ORTA DOĞU’DA HEDEF TÜRKİYE !
Köşe yazarı Hakkı Şafak SES makalesinde;
7 Ekim’de Hamas kendi kararıyla mı İsrail’e saldırdı yoksa İsrail-ABD, Hamas’ı İsrail’e saldırtarak yeni Orta Doğu haritaları çizilene kadar devam edecek ve tüm bölgeyi saracak savaşı mı başlattı?
Hamas’ın Hizbullah’ın ve İran’ın düştüğü hâle bakılırsa “İsrail-ABD” 30 yıldır planlayıp hazırlandığı savaşı başlattı.
Hem de 3. Dünya Savaşı riskini göze alarak.
İsrail’in önüne geçecek ve ABD-İsrail ittifakının hedefine varıncaya kadar devam ettireceği artık bekli olan bu savaşı durduracak hiçbir güç gözükmüyor.
İsrail harabeye çevirdiği Gazze’den sonra Lübnan’ı da ezip geçecek.
Sıra Suriye’ye ve Esad’a gelecek.
Suriye batısından İsrail’in, doğusundan da ABD-PYD, PKK güçlerinin arasında kalacak.
Ya sonra ?
Sonrasını yazmadan önce kısa bir tespit yapalım.
Hizbullah, Hamas ve İran, İsrail’e bırakın hesap sormayı ayakta bile zor durur hâldeler.
Arap ülkelerinin yönetimleri aciz durumda.
Mısır endişeli ve tutuk.
Ne oldu bu ülkelere ?
Esip gürlerken birden ümükleri sıkılmış gibi nefessiz kaldılar.
Hepsinin en üst düzey güvenlik kadroları ve siyasi yapıları ve devlet yönetimi şaşkın ve aslında bir birlerinden korkar hâlde.
Niçin ?
Çünkü ihanet içlerinde, burunlarının dibinde.
Panikteler !
Kesnizani (Irak’ın FETÖ’sü) Saddam’ı sırtından vurdu.
120 bin kişilik Cumhuriyet Muhafızı Ordusu tek kurşun atmadan teslim oldu.
Çünkü Irak’ın güvenlik bürokrasisi, ordusu ve istihbaratı tamamen Kesnizani yapılanmasının eline geçmişti.
Bizdeki FETÖ gibi !
15 Temmuz 2016’da hangi uçurumun ucundan döndüğümüzü şimdi daha iyi anlamalıyız ve anlamamakta direnenler de şapkalarını önüne alsınlar ve bir kez daha düşünsünler.
Irak’ı teslim alan Kesnizani ve Türkiye’yi teslim alma hazırlığında olan FETÖ benzeri ABD-İSRAİL destekli örgütler Hamas’ta, Hizbullah’ta ve İran ile diğer Arap ülkelerinde örgütlenmiş ve üst düzey görevlere yükselmiş, yönetimlerin burunlarının dibine yerleşmiş, sızmış olamazlar mı?
Elbette sızdılar ve yerleştiler.
Bizdeki FETÖ benzeri örgütlenme ihaneti bütün hepsinin en üst düzey güvenlik ve siyasi yapılarını sarmış gözüküyor.
15-20 yıl önce Hizbullah’a ve Hamas’a militan olarak sızmış hatta belki yıllarca İsrail’e karşı savaşlara dahi katılmış uyuyan onlarca veya yüzlerce casus olamaz mı?
Hizbullah’ın ve İran’ın istihbarat zafiyeti ve uğradıkları suikastlar içeriden yardım almadan mümkün mü?
Hamas 7 Ekim’de hangi yangını ateşlediğini bilmeyecek kadar aptal bir örgüt mü?
ABD ve İSRAİL Orta Doğu haritalarını yeniden çizecekleri savaşa iyi hazırlanmışlar.
Aslında Türkiye’de FETÖ başarılı olsaydı bu işi 2015’te bitireceklerdi.
2000 yılında Clinton TBMM’de yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti’nin milletvekillerinin önünde açık açık söylemişti.
“- 21.yüzyılın kaderi ilk 25 yılda çizilecek. Ve bu 25 yılın ilk 15 yılında en önemli kararlar bu parlemento çatısı altında alınacak…-“
Yani 2015’te iş bitecek ve Türkiye parlementosu tarihi bir görev yapacaktı (!) hesaplarına göre.
Merak edenler açsın Clinton’un TBMM’de yaptığı milenyum konuşmasını tekrar okusunlar.
Ama hesap tutmadı ve Türkiye oyunu bozdu.
Bozmakla kalmadı Suriye ve Irak’ta inisiyatif alarak kendi topraklarındaki ihanet savaşını sınırlarının ötesine attı.
ABD ve İsrail’in planı aksadı.
Ve yıl 2024.
7 Ekim Hamas saldırısı şimdi daha iyi anlam kazanıyor.
ABD ve İsrail Orta Doğu’da bir Kürt devleti kurdurmak konusunda hedef ve fikir birliği içerisinde.
Görünen o ki İsrail kendi güvenliği iddiası ile Suriye’ye batıdan girecek ve Fırat’ın doğusundaki ABD’nin desteği ile siyasi haritayı Orta Doğu’da yeniden çizmek için saldırılarına devam edecek.
Ve eninde sonunda planladıkları Kürt devletini “Teröristan” ilan eden Türkiye ile ya karşı karşıya gelecekler ya da Türkiye yeni bir hamle ile bu Haçlı-Yahudi ittifakı planını bozacaktır.
İsrail, Hrıstiyanlar ile birlikte büyük bir tarihi yanlışlığın ve Türk milletine karşı büyük bir ihanetin eşiğinde.
Türk milleti ile Yahudiler arasına Hrıstiyanlar’ın kışkırtması ile “kan davası” sokmak Yahudiler için tüm dünyada hiç iyi olmayacaktır.
Romalı Titus Kudüsü işgal edince ilk yaptığı iş Hz.Süleyman tapınağını yıkmak ve Yahudileri Kudüs dışına çıkarmak oldu.
Elbet Yahudilere karşı da büyük bir zulüm yaptı.
Ve Yahudilerin Kudüs’e girmesini yasakladı.
600 yıl sonra Hz. Ömer Kudüs’ü Hrıstiyanlardan tekrar geri alıp fethedince Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmesine ve Kudüs’e yerleşmesine izin verdi ve dinlerini yaşamakta serbest bıraktı. Hatta yıkılan tapınaklarının Sion tepesindeki ibadet yaptıkları ve Hrıstiyanların çöplüğe çevirdikleri bölgeyi Müslümanların yardımı ile Yahudilerin birlikte temizlemesine müsaade etti.
400 yıl boyunca Yahudiler huzur içinde Kudüs’te yaşadılar ve ibadetlerinde özgür oldular.
Ta ki Katolik kilisesinin kışkırtması ile Papalığın kurduğu Haçlı ordusu Kudüs’ü yeniden işgal ederek Latin krallığını kurana kadar.
Yıl 1099’dur.
Yahudiler için yine Hrıstiyanların zulmü ve işkencesi altında geçireceği bir 90 yıl başlamıştı.
Haçlı ordusu Kudüs’e girince Yahudi kadınlara günlerce tecavüz etti ve çocuklarına kadar katliam yaptı.
Ve tüm Yahudileri Kudüs’ten tekrar kovdular. Ve Yahudilerin Kudüs’e girmesine izin vermediler.
90 yıl süren Hrıstiyan Latin Kudüs krallığı Selçuklu Türklerinin Kudüs’ü Hrıstiyanlardan kurtararak yeniden geri almaları ile Yahudiler için zulüm dolu sürgün yılları bitti. Selçuklu Türk Ordusunun komutanı Selahattin Eyyubi Selçuklu Sultanı Emir Atsızın fermanı ile Yahudilerin tekrar Kudüs’e yerleşmesine ve özgürce yaşanmalarına izin verdi. 190 yıl süren Haçlı seferlerinde ne zaman ki Kudüs Hrıstiyanların kontrolüne geçti Yahudiler için zulüm ve işkence yeniden başladı.
Osmanlı döneminde olanları da herkes biliyor.
1490’da İspanya’dan ve 1936-45 yılları arasında Almanya’ya kadar tüm Avrupa Hrıstiyan topraklarında zulüm gören sürülen ve aşağılanan Yahudi halkına kucağını açan sadece Türkler oldu.
İnsan 1.000 yıllık tarihin bu iyiliklerini nasıl unutur ve Hrıstiyanlar ile birlik olarak Türk milletine karşı Kürt devleti ihanetinde aynı safta yer alır.
Türk milletine kurulan tuzağın içinde nasıl olur?
Bu nasıl bir unutkanlık kadir bilmezliktir?
İnşallah bu büyük yanlıştan dönerler ve Türk milletinin kızgınlığını ve nefretini üzerlerine çekmekten son anda vazgeçerler.
Nerede duracaklarını bilirler.
Aksi durumda sadece Türkleri değil Allah’ı da kızdırmaktan ve yaradanın “ El Müntakim” isminin tecellisinden kurtulamayacaklardır.
Gazze’de yaptıkları zulmün de hesabının görüleceği büyük bir ilahi intikam kapılarında.
Bakalım bekledikleri Mesih yardımlarına geçmek mi?
Önümüzdeki günler bütün dengeleri bozacak olaylara gebe.
Allah Türk milletinin yardımcısı olsun !