTÖR’
Vatandaşlardan maskeye çok önem vermelerini isteyen Ertuğrul, “Hastalığın bulaşması bizim ağzımızdan çıkarttığımız damlacıkların içerisindeki virüsler yoluyla oluyor. Maske ağzınızdan çıktığı zaman bunu engelliyor. İkincisi de başka birinin ağzından çıkan virüslerin sizin solunum yolunuza, burnunuza girmesini engelliyor. Maske çok önemli. Korunmadaki neredeyse ilk faktör diyebiliriz. Bu yıl mevsimsel grip olgularının sayısında da belirgin bir azalma oldu. Bunun en önemli nedeni aslında takmış olduğumuz maskelerdir. Çünkü infulanza da aynı Covid-19’daki virüsü gibi bulaşıyor. Yani damlacıklar yoluyla çevreye yayılıyor. Bu nedenle maskelerimizi taktığımız sürece sadece infulanza yani grip değil diğer solunum yolu virüsleri ve solunum yolu etkenlerine karşı da korunmuş oluyoruz. Bu yıl biz gerçekten infulanzayı çok az gördük” dedi.
‘İKİ MASKE, ÜÇ MASKE TAKMANIN FAYDASI YOK’
İki veya üç maske takmanın büyük bir faydası olmadığının altını çizen Ertuğrul, “İki veya üç maske takmanın aslına bakarsanız çok büyük bir faydası yok. Ne zaman gerekli, o zaman iki maske yerine N95 ya da PFF2-3 maskelerini öneriyoruz. Diyelim çok kalabalık bir alandasınız ve sosyal mesafenizi koruyamayacağınızı hissetmeye başladınız. Örneğin bir toplu taşıma aracında, bir minibüsün içerisindesiniz veya çok kalabalık bir ortamın içerisinde yan yana bulunuyor insanlar ve sosyal mesafe ortamı bulunamıyor ve insanlar öksürüyor, çevreye yayılan virüsleri almamak için iki maske ya da farklı yöntemler önerilebiliyor. Ama biz burada bir tıp çalışanı olarak hastaların yanına girdiğimizde N95 veya PFF 2 maskeleri kullanıyoruz. Bunlar da yeterli. Fakat normal koşullarda tek maske hala yeterlidir” şeklinde konuştu.