MEHMET BAYER – HİBYA – Birinci Dünya Savaşı’nda ilk olarak Çanakkale cephesinde Türk askerine karşı kimyasal silah kullanmak isteyen İngilizler,...
Tokat Turhal’da Nevruzun Gelişini Çiğdem Pilavı ile Kutladılar!
Nevruz Yemekleri’nden Çiğdem Pilavı Anadolu’da baharın gelişini kutlamak için 6-12 yaş arası çocukların ellerinde çiğdemlerle evleri gezerek yemeklik malzeme toplamalarına “çiğdem gezmesi” bu malzemeye çiğdem soğanı katılarak yapılan pilava çiğdem pilavı denir. Bahar pilavı olarak da bilinir. Bu uygulama günümüzde Tokat başta olmak üzere Sivas, Yozgat, Amasya ve Kayseri’nin kırsal kesimlerinde yöreden yöreye değişen mânileri ile birlikte varlığını sürdürmektedir.
Çiğdem pilavı, “çiğdem gezmesi” adlı baharın başlangıç kutlamaları ya da bir başka adıyla “Hıdırellez” (Yozgat şivesinde, “Eğrice” ya da “Ağrice”) ve Nevruz kutlamaları çerçevesinde, çocukların ev ev gezerek topladıkları yemeklik malzemeyle yapılan bir pilav türüdür. Bahar Pilavı olarak da bilinir.
Çocuklar, önceden hazırladıkları ucu sivriltilmiş “küsküç” adı verilen çiğdem kazıklarıyla baharın müjdecisi sayılan çiğdemleri topraktan sökmekle işe başlarlar. Bu sökümde, çiğdem olarak adlandırılan sarı çiçekli türler chrysanthus ve c. ile aliöksüz (Yozgat şivesinde: alooğsüz) olarak adlandırılan mor-eflatun çiçekli türler hedef alınır. Çiğdemin topraktan sökümü kolay değildir. Toprağın kisli ve kökünün de derinlerde olması nedeniyle zordur. Hatta, “Her zaman çiğdem çıkmaz, bazen de küsküç kırılır.” biçiminde atasözü de vardır.
Karaçalı tabir edilen ağaçcığın dalı kesilerek dikenlerine çiğdemlerin soğanları saplanır. Çiğdemlerin asılı olduğu bu dal parçası ev ev gezdirilerek mâniler, tekerlemeler eşliğinde pilavlık malzeme (genelde yağ ve bulgur) toplanır. Bu tekerlemelerden en yaygını şöyledir:
Çiğdem, çiğdem çiçecik,
Ebem oğlu küçecik,
Yağ verenin oğlu olsun,
Bulgur verenin kızı olsun.
En yaygın söylenen mâni de şudur:
Çiğdem, çiğdem çiçecik
Ebem oğlu küçecik,
Çiğdem geldi yapıya,
Bahşiş getir kapıya.
Yağ veren ev sahibine, “yağı verenin oğlu olsun.” denir ve bir tutam sarı çiğdem sunulur, bulgur verene ise, “bulgur verenin kızı olsun.” denir ve mor çiğdem uzatılır. Mâniyi ya da tekerlemeyi duyup da kapıyı açmayan ev sahibine,
Dam başında boyunduruk,
Bekleye bekleye yorulduk,
Bahşiş verirsen giderik,
Yoksa akşama dek dururuk.
biçiminde bir tekerlemeyle serzenişte bulunulur.
Ev gezmelerinde yalnız yağ ve bulgur toplanmaz, uygun olan yiyecekler, para da alınır ve pilavlık malzeme ayrıldıktan sonra kalanlar çocuklar arasında bölüşülür.
Pilavlık malzeme büyüklerin yardımıyla pilav yapılır ve içine de soyulmuş çiğdem yumruları konur. Sonra pilav birlikte yenir. Bu geleneği günümüzde şehirlere göç vermeyip hâlâ köy olarak varlığını sürdüren tek tük yörelerde görmek mümkündür.
Tokat köylerinde eskiden, çiğdem gezmesi mahalleler arası yarış olarak algılanırdı ve çiğdemi yamaçta ilk gören çocuğun mahallesi yarışı kazanır ve çiğdem gezmesi o mahalle çocuklarının öncülüğünde yapılırdı.
Günümüzde çiğdem pilavı geleneği, Tokat’ta her yıl düzenlenen çiğdem pilavı şenlikleriyle yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu şenliklerde çeşitli eğlenceler düzenlenmektedir.
YORUMLAR