Haberde Bursa

İstediğimiz sözleşmenin altına imza atarız, istediğimizden çıkarız

23.03.2021

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da Türk polisi ve diğer kolluk kuvvetlerinin seyahat belgesi sahteciliği tespiti ve risk analizi kapasitesinin güçlendirilmesi projesi açılış konferansına katıldı. Kürsüdeki konuşmasında Avrupa ülkelerine sitem eden Bakan Soylu, ”Çok güzel takım elbiselerimiz var, giymeye devam edelim. Avrupa’da şaşalı toplantılar yapalım. Videokonferans bittikten sonra neşeyle hayatımıza devam edelim. Bu çocukların hakkını dünya nasıl ödeyecek. ‘Mış’ gibi yaparak ödeyemeyiz. Avrupa vur patlasın, çal oynasın devam etsin. Kusura bakmayın bunlar çıplak gerçekler” dedi. Soylu, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla ilgili de “Biz egemen devletiz. İstediğimize imza atar, istediğimizden çıkarız” diye konuştu.

İşte Bakan Soylu’nun açıklamasından satırbaşları:

Ortadoğu coğrafyası ciddi bir istikrarsızlık, terör ve çatışma sorunu yaşıyor. İnsanlar gıdaya, suya, sağlık ve adalet hizmetlerine erişimde sorun yaşıyor ama en önemlisi can güvenliği sorunu yaşıyor. 10 yılda bu tabloda ne yazık ki arzu ettiğimiz gelişmeyi gösteremedik. Hiç bir çabayı küçümsemiyorum. 2014’den bu yana 21 bin göçmenin Akdeniz’de hayatını kaybetmesi, daha geçen hafta Yunanistan’ın 7 göçmeni çıplak halde bırakması, 10 yılın sonunda göç meselesinde biz bunları yaşıyorsak hem attığımız adımları hem de 21. yüzyıl medeniyet değerlerini sorgulamalıyız. Korunmaya ihtiyaç duyanların bireysel değerlendirmesi yapılmadan kişilerin girişlerinin otomatik olarak engellenmesi uluslararası normlara uymamaktadır.

AYLAN BEBEK FOTOĞRAFI ZİHİNLERİNİZİ ETKİLEMEDİ Mİ?

İnsanları hangi anlayışla ellerini kelepçeleyip denize atıyorsunuz, ölüme mahkum ediyorsunuz. En ufak meselede daha kamuoyunu ayağa kaldıranlar niçin sessiz kalıyor. Avrupa’ya sesleniyorum; annelerinizi babalarınızı unuttunuz mu? Aylan bebek fotoğrafı yeterince zihinlerinizi etkilemedi mi? Bu kadar kendi içine gömülmüş bir düşünceyi nasıl meşrulaştırmaya, bunları kendi içinizde legalleştirmeye çalışıyorsunuz. Suriye iç savaşı bölgemiz ve Avrupa için turnusol kağıdı olmuştur.  Gücümüz dünyanın zengin ülkelerinden az olduğunu biliyoruz ama gücümüzün üzerinde kaynak ayırdığımızı söylemek isterim. Hemen yanı başımızda İdlibCerablusEl Bab var. Orada yaşananlar 21. yüzyılda insanlığın yüz karasıdır. Bunları motto kelimeler olarak algılamayın, İdlib’e pek çok kez gitmiş birisi olarak söylüyorum. Çok güzel takım elbiselerimiz var, giymeye devam edelim. Avrupa’da şaşalı toplantılar yapalım. Videokonferans bittikten sonra neşeyle hayatımıza devam edelim. Biz bu dünyanın öteki tarafı olduğunu bilenlerdeniz. Bu çocukların hakkını dünya nasıl ödeyecek. ‘Mış’ gibi yaparak ödeyemeyiz. Milletimiz üzerine düşeni büyük bir sorumlulukla yerine getirmeye devam edecektir.

DRAMLARA SESSİZ KALANLARI LANETLEYECEKLER

Eğer dünyanın gelişmiş ülkeleri ve Avrupa kartlarını yeniden karmaz ve insanlık adına işlenen cinayetleri hep birlikte haykırmazsa gelecek nesillerimiz 21. asrın bu ilk çeyreğinde yaşanan dramlara sessiz kalanları lanetleyecektir. Hukukun üstünlüğü vaat edenler maalesef sınıf ta kamışlardır. Biz Afrika’dan Bangladeş’e, Ortadoğu’dan Orta Asya’ya kadar milyonlarca insanın göç ettiği, 1000-2000-4000 bin dolarları göçmen kaçakçılarına vermek zorunda olduğu bir tabloyu yaşıyoruz. Her birimiz bir ailenin parçasıyız. Ne olur biraz empati kuralım. Kim eşini çocuğunu alarak savunmasız şekilde dağları aşarak, kim denizlerin dalgalı haline ilkel botlarla girerek neden başka ülkeye göç etmek ister. Çünkü su yok. Çünkü Afganistan yıllardan beri dünyanın büyük devletlerinin çatılma alanı haline getirildi. Çünkü insanlık yok.

KUSURA BAKMAYIN BUNLAR ÇIPLAK GERÇEKLER 

Biz Ağrı’da Van’da karların altında kalan cesetleri toplayacağız. Bu cesetler Afganistan’dan Pakistan’dan yürüyerek gelip sınırı geçtiğini düşündükten sonra kar tipisinin altında hayatlarını kaybedenler. Biz akşamları şaşalı yemeklerimize devam edelim. Avrupa vur patlasın, çal oynasın devam etsin. Kusura bakmayın bunlar çıplak gerçekler. Türkiye olarak en başından beri göçü engellemeyi değil göçü yönetme anlayışını benimsedik, bundan da hiç pişman olmadık. Elbette zorluklar yaşadık.

BURADAN SÖYLÜYORUM, NE YAPILDI?

Özellikle göçmen kaçakçılarına müsaade etmemek için çaba sarf ediyoruz. Fas’ta Marakeş’te hep birlikte önemli bir sözleşmenin altına imza attık. Orada çatışma bölgeleri, göçe kaynaklık eden ülkelerle ilgili adımlar atılacak dendi. Buradan söylüyorum, ne yapıldı? Sadece toplanılıp toplanılıp dağılındı. 4.5 yıldır bu meselelerle uğraşıyoruz. Gittiğimiz bütün uluslararası toplantılarda bunları görüyor, görmeyenlere anlatıyoruz.

IĞDIR’DA GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI EN ALT SEVİYEYE DÜŞTÜ

Iğdır’da göçmen kaçakçılığı en alt seviyeye düştü, neredeyse yok denecek kadar az. Ağrı’nın aydınlatmalarına başlayacağız, duvarları bitti. Birbiri ardına gelen çok önemli güvenlik sistemi oluşturduk. Elektrooptik inşa çalışmaları 323 noktada başlanmış ya da önemli ölçüde tamamlanmıştır. 10 yılda 3774 organizatör tutuklandı. 2 yılda 2 katından fazla bir gözaltı sayısına ulaşılmıştır. Bu operasyonlarda bir çok Avrupa ülkesine ait seyahat belgesi ele geçiriyoruz. Ülke dışında da yürüttüğümüz sıla yolu projemiz var. Sırbistan’da bulunan vatandaşlarımızın yoğun olarak kullandığı sınır kapılarında Türk polisi kesintisiz hizmet yapmaktadır. Bir haksızlıkla daha karşı karşıya kladık. Dendi ki Türkiye yabancı terörist savaşçılarla ilgili farklı pozisyon alıyor dendi. Rakka boşaldıkça, DEAŞ’la PYD’nin nasıl anlaştığı, ne oldu oradaki DEAŞ’lılar uçtular mı, nereye gittiler? Bu bölge ile ilgilenen bir kişi izahatını yapsın ya. Tek bir kurşun atılmadan nasıl Rakka’yı boşalttılar. Bu anlaşmanın arkasında kim var? İçerde hangi bölgelerde kalıyorlar. Bilmediğimizi mi sanıyorlar.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Son dönemde İstanbul Sözleşmesi üzerinden haksız bir ithamla karşı karşıyayız. Attığımız tüm adımların hiçbirini İstanbul Sözleşmesi yapmadı. Nasıl göç meselesinin insanlık meselesi olarak altını çizmişsek bu meselenin tamamına da böyle bakıyoruz. Biz egemen devletiz. İstediğimize imza atar, istediğimizden çıkarız. En son Polonya, lezbiyen, gay, trans tüm bunlara itiraz ettiği için Polonya çıktı, dünya da yıkılmadı. Dünyanın karşı karşıya kaldığı cinayet oranları belli, Türkiye’nin de belli. Bizim için 1 sayısı da fazla, bunu ifade ediyorum. Bize bu konuda sanki her şey bitti, yarından itibaren kadınla ilgili meselelerde hiç bir adım atmayacağımızı iddia edenler Türkiye’nin kapasitesine, kanunlarına, hem de bu kadar çabamıza haksızlık etmektedir. Bizim bu sözleşmeden çıkma hakkımız var. Her şey istismar nedeni… Ya şu ideolojik kalıplardan ne olursunuz bir kurtulalım. Bu konuların her biri ile mücadelesi aynı kararlılıkla devam edecektir. Milletimiz bize güvensin.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>