TÜSAD COVID-19 KURALLARININ TÜBERKÜLOZ GİBİ HASTALIKLAR İÇİN ÖNEMİNİ VURGULADI
Dünya nüfusunun 4’te 1’i verem mikrobu taşıyor! TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Dursun Tatar, Dünya Tüberküloz Günü’nde maske-mesafe-hijyen uyarısı yaparak, Covid-19 pandemisi ile hayatımıza giren bu kuralların tüm bulaşıcı hastalıklar açısından önemini vurguladı. Dünya nüfüsunun 4’te birinin verem mikrobu taşıdığını belirten Tatar, direnç düştüğü anda tüberküloz hastalığının görüldügüne dikkat çekti.
Robert Koch tarafından tüberküloz basilinin keşfedildiği tarih olan 24 Mart 1882 gününe ithafen her yılın 24 Mart günü ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 24 Mart’ı farkındalık günü olarak belirlediği 1996 yılından bu yana, bu özel günde bu hastalığı dikkat çekiliyor. Ülkemizde ise genç cumhuriyetin en büyük başarılarından biri olarak, 1947 yılından bu yana veremle mücadele ediliyor. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Dursun Tatar, bu mücadele sayesinde Türkiye’de tüberküloz hastalığının yüzbinde 200’ler seviyesinden yüzbinde 14’lere gerilediğine dikkat çekti. Bu kazanımların korunmasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Tatar, bu noktada pandemi kurallarının önemini hatırlattı.
EN ÇOK ÖLÜME YOL AÇAN HASTALIK
Tatar, Dünya Tüberküloz Günü’ne ilişkin açıklamasında şu noktalara dikkat çekti: “Akciğer tüberkülozu yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle, sadece hastayı değil, tüm toplumu tehdit eden bir sağlık problemidir. Günümüzde tüberküloz hastalığı, tedavi edilebilir, önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir. Dünya nüfusunun 4’te biri (yaklaşık 2 milyar kişi) vücudunda verem mikrobunu taşımaktadır. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır.”
GEÇ KALMAKTAN KORK
Verem hastalığının düzenli ilaç kullanımı ile 6-9 ayda tamamen iyileştiğini, dirençli hastalarda bu sürenin 18-24 aya uzayabildiğini belirten Tatar, şunları söyledi: “Ülkemizde, tüm sağlık kuruluşlarında tüberküloza yönelik tanı ve tedavi hizmetleri ücretsiz olarak verilmektedir. Hastalıktan değil geç kalmaktan korkulmalı. Küresel olarak Covid-19 hastalığı pandemisinde zorlu bir yılı geride bıraktığımız ve yeniden yükselme eğilimi izlediğimiz günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemlerine uymamız hayati önem taşımaktadır. Bu önlemlerle koronavirüs yanı sıra tüberküloz ve influenza (grip) gibi diğer enfeksiyon hastalıklarından da korunabiliriz.”
VÜCUTTA SESSİZCE BEKLİYOR
Tüberkülozda solunum yoluyla alınan mikrobun verem enfeksiyonuna yol açtığını belirten Tatar, şu bilgileri verdi: “Bu, bir hastalık durumu değildir. Enfekte olan kişilerin yüzde 5’I 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur, yüzde 5’inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, vücutta beklemekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık yüzde 5-15’i daha sonraki yıllarda verem hastası olur.”
Tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte edebildiğine dikkat çeken Tatar, şu uyarıları yaptı: “Tedavisiz hasta çevresindekilere verem mikrobunu saçmaya devam eder. Tüberkülozdan korunmanın en etkili yolu erken teşhis ve başarılı tedavidir. İki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Koronavirüs pandemisi yaşadığımız günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemleni veremden korunma için de geçerlidir.”
, Dünya Tüberküloz Günü’nde maske-mesafe-hijyen uyarısı yaparak, Covid-19 pandemisi ile hayatımıza giren bu kuralların tüm bulaşıcı hastalıklar açısından önemini vurguladı. Dünya nüfüsunun 4’te birinin verem mikrobu taşıdığını belirten Tatar, direnç düştüğü anda tüberküloz hastalığının görüldügüne dikkat çekti.
Robert Koch tarafından tüberküloz basilinin keşfedildiği tarih olan 24 Mart 1882 gününe ithafen her yılın 24 Mart günü ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 24 Mart’ı farkındalık günü olarak belirlediği 1996 yılından bu yana, bu özel günde bu hastalığı dikkat çekiliyor. Ülkemizde ise genç cumhuriyetin en büyük başarılarından biri olarak, 1947 yılından bu yana veremle mücadele ediliyor. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Dursun Tatar, bu mücadele sayesinde Türkiye’de tüberküloz hastalığının yüzbinde 200’ler seviyesinden yüzbinde 14’lere gerilediğine dikkat çekti. Bu kazanımların korunmasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Tatar, bu noktada pandemi kurallarının önemini hatırlattı.
EN ÇOK ÖLÜME YOL AÇAN HASTALIK
Tatar, Dünya Tüberküloz Günü’ne ilişkin açıklamasında şu noktalara dikkat çekti: “Akciğer tüberkülozu yüksek bulaştırıcılığı nedeniyle, sadece hastayı değil, tüm toplumu tehdit eden bir sağlık problemidir. Günümüzde tüberküloz hastalığı, tedavi edilebilir, önlenebilir bir hastalık olduğu halde, halen dünya genelinde en çok ölüme yol açan hastalıklardan biridir. Dünya nüfusunun 4’te biri (yaklaşık 2 milyar kişi) vücudunda verem mikrobunu taşımaktadır. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır.”
GEÇ KALMAKTAN KORK
Verem hastalığının düzenli ilaç kullanımı ile 6-9 ayda tamamen iyileştiğini, dirençli hastalarda bu sürenin 18-24 aya uzayabildiğini belirten Tatar, şunları söyledi: “Ülkemizde, tüm sağlık kuruluşlarında tüberküloza yönelik tanı ve tedavi hizmetleri ücretsiz olarak verilmektedir. Hastalıktan değil geç kalmaktan korkulmalı. Küresel olarak Covid-19 hastalığı pandemisinde zorlu bir yılı geride bıraktığımız ve yeniden yükselme eğilimi izlediğimiz günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemlerine uymamız hayati önem taşımaktadır. Bu önlemlerle koronavirüs yanı sıra tüberküloz ve influenza (grip) gibi diğer enfeksiyon hastalıklarından da korunabiliriz.”
VÜCUTTA SESSİZCE BEKLİYOR
Tüberkülozda solunum yoluyla alınan mikrobun verem enfeksiyonuna yol açtığını belirten Tatar, şu bilgileri verdi: “Bu, bir hastalık durumu değildir. Enfekte olan kişilerin yüzde 5’I 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur, yüzde 5’inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, vücutta beklemekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık yüzde 5-15’i daha sonraki yıllarda verem hastası olur.”
Tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte edebildiğine dikkat çeken Tatar, şu uyarıları yaptı: “Tedavisiz hasta çevresindekilere verem mikrobunu saçmaya devam eder. Tüberkülozdan korunmanın en etkili yolu erken teşhis ve başarılı tedavidir. İki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Koronavirüs pandemisi yaşadığımız günümüzde, korunma için önerilen maske, mesafe ve hijyen önlemleni veremden korunma için de geçerlidir.”