TÜRKİYE’DEN İSRAİL’E SEVKİYATLAR DERHAL DURDURULMALI! LİMANLAR SİYONİSTLERE KAPATILMALIDIR!
AGD üniversite komisyon başkanı Mustafa Hurşitoğlu yaptığı açıklamada; “Ey İnsanlık, Ey Vicdan sahibi olduğunu iddia edip sessiz kalanlar!
Bugün burada bir avuç mücahit ve mücahideler olabilme arzusuyla Hakk’ın, mazlumun ve İzzet sahibi olan yiğitlerin sesi olmak için toplandık.
Bugün, dünya bir zulme daha göz yummaktadır. İsrail işgali altında inleyen Filistin topraklarında yaşanan zulüm ve acı, tüm insanlığın vicdanını derinden yaralamaktadır. İşgalin başladığı ilk günden bu yana, Filistinli kardeşlerimiz, bu kutlu toprakları savunmak uğruna canlarını feda etmişlerdir.
Filistin halkı, İsrail’in yıllardır süregelen ablukası altında, temel yaşam koşullarından dahi mahrum bırakılarak hayat mücadelesi veriyor. Aksa Tufanı’nın başından bu yana direnişle yüzleşecek cesareti bulamayan işgalciler Gazze halkını topyekün katletmeye ve sürmeye çalışmaktadır. Unutulmamalıdır ki bu coğrafyada dökülen her damla kan, sadece İsrail’in değil, bu zulme seyirci kalan herkesin eline bulaşmıştır.
Bugün İsrail’in gerçekleştirdiği zulüm, yalnızca Gazze’yi hedef alan bir saldırı değildir. İsrail’in kirli politikaları, tüm Orta Doğu’yu kaosa sürüklemeye yöneliktir. Gazze’nin ve Lübnan’ın ardından sıranın Suriye’ye geleceği aşikârdır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın yıllar önce uyarıda bulunduğu gibi, “Mesele bir gün Suriye olursa, bilin ki sıra Türkiye’ye gelmiştir.” Bu söz, bugün daha da anlam kazanmıştır. İsrail’in Orta Doğu’daki yayılmacı politikalarına karşı uyanık olmalı ve gerekli adımları atmakta gecikmemeliyiz.
Ey elinde güç olupta harekete geçmeyenler!
İsrail’in işlediği suçlar saymakla bitmez. Geçtiğimiz bir yıl içinde, başta Şifa Hastanesi olmak üzere, birçok hastane acımasızca bombalanmıştır. İnsanlık dışı bu saldırılar, yaralıların tedavi gördüğü, masum kadın, çocuk ve yaşlıların sığındığı hastaneleri hedef almıştır.
Mülteci kampları dahi bombalanarak, sivillerin hayatı hiçe sayılmıştır. Bu süreçte dünya, ne yazık ki bu zulmü durdurmak için herhangi bir adım atmamış, aksine seyirci kalmayı tercih etmiştir.
İslam ülkeleri ise toplanıp konuşmak dışında elle tutulur bir müdahalede
bulunmamışlardır. İsraile ait olan veya onları destekleyen şirketlerin ülkemiz ticaret sahasında rahatlıkla ticaret yapmaya devam etmesi ve bu duruma seyirci kalmak merhamet sahibi vicdanlar tarafından
kabul edilemez bir durumdur. Filistinli kardeşlerimiz yokluk ve acı içinde direnirken, İslam dünyasının harekete geçmemesi büyük bir utançtır.
Ey vicdanlara zincir vurarak tutsak eden yetki sahipleri!
İsrailli şirketlere ait ticari gemiler rahatça Türkiye limanlarına girebilirken, Gazze’ye insani yardım için yola çıkması planlanan Vicdan Gemisinin tam 60 gündür engellenerek çıkışına izin verilmemesi Gazzeli kardeşlerimize karşı işlediğimiz bir suç ve ayıp olarak yeterde artar.
ZIM Lojistik şirketi, İsrail’in askeri lojistiği için hayati öneme sahipken, Türkiye limanlarında hiçbir engelle karşılaşmadan faaliyet göstermektedir. Gazze ablukadayken ve Batı Şeria işgal altındayken Türkiye limanlarında yapılan bu faaliyetlerin sürdürülebilmesi kabul edilemez. TRT’nin haberine göre Türkiye’nin Filistin özerk yönetimi adı altında İsrail’e çelik ihracatında %30.950 artış yaşanmıştır. Bu çelik ve diğer stratejik ürünlerin Filistin’e değil, işgalci İsrail’e ulaştığı artık şüpheye yer bırakmamaktadır. Savaş suçları işleyen bir işgalciye gönderilen bu mallar, Filistin halkına karşı kullanılan silahların hammaddesi olarak kullanılırken Türkiye’nin limanlarını bu amaca hizmet eden bir kanal haline getirmesi, bir utançtır, açık bir suçtur.
ZIM lojistik şirketi, İsrail’in stratejik ortaklarından biri olduğu açıkken limanlarımızda serbestçe dolaşmaya devam etmesi kabul edilemez.
• Siyonist destekçisi olan ZIM lojistik şirketine ait ZIM San Diego, ZIM Ningbo, ZIM Yangtze, ZIM Hawk, ve ZIM Amber gibi birçok gemi Derince limanına ve ülkemizdeki diğer limanlara uğraşmış ve uğramaya devam edecek olup vatanımızdan dünyanın birçok ülkesine giderek ticaretini sürdürmeye devam edecektir. Yani bizim ülkemizi kullanarak ticaretini yapacak ve sermayelerini genişleteceklerdir. Bu demek oluyor ki siyonist şirketler ülkemizde halen ticaret yapabilecekleri sahalar ve imkanlar bulabilmektedirler.
• Bahsetmiş olduğumuz ifşa olan siyonist şirketlerin vatanımızda yapmış olduğu bu ticaretin daha acıklı tarafı ise şu an önünde bulunduğumuz limandan önümüzdeki günlerde kalkacak olan Marla tiger, Marla bull ve Warnow Master gemilerinin İsrail Aşdod ve Hayfa limanlarına varacak olmasıdır.
• Söz konusu siyonist destekçisi ZIM lojistik şirketi hem dünyanın dört bir tarafına ülkemiz üzerinden ticaretini devam ettirmekle birlikte aynı zamanda İsrail limanlarına da sürekli olarak sevkiyat yaptığı tüm delilleriyle ve kendi beyanlarıyla web siteleri üzerinden aşikarca ortadadır.
İsrail hükümetinin destekçisi olan ZIM Logistics şirketinin bu faaliyetleri ise bu suçun artık açık bir kanıtına dönüşmüştür. ZIM Doğrudan İsrail Devleti’ne ait İsrael Corporation tarafından yönetilen siyonist bir şirkettir. ZIM CEO’su Eli Glickman’ın “Gemilerimiz İsrail hükümetinin ve Savunma Bakanlığı’nın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanacak” şeklindeki açıklaması, bu sevkiyatların amacı konusunda şüpheye yer bırakmamaktadır. İşte bu şirketin gemileri Mersin ,İstanbul, Kocaeli, Gemlik ve İzmir’e rahatça girip çıkabilmekte sevkiyatlarını sürdürmektedir.
Yetkililerimiz Türkiye İsrail ile 2 Mayıstan bu yana Ticarete yönelik gümrük sistemimiz kapalı açıklaması yapmaktadır.
Buradan soruyoruz Aşdod Filistinin mi İsrailin mi kontrolünde bir limandır?
Aşdoda giden malzemeler zulüm altında ki Filistinli kardeşlerimize mi
Gitmektedir.
Filistinli kardeşlerimiz bunca çelik demir ve çimontoyu ne yapmaktadır.
TÜRKİYE SİYASİ VE İNSANİ TUTUMUNU GÖZDEN GEÇİRMELİ
Türkiye, Filistin halkının özgürlüğü için savaşırken, İsrail işgaline dolaylı yoldan lojistik destek sağlamaktadır. Bu çelişkili tutum hamasetle Filistin’i savunduğunu iddia eden siyasi iradenin samimiyetinin ne kadar gerçek olduğunu ortaya koymaktadır. İsrail’e yapılan ihracatın Filistin halkına değil, İsrail’e ulaştığı açıkken, Türkiye’nin Filistin’in yanında olduğu söylemi, bu gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Bu sebeple, Türkiye’nin İsrail’le tüm ekonomik ve ticari bağlarını koparması ve limanlarının siyonist işgal rejimi için kullanılmasını engellemesi gerekmektedir. Bu talepler doğrultusunda;
SOMUT ÖNERİLERİMİZ:
1. İsrail limanlarına uğrasın uğramasın tüm siyonist şirketlere ait veya bunları destekleyen şirketlere ait gemilerin Türkiye limanlarına girişi yasaklanmalıdır.
2. İsrail’e dolaylı veya dolaysız yoldan fayda sağlayan her türlü ticari ve lojistik faaliyetlerin önü kesilmeli, akaryakıt dahil diğer tüm kalemlerin İsrail’e ulaşmasını sağlayan aracı şirketler ile de tüm ilişkiler kesilmelidir.
3. Türkiye’deki limanlardan Filistin özerk yönetimi adı altında İsrail’e yapılan her türlü malzeme ve stratejik ürün sevkiyatlarına son verilmelidir.
Türkiye’nin Filistin halkına olan desteğini yalnızca sözde değil, somut eylemlerle göstermesi bir zarurettir. Filistin’in özgürleşmesi; kardeşlerimizin canı pahasına verdiği bağımsızlık mücadelesinin, zulme boyun eğmeyen herkesin kararlılığıyla desteklenmesi gerektirmektedir. Bu mücadelenin yanında olmak, İsrail’in soykırımına ortaklık eden ticari faaliyetlerin sonlandırılması ve işgalin lojistik ağlarını destekleyen her türden sevkiyata set çekmekle mümkündür.
Artık Türkiye’nin limanlarını Filistin halkının kanına giren İsrail’in lojistik merkezlerine dönüştüren her türlü bağlantıya son verme vakti gelmiştir. Müslümanların ve emperyalist – siyonist kuşatmaya karşı savaşan tüm direnişçileri savunmak, siyonist katliamların silahlarını besleyen her türlü iş birliğini reddetmekle başlar. Bunun için Türkiye’nin tarihî sorumluluğunu yerine getirerek, artık konuşmayı bırakarak somut adımları atmasını ve tüm ticari bağları kesmesini talep ediyoruz.
Unutulmamalıdır ki İsrail ile ticareti tğm faydaları ile birlikte kesmek ve ambargo uygulamak, Filistin davasına destek olmanın sadece bir başlangıcıdır. Atılması gereken onlarca adımdan yalnızca ilkidir. Direnişin tam anlamıyla desteklenmesi için tüm yetki sahiplerini şuur ve samimiyet içeren harekete geçilmiş dik bir duruşa davet ettiğimizi gür bir seda ile haykırıyoruz
AGD üniversite komisyon başkanı Mustafa Hurşitoğlu