Kitleleri ‘terörist’ olarak tanımlayarak, olayı kapatmaya ve kitleleri susturmaya çalışmaktadır
İYİ Parti TBMM Grup Başkanı, Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara ilişkin, “Türkiye, her aklı başında ülke gibi hem ifade hürriyetini sağlayan hem de manipülasyonu önleyen bir devlet olmalıdır.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanı, Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara ilişkin, “Türkiye, her aklı başında ülke gibi hem ifade hürriyetini sağlayan hem de manipülasyonu önleyen bir devlet olmalıdır. Devlet kendine yakışır işler yapmalıdır. Ama ne yazık ki sorumlular, sadece kitleleri ‘terörist’ olarak tanımlayarak, olayı kapatmaya ve kitleleri susturmaya çalışmaktadır.” dedi.
Tatlıoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Sağlık Bakanlığınca Kovid-19 aşılama takvimi kapsamında Türkiye’ye getirileceği söylenen aşıların getirilemediğini iddia etti.
Boğaziçi Üniversitesindeki olayları değerlendiren Tatlıoğlu, “Türkiye, her aklı başında ülke gibi hem ifade hürriyetini sağlayan hem de manipülasyonu önleyen bir devlet olmalıdır. Devlet kendine yakışır işler yapmalıdır. Ama ne yazık ki sorumlular, sadece kitleleri ‘terörist’ olarak tanımlayarak, olayı kapatmaya ve kitleleri susturmaya çalışmaktadır.” ifadelerini kullandı.
İsmail Tatlıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dün patates ve soğan üreticisi teröristti, ondan önce muhalif siyasi partilere oy verenler, daha sonra marketçiler terörist oldu. Şimdi de ifade hürriyetini kullanan öğrencilerin tamamı terörist oldu. Bu kavramlar toplumsal bütünlük ve huzurlu bir ülke için doğru kavramlar değil. Bu dil, yönetememenin, Türkiye’ye hakim olamamanın ve geçerli politikalar üretememenin dilidir. Bu tavır, toplumsal karşılığı kaybetmenin getirdiği reaksiyondur. Terörist tanımlamasını daha önce Sayın Erdoğan’da görüyorduk. TBMM çalışmalarında kaba ve hakaret dilini bakanların önemli bir kısmında gördük. Şimdi de bakan yardımcılarında ve bürokratlarında görüyoruz.”
-“Neredeyse OECD ülkelerinin toplamı kadar enflasyonumuz var”
Tatlıoğlu, TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre enflasyonun yüzde 15’lere geldiğini ve bunun da OECD ülkeleri içindeki en yüksek rakam olduğunu savundu.
Akademik çalışmalara göre, gerçek enflasyonun yaklaşık yüzde 36 olduğunu öne süren Tatlıoğlu, “OECD ülkeleri içinde Türkiye’yi yüzde 4 enflasyon oranıyla İzlanda izliyor. Bizden sonra en fazla enflasyona sahip olan ülkeden 4 kat daha fazla enflasyona sahibiz. Neredeyse OECD ülkelerinin toplamı kadar enflasyonumuz var. Tüm gelişmiş ülkelerde faiz negatiftir. Bizde ise kredi faizleri yüzde 20 ve üzerindedir. Türkiye şu an faiz şampiyonu bir ülkedir. Bizden sonra yüzde 4,4 oranındaki faiz oranıyla Meksika geliyor. Türkiye faiz oranlarında da kendisinden sonra gelen ülkeden 4 kat daha fazla faiz oranlarına sahiptir.” diye konuştu.
Tatlıoğlu, liyakatsiz kadroların ve hesapsız politikaların maliyetini milletin ödediğini, bu politikalar sonucunda emekli ve memurların satın alma gücünün düştüğünü, ciddi anlamda fakirleşme olduğunu savundu.
“Siyaset, sokaktaki insanların sorunlarını konuşmuyor”
Siyasetin, sokaktaki insanların sorunlarını konuşmadığını ileri süren Tatlıoğlu, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden sonra Sayın Erdoğan, bakanlar ve Cumhur İttifakı’nın yöneticileri milletimizin sorunlarını dile getirmiyor. Sanayici, esnaf, memur ve işsizlerin adını anmıyorlar. Bir gün reformdan, bir gün kendilerine hükmü olmayan anayasadan bahsediyorlar, bir gün de kendilerine küçük de olsa tepki koyan kitlelere ‘terörist’ diyorlar. Her gün başka bir konuyla toplumun sorunlarına kulaklarını tıkamış, gözlerini kapatmış olarak ilerliyorlar.” görüşünü savundu.